» 10 / Yûnus  18:

Kuran Sırası: 10
İniş Sırası: 51
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109

 » 10 / Yûnus  Suresi: 18
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَيَعْبُدُونَ (VYABD̃VN) = ve yeǎ'budūne : ve ibadet ediyorlar
2. مِنْ (MN) = min :
3. دُونِ (D̃VN) = dūni : bırakıp
4. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ı
5. مَا (ME) = mā : şeylere
6. لَا (LE) = lā : hiç
7. يَضُرُّهُمْ (YŽRHM) = yeDurruhum : bir zararı olmayan
8. وَلَا (VLE) = ve lā : ve
9. يَنْفَعُهُمْ (YNFAHM) = yenfeǔhum : yararı olmayan
10. وَيَقُولُونَ (VYGVLVN) = ve yeḳūlūne : ve diyorlar ki
11. هَٰؤُلَاءِ (HÙLEÙ) = hā'ulā'i : bunlar
12. شُفَعَاؤُنَا (ŞFAEÙNE) = şufeǎā'unā : bizim şefaatçilerimizdir
13. عِنْدَ (AND̃) = ǐnde : katında
14. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
15. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
16. أَتُنَبِّئُونَ (ÊTNBÙVN) = etunebbiūne : bildiriyor musunuz?
17. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'a
18. بِمَا (BME) = bimā : bir şeyi
19. لَا (LE) = lā :
20. يَعْلَمُ (YALM) = yeǎ'lemu : bilmediği
21. فِي (FY) = fī :
22. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : göklerde
23. وَلَا (VLE) = ve lā : ve
24. فِي (FY) = fī :
25. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yerde
26. سُبْحَانَهُ (SBḪENH) = subHānehu : O münezzehtir
27. وَتَعَالَىٰ (VTAEL) = ve teǎālā : ve yücedir
28. عَمَّا (AME) = ǎmmā :
29. يُشْرِكُونَ (YŞRKVN) = yuşrikūne : ortak koştuklarından
ve ibadet ediyorlar | | bırakıp | Allah'ı | şeylere | hiç | bir zararı olmayan | ve | yararı olmayan | ve diyorlar ki | bunlar | bizim şefaatçilerimizdir | katında | Allah | de ki | bildiriyor musunuz? | Allah'a | bir şeyi | | bilmediği | | göklerde | ve | | yerde | O münezzehtir | ve yücedir | | ortak koştuklarından |

[ABD̃] [] [D̃VN] [] [] [] [ŽRR] [] [NFA] [GVL] [] [ŞFA] [AND̃] [] [GVL] [NBE] [] [] [] [ALM] [] [SMV] [] [] [ERŽ] [SBḪ] [ALV] [] [ŞRK]
VYABD̃VN MN D̃VN ELLH ME LE YŽRHM VLE YNFAHM VYGVLVN HÙLEÙ ŞFAEÙNE AND̃ ELLH GL ÊTNBÙVN ELLH BME LE YALM FY ELSMEVET VLE FY ELÊRŽ SBḪENH VTAEL AME YŞRKVN

ve yeǎ'budūne min dūni llahi yeDurruhum ve lā yenfeǔhum ve yeḳūlūne hā'ulā'i şufeǎā'unā ǐnde llahi ḳul etunebbiūne llahe bimā yeǎ'lemu s-semāvāti ve lā l-erDi subHānehu ve teǎālā ǎmmā yuşrikūne
ويعبدون من دون الله ما لا يضرهم ولا ينفعهم ويقولون هؤلاء شفعاؤنا عند الله قل أتنبئون الله بما لا يعلم في السماوات ولا في الأرض سبحانه وتعالى عما يشركون

 » 10 / Yûnus  Suresi: 18
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويعبدون ع ب د | ABD̃ VYABD̃VN ve yeǎ'budūne ve ibadet ediyorlar And they worship
من | MN min from
دون د و ن | D̃VN D̃VN dūni bırakıp other than
الله | ELLH llahi Allah'ı Allah
ما | ME şeylere that (which)
لا | LE hiç (does) not
يضرهم ض ر ر | ŽRR YŽRHM yeDurruhum bir zararı olmayan harm them
ولا | VLE ve lā ve and not
ينفعهم ن ف ع | NFA YNFAHM yenfeǔhum yararı olmayan benefit them,
ويقولون ق و ل | GVL VYGVLVN ve yeḳūlūne ve diyorlar ki and they say,
هؤلاء | HÙLEÙ hā'ulā'i bunlar """These"
شفعاؤنا ش ف ع | ŞFA ŞFAEÙNE şufeǎā'unā bizim şefaatçilerimizdir (are) our intercessors
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında with
الله | ELLH llahi Allah "Allah."""
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
أتنبئون ن ب ا | NBE ÊTNBÙVN etunebbiūne bildiriyor musunuz? """Do you inform"
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
بما | BME bimā bir şeyi of what
لا | LE not
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu bilmediği he knows
في | FY in
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklerde the heavens
ولا | VLE ve lā ve and not
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yerde "the earth?"""
سبحانه س ب ح | SBḪ SBḪENH subHānehu O münezzehtir Glorified is He
وتعالى ع ل و | ALV VTAEL ve teǎālā ve yücedir and Exalted
عما | AME ǎmmā above what
يشركون ش ر ك | ŞRK YŞRKVN yuşrikūne ortak koştuklarından they associate (with Him).

