» 39 / Zümer  41:

Kuran Sırası: 39
İniş Sırası: 59
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

 » 39 / Zümer  Suresi: 41
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّا (ÎNE) = innā : elbette biz
2. أَنْزَلْنَا (ÊNZLNE) = enzelnā : indirdik
3. عَلَيْكَ (ALYK) = ǎleyke : sana
4. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : Kitabı
5. لِلنَّاسِ (LLNES) = linnāsi : insanlar için
6. بِالْحَقِّ (BELḪG) = bil-Haḳḳi : hak ile
7. فَمَنِ (FMN) = femeni : artık kim
8. اهْتَدَىٰ (EHTD̃) = htedā : doğru yola gelirse
9. فَلِنَفْسِهِ (FLNFSH) = felinefsihi : kendi yararınadır
10. وَمَنْ (VMN) = ve men : ve kim de
11. ضَلَّ (ŽL) = Delle : saparsa
12. فَإِنَّمَا (FÎNME) = feinnemā : şüphesiz
13. يَضِلُّ (YŽL) = yeDillu : sapmış olur
14. عَلَيْهَا (ALYHE) = ǎleyhā : kendi zararına
15. وَمَا (VME) = ve mā : ve değil(sin)
16. أَنْتَ (ÊNT) = ente : sen
17. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : onların üzerinde
18. بِوَكِيلٍ (BVKYL) = bivekīlin : vekil
elbette biz | indirdik | sana | Kitabı | insanlar için | hak ile | artık kim | doğru yola gelirse | kendi yararınadır | ve kim de | saparsa | şüphesiz | sapmış olur | kendi zararına | ve değil(sin) | sen | onların üzerinde | vekil |

[] [NZL] [] [KTB] [NVS] [ḪGG] [] [HD̃Y] [NFS] [] [ŽLL] [] [ŽLL] [] [] [] [] [VKL]
ÎNE ÊNZLNE ALYK ELKTEB LLNES BELḪG FMN EHTD̃ FLNFSH VMN ŽL FÎNME YŽL ALYHE VME ÊNT ALYHM BVKYL

innā enzelnā ǎleyke l-kitābe linnāsi bil-Haḳḳi femeni htedā felinefsihi ve men Delle feinnemā yeDillu ǎleyhā ve mā ente ǎleyhim bivekīlin
إنا أنزلنا عليك الكتاب للناس بالحق فمن اهتدى فلنفسه ومن ضل فإنما يضل عليها وما أنت عليهم بوكيل

 » 39 / Zümer  Suresi: 41
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنا | ÎNE innā elbette biz Indeed We,
أنزلنا ن ز ل | NZL ÊNZLNE enzelnā indirdik We revealed
عليك | ALYK ǎleyke sana to you
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitabı the Book
للناس ن و س | NVS LLNES linnāsi insanlar için for [the] mankind
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi hak ile in truth.
فمن | FMN femeni artık kim So whoever
اهتدى ه د ي | HD̃Y EHTD̃ htedā doğru yola gelirse accepts guidance,
فلنفسه ن ف س | NFS FLNFSH felinefsihi kendi yararınadır "then (it is) for his soul;"
ومن | VMN ve men ve kim de and whoever
ضل ض ل ل | ŽLL ŽL Delle saparsa goes astray
فإنما | FÎNME feinnemā şüphesiz then only
يضل ض ل ل | ŽLL YŽL yeDillu sapmış olur he strays
عليها | ALYHE ǎleyhā kendi zararına against his (soul).
وما | VME ve mā ve değil(sin) And not
أنت | ÊNT ente sen you
عليهم | ALYHM ǎleyhim onların üzerinde (are) over them
بوكيل و ك ل | VKL BVKYL bivekīlin vekil a manager.

39:41 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

elbette biz | indirdik | sana | Kitabı | insanlar için | hak ile | artık kim | doğru yola gelirse | kendi yararınadır | ve kim de | saparsa | şüphesiz | sapmış olur | kendi zararına | ve değil(sin) | sen | onların üzerinde | vekil |

[] [NZL] [] [KTB] [NVS] [ḪGG] [] [HD̃Y] [NFS] [] [ŽLL] [] [ŽLL] [] [] [] [] [VKL]
ÎNE ÊNZLNE ALYK ELKTEB LLNES BELḪG FMN EHTD̃ FLNFSH VMN ŽL FÎNME YŽL ALYHE VME ÊNT ALYHM BVKYL

innā enzelnā ǎleyke l-kitābe linnāsi bil-Haḳḳi femeni htedā felinefsihi ve men Delle feinnemā yeDillu ǎleyhā ve mā ente ǎleyhim bivekīlin
إنا أنزلنا عليك الكتاب للناس بالحق فمن اهتدى فلنفسه ومن ضل فإنما يضل عليها وما أنت عليهم بوكيل

