» 39 / Zümer  46:

Kuran Sırası: 39
İniş Sırası: 59
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

 » 39 / Zümer  Suresi: 46
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قُلِ (GL) = ḳuli : de ki
2. اللَّهُمَّ (ELLHM) = llahumme : Allah'ım
3. فَاطِرَ (FEŦR) = fāTira : yoktan var eden
4. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : gökleri
5. وَالْأَرْضِ (VELÊRŽ) = vel'erDi : ve yeri
6. عَالِمَ (AELM) = ǎālime : bilen
7. الْغَيْبِ (ELĞYB) = l-ğaybi : görülmeyeni
8. وَالشَّهَادَةِ (VELŞHED̃T) = ve şşehādeti : ve görüleni
9. أَنْتَ (ÊNT) = ente : (ancak) sen
10. تَحْكُمُ (TḪKM) = teHkumu : hükmedersin
11. بَيْنَ (BYN) = beyne : arasında
12. عِبَادِكَ (ABED̃K) = ǐbādike : kullarının
13. فِي (FY) = fī :
14. مَا (ME) = mā : şeylerde
15. كَانُوا (KENVE) = kānū : oldukları
16. فِيهِ (FYH) = fīhi : hakkında
17. يَخْتَلِفُونَ (YḢTLFVN) = yeḣtelifūne : ayrılığa düştükleri
de ki | Allah'ım | yoktan var eden | gökleri | ve yeri | bilen | görülmeyeni | ve görüleni | (ancak) sen | hükmedersin | arasında | kullarının | | şeylerde | oldukları | hakkında | ayrılığa düştükleri |

[GVL] [] [FŦR] [SMV] [ERŽ] [ALM] [ĞYB] [ŞHD̃] [] [ḪKM] [BYN] [ABD̃] [] [] [KVN] [] [ḢLF]
GL ELLHM FEŦR ELSMEVET VELÊRŽ AELM ELĞYB VELŞHED̃T ÊNT TḪKM BYN ABED̃K FY ME KENVE FYH YḢTLFVN

ḳuli llahumme fāTira s-semāvāti vel'erDi ǎālime l-ğaybi ve şşehādeti ente teHkumu beyne ǐbādike kānū fīhi yeḣtelifūne
قل اللهم فاطر السماوات والأرض عالم الغيب والشهادة أنت تحكم بين عبادك في ما كانوا فيه يختلفون

 » 39 / Zümer  Suresi: 46
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GVL GL ḳuli de ki Say,
اللهم | ELLHM llahumme Allah'ım """O Allah!"
فاطر ف ط ر | FŦR FEŦR fāTira yoktan var eden Creator
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti gökleri (of) the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDi ve yeri and the earth,
عالم ع ل م | ALM AELM ǎālime bilen Knower
الغيب غ ي ب | ĞYB ELĞYB l-ğaybi görülmeyeni (of) the unseen
والشهادة ش ه د | ŞHD̃ VELŞHED̃T ve şşehādeti ve görüleni and the witnessed,
أنت | ÊNT ente (ancak) sen You
تحكم ح ك م | ḪKM TḪKM teHkumu hükmedersin will judge
بين ب ي ن | BYN BYN beyne arasında between
عبادك ع ب د | ABD̃ ABED̃K ǐbādike kullarının Your slaves
في | FY in
ما | ME şeylerde what
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū oldukları they used to
فيه | FYH fīhi hakkında therein
يختلفون خ ل ف | ḢLF YḢTLFVN yeḣtelifūne ayrılığa düştükleri "differ."""

