» 67 / Mülk  9:

Kuran Sırası: 67
İniş Sırası: 77
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30

 » 67 / Mülk  Suresi: 9
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
2. بَلَىٰ (BL) = belā : evet
3. قَدْ (GD̃) = ḳad : andolsun
4. جَاءَنَا (CEÙNE) = cā'enā : bize geldi
5. نَذِيرٌ (NZ̃YR) = neƶīrun : uyarıcı
6. فَكَذَّبْنَا (FKZ̃BNE) = fekeƶƶebnā : ama biz yalanladık
7. وَقُلْنَا (VGLNE) = ve ḳulnā : ve dedik ki
8. مَا (ME) = mā :
9. نَزَّلَ (NZL) = nezzele : indirmedi
10. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
11. مِنْ (MN) = min : hiçbir
12. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : şey
13. إِنْ (ÎN) = in : hayır
14. أَنْتُمْ (ÊNTM) = entum : siz
15. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak
16. فِي (FY) = fī : içindesiniz
17. ضَلَالٍ (ŽLEL) = Delālin : bir sapıklık
18. كَبِيرٍ (KBYR) = kebīrin : büyük
dediler | evet | andolsun | bize geldi | uyarıcı | ama biz yalanladık | ve dedik ki | | indirmedi | Allah | hiçbir | şey | hayır | siz | ancak | içindesiniz | bir sapıklık | büyük |

[GVL] [] [] [CYE] [NZ̃R] [KZ̃B] [GVL] [] [NZL] [] [] [ŞYE] [] [] [] [] [ŽLL] [KBR]
GELVE BL GD̃ CEÙNE NZ̃YR FKZ̃BNE VGLNE ME NZL ELLH MN ŞYÙ ÎN ÊNTM ÎLE FY ŽLEL KBYR

ḳālū belā ḳad cā'enā neƶīrun fekeƶƶebnā ve ḳulnā nezzele llahu min şey'in in entum illā Delālin kebīrin
قالوا بلى قد جاءنا نذير فكذبنا وقلنا ما نزل الله من شيء إن أنتم إلا في ضلال كبير

 » 67 / Mülk  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler They will say
بلى | BL belā evet """Yes,"
قد | GD̃ ḳad andolsun indeed
جاءنا ج ي ا | CYE CEÙNE cā'enā bize geldi came to us
نذير ن ذ ر | NZ̃R NZ̃YR neƶīrun uyarıcı a warner,
فكذبنا ك ذ ب | KZ̃B FKZ̃BNE fekeƶƶebnā ama biz yalanladık but we denied
وقلنا ق و ل | GVL VGLNE ve ḳulnā ve dedik ki and we said,
ما | ME """Not"
نزل ن ز ل | NZL NZL nezzele indirmedi has sent down
الله | ELLH llahu Allah Allah
من | MN min hiçbir any
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şey thing.
إن | ÎN in hayır Not
أنتم | ÊNTM entum siz you (are)
إلا | ÎLE illā ancak but
في | FY içindesiniz in
ضلال ض ل ل | ŽLL ŽLEL Delālin bir sapıklık error
كبير ك ب ر | KBR KBYR kebīrin büyük "great."""

67:9 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dediler | evet | andolsun | bize geldi | uyarıcı | ama biz yalanladık | ve dedik ki | | indirmedi | Allah | hiçbir | şey | hayır | siz | ancak | içindesiniz | bir sapıklık | büyük |

[GVL] [] [] [CYE] [NZ̃R] [KZ̃B] [GVL] [] [NZL] [] [] [ŞYE] [] [] [] [] [ŽLL] [KBR]
GELVE BL GD̃ CEÙNE NZ̃YR FKZ̃BNE VGLNE ME NZL ELLH MN ŞYÙ ÎN ÊNTM ÎLE FY ŽLEL KBYR

ḳālū belā ḳad cā'enā neƶīrun fekeƶƶebnā ve ḳulnā nezzele llahu min şey'in in entum illā Delālin kebīrin
قالوا بلى قد جاءنا نذير فكذبنا وقلنا ما نزل الله من شيء إن أنتم إلا في ضلال كبير

[ق و ل] [] [] [ج ي ا] [ن ذ ر] [ك ذ ب] [ق و ل] [] [ن ز ل] [] [] [ش ي ا] [] [] [] [] [ض ل ل] [ك ب ر]

