CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على
|
AL
ǎlā
with
Ayn,Lam,, 70,30,,
P – preposition حرف جر
حرد
ح ر د | ḪRD̃
ḪRD̃
Hardin
engellemeye
determination
Ha,Re,Dal, 8,200,4,
N – genitive masculine indefinite noun اسم مجرور
قادرين
ق د ر | GD̃R
GED̃RYN
ḳādirīne
güçleri yettiği halde
able.
Gaf,Elif,Dal,Re,Ye,Nun, 100,1,4,200,10,50,
N – accusative masculine plural active participle اسم منصوب
Fizilal-il Kuran : Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler.
Gültekin Onan : (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Hakkı Yılmaz : (25-29) "Sadece engelleme gücüne sahip/şiddete güçleri yeten bir tavırla erkenden gittiler. Ama çiftliği gördüklerinde: “Biz şüphesiz biz şaşırmışız/ yanlış yere gelmişiz; yok yok, biz yoksun bırakılmışız; Allah bizi cezalandırmış!” dediler. En hayırlı olanları: “Ben size ‘Allah'ı noksanlıklardan arındırmıyor musunuz?’ dememiş miydim?” dedi. Onlar: “Rabbimiz Seni tenzih ederiz, doğrusu bizler yanlış; kendi zararlarına iş yapan, haksız davranan kimselermişiz!” dediler. "
Hasan Basri Çantay : (Fakirleri) men'e (sanki) gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler.
İbni Kesir : Güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler.
İskender Evrenosoğlu : Ve (yoksulları) men etmeye güçleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler.
Muhammed Esed : ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler.
Ömer Nasuhi Bilmen : (24-25) «Sakın bugün aranızda bir yoksul o bostana girivermesin,» diyorlardı. Ve yoksulları men'e kâdir oldukları halde erkenden gidiverdiler.
Ömer Öngüt : (Yoksullara yardım etmeye) güçleri yettiği halde, böyle konuşarak erkenden gittiler.
Şaban Piriş : Varlıklı oldukları halde (muhtaçları) engellemek için erken yola çıktılar.
Suat Yıldırım : Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.
Süleyman Ateş : Devşirebileceklerini umarak erkenden gittiler.
Tefhim-ul Kuran : (Yoksulları) Engellemeğe güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
Ümit Şimşek : Erkenden vardılar, yoksula engel olmak ellerindeymiş gibi.
Yaşar Nuri Öztürk : Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]