10:18 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve ibadet ediyorlar | | bırakıp | Allah'ı | şeylere | hiç | bir zararı olmayan | ve | yararı olmayan | ve diyorlar ki | bunlar | bizim şefaatçilerimizdir | katında | Allah | de ki | bildiriyor musunuz? | Allah'a | bir şeyi | | bilmediği | | göklerde | ve | | yerde | O münezzehtir | ve yücedir | | ortak koştuklarından |

[ABD̃] [] [D̃VN] [] [] [] [ŽRR] [] [NFA] [GVL] [] [ŞFA] [AND̃] [] [GVL] [NBE] [] [] [] [ALM] [] [SMV] [] [] [ERŽ] [SBḪ] [ALV] [] [ŞRK]
VYABD̃VN MN D̃VN ELLH ME LE YŽRHM VLE YNFAHM VYGVLVN HÙLEÙ ŞFAEÙNE AND̃ ELLH GL ÊTNBÙVN ELLH BME LE YALM FY ELSMEVET VLE FY ELÊRŽ SBḪENH VTAEL AME YŞRKVN

ve yeǎ'budūne min dūni llahi yeDurruhum ve lā yenfeǔhum ve yeḳūlūne hā'ulā'i şufeǎā'unā ǐnde llahi ḳul etunebbiūne llahe bimā yeǎ'lemu s-semāvāti ve lā l-erDi subHānehu ve teǎālā ǎmmā yuşrikūne
ويعبدون من دون الله ما لا يضرهم ولا ينفعهم ويقولون هؤلاء شفعاؤنا عند الله قل أتنبئون الله بما لا يعلم في السماوات ولا في الأرض سبحانه وتعالى عما يشركون

[ع ب د] [] [د و ن] [] [] [] [ض ر ر] [] [ن ف ع] [ق و ل] [] [ش ف ع] [ع ن د] [] [ق و ل] [ن ب ا] [] [] [] [ع ل م] [] [س م و] [] [] [ا ر ض] [س ب ح] [ع ل و] [] [ش ر ك]

