» 44 / Duhân  Suresi:

Kuran Sırası: 44
İniş Sırası: 64

Hasan Basri Çantay Meali
Haa Mîm. (44:1)
(Halâl ile haraamı ve sâir hükümleri)açıkça bildiren (bu) kitaba yemîn ederim ki, (44:2)
Hakıykat, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Gerçek, biz (onunla kâfirlerin uğrayacakları azâbı) haber vericileriz. (44:3)
(4-5-6) (O, bir gecedir ki) her hikmetli iş, nezdimizden bir emr ile, o zaman ayrılır. Hakıykat, biz Rabbinden bir (eser-i) rahmet olarak (peygamberler) gönderenleriz. Şüphe yok ki O, hakkıyle işidenin, (her şey'i) kemâliyle bilenin ta kendisidir. (44:4)
(Evet) göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan şeylerin Rabbinden (bir eser-i rahmet olarak). Eğer (buna) iyice inanıcılar iseniz (o halde Muhammed sallellâhü aleyhi ve sellemin Onun peygamberi oldu ğuna da îman etmelisiniz). (44:7)
Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. Hem diriltir, hem öldürür O, Sizin de, geçmiş atalarınızın da Rabbi (O) dur. (44:8)
Hayır, onlar (tekrar dirilmekden) şübhe içindedirler. (Bununla} eğlenirler. (44:9)
O halde semânın apâşikâr bir duman getireceği günü gözetle (Habîbim). (44:10)
(Öyle bir duman ki bütün) insanları saracakdır o. «Bu, pek yaman bir azâb» (diyecekler). (44:11)
«Ey Rabbimiz, bizden bu azâbı açıb kaldır. Çünkü biz îman edeceğiz». (44:12)
Onlar için düşünüb ibret almak nerede? Kendilerine (hakıykatleri) açıklayan bir peygamber geldiği halde. (44:13)
Yine ondan yüz çevirdiler. (Ona kimi) «bir öğretilmiş», (kimi) «bir mecnun» dediler. (44:14)
Biz bu (duman) azâbı (nı) biraz açıp kaldıracağız. (Fakat) siz, şübhe yok ki, tekrar dönücülersiniz. (44:15)
Çok büyük bir şiddet ve satvetle (kendilerini) çarpacağımız gün muhakkak ki biz (onlardan) intikaam alıcılarız. (44:16)
Andolsun ki biz bunlardan evvel Fir'avn kavmini de imtihan etdik. Onlara da çok şerefli bir peygamber gelmişdi, (44:17)
«Bana Allahın kullarını teslîm edin. Çünkü ben size (gönderilmiş) emîn bir peygamberim» diye. (44:18)
«Ve Allaha karşı yücelik taslamayın. Zira ben size apaçık bir bürhan getiriyorum» diye (söylemişdi). (44:19)
«Şübhesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz (olan Allah) a sığındım». (44:20)
«Eğer bana îman etmezseniz (bari) benden uzaklaşıb çekilin» (demişdi). (44:21)
Nihayet Rabbine «Bunlar hakıykat günahkârlar güruhudur» diye düâ etdi. (44:22)
(Cenâb-ı Hak da) «Öyleyse kullarımı geceleyin götür. (Fakat) muhakkak siz ta'kib olunacaksınız» (buyurdu). (44:23)
«Denizi (sen ve ashaabın selâmetle geçdikden sonra) durgun ve açık bırak. Çünkü onlar boğul (mıya mahkûm ol) muş bir ordudur». (44:24)
(25-26-27) Onlar bağlardan, pınarlardan, ekinlerden (süslü mahfellerden, güzel konaklardan, içinde nâz ve naıym ile yaşadıkları ihtişam (lar) dan neler, (nice şeyler) bırakdılar. (44:25)
İşte (emir) böyledir. Biz (bütün) bunları başka başka kavmler) e mîras verdik. (44:28)
Ne gök, ne yer onların üstüne ağlamadı. Onlara (aman ve) mühlet verilmedi. (44:29)
(30-31) Andolsun ki biz İsrâîl oğullarını o zillet verici azâbdan, Fir'avndan kurtardık. Hakıykat o, haddi aşanlardan bir mütekebbirdi. (44:30)
Andolsun ki biz onlara — (hallerini) bilerek — (zamanlarındaki) âlemlerin üstünde bir imtiyaz vermişdik. (44:32)
Bir de onlara âyetlerden, her birinde açık birer imtihan (gizlenmiş) bulunan, şeyler verdik. (44:33)
(34-35) Hakıykat, şunlar mutlakaa: «O (ölüm), derler, ilk ölümümüzden başka (bir şey) değildir. Biz yeniden diriltilib kaldırılacak değiliz». (44:34)
«Eğer (da'vaanızda) doğrucular iseniz şimdi atalarımızı (dirilterek) getirin». (44:36)
Bunlar mı hayırlı, yoksa Tübba kavmi ve onlardan evvelki (ümmet) ler mi? Biz onları bile helak etdik. Çünkü onlar da günahkârdılar. (44:37)
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan şeyleri oyuncular olarak yaratmadık. (44:38)
Biz bunları hakkın ikaamesine sebeb olmakdan başka (bir hikmetle) yaratmadık. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. (44:39)
Şübhe yok ki o ayırd etme günü onların, topunun (va'd ve ta'yîn edilmiş) yakıtlarıdır. (44:40)
O gün yâr bile yârine, hiçbir şeyle, fâide vermez. Onlara (başka suretle) yardım da edilmez. (44:41)
Allahın esirgediği kimseler böyle değil. Çünkü O, bizzat kâfirlerden intikaam almıya hakkıyle kaadir, (mü'minleri) çok esirgeyicidir. (44:42)
Şübhesiz o zakkum ağacı, (44:43)
günaha düşkün olanın yemeğidir. (44:44)
(45-46) (O), sıcak suyun kaynadığı gibi karınlar içinde kaynayacak erimiş ma'den (ler) gibidir. (44:45)
(Zebanilere:) «Tutun onu da, (denilir), sürükleyerek cehennemin ta ortasına götürün». (44:47)
«Sonra tepesinin üstüne o kaynar su azabından dökün». (44:48)
Tat (o azâbı). Çünkü sen, (evet iddiânca) sen çok ulu, çok şerefli idin»! (44:49)
«Şübhesiz ki bu, (hakkında) şübhe, ve mücâdele edib durduğunuz şeydir». (44:50)
Müttakıylerse hakıykaten emin bir makamda, (44:51)
cennetlerde, pınar (baş) lar (ın) dadır. (44:52)
İnce, nâzik ve kalın (altın işlemeli) ipeklerden, atlaslardan giyecekler, karşı karşıya (gelerek mahabbet edecekler) dir. (44:53)
İşte (emir) böyledir. Onlara bembeyaz, şahin gözlü hurileri eş yapdık. (44:54)
Orada emîn emîn (hizmetçilerden) meyvenin her türlüsünü iste (yib getirirler). (44:55)
Orada ilk ölümden başka ölüm tatmazlar. (Allah) onları cehennem azabından korumuşdur. (44:56)
(Bütün bunlar) Rabbinden bir fazl (-u kerem) olarak (verilmişdir). İşte bu, en büyük seâdetin ta kendisidir. (44:57)
Biz onu, (iyi anlayıb) ibret alsınlar diye, ancak senin dilinle (indirerek) kolaylaşdırdık. (44:58)
Artık (onların başına inecek azâbı) gözetle. Çünkü onlar (senin felâketini) bekleyicidirler. (44:59)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}