» 30 / Rûm  49:

Kuran Sırası: 30
İniş Sırası: 84
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60

 » 30 / Rûm  Suresi: 49
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِنْ (VÎN) = ve in : halbuki
2. كَانُوا (KENVE) = kānū : onlar idiler
3. مِنْ (MN) = min : -den
4. قَبْلِ (GBL) = ḳabli : daha önce-
5. أَنْ (ÊN) = en :
6. يُنَزَّلَ (YNZL) = yunezzele : (yağmurun) indirilmesinden
7. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : kendilerine
8. مِنْ (MN) = min :
9. قَبْلِهِ (GBLH) = ḳablihi : önce
10. لَمُبْلِسِينَ (LMBLSYN) = lemublisīne : umutsuz(dular)
halbuki | onlar idiler | -den | daha önce- | | (yağmurun) indirilmesinden | kendilerine | | önce | umutsuz(dular) |

[] [KVN] [] [GBL] [] [NZL] [] [] [GBL] [BLS]
VÎN KENVE MN GBL ÊN YNZL ALYHM MN GBLH LMBLSYN

ve in kānū min ḳabli en yunezzele ǎleyhim min ḳablihi lemublisīne
وإن كانوا من قبل أن ينزل عليهم من قبله لمبلسين

 » 30 / Rûm  Suresi: 49
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | VÎN ve in halbuki And certainly
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū onlar idiler they were,
من | MN min -den before
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳabli daha önce- before
أن | ÊN en [that]
ينزل ن ز ل | NZL YNZL yunezzele (yağmurun) indirilmesinden it was sent down
عليهم | ALYHM ǎleyhim kendilerine upon them,
من | MN min [before it],
قبله ق ب ل | GBL GBLH ḳablihi önce [before it],
لمبلسين ب ل س | BLS LMBLSYN lemublisīne umutsuz(dular) surely in despair.

30:49 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

halbuki | onlar idiler | -den | daha önce- | | (yağmurun) indirilmesinden | kendilerine | | önce | umutsuz(dular) |

[] [KVN] [] [GBL] [] [NZL] [] [] [GBL] [BLS]
VÎN KENVE MN GBL ÊN YNZL ALYHM MN GBLH LMBLSYN

ve in kānū min ḳabli en yunezzele ǎleyhim min ḳablihi lemublisīne
وإن كانوا من قبل أن ينزل عليهم من قبله لمبلسين

[] [ك و ن] [] [ق ب ل] [] [ن ز ل] [] [] [ق ب ل] [ب ل س]