 » 10 / Yûnus  Suresi: 18
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويعبدون ع ب د | ABD̃ VYABD̃VN ve yeǎ'budūne ve ibadet ediyorlar And they worship
Vav,Ye,Ayn,Be,Dal,Vav,Nun,
6,10,70,2,4,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دون د و ن | D̃VN D̃VN dūni bırakıp other than
Dal,Vav,Nun,
4,6,50,
N – genitive noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah'ı Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ما | ME şeylere that (which)
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
لا | LE hiç (does) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يضرهم ض ر ر | ŽRR YŽRHM yeDurruhum bir zararı olmayan harm them
Ye,Dad,Re,He,Mim,
10,800,200,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ولا | VLE ve lā ve and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
ينفعهم ن ف ع | NFA YNFAHM yenfeǔhum yararı olmayan benefit them,
Ye,Nun,Fe,Ayn,He,Mim,
10,50,80,70,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ويقولون ق و ل | GVL VYGVLVN ve yeḳūlūne ve diyorlar ki and they say,
Vav,Ye,Gaf,Vav,Lam,Vav,Nun,
6,10,100,6,30,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
هؤلاء | HÙLEÙ hā'ulā'i bunlar """These"
He,,Lam,Elif,,
5,,30,1,,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
شفعاؤنا ش ف ع | ŞFA ŞFAEÙNE şufeǎā'unā bizim şefaatçilerimizdir (are) our intercessors
Şın,Fe,Ayn,Elif,,Nun,Elif,
300,80,70,1,,50,1,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında with
Ayn,Nun,Dal,
70,50,4,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
الله | ELLH llahi Allah "Allah."""
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
أتنبئون ن ب ا | NBE ÊTNBÙVN etunebbiūne bildiriyor musunuz? """Do you inform"
,Te,Nun,Be,,Vav,Nun,
,400,50,2,,6,50,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine plural (form II) imperfect verb
PRON – subject pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
بما | BME bimā bir şeyi of what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu bilmediği he knows
Ye,Ayn,Lam,Mim,
10,70,30,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklerde the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
ولا | VLE ve lā ve and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yerde "the earth?"""
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
سبحانه س ب ح | SBḪ SBḪENH subHānehu O münezzehtir Glorified is He
Sin,Be,Ha,Elif,Nun,He,
60,2,8,1,50,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وتعالى ع ل و | ALV VTAEL ve teǎālā ve yücedir and Exalted
Vav,Te,Ayn,Elif,Lam,,
6,400,70,1,30,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
عما | AME ǎmmā above what
Ayn,Mim,Elif,
70,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
يشركون ش ر ك | ŞRK YŞRKVN yuşrikūne ortak koştuklarından they associate (with Him).
Ye,Şın,Re,Kef,Vav,Nun,
10,300,200,20,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَيَعْبُدُونَ: ve ibadet ediyorlar | مِنْ: | دُونِ: bırakıp | اللَّهِ: Allah'ı | مَا: şeylere | لَا: hiç | يَضُرُّهُمْ: bir zararı olmayan | وَلَا: ve | يَنْفَعُهُمْ: yararı olmayan | وَيَقُولُونَ: ve diyorlar ki | هَٰؤُلَاءِ: bunlar | شُفَعَاؤُنَا: bizim şefaatçilerimizdir | عِنْدَ: katında | اللَّهِ: Allah | قُلْ: de ki | أَتُنَبِّئُونَ: bildiriyor musunuz? | اللَّهَ: Allah'a | بِمَا: bir şeyi | لَا: | يَعْلَمُ: bilmediği | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَلَا: ve | فِي: | الْأَرْضِ: yerde | سُبْحَانَهُ: O münezzehtir | وَتَعَالَىٰ: ve yücedir | عَمَّا: | يُشْرِكُونَ: ortak koştuklarından |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ويعبدون WYABD̃WN ve ibadet ediyorlar | من MN | دون D̃WN bırakıp | الله ELLH Allah'ı | ما ME şeylere | لا LE hiç | يضرهم YŽRHM bir zararı olmayan | ولا WLE ve | ينفعهم YNFAHM yararı olmayan | ويقولون WYGWLWN ve diyorlar ki | هؤلاء HÙLEÙ bunlar | شفعاؤنا ŞFAEÙNE bizim şefaatçilerimizdir | عند AND̃ katında | الله ELLH Allah | قل GL de ki | أتنبئون ÊTNBÙWN bildiriyor musunuz? | الله ELLH Allah'a | بما BME bir şeyi | لا LE | يعلم YALM bilmediği | في FY | السماوات ELSMEWET göklerde | ولا WLE ve | في FY | الأرض ELÊRŽ yerde | سبحانه SBḪENH O münezzehtir | وتعالى WTAEL ve yücedir | عما AME | يشركون YŞRKWN ortak koştuklarından |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve yeǎ'budūne: ve ibadet ediyorlar | min: | dūni: bırakıp | llahi: Allah'ı | : şeylere | : hiç | yeDurruhum: bir zararı olmayan | ve lā: ve | yenfeǔhum: yararı olmayan | ve yeḳūlūne: ve diyorlar ki | hā'ulā'i: bunlar | şufeǎā'unā: bizim şefaatçilerimizdir | ǐnde: katında | llahi: Allah | ḳul: de ki | etunebbiūne: bildiriyor musunuz? | llahe: Allah'a | bimā: bir şeyi | : | yeǎ'lemu: bilmediği | : | s-semāvāti: göklerde | ve lā: ve | : | l-erDi: yerde | subHānehu: O münezzehtir | ve teǎālā: ve yücedir | ǎmmā: | yuşrikūne: ortak koştuklarından |