 » 67 / Mülk  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler They will say
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بلى | BL belā evet """Yes,"
Be,Lam,,
2,30,,
ANS – answer particle
حرف جواب
قد | GD̃ ḳad andolsun indeed
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
جاءنا ج ي ا | CYE CEÙNE cā'enā bize geldi came to us
Cim,Elif,,Nun,Elif,
3,1,,50,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
نذير ن ذ ر | NZ̃R NZ̃YR neƶīrun uyarıcı a warner,
Nun,Zel,Ye,Re,
50,700,10,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
فكذبنا ك ذ ب | KZ̃B FKZ̃BNE fekeƶƶebnā ama biz yalanladık but we denied
Fe,Kef,Zel,Be,Nun,Elif,
80,20,700,2,50,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
وقلنا ق و ل | GVL VGLNE ve ḳulnā ve dedik ki and we said,
Vav,Gaf,Lam,Nun,Elif,
6,100,30,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME """Not"
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
نزل ن ز ل | NZL NZL nezzele indirmedi has sent down
Nun,Ze,Lam,
50,7,30,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
من | MN min hiçbir any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şey thing.
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
إن | ÎN in hayır Not
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
أنتم | ÊNTM entum siz you (are)
,Nun,Te,Mim,
,50,400,40,
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
إلا | ÎLE illā ancak but
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
في | FY içindesiniz in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ضلال ض ل ل | ŽLL ŽLEL Delālin bir sapıklık error
Dad,Lam,Elif,Lam,
800,30,1,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
كبير ك ب ر | KBR KBYR kebīrin büyük "great."""
Kef,Be,Ye,Re,
20,2,10,200,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالُوا: dediler | بَلَىٰ: evet | قَدْ: andolsun | جَاءَنَا: bize geldi | نَذِيرٌ: uyarıcı | فَكَذَّبْنَا: ama biz yalanladık | وَقُلْنَا: ve dedik ki | مَا: | نَزَّلَ: indirmedi | اللَّهُ: Allah | مِنْ: hiçbir | شَيْءٍ: şey | إِنْ: hayır | أَنْتُمْ: siz | إِلَّا: ancak | فِي: içindesiniz | ضَلَالٍ: bir sapıklık | كَبِيرٍ: büyük |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قالوا GELWE dediler | بلى BL evet | قد GD̃ andolsun | جاءنا CEÙNE bize geldi | نذير NZ̃YR uyarıcı | فكذبنا FKZ̃BNE ama biz yalanladık | وقلنا WGLNE ve dedik ki | ما ME | نزل NZL indirmedi | الله ELLH Allah | من MN hiçbir | شيء ŞYÙ şey | إن ÎN hayır | أنتم ÊNTM siz | إلا ÎLE ancak | في FY içindesiniz | ضلال ŽLEL bir sapıklık | كبير KBYR büyük |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳālū: dediler | belā: evet | ḳad: andolsun | cā'enā: bize geldi | neƶīrun: uyarıcı | fekeƶƶebnā: ama biz yalanladık | ve ḳulnā: ve dedik ki | : | nezzele: indirmedi | llahu: Allah | min: hiçbir | şey'in: şey | in: hayır | entum: siz | illā: ancak | : içindesiniz | Delālin: bir sapıklık | kebīrin: büyük |
Kırık Meal (Transcript) : |GELVE: dediler | BL: evet | GD̃: andolsun | CEÙNE: bize geldi | NZ̃YR: uyarıcı | FKZ̃BNE: ama biz yalanladık | VGLNE: ve dedik ki | ME: | NZL: indirmedi | ELLH: Allah | MN: hiçbir | ŞYÙ: şey | ÎN: hayır | ÊNTM: siz | ÎLE: ancak | FY: içindesiniz | ŽLEL: bir sapıklık | KBYR: büyük |
Abdulbaki Gölpınarlı : Evet derler, andolsun ki geldi bize korkutucu da yalanladık onu ve Allah dedik, hiçbir şeyi indirmemiştir; siz ancak, pek büyük bir sapıklığa düşmüşsünüz.
Adem Uğur : Onlar şöyle cevap verirler: Evet, doğrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz (onu) yalan saymış ve: Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz! demiştik.
Ahmed Hulusi : (Cehennem ehli de) der ki: "Evet, gerçekten bize bir uyarıcı geldi de biz inanmayıp reddettik! 'Allâh hiçbir şey inzâl etmemiştir; sizin yaptığınız çok büyük bir sapıklıktır' dedik. "
Ahmet Tekin : Onlar: 'Elbette geldi. Bize sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı geldi. Biz onu yalanladık. Allah’ın amellerimize değer kazandıran bir şeyler indirdiği yok, siz, olsa olsa, büyük bir dalâlet, bir yanılgı içindesiniz demiştik.' derler.
Ahmet Varol : Derler ki: 'Evet. Bize bir uyarıcı gelmişti. Ama biz yalanladık ve: 'Allah bir şey indirmedi. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz' dedik.'
Ali Bulaç : Onlar: "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve: "Allah hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik."
Ali Fikri Yavuz : Onlar derler ki: “- Evet, doğrusu bize, azab ile korkutan bir peygamber geldi de, biz, O’nu yalanladık ve : Allah hiç bir şey indirmemiştir; siz muhakkak büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik.”
