CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 1st person plural perfect verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
منهم
|
MNHM
minhum
onların içinden
from them
Mim,Nun,He,Mim, 40,50,5,40,
P – preposition PRON – 3rd person masculine plural object pronoun جار ومجرور
أئمة
ا م م | EMM
ÊÙMT
eimmeten
önderler
leaders
,,Mim,Te merbuta, ,,40,400,
N – accusative masculine plural indefinite noun اسم منصوب
يهدون
ه د ي | HD̃Y
YHD̃VN
yehdūne
doğru yola ileten
guiding
Ye,He,Dal,Vav,Nun, 10,5,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بأمرنا
ا م ر | EMR
BÊMRNE
biemrinā
buyruğumuzla
by Our Command
Be,,Mim,Re,Nun,Elif, 2,,40,200,50,1,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine noun PRON – 1st person plural possessive pronoun جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لما
|
LME
lemmā
zaman
when
Lam,Mim,Elif, 30,40,1,
T – time adverb ظرف زمان
صبروا
ص ب ر | ṦBR
ṦBRVE
Saberū
sabrettikleri
they were patient
Sad,Be,Re,Vav,Elif, 90,2,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وكانوا
ك و ن | KVN
VKENVE
ve kānū
ve olduklarında
and they were
Vav,Kef,Elif,Nun,Vav,Elif, 6,20,1,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
بآياتنا
ا ي ي | EYY
B ËYETNE
biāyātinā
ayetlerimize
of Our Verses
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif, 2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi N – genitive feminine plural noun PRON – 1st person plural possessive pronoun جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يوقنون
ي ق ن | YGN
YVGNVN
yūḳinūne
kesinlikle inanıyor
certain.
Ye,Vav,Gaf,Nun,Vav,Nun, 10,6,100,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَجَعَلْنَا: ve yetiştirmiştik | مِنْهُمْ: onların içinden | أَئِمَّةً: önderler | يَهْدُونَ: doğru yola ileten | بِأَمْرِنَا: buyruğumuzla | لَمَّا: zaman | صَبَرُوا: sabrettikleri | وَكَانُوا: ve olduklarında | بِايَاتِنَا: ayetlerimize | يُوقِنُونَ: kesinlikle inanıyor |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وجعلنا WCALNEve yetiştirmiştik | منهم MNHMonların içinden | أئمة ÊÙMTönderler | يهدون YHD̃WNdoğru yola ileten | بأمرنا BÊMRNEbuyruğumuzla | لما LMEzaman | صبروا ṦBRWEsabrettikleri | وكانوا WKENWEve olduklarında | بآياتنا B ËYETNEayetlerimize | يوقنون YWGNWNkesinlikle inanıyor |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ceǎlnā: ve yetiştirmiştik | minhum: onların içinden | eimmeten: önderler | yehdūne: doğru yola ileten | biemrinā: buyruğumuzla | lemmā: zaman | Saberū: sabrettikleri | ve kānū: ve olduklarında | biāyātinā: ayetlerimize | yūḳinūne: kesinlikle inanıyor |
Kırık Meal (Transcript) : |VCALNE: ve yetiştirmiştik | MNHM: onların içinden | ÊÙMT: önderler | YHD̃VN: doğru yola ileten | BÊMRNE: buyruğumuzla | LME: zaman | ṦBRVE: sabrettikleri | VKENVE: ve olduklarında | B ËYETNE: ayetlerimize | YVGNVN: kesinlikle inanıyor |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve içlerinden, sabrettikleri takdîrde onları, emrimizle doğru yola sevkedecek rehberler tâyin etmiştik ve onlar, delillerimize adamakıllı inanmışlardı.
Abdullah Aydın : İsrailoğullarından da (dinlerinde) sabrettikleri ve ayetlerimize inandıkları için emrimizle (insanları) doğru yola götürecek imamlar (rehberler) tayin etmiştik.