[] [ن ز ل] [] [ك ت ب] [ن و س] [ح ق ق] [] [ه د ي] [ن ف س] [] [ض ل ل] [] [ض ل ل] [] [] [] [] [و ك ل]

 » 39 / Zümer  Suresi: 41
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنا | ÎNE innā elbette biz Indeed We,
,Nun,Elif,
,50,1,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أنزلنا ن ز ل | NZL ÊNZLNE enzelnā indirdik We revealed
,Nun,Ze,Lam,Nun,Elif,
,50,7,30,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
عليك | ALYK ǎleyke sana to you
Ayn,Lam,Ye,Kef,
70,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitabı the Book
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
للناس ن و س | NVS LLNES linnāsi insanlar için for [the] mankind
Lam,Lam,Nun,Elif,Sin,
30,30,50,1,60,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural noun
جار ومجرور
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi hak ile in truth.
Be,Elif,Lam,Ha,Gaf,
2,1,30,8,100,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
فمن | FMN femeni artık kim So whoever
Fe,Mim,Nun,
80,40,50,
REM – prefixed resumption particle
REL – relative pronoun
الفاء استئنافية
اسم موصول
اهتدى ه د ي | HD̃Y EHTD̃ htedā doğru yola gelirse accepts guidance,
Elif,He,Te,Dal,,
1,5,400,4,,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
فلنفسه ن ف س | NFS FLNFSH felinefsihi kendi yararınadır "then (it is) for his soul;"
Fe,Lam,Nun,Fe,Sin,He,
80,30,50,80,60,5,
REM – prefixed resumption particle
P – prefixed preposition lām
N – genitive feminine singular noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الفاء استئنافية
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ومن | VMN ve men ve kim de and whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
ضل ض ل ل | ŽLL ŽL Delle saparsa goes astray
Dad,Lam,
800,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
فإنما | FÎNME feinnemā şüphesiz then only
Fe,,Nun,Mim,Elif,
80,,50,40,1,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
الفاء استئنافية
كافة ومكفوفة
يضل ض ل ل | ŽLL YŽL yeDillu sapmış olur he strays
Ye,Dad,Lam,
10,800,30,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
عليها | ALYHE ǎleyhā kendi zararına against his (soul).
Ayn,Lam,Ye,He,Elif,
70,30,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
وما | VME ve mā ve değil(sin) And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
أنت | ÊNT ente sen you
,Nun,Te,
,50,400,
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
عليهم | ALYHM ǎleyhim onların üzerinde (are) over them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
بوكيل و ك ل | VKL BVKYL bivekīlin vekil a manager.
Be,Vav,Kef,Ye,Lam,
2,6,20,10,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّا: elbette biz | أَنْزَلْنَا: indirdik | عَلَيْكَ: sana | الْكِتَابَ: Kitabı | لِلنَّاسِ: insanlar için | بِالْحَقِّ: hak ile | فَمَنِ: artık kim | اهْتَدَىٰ: doğru yola gelirse | فَلِنَفْسِهِ: kendi yararınadır | وَمَنْ: ve kim de | ضَلَّ: saparsa | فَإِنَّمَا: şüphesiz | يَضِلُّ: sapmış olur | عَلَيْهَا: kendi zararına | وَمَا: ve değil(sin) | أَنْتَ: sen | عَلَيْهِمْ: onların üzerinde | بِوَكِيلٍ: vekil |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إنا ÎNE elbette biz | أنزلنا ÊNZLNE indirdik | عليك ALYK sana | الكتاب ELKTEB Kitabı | للناس LLNES insanlar için | بالحق BELḪG hak ile | فمن FMN artık kim | اهتدى EHTD̃ doğru yola gelirse | فلنفسه FLNFSH kendi yararınadır | ومن WMN ve kim de | ضل ŽL saparsa | فإنما FÎNME şüphesiz | يضل YŽL sapmış olur | عليها ALYHE kendi zararına | وما WME ve değil(sin) | أنت ÊNT sen | عليهم ALYHM onların üzerinde | بوكيل BWKYL vekil |