Kırık Meal (Transcript) : |VYABD̃VN: ve ibadet ediyorlar | MN: | D̃VN: bırakıp | ELLH: Allah'ı | ME: şeylere | LE: hiç | YŽRHM: bir zararı olmayan | VLE: ve | YNFAHM: yararı olmayan | VYGVLVN: ve diyorlar ki | HÙLEÙ: bunlar | ŞFAEÙNE: bizim şefaatçilerimizdir | AND̃: katında | ELLH: Allah | GL: de ki | ÊTNBÙVN: bildiriyor musunuz? | ELLH: Allah'a | BME: bir şeyi | LE: | YALM: bilmediği | FY: | ELSMEVET: göklerde | VLE: ve | FY: | ELÊRŽ: yerde | SBḪENH: O münezzehtir | VTAEL: ve yücedir | AME: | YŞRKVN: ortak koştuklarından |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve Allah'ı bırakırlar da kendilerine ne bir zarar edebilecek, ne bir fayda verebilecek şeylere taparlar ve bunlar derler, Allah katında şefâatçilerimiz bizim. De ki: Allah'a, göklerde ve yeryüzünde bilmediği birşeyi mi haber vermedesiniz? O, müşriklerin şirk koştukları şeylerden tamamıyla münezzehtir ve çok yücedir.
Adem Uğur : Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir."
Ahmed Hulusi : Allâh dûnundakilere tapınırlar; oysa onlar ne zararı ne de faydası olmayan şeylerdir! Üstelik: "İşte bunlar Allâh indînde bizim şefaatçilerimiz" derler. . . De ki: "Siz, Allâh'a, semâlar ve arzda bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Subhan'dır O; onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir.
Ahmet Tekin : Onlar, Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden kendilerine zarar vermeyen ve fayda da sağlamayan şeylere tapıyorlar. 'Bunlar bizim Allah katındaki aracılarımız, şefaatçilerimiz' diyorlar. Sen de: 'Siz, Allah’a, göklerde ve yerde, O’nun bilemeyeceği şeyleri mi haber veriyorsunuz?' de. Allah ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında onların ortak koştukları varlıklardan münezzeh ve yücedir.
Ahmet Varol : Allah'ı bırakıp kendilerine bir zararı veya yararı olmayan şeylere ibadet ediyor ve: 'Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir' diyorlar. De ki: 'Siz Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi bildiriyorsunuz?' Allah onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir.
Ali Bulaç : Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir."
Ali Fikri Yavuz : Allah’ı bırakıp kendilerine ne bir zarar, ne de bir menfaat vermeyecek şeylere (putlara) tapıyorlar ve bir de: “-Bu putlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır.” diyorlar. De ki: “-Siz, Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber vereceksiniz?” Haşa, Allah, onların ortak koştukları her şeyden çok uzakatır, çok yücedir.
Bekir Sadak : Onlar, Allah'i birakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: «Bunlar, Allah katinda bizim sefaatcilarimizdir» derler. De ki: «Goklerde ve yerde, Allah'in bilmedigi bir seyi mi O'na haber veriyorsunuz?» Allah, onlarin ortak kosmalarÙndan munezzeh ve yucedir.
Celal Yıldırım : Onlar (inkarcı putperestler), Allah'ı bırakıp kendilerine zarar ve yarar veremiyen cisimlere tapıyorlar ve «Bunlar Allah yanında şefaatçilerimizdir» diyorlar. De ki: Allah'a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz ?! O, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve çok yücedir.
Diyanet İşleri : Allah’ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve “İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır” diyorlar. De ki: “Siz, Allah’a göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.”.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: 'Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır' derler. De ki: 'Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?' Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.
Diyanet Vakfi : Onlar Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: «Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.»
Edip Yüksel : ALLAH'ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremiyenlere tapıyorlar ve 'Bunlar, ALLAH yanında bize şefaat edecekler,' diyorlar. De ki: 'ALLAH'ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O'na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'ı bırakıyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan şeylere tapıyorlar ve «Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir.» diyorlar. De ki, «Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?» Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzehtir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'ı bırakıyorlar da kendilerine ne zarar, ne de fayda vermeyecek şeylere tapıyorlar ve: «Ha, onlar bizim Allah yanında şefaatçılarımız!» diyorlar. De ki: «Siz Allah'a göklerde ve yerde bilmediği birşey mi haber vereceksiniz?» Haşa! O, onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzeh, yüksek çok yüksektir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allahı bırakıyorlar da kendilerine ne zarar, ne menfaat veremiyecek şeylere tapıyorlar, ve «ha, onlar bizim Allah yanında şefaatçilerimizdir» diyorlar, de ki: siz Allaha Göklerde ve Yerde bilmediği bir şey mi haber vereceksiniz? Hâşâ o onların isnad ettikleri ortaklıklardan münezzeh sübhan, yüksek çok yüksektir
Fizilal-il Kuran : Onlar Allah'ı bırakarak kendilerine ne zarar ve ne de yarar dokunduramayan putlara tapıyorlar ve «Bunlar Allah katında bizim aracılarımızdır» diyorlar. Onlara de ki; «Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz? Allah onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.