Adem Uğur : Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik.
Ahmed Hulusi : Onlardan, sabrettiklerinde, emrimizle hakikate erdiren önderler oluşturduk! Onlar işaretlerimize ikân sahibi oldular!
Ahmet Davudoğlu : İsrail oğullarından da sabrettikleri için, emrimizle doğru yolu gösterecek önderler yetiştirdik. Onlar, (Tevrat'taki) âyetlerimizi kesin olarak biliyorlardı.
Ahmet Tekin : Sebatkâr davrandıkları, sabrederek mücadeleye devam edip, âyetlerimizi gerekçeleriyle kavrayıp kesinlikle inandıkları devirde, onların içinden, yaptığımız planın gereği, bizim düzenimizi uygulayarak doğru yola sevkeden rehberler, önderler, imamlar yetiştirdik.
Ahmet Varol : Sabrettiklerinde onlardan, bizim emrimizle doğruya ileten önderler kıldık (çıkardık). Onlar ayetlerimize de kesin olarak inanıyorlardı.
Ali Arslan : İsrail oğulları sabrettikleri zaman onlardan, emrimizle doğru yola götürecek önderler (nebîler, âlimler) kıldık. O önderler âyetlerimize kesinlikle inanırlardı.
Ali Bulaç : Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.
Ali Fikri Yavuz : İsrâiloğullarından da, (dinlerinde) sabrettikleri için, emrimizle (insanları) doğru yola götürecek imamlar (önderler) yetiştirmiştik. Onlar, (Tevrat’daki) ayetlerimizi yakînen biliyorlardı.
Arif Pamuk : Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden buyruğumuzla doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik.
Ayntabî Mehmet Efendi : Ve içlerinden, (tâatime) sabrettikleri zaman, emrimizle doğru yola iletir, rehberler yetiştirmiştik. Ve onlar, âyetlerimizi yakînen biliyorlardı.
Bahaeddin Sağlam : Biz o İsrail oğullarından, sabrettikleri zaman, emrimizle (insanlara) yol gösteren önderler yaptık. Onlar, âyetlerimize gerçekten inanıyorlardı.
Bekir Sadak : Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarindan oturu, aralarindan, onlari buyrugumuzla dogru yola goturen onderler yaptik.
Bir Heyet : Onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik.
Celal Yıldırım : Onlardan bir kısmını sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları için emrimizle doğru yola irşâd eden önderler yaptık.
Diyanet İşleri : Sabredip âyetlerimize kesin olarak inandıkları zaman, içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler çıkardık.
Diyanet İşleri (eski) : Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarından ötürü, aralarından, onları buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık.
Diyanet Vakfi : Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik.
Diyanet Vakfı (1993) : Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik.
Edip Yüksel : Sabrettikleri ve ayetlerimize kesin olarak inandıkları zaman, emrimiz doğrultusunda yol gösteren önderler atamıştık içlerinden.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onların içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İçlerinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yolu gösteren öncül imamlar (önderler) yetiştirmiştik. Onlar ayetlerimize kesin bir şekilde sarılmışlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve içlerinden öncül imamlar yetiştirmiştik ki sabrettiklerinde emrimizle hidayet ediyorlardı ve âyetlerimize yakîn ile sarılmışlardı
Fizilal-il Kuran : Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık.
Gültekin Onan : Ve onların içinden, sabrettikleri zaman buyruğumuzla doğru yola iletip yönelten imamlar kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.
Hakkı Yılmaz : Ve onlardan, sabrettikleri zaman, Bizim emrimizle kılavuzluk eden önderler yaptık. Ve onlar, Bizim âyetlerimize/alâmetlerimize/göstergelerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı.
Hasan Basri Çantay : İçlerinde de, sabır (ve sebat) etdikleri zaman emrimizle doğru yola sevk edecek rehberler ta'yîn etmişdik ve onlar âyetlerimizi çok iyi biliyorlardı.