Kırık Meal (Okunuş) : |innā: elbette biz | enzelnā: indirdik | ǎleyke: sana | l-kitābe: Kitabı | linnāsi: insanlar için | bil-Haḳḳi: hak ile | femeni: artık kim | htedā: doğru yola gelirse | felinefsihi: kendi yararınadır | ve men: ve kim de | Delle: saparsa | feinnemā: şüphesiz | yeDillu: sapmış olur | ǎleyhā: kendi zararına | ve mā: ve değil(sin) | ente: sen | ǎleyhim: onların üzerinde | bivekīlin: vekil |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎNE: elbette biz | ÊNZLNE: indirdik | ALYK: sana | ELKTEB: Kitabı | LLNES: insanlar için | BELḪG: hak ile | FMN: artık kim | EHTD̃: doğru yola gelirse | FLNFSH: kendi yararınadır | VMN: ve kim de | ŽL: saparsa | FÎNME: şüphesiz | YŽL: sapmış olur | ALYHE: kendi zararına | VME: ve değil(sin) | ÊNT: sen | ALYHM: onların üzerinde | BVKYL: vekil |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki biz, o kitabı, insanlara bildirmen için gerçek olarak indirdik sana, artık doğru yolu bulanın faydası kendine ve kim yolunu azıtır da azarsa zararı, gene kendine ve sen, onlara bir koruyucu değilsin.
Adem Uğur : (Resûlüm)! Şüphesiz biz bu Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki biz sana O BİLGİyi insanlar için Hak olarak inzâl ettik! Artık kim hakikate yönelirse kendi nefsi içindir! Kim de (hakikatten) saparsa sonucu sadece kendi aleyhine olarak sapar! Sen onların vekîli değilsin!
Ahmet Tekin : Biz bu kitabı sana, gerekçeli, hikmete dayalı toplumda hakça düzeni gerçekleştirmen için, insanların iyiliği, kurtuluşu için indirdik. Artık kim hidayeti tercih eder, İslâm’da sebat ederse, kendi iyiliği, kurtuluşu için bunları yapmış olur. Kim de başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşır, dalâleti, bozuk düzeni. helâki tercih ederse, yalnızca kendi felaketini hazırlamış, kendisi zarara, ziyana uğramış olur. Sen Allah’a karşı onları savunmaya, Allah adına da onlar üzerinde zor kullanmaya memur değilsin.
Ahmet Varol : Şüphesiz biz sana Kitab'ı insanlar için hak olarak indirdik. Kim hidayete ererse bu kendi lehinedir. Kim de sapıtırsa yalnız kendi aleyhine sapıtır. Sen onların üzerine vekil değilsin.
Ali Bulaç : Şüphesiz, sana biz Kitabı insanlar için hak olmak üzere indirdik. Artık kim hidayete ererse, bu kendi lehinedir; kim saparsa, o da kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm), Biz sana Kur’an’ı, insanlar için (hidayet bulsunlar diye) hak ile indirdik. Artık kim doğru yola gelirse, kendi menfaatınadır. Kim de saparsa, ancak kendi zararına sapmış olur. Sen, değilsin onların üzerine vekil...
Bekir Sadak : Dogrusu Biz, insanlar icin Kitap'i gercekle sana indirdik; kim dogru yolda ise bu kendi lehinedir; sapitan da kendi aleyhine sapitmis olur. Sen onlara vekil degilsin. *
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki biz, insanlar için sana, Kitab'ı hakk ile indirdik. Artık kim doğru yola gelirse kendi lehine gelmiş olur; kim de sapıtırsa, kendi aleyhine sapıtmış olur. Sen onlar üzerinde (koruyucu) bir vekîl değilsin.
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin.
Diyanet İşleri (eski) : Doğrusu Biz, insanlar için Kitap'ı gerçekle sana indirdik; kim doğru yolda ise bu kendi lehinedir; sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Sen onlara vekil değilsin.
Diyanet Vakfi : (Resûlüm)! Şüphesiz biz bu Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.
Edip Yüksel : Biz bu kitabı sana halk için gerçekle indirdik. Kim doğruyu bulursa kendisi içindir. Kim saparsa da kendisi aleyhine sapmış olur. Sen onların avukatı değilsin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz bu kitabı sana, insanlar için hak ile indirdik. O halde kim doğru yola gelirse kendi lehinedir. Kim de saparsa, sırf kendi aleyhine olarak sapar. Sen onların üzerine vekil değilsin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz, insanlar için sana hak ile kitap indirdik. O halde kim yola gelirse kendi lehinedir; her kim de saparsa yalnızca kendi aleyhine olarak sapmış olur. Sen onların üzerine vekil değilsin!