Gültekin Onan : Tanrı'yı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek, yararları da dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: «Bunlar Tanrı katında bizim şefaatçilerimizdir» derler. De ki: "Siz, Tanrı'ya, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir."
Hakkı Yılmaz : Onlar, Allah'ın astlarından, kendilerine zarar vermeyen ve kendilerine yarar sağlamayan şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim yardımcılarımız/ destekçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Siz Allah'a göklerde ve yerde Kendisinin bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koştukları şeylerin hepsinden arınıktır ve çok yücedir.
Hasan Basri Çantay : Onlar Allâhı bırakıb, kendilerine ne bir zarar, kendilerine ne bir fâide veremeyecek olan şeylere taparlar. Bir de: «bunlar (bu putlar) Allah yanında bizim şefâatcılarımızdır» derler. De ki: «Siz, Allaha göklerde ve yerde bilmeyeceği bir şey mi haber veriyorsunuz»? Haaşâ, O, eş tutmakda oldukları her şeyden çok uzakdır, çok yücedir.
Hayrat Neşriyat : Allah’ı bırakıp da kendilerine ne zararı dokunacak, ne de fayda verecek şeylere(putlara) tapıyorlar ve: 'Bunlar, Allah katında bizim şefâatçilerimizdir' diyorlar. De ki: 'Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?' O, onların ortak koşmakta oldukları şeylerden pek münezzeh ve pek yücedir.
İbni Kesir : Onlar Allah'ı bırakarak; kendilerine fayda da, zarar da vermeyen şeylere taparlar. Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, derler. De ki: Siz, Allah'a göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi bildiriyorsunuz? Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara fayda ve zarar vermeyen Allah'tan başka şeylere (putlara) kulluk (ibadet) ediyorlar. Ve “Bunlar, Allah'ın yanında bizim şefaatçilerimiz.” diyorlar. De ki: “Yeryüzünde ve semalarda bilmediği bir şeyi Allah'a haber mi veriyorsunuz?” O, Sübhan'dır (münezzehtir), onların ortak koştuğu şeylerden yücedir.
Muhammed Esed : ve (ne de) Allah'la beraber, kendilerine ne bir yarar ne de zarar verebilecek durumda olmayan şeylere veya varlıklara kulluk edip (kendi kendilerine), "Bunlar bizim Allah katındaki kayırıcılarımızdır" diyen (kimse)ler!.. De ki: "Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber verebileceğinizi sanıyorsunuz? (Yoo,) kudret ve egemenliğinde sınırsız olan O'dur, ve insanların O'na, ilahlığında ortak yakıştırdıkları her şeyden sonsuzcasına yücedir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlar, Allah Teâlâ'nın gayrı, kendilerine ne mazarrat ve ne de menfaat veremiyecek olanlara ibadet ederler ve derler ki: «Bunlar Allah Teâlâ'nın yanında bizim şefaatçilerimizdir.» De ki: «Allah Teâlâ'ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O (Hâlik-ı Azîm) onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir, müteâlidir.»
Ömer Öngüt : Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda vermeyen şeylere taparlar ve: “Bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır. ” derler. De ki: “Siz Allah'a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” Allah onların koştukları ortaklardan yüce ve münezzehtir.
Şaban Piriş : Kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere: -Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir, diyerek Allah’tan başkalarına kulluk ederler. De ki: -Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Allah, koştukları şirklerden münezzeh ve yücedir.
Suat Yıldırım : Onlar, Allah’tan başka kendilerine ne zarar ne de fayda veremeyen birtakım nesnelere ibadet ediyor ve "Onlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki: Böyle bir şey olacak da Allah bilmeyecek ha!Ne o, yoksa siz Allah’a göklerde ve yerde olup da bilmediği şeylerin varlığını mı haber vereceğinizi iddia ediyorsunuz?Hâşâ! O, onların iddia ettikleri her türlü ortaktan münezzehtir, yücedir.
Süleyman Ateş : Allâh'ı bırakıp kendilerine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere tapıyorlar ve: "Bunlar Allâh katında bizim şefâ'atçilerimizdir!" diyorlar. De ki: "Allâh'ın, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah'a haber veriyorsunuz?" O, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.
Tefhim-ul Kuran : Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek, yararları da dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: «Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir» derler. De ki: «Siz, Allah'a göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk katmakta olduklarınızdan uzak ve yücedir.»
Ümit Şimşek : Onlar, Allah'ın yanı sıra, kendilerine yararı veya zararı dokunmayan şeylere kulluk ediyor ve 'Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçilerimiz' diyorlar. De ki: Göklerde veya yerde bilmediği birşeyi mi Allah'a haber veriyorsunuz? Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzeh ve yücedir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}