» 44 / Duhân  11:

Kuran Sırası: 44
İniş Sırası: 64
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59

 » 44 / Duhân  Suresi: 11
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَغْشَى (YĞŞ) = yeğşā : sarar
2. النَّاسَ (ELNES) = n-nāse : insanları
3. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
4. عَذَابٌ (AZ̃EB) = ǎƶābun : bir azabdır
5. أَلِيمٌ (ÊLYM) = elīmun : acı
sarar | insanları | bu | bir azabdır | acı |

[ĞŞV] [NVS] [] [AZ̃B] [ELM]
YĞŞ ELNES HZ̃E AZ̃EB ÊLYM

yeğşā n-nāse hāƶā ǎƶābun elīmun
يغشى الناس هذا عذاب أليم

 » 44 / Duhân  Suresi: 11
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يغشى غ ش و | ĞŞV YĞŞ yeğşā sarar Enveloping
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāse insanları the people.
هذا | HZ̃E hāƶā bu This
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azabdır (will be) a punishment
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acı painful.

44:11 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sarar | insanları | bu | bir azabdır | acı |

[ĞŞV] [NVS] [] [AZ̃B] [ELM]
YĞŞ ELNES HZ̃E AZ̃EB ÊLYM

yeğşā n-nāse hāƶā ǎƶābun elīmun
يغشى الناس هذا عذاب أليم

[غ ش و] [ن و س] [] [ع ذ ب] [ا ل م]

 » 44 / Duhân  Suresi: 11
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يغشى غ ش و | ĞŞV YĞŞ yeğşā sarar Enveloping
Ye,Ğayn,Şın,,
10,1000,300,,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāse insanları the people.
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
هذا | HZ̃E hāƶā bu This
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azabdır (will be) a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acı painful.
,Lam,Ye,Mim,
,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَغْشَى: sarar | النَّاسَ: insanları | هَٰذَا: bu | عَذَابٌ: bir azabdır | أَلِيمٌ: acı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يغشى YĞŞ sarar | الناس ELNES insanları | هذا HZ̃E bu | عذاب AZ̃EB bir azabdır | أليم ÊLYM acı |
Kırık Meal (Okunuş) : |yeğşā: sarar | n-nāse: insanları | hāƶā: bu | ǎƶābun: bir azabdır | elīmun: acı |
Kırık Meal (Transcript) : |YĞŞ: sarar | ELNES: insanları | HZ̃E: bu | AZ̃EB: bir azabdır | ÊLYM: acı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bütün insanlara yayılır, budur elemli azap.
Adem Uğur : Duman insanları bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptır.
Ahmed Hulusi : İnsanları kaplar! Bu feci bir azaptır (hakikatin fark edilip gereğinin uygulanmamış olması yüzünden)!
Ahmet Tekin : Gök insanları bürüyecek bir duman getirecek. İşte bu can yakıp, inleten müthiş bir azaptır.
Ahmet Varol : (O duman) insanları bürür. İşte bu acıklı bir azaptır.
Ali Bulaç : (Bu duman) insanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acı bir azabtır.
Ali Fikri Yavuz : Öyle bir duman ki, bütün insanları saracaktır. Bu acıklı bir azabdır.
Bekir Sadak : (10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir.
Celal Yıldırım : (10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır.
Diyanet İşleri : (O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.
Diyanet İşleri (eski) : (10-11) Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır.
Diyanet Vakfi : (10-11) Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır.
Edip Yüksel : İnsanları çepeçevre saracaktır; bu acı bir azaptır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (10-11) Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle! Bu acı bir azabdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : ki insanları saracaktır; bu acı bir azaptır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır
Fizilal-il Kuran : Duman, insanları bürüyecektir. Bu, acı bir azabtır.
Gültekin Onan : (Bu duman) insanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acı bir azabtır.
Hakkı Yılmaz : (10,11) Şimdi sen, göğün, apaçık bir kıtlık getireceği günü gözetle. O kıtlık insanları sarıp sarmalar. Bu, elem verici bir azaptır.
Hasan Basri Çantay : (Öyle bir duman ki bütün) insanları saracakdır o. «Bu, pek yaman bir azâb» (diyecekler).
Hayrat Neşriyat : (10-11) O hâlde, göğün insanları bürüyecek apaçık bir duhân (bir duman) getireceği günü gözetle! Bu (pek) elemli bir azabdır.
İbni Kesir : İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.
İskender Evrenosoğlu : (O fitne ki) insanları (insanların büyük kısmını) sarmıştır. İşte bu, elîm bir azaptır.
Muhammed Esed : bütün insanlığı sarıp kuşatan (ve günahkarları) "Bu azap ne acı!" (diye feryad ettiren ve)
Ömer Nasuhi Bilmen : İnsanları saracaktır. Bu, bir acıklı azabtır.
Ömer Öngüt : Bütün insanları bürüyecektir. Bu acıklı bir azaptır.
Şaban Piriş : İnsanları bürür. Bu, acı bir azaptır.
Suat Yıldırım : (10-11) O halde sen göğün, bütün insanları saracak olan aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözle. Bu, gayet acı bir azaptır.
Süleyman Ateş : (Duman) İnsanları sarar. Bu, acı bir azâbdır.
Tefhim-ul Kuran : (Bu duman) İnsanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acıklı bir azabtır.
Ümit Şimşek : O duman insanları kaplar. İşte bu acı bir azaptır.
Yaşar Nuri Öztürk : İnsanları kuşatıp sarar. İnletici bir azaptır bu.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}