39:46 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

de ki | Allah'ım | yoktan var eden | gökleri | ve yeri | bilen | görülmeyeni | ve görüleni | (ancak) sen | hükmedersin | arasında | kullarının | | şeylerde | oldukları | hakkında | ayrılığa düştükleri |

[GVL] [] [FŦR] [SMV] [ERŽ] [ALM] [ĞYB] [ŞHD̃] [] [ḪKM] [BYN] [ABD̃] [] [] [KVN] [] [ḢLF]
GL ELLHM FEŦR ELSMEVET VELÊRŽ AELM ELĞYB VELŞHED̃T ÊNT TḪKM BYN ABED̃K FY ME KENVE FYH YḢTLFVN

ḳuli llahumme fāTira s-semāvāti vel'erDi ǎālime l-ğaybi ve şşehādeti ente teHkumu beyne ǐbādike kānū fīhi yeḣtelifūne
قل اللهم فاطر السماوات والأرض عالم الغيب والشهادة أنت تحكم بين عبادك في ما كانوا فيه يختلفون

[ق و ل] [] [ف ط ر] [س م و] [ا ر ض] [ع ل م] [غ ي ب] [ش ه د] [] [ح ك م] [ب ي ن] [ع ب د] [] [] [ك و ن] [] [خ ل ف]

