» 68 / Kalem  25:

Kuran Sırası: 68
İniş Sırası: 2
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

 » 68 / Kalem  Suresi: 25
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَغَدَوْا (VĞD̃VE) = ve ğadev : ve erkenden gittiler
2. عَلَىٰ (AL) = ǎlā :
3. حَرْدٍ (ḪRD̃) = Hardin : engellemeye
4. قَادِرِينَ (GED̃RYN) = ḳādirīne : güçleri yettiği halde
ve erkenden gittiler | | engellemeye | güçleri yettiği halde |

[ĞD̃V] [] [ḪRD̃] [GD̃R]
VĞD̃VE AL ḪRD̃ GED̃RYN

ve ğadev ǎlā Hardin ḳādirīne
وغدوا على حرد قادرين

 » 68 / Kalem  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وغدوا غ د و | ĞD̃V VĞD̃VE ve ğadev ve erkenden gittiler And they went early
على | AL ǎlā with
حرد ح ر د | ḪRD̃ ḪRD̃ Hardin engellemeye determination
قادرين ق د ر | GD̃R GED̃RYN ḳādirīne güçleri yettiği halde able.

68:25 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve erkenden gittiler | | engellemeye | güçleri yettiği halde |

[ĞD̃V] [] [ḪRD̃] [GD̃R]
VĞD̃VE AL ḪRD̃ GED̃RYN

ve ğadev ǎlā Hardin ḳādirīne
وغدوا على حرد قادرين

[غ د و] [] [ح ر د] [ق د ر]

 » 68 / Kalem  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وغدوا غ د و | ĞD̃V VĞD̃VE ve ğadev ve erkenden gittiler And they went early
Vav,Ğayn,Dal,Vav,Elif,
6,1000,4,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā with
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
حرد ح ر د | ḪRD̃ ḪRD̃ Hardin engellemeye determination
Ha,Re,Dal,
8,200,4,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
قادرين ق د ر | GD̃R GED̃RYN ḳādirīne güçleri yettiği halde able.
Gaf,Elif,Dal,Re,Ye,Nun,
100,1,4,200,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
VĞD̃VE AL ḪRD̃ GED̃RYN

وغدوا على حرد قادرين

 » 68 / Kalem  Suresi: 25

: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَغَدَوْا: ve erkenden gittiler | عَلَىٰ: | حَرْدٍ: engellemeye | قَادِرِينَ: güçleri yettiği halde |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وغدوا WĞD̃WE ve erkenden gittiler | على AL | حرد ḪRD̃ engellemeye | قادرين GED̃RYN güçleri yettiği halde |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ğadev: ve erkenden gittiler | ǎlā: | Hardin: engellemeye | ḳādirīne: güçleri yettiği halde |
Kırık Meal (Transcript) : |VĞD̃VE: ve erkenden gittiler | AL: | ḪRD̃: engellemeye | GED̃RYN: güçleri yettiği halde |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve kendilerini, yoksulları men etmeye güçleri yeter sanarak erkenden gittiler.
Adem Uğur : (Evet yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
Ahmed Hulusi : Yoksulları engellemeye güçleri yeterek gittiler.
Ahmet Tekin : Yoksullara yardıma güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve kararı ile erkenden yola düştüler.
Ahmet Varol : (Yoksulları) engellemeye güç yetirecekleri zannıyla erkenden gittiler.
Ali Bulaç : (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Ali Fikri Yavuz : Hem zanlarınca, miskinleri mahrum etmeğe güçleri yeterek erkenden gittiler...
Bekir Sadak : Yoksullara yardim etmeye gucleri yeterken boyle konusarak erkenden gittiler.
Celal Yıldırım : (Yoksulu) engellemeye güçleri yeter halde sabah erkenden gittiler.
Diyanet İşleri : (Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.
Diyanet İşleri (eski) : Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.
Diyanet Vakfi : (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
Edip Yüksel : Sonuçtan emin bir halde erken vardılar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sadece engelleme gücüne sahip (bir tavırla) erkenden gittiler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Sırf bir men'a güçleri yeterek erkenden gittiler.
Fizilal-il Kuran : Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler.
Gültekin Onan : (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Hakkı Yılmaz : (25-29) "Sadece engelleme gücüne sahip/şiddete güçleri yeten bir tavırla erkenden gittiler. Ama çiftliği gördüklerinde: “Biz şüphesiz biz şaşırmışız/ yanlış yere gelmişiz; yok yok, biz yoksun bırakılmışız; Allah bizi cezalandırmış!” dediler. En hayırlı olanları: “Ben size ‘Allah'ı noksanlıklardan arındırmıyor musunuz?’ dememiş miydim?” dedi. Onlar: “Rabbimiz Seni tenzih ederiz, doğrusu bizler yanlış; kendi zararlarına iş yapan, haksız davranan kimselermişiz!” dediler. "
Hasan Basri Çantay : (Fakirleri) men'e (sanki) gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler.
İbni Kesir : Güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler.
İskender Evrenosoğlu : Ve (yoksulları) men etmeye güçleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler.
Muhammed Esed : ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler.
Ömer Nasuhi Bilmen : (24-25) «Sakın bugün aranızda bir yoksul o bostana girivermesin,» diyorlardı. Ve yoksulları men'e kâdir oldukları halde erkenden gidiverdiler.
Ömer Öngüt : (Yoksullara yardım etmeye) güçleri yettiği halde, böyle konuşarak erkenden gittiler.
Şaban Piriş : Varlıklı oldukları halde (muhtaçları) engellemek için erken yola çıktılar.
Suat Yıldırım : Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.
Süleyman Ateş : Devşirebileceklerini umarak erkenden gittiler.
Tefhim-ul Kuran : (Yoksulları) Engellemeğe güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Ümit Şimşek : Erkenden vardılar, yoksula engel olmak ellerindeymiş gibi.
Yaşar Nuri Öztürk : Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}