Bekir Sadak : Onlar: «Evet; dogrusu bize bir uyarici geldi, fakat biz yalanladik ve Allah hicbir sey indirmemistir, siz buyuk bir sapiklik icindesiniz demistik» derler.
Celal Yıldırım : Onlar da: «Evet bize gerçekten uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah birşey indirmemiştir, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik» diye cevap verirler.
Diyanet İşleri : Onlar da şöyle derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik.”
Diyanet İşleri (eski) : Onlar: 'Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik' derler.
Diyanet Vakfi : Onlar şöyle cevap verirler: Evet, doğrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz (onu) yalan saymış ve: Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz! demiştik.
Edip Yüksel : Onlar da dediler ki, 'Evet, bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz yalanladık ve, 'ALLAH hiçbir şey indirmemiştir. Siz tümüyle sapıtmışsınız,' dedik.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Derler: «Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.» dedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar: «Evet, bize gocundurucu (uyarıcı) bir peygamber geldi; ama biz ona inanmadık ve «Allah hiçbir şey indirmedi. Siz büyük sapıklık içindesiniz.» diye yalanladık.» derler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Evet, doğrusu bize kocundurucu bir Peygamber (bir nezîr) geldi, fakat biz ona inanmadık ve Allah, hiçbir şey indirmedi, siz büyük bir dalâl içindesiniz diye tekzib ettik, derler.
Fizilal-il Kuran : Onlar; «Evet, doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmedi, siz büyük bir sapıklık içindesiniz» dedik.
Gültekin Onan : Onlar: "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve: "Tanrı hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik."
Hakkı Yılmaz : Onlar derler ki: “Evet, bize uyarıcı geldi de biz yalanladık ve ‘Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ dedik.”
Hasan Basri Çantay : Onlar «Evet, dediler (derler), gerçek bize, (bu) azâb ile korkutan peygamber gelmişdir. Fakat biz (onları) yalan saydık ve Allah hiç birşey indirmemişdir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz dedik».
Hayrat Neşriyat : (Onlar) derler ki: 'Evet! Gerçekten bize bir korkutucu geldi, fakat biz yalanladık ve(onlara): 'Allah hiçbir şey indirmemiştir; siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz!’ dedik.'
İbni Kesir : Onlar: Evet, doğrusu bize bir uyarıcı geldi, ama biz yalanladık ve: Allah, hiç bir şey indirmemiştir. Siz, büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik, derler.
İskender Evrenosoğlu : Onlar (cehenneme atılanlar) dediler ki: “Evet, bize nezir gelmişti. Fakat biz onu yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz, dedik.”
Muhammed Esed : Onlar: "Evet" diyecekler, "aslında bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz o'nu(n söylediklerini) yalanladık ve o'na: 'Allah (vahiy yoluyla) hiçbir şey indirmiş değildir! Siz (kendinizi uyarıcı olarak görenler) büyük bir yanılgı içindesiniz! dedik".
Ömer Nasuhi Bilmen : (8-9) Az kalır ki, (cehennem) öfkesinden dolayı parçalansın, her ne vakit, içine bir tâife atılınca onlara cehennem bekçileri sormuş olurlar ki: «Sizlere bir korkutucu (Peygamber) gelmedi mi?» Derler ki: «Evet.. Muhakkak ki bize bir korkutucu (peygamber) geldi, fakat biz tekzîp ettik ve dedik ki: «Allah bir şey indirmemiştir.» «Siz başka değil, ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.»
Ömer Öngüt : Onlar şöyle derler: "Evet, bize bir uyarıcı geldi amma, biz onu yalanladık ve: 'Allah hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz. ' dedik. "
Şaban Piriş : -Evet, bir uyarıcı gelmişti, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik derler.
Suat Yıldırım : Onlar şöyle cevap verirler: "Evet, bizi uyaran oldu, ama biz onu yalancı saydık ve Rahman hiçbir vahiy indirmedi, siz besbelli bir sapıklık içindesiniz." dedik.
Süleyman Ateş : Dediler: "Evet, bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık ve: 'Allâh hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz' dedik."
Tefhim-ul Kuran : Onlar: «Evet» derler. «Bize gerçekten bir uyarıcı, korkutucu geldi. Fakat biz yalanladık ve: -Allah hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir şaşkınlık (ve sapıklık) içindesiniz, dedik.»
Ümit Şimşek : 'Evet,' derler. 'Bize uyarıcı geldi. Ama biz yalanladık. Ve dedik ki: 'Allah'ın birşey indirdiği yok; siz büyük bir şaşkınlıktasınız.' '
Yaşar Nuri Öztürk : Derler ki: "Gelmedi olur mu? Bize uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık. Ve: 'Allah bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz, başka değil!' şeklinde konuştuk."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}