 » 30 / Rûm  Suresi: 49
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | VÎN ve in halbuki And certainly
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū onlar idiler they were,
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
من | MN min -den before
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳabli daha önce- before
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
N – genitive noun
اسم مجرور
أن | ÊN en [that]
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
ينزل ن ز ل | NZL YNZL yunezzele (yağmurun) indirilmesinden it was sent down
Ye,Nun,Ze,Lam,
10,50,7,30,
V – 3rd person masculine singular (form II) passive imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب
عليهم | ALYHM ǎleyhim kendilerine upon them,
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN min [before it],
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبله ق ب ل | GBL GBLH ḳablihi önce [before it],
Gaf,Be,Lam,He,
100,2,30,5,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لمبلسين ب ل س | BLS LMBLSYN lemublisīne umutsuz(dular) surely in despair.
Lam,Mim,Be,Lam,Sin,Ye,Nun,
30,40,2,30,60,10,50,
EMPH – emphatic prefix lām
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اللام لام التوكيد
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِنْ: halbuki | كَانُوا: onlar idiler | مِنْ: -den | قَبْلِ: daha önce- | أَنْ: | يُنَزَّلَ: (yağmurun) indirilmesinden | عَلَيْهِمْ: kendilerine | مِنْ: | قَبْلِهِ: önce | لَمُبْلِسِينَ: umutsuz(dular) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإن WÎN halbuki | كانوا KENWE onlar idiler | من MN -den | قبل GBL daha önce- | أن ÊN | ينزل YNZL (yağmurun) indirilmesinden | عليهم ALYHM kendilerine | من MN | قبله GBLH önce | لمبلسين LMBLSYN umutsuz(dular) |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve in: halbuki | kānū: onlar idiler | min: -den | ḳabli: daha önce- | en: | yunezzele: (yağmurun) indirilmesinden | ǎleyhim: kendilerine | min: | ḳablihi: önce | lemublisīne: umutsuz(dular) |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎN: halbuki | KENVE: onlar idiler | MN: -den | GBL: daha önce- | ÊN: | YNZL: (yağmurun) indirilmesinden | ALYHM: kendilerine | MN: | GBLH: önce | LMBLSYN: umutsuz(dular) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Halbuki onlara yağmur yağdırılmadan önce hepsi de ümitlerini kesmişlerdi.
Adem Uğur : 0ysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi.
Ahmed Hulusi : Hâlbuki bundan önce, kendilerine (yağmur - ilim) indirilmeden önce elbette mublisîndiler (hakikatle bâtılı birbirine karıştırıp, ayrımını yapamayan).
Ahmet Tekin : Oysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından önce, ümitsizlik içinde idiler.
Ahmet Varol : Oysa onlar bundan önce, üzerlerine (yağmurun) indirilmesinden umutlarını kesmişlerdi.
Ali Bulaç : Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.
Ali Fikri Yavuz : Halbuki bu adamlar üzerlerine yağmur indirilmeden önce ümidlerini kesmişlerdi.
Bekir Sadak : (48-49) Ruzgarlari gonderip bulutlari yuruten, onlari gokte diledigi gibi yayan ve kisim kisim yigan Allah'tir. Artik sen de aralarindan yagmurun ciktigini gorursun. Allah'in kullarindan diledigine verdigi yagmurla, daha onceden kendilerine yagmur inidirilmesinden umidlerini kesmis olduklari icin onlar seviniverirler.
Celal Yıldırım : Her ne kadar onlar buluttan önce. yağmur yağmadan evvel ümitsizlik içindeydilerse de..
Diyanet İşleri : Oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı.
Diyanet İşleri (eski) : (48-49) Rüzgarları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve küme küme yığan Allah'tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.
Diyanet Vakfi : Oysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi.
Edip Yüksel : Halbuki onlar, onun kendilerine yağmadan önce umutsuzdular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Halbuki onlar, daha önce üzerlerine yağmur indirilmeden evvel ümidi kesmişlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : her ne kadar yağmur kendilerine indirilmeden önce ümitsizlik içinde idiyseler de.
Elmalılı Hamdi Yazır : Önce o kendilerine indirilmezden evvel ümidi kesmiş ye'se düşmüş iseler de
Gültekin Onan : Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.
Hakkı Yılmaz : "Hâlbuki onlar, önceden; daha önce üzerlerine indirilmeden evvel kesinlikle ümit kesenlerdirler. "
Hasan Basri Çantay : Halbuki onlar bundan evvel üzerlerine (Allahın yağmur) indireceğinden kat'iyyen ümîdlerini kesmişlerdi.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki (onlar), bundan (bu yağmur bulutlarının görünmesinden) evvel (ve)üzerlerine (yağmurun) indirilmesinden önce elbette ümidsizliğe düşmüş kimselerdi.
İbni Kesir : Halbuki daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden kesin olarak ümitlerini kesmişlerdi.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlar, onun (yağmurun) onlara indirilmesinden önce gerçekten ümitlerini kesenlerdi.
Muhammed Esed : oysa (tam da) yağmurun yağdırılmasından kısa bir süre önce, (neredeyse) bütün umutlarını yitirmişlerdi!
Mustafa İslamoğlu : Ama aynı kimseler az önce, yani (yağmur) indirilmeden önce umutlarını büsbütün yitirmiştiler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Halbuki, onların üzerlerine indirilmeden evvel ondan evvelce elbette ye'se düşmüşlerdi.
Ömer Öngüt : Oysa onlar daha önceden üzerlerine yağmur indirilmesinden iyice ümitlerini kesmişlerdi.
Şaban Piriş : Halbuki onlar yağmur yağmadan önce suskunluk içinde idiler.
Suat Yıldırım : Halbuki onlar, daha önce Allah’ın üzerlerine yağmur indireceğinden tamamen ümitsiz idiler.
Süleyman Ateş : Halbuki onlar, yağmurun kendilerine indirilmesinden önce umutsuz idiler.
Tefhim-ul Kuran : Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerlerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.
Ümit Şimşek : Oysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur inmesinden iyice ümit kesmişlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Oysaki onlar, yağmur kendilerine indirilmeden önce iyice suskun ve ümitsiz idiler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}