Hasan Tahsin Feyizli : Sabrettikleri ve (Tevrat'taki) âyetlerimize kesin inandıkları zaman, içlerinden (onları) emrimizle doğru yola iletecek önderler yetiştirdik.
Hayrat Neşriyat : (İsrâiloğulları) sabrettikleri zaman, onların içinden, emrimizle hak yolu gösterecek önderler kıldık. Çünki (onlar) âyetlerimize kat'î olarak inanıyorlardı.
Hüseyin Kaleli : “Onlardan imamlar da yaptık. Emrimizle sabrettikleri zaman hidâyete ererler. Âyetlerimize de iyi inanıyor idiler.”
İbni Kesir : İçlerinden de sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola götürecek kılavuzlar tayin ettik. Ve onlar ayetlerimizi çok iyi biliyorlardı.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Onlar dinlerinde sabır ve sebat ettikleri zaman, içlerinden emrimizle doğru yolu gösteren rehberler tayin ettik ki, onlar ayetlerimize kat'i şekilde iman ederlerdi.
Muhammed Esed : ve (nasıl ki) sabredip mesajlarımıza tereddütsüz inandıkları zaman, onların içinden, buyruklarımız doğrultusunda (kavimlerini) hidayete ulaştıran önderler çıkardık, (işte böylece, ey Muhammed, sana vahyedilmiş olan ilahi kelam için de aynı şey geçerli olacak.)
Mustafa İslamoğlu : Yine (unutma ki), zorluklara göğüs gerip âyetlerimize gönülden inandıkları zamanlarda, emrimizle içlerinden hidayete ulaştıran önderler çıkarmıştık.
Nedim Yılmaz : Sabrettikleri ve ayetlerimize kesin olarak inandıkları zaman, içlerinden, buyruğumuzla doğru yolu gösteren önderler çıkardık.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve sabrettikleri zaman onlardan rehberler kılmıştık ki, Bizim emrimizle doğru yola sevkederlerdi ve âyetlerimize yakînen kani bulunmuşlardı.
Ömer Öngüt : İçlerinden sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola ileten önderler tayin ettik. O önderler âyetlerimize kesinlikle inanırlardı.
Ömer Rıza Doğrul : Onlardan sabrettikleri ve âyetlerimizi yakînen tanıdıkları zaman, emrimize doğru yola iletir rehberler yapmıştık.
Şaban Piriş : Sabretmeleri ve ayetlerimize iyice inanmaları sebebiyle, emrimizle onlardan bir kısmını doğru yolu gösteren önderler yapmıştık.
Suat Yıldırım : (23-24) Şu bir gerçektir ki, sana verdiğimiz gibi Mûsâ’ya da kitap vermiş, sana vahyettiğimiz gibi ona da vahyetmiştik. Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldığından hiç tereddüdün olmasın. Biz ona verdiğimiz kitabı, İsrailoğullarına rehber kıldık. Onlar sabrettiği ve âyetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe, Biz, emir ve irşadımızla onlardan doğru yolu gösteren önderler tayin ettik.
Süleyman Ateş : Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik.
Talat Koçyiğit : Sabretmeleri ve âyetlerimize yakinen inanmaları dolasıyla, içlerinden bir kısmını, emrimizle doğru yola sevkeden önderler yapmıştık.
Tefhim-ul Kuran : Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.
Ümit Şimşek : Onlar âyetlerimize kesin bir şekilde iman ederek sabır ve sebat ettiklerinde, içlerinden buyruğumuzla insanlara doğru yolu gösteren önderler tayin ettik.
Yaşar Nuri Öztürk : Sabrettikleri zaman içlerinden, bizim emrimizle doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. Onlar bizim ayetlerimize gereğince inanıyorlardı.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Sabreden ve âyetlerimize îmân edenleri emrimizle hidayete erdirmeleri için onlardan, insanlara rehber tayin etmiştik.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]