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz insanlar için senin üzerine hakkıle kitab indirdik, o halde kim yola gelirse kendi lehinedir, her kim de saparsa sırf kendi aleyhine olarak sapar ve sen değilsin üzerlerine vekîl
Fizilal-il Kuran : Biz, insanlar için bu Kitab'ı hak ile sana indirdik. Artık kim doğru yola gelirse kendi yararınadır; kim de saparsa kendi zararınadır. Sen onların üzerine vekil değilsin.
Gültekin Onan : Şüphesiz, sana biz Kitabı insanlar için hak olmak üzere indirdik. Artık kim hidayete ererse, bu kendi lehinedir; kim saparsa, o da kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.
Hakkı Yılmaz : Şüphesiz Biz bu kitabı sana, insanlar için hak ile indirdik. O hâlde kim kılavuzlandığı doğru yolu bulduysa artık kendi lehinedir. Kim de saptıysa artık o, sırf kendi aleyhine olarak sapar. Ve sen onların üzerine onları ayakta tutan bir sorumlu değilsin.
Hasan Basri Çantay : Şübhesiz ki biz o kitabı insanların fâidesi için, hak (kın ikamesine bir sebeb) olarak indirdik sana. Artık kim doğru yolu ihtiyar ederse bu, kendi lehinedir. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen (Habîbim) onların üzerinde bir vekîl değilsin.
Hayrat Neşriyat : (Ey Resûlüm!) Şübhesiz ki biz sana Kitâb’ı, insanlar için hak ile indirdik. O hâlde kim hidâyete ererse, artık kendi lehinedir. Kim de dalâlete düşerse, ancak kendi aleyhine olarak sapmış olur. Çünki sen, onların üzerine vekil değilsin!
İbni Kesir : Şüphesiz ki Biz; kitabı sana insanlar için hak olarak indirdik. Kim hidayete ererse; bu, kendi lehinedir. Kim de sapıtırsa; kendi aleyhine sapıtmış olur. Ve sen, onların üzerinde vekil değilsin.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki Biz, sana Kitab'ı, insanlar için hak ile indirdik. Artık kim hidayete ererse, kendi nefsi içindir. Ve kim dalâlette kaldıysa, o taktirde kendi aleyhine dalâlettedir. Ve sen, onların üzerine vekil değilsin.
Muhammed Esed : Biz, insanlığ(ın kurtuluşu) için hakikati ortaya koyan bu ilahi kelamı indirdik sana. Kim (buna sarılarak) doğru yola ulaşmayı seçerse bu kendi lehinedir ve kim de (yoldan) saparsa yine kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların seçimlerini belirleme gücüne sahip değilsin.
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphe yok ki, Biz senin üzerine insanlar için kitabı hak ile indirdik. Artık kim hidâyete ererse kendi nefsi içindir ve kim dalâlete düşerse artık şüphesiz ki, kendi nefsi aleyhine dalâlete düşmüş olur. Ve sen onların üzerine bir vekil değilsin.
Ömer Öngüt : Resulüm! Şüphesiz ki biz bu Kur'an'ı insanlar için sana hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi yararınadır. Kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Sen onların üzerine vekil değilsin.
Şaban Piriş : Biz, kitabı sana insanlar için “hak” olarak indirdik. O halde onu kim rehber edinirse kendisi için edinir. Kim de dalalette kalırsa, ancak kendi aleyhine kalır. Sen onlara vekil değilsin.
Suat Yıldırım : Biz bu kitabı, insanların faydası için sana hak ve gerçek olarak indirdik. Artık kim doğru yola girerse kendi yararına olarak girer, kim de yoldan saparsa kendi aleyhine olarak sapar. Sen onlar üzerinde bekçi değilsin.
Süleyman Ateş : Biz Kitabı, insanlar için, sana hak ile indirdik. Artık kim doğru yola gelirse kendi yararınadır, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.
Tefhim-ul Kuran : Hiç şüphesiz, sana biz Kitabı insanlar için hak olmak üzere indirdik. Artık kim hidayete erişirse, bu kendi lehinedir; kim de saparsa, o da kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.
Ümit Şimşek : Biz sana kitabı bütün insanlar için hak ile indirdik. Kim doğru yolu tutarsa kendi yararınadır. Kim saparsa, o da kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların hidayetinden sorumlu bir vekil değilsin.
Yaşar Nuri Öztürk : Kuşkusuz, bu Kitap'ı biz sana insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}