 » 39 / Zümer  Suresi: 46
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GVL GL ḳuli de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
اللهم | ELLHM llahumme Allah'ım """O Allah!"
Elif,Lam,Lam,He,Mim,
1,30,30,5,40,
"PN – accusative proper noun → Allah
VOC – vocative suffix"
لفظ الجلالة منصوب
فاطر ف ط ر | FŦR FEŦR fāTira yoktan var eden Creator
Fe,Elif,Tı,Re,
80,1,9,200,
N – accusative masculine active participle
اسم منصوب
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti gökleri (of) the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDi ve yeri and the earth,
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مجرور
عالم ع ل م | ALM AELM ǎālime bilen Knower
Ayn,Elif,Lam,Mim,
70,1,30,40,
N – accusative masculine active participle
اسم منصوب
الغيب غ ي ب | ĞYB ELĞYB l-ğaybi görülmeyeni (of) the unseen
Elif,Lam,Ğayn,Ye,Be,
1,30,1000,10,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
والشهادة ش ه د | ŞHD̃ VELŞHED̃T ve şşehādeti ve görüleni and the witnessed,
Vav,Elif,Lam,Şın,He,Elif,Dal,Te merbuta,
6,1,30,300,5,1,4,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
أنت | ÊNT ente (ancak) sen You
,Nun,Te,
,50,400,
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
تحكم ح ك م | ḪKM TḪKM teHkumu hükmedersin will judge
Te,Ha,Kef,Mim,
400,8,20,40,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
فعل مضارع
بين ب ي ن | BYN BYN beyne arasında between
Be,Ye,Nun,
2,10,50,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
عبادك ع ب د | ABD̃ ABED̃K ǐbādike kullarının Your slaves
Ayn,Be,Elif,Dal,Kef,
70,2,1,4,20,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ما | ME şeylerde what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū oldukları they used to
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
فيه | FYH fīhi hakkında therein
Fe,Ye,He,
80,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
يختلفون خ ل ف | ḢLF YḢTLFVN yeḣtelifūne ayrılığa düştükleri "differ."""
Ye,Hı,Te,Lam,Fe,Vav,Nun,
10,600,400,30,80,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قُلِ: de ki | اللَّهُمَّ: Allah'ım | فَاطِرَ: yoktan var eden | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضِ: ve yeri | عَالِمَ: bilen | الْغَيْبِ: görülmeyeni | وَالشَّهَادَةِ: ve görüleni | أَنْتَ: (ancak) sen | تَحْكُمُ: hükmedersin | بَيْنَ: arasında | عِبَادِكَ: kullarının | فِي: | مَا: şeylerde | كَانُوا: oldukları | فِيهِ: hakkında | يَخْتَلِفُونَ: ayrılığa düştükleri |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قل GL de ki | اللهم ELLHM Allah'ım | فاطر FEŦR yoktan var eden | السماوات ELSMEWET gökleri | والأرض WELÊRŽ ve yeri | عالم AELM bilen | الغيب ELĞYB görülmeyeni | والشهادة WELŞHED̃T ve görüleni | أنت ÊNT (ancak) sen | تحكم TḪKM hükmedersin | بين BYN arasında | عبادك ABED̃K kullarının | في FY | ما ME şeylerde | كانوا KENWE oldukları | فيه FYH hakkında | يختلفون YḢTLFWN ayrılığa düştükleri |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳuli: de ki | llahumme: Allah'ım | fāTira: yoktan var eden | s-semāvāti: gökleri | vel'erDi: ve yeri | ǎālime: bilen | l-ğaybi: görülmeyeni | ve şşehādeti: ve görüleni | ente: (ancak) sen | teHkumu: hükmedersin | beyne: arasında | ǐbādike: kullarının | : | : şeylerde | kānū: oldukları | fīhi: hakkında | yeḣtelifūne: ayrılığa düştükleri |
Kırık Meal (Transcript) : |GL: de ki | ELLHM: Allah'ım | FEŦR: yoktan var eden | ELSMEVET: gökleri | VELÊRŽ: ve yeri | AELM: bilen | ELĞYB: görülmeyeni | VELŞHED̃T: ve görüleni | ÊNT: (ancak) sen | TḪKM: hükmedersin | BYN: arasında | ABED̃K: kullarının | FY: | ME: şeylerde | KENVE: oldukları | FYH: hakkında | YḢTLFVN: ayrılığa düştükleri |
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Gökleri ve yeryüzünü yaratan, gizliyi de, açıkta olanı da bilen Allah'ım, ihtilâfa düştükleri şeyler hakkında, kullarının arasında sen hüküm vereceksin.
Adem Uğur : De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah! Kullarının arasında, ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen vereceksin.
Ahmed Hulusi : De ki: "Ey Allâh'ım, semâların ve arzın Fâtır'ı; gaybı ve şehâdeti bilen; tartıştıkları konuda kulların arasında sen hüküm verirsin!"
Ahmet Tekin : 'Allahım, ey gökleri ve yeri yaratan! Duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini ve görülen âlemi bilen! Kullarının ihtilâfa, ihtilâf çıkarmaya devam ettikleri konularda, aralarında, sen, yalnız sen hüküm vereceksin.' de.
Ahmet Varol : De ki: 'Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de görüneni de bilen Allah'ım! Aralarında ayrılığa düşmüş oldukları konularda, kullarının arasında sen hüküm vereceksin.'
Ali Bulaç : De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybı ve müşahede edilebileni bilen Allah'ım. Anlaşmazlığa düştükleri şeylerde, kullarının arasında sen hüküm vereceksin."
Ali Fikri Yavuz : De ki: “- Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybi ve hazırı bilen Allahım! Kularının arasında, o ayrılığa düştükleri (dine ait) şeyler hakkında sen hüküm vereceksin.”
Bekir Sadak : De ki: «Ey goklerin, yerin yaratani, gorulmeyeni ve goruleni bilen Allah! Kullarinin ayriliga dustukleri seyler hakkinda aralarinda Sen hukmedeceksin.»
Celal Yıldırım : De ki: Ey gökleri ve yeri örneksiz, misalsiz yaratan, ortada olanı ve olmayanı, görüneni, görünmeyeni bilen Allahım ! Farklı görüş ve iddialarda bulundukları hususlar hakkında kulların arasında sen hüküm vereceksin.
Diyanet İşleri : De ki: “Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah’ım! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kulların arasında sen hükmedersin.”
Diyanet İşleri (eski) : De ki: 'Ey göklerin, yerin yaratanı, görülmeyeni ve görüleni bilen Allah'ım! Kullarının ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında Sen hükmedeceksin.'
Diyanet Vakfi : De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah! Kullarının arasında, ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen vereceksin.
Edip Yüksel : De ki, 'Gökleri ve yeri yoktan var eden, gizliyi ve açığı Bilen Tanrım, ayrılığa düştükleri konularda kulların arasında hükmü yalnız sen verirsin.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: «Ey gökleri ve yeri yaratan, görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'ım! Kulların arasında, o ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında sen hüküm vereceksin.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Ey gökleri ve yeri yaratan, görülmeyeni ve görüleni bilen Allah'ım, kullarının arasında o ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında sen hüküm vereceksin!»
Elmalılı Hamdi Yazır : De ki: ey Gökleri ve Yeri yaradan ve gayb-ü şehadeti bilen Allahım! Kullarının arasında o ıhtılâf edip durdukları şeyler hakkında sen huküm vereceksin
Fizilal-il Kuran : De ki: «Ey gökleri ve yeri yoktan var eden, görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'ım! Kullarının ayrılığa düştükleri konularda sen hükmedersin.»
Gültekin Onan : De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan (fatır), gaybı ve müşahede edilebileni bilen Tanrım. Anlaşmazlığa düştükleri şeylerde, kullarının arasında sen hüküm vereceksin."
Hakkı Yılmaz : De ki: “Ey göklerin ve yerin yoktan yaratıcısı/parçalayıcısı, görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği ve varlıkların akıl ve duyularla gözlenenlerini bilen Allah'ım! Kulların arasında, çekişip durdukları o şeyler hakkında Sen hüküm vereceksin.”
Hasan Basri Çantay : De ki: «Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de, aşikârı da bilen Allah, kullarının arasında ihtilâf etmekde oldukları şeyler hakkındaki hükmü sen vereceksin».
Hayrat Neşriyat : De ki: 'Ey gökleri ve yeri yaratan, görünmeyeni ve görüneni bilen Allah’ım! Hakkında ihtilâfa düşegeldikleri şeyler husûsunda kullarının arasında ancak sen hüküm vereceksin!'
İbni Kesir : De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, görülmeyeni ve görüleni bilen Allah'ım; ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kulların arasında Sen hükmedersin.
İskender Evrenosoğlu : De ki: "Allah'ım! Gökleri ve yeri yaratan, gaybı (görünmeyeni) ve görüneni bilen Sensin. Kullarının arasında, ihtilâf etmiş oldukları şeyler hakkında hüküm verecek olan Sensin."
Muhammed Esed : De ki: "Ey Allahım! Ey gökleri ve yeri yaratan! Ey yaratılmış varlıkların kavrayış alanı dışındaki şeyleri de, yaratılmışların akıl ve duyularıyla görüp gözleyebildiklerini de bilen! Kullarının ayrılığa düştükleri her konuda (Kıyamet Günü) aralarında hüküm verecek olan Sensin!"
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Ey gökleri ve yeri yaratan ve gizli ve âşikâre olanı bilen Allah'ım! Sen kullarının arasında kendisinde ihtilâf eder oldukları şeyler hakkında hükmedersin.»
Ömer Öngüt : De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de âşikârı da bilen Allah'ım! Kullarının arasında ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen verirsin. "
Şaban Piriş : De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, görülmeyeni ve görüleni bilen Allahım, hakkında anlaşmazlığa düştükleri hususlarda kulların arasında hüküm verecek sensin.
Suat Yıldırım : Sen şöyle dua et!: "Allah’ım! Ey gökleri ve yeri yaratan! Ey görünen görünmeyen ne varsa bilen. Hakkında ihtilaf ettikleri her meselede kulların arasında Sen elbette hükmedeceksin. Ben bu güven içinde bekliyor ve sabrediyorum."
Süleyman Ateş : De ki: "Allâh'ım, ey gökleri ve yeri yoktan var eden, görülmeyeni ve görüleni bilen! Ancak Sen, ayrılığa düştükleri şeylerde kullarının arasında hükmedersin."
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybı ve müşahade edilebileni de bilen Allah'ım. Anlaşmazlığa düştükleri şeylerde, kullarının arasında sen hüküm vereceksin.»
Ümit Şimşek : De ki: Ey gökleri ve yeri hiç yoktan yaratan, görünür ve görünmez herşeyi bilen Allahım! Anlaşmazlığa düştükleri şeyler hakkında, kulların arasında hükmü Sen verirsin.
Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "Ey Allah'ım! Ey gökleri ve yeri yaratan, ey görülemeyeni ve görüleni bilen! Sen hüküm vereceksin kulların arasında, ihtilaf ettikleri şeyler hakkında."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}