» 42 / Sûrâ  41:

Kuran Sırası: 42
İniş Sırası: 62
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53

 » 42 / Sûrâ  Suresi: 41
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَمَنِ (VLMN) = velemeni : ve elbette kim
2. انْتَصَرَ (ENTṦR) = nteSara : kendini savunursa
3. بَعْدَ (BAD̃) = beǎ'de : sonra
4. ظُلْمِهِ (ƵLMH) = Zulmihi : zulme uğradıktan
5. فَأُولَٰئِكَ (FÊVLÙK) = feulāike : öylelerinin
6. مَا (ME) = mā : yoktur
7. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : aleyhine
8. مِنْ (MN) = min : hiçbir
9. سَبِيلٍ (SBYL) = sebīlin : yol
ve elbette kim | kendini savunursa | sonra | zulme uğradıktan | öylelerinin | yoktur | aleyhine | hiçbir | yol |

[] [NṦR] [BAD̃] [ƵLM] [] [] [] [] [SBL]
VLMN ENTṦR BAD̃ ƵLMH FÊVLÙK ME ALYHM MN SBYL

velemeni nteSara beǎ'de Zulmihi feulāike ǎleyhim min sebīlin
ولمن انتصر بعد ظلمه فأولئك ما عليهم من سبيل

 » 42 / Sûrâ  Suresi: 41
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولمن | VLMN velemeni ve elbette kim And surely whosoever
انتصر ن ص ر | NṦR ENTṦR nteSara kendini savunursa defends himself
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
ظلمه ظ ل م | ƵLM ƵLMH Zulmihi zulme uğradıktan he has been wronged,
فأولئك | FÊVLÙK feulāike öylelerinin then those
ما | ME yoktur not
عليهم | ALYHM ǎleyhim aleyhine (is) against them
من | MN min hiçbir any
سبيل س ب ل | SBL SBYL sebīlin yol way.

42:41 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve elbette kim | kendini savunursa | sonra | zulme uğradıktan | öylelerinin | yoktur | aleyhine | hiçbir | yol |

[] [NṦR] [BAD̃] [ƵLM] [] [] [] [] [SBL]
VLMN ENTṦR BAD̃ ƵLMH FÊVLÙK ME ALYHM MN SBYL

velemeni nteSara beǎ'de Zulmihi feulāike ǎleyhim min sebīlin
ولمن انتصر بعد ظلمه فأولئك ما عليهم من سبيل

[] [ن ص ر] [ب ع د] [ظ ل م] [] [] [] [] [س ب ل]

 » 42 / Sûrâ  Suresi: 41
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولمن | VLMN velemeni ve elbette kim And surely whosoever
Vav,Lam,Mim,Nun,
6,30,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
اسم موصول
انتصر ن ص ر | NṦR ENTṦR nteSara kendini savunursa defends himself
Elif,Nun,Te,Sad,Re,
1,50,400,90,200,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
ظلمه ظ ل م | ƵLM ƵLMH Zulmihi zulme uğradıktan he has been wronged,
Zı,Lam,Mim,He,
900,30,40,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فأولئك | FÊVLÙK feulāike öylelerinin then those
Fe,,Vav,Lam,,Kef,
80,,6,30,,20,
REM – prefixed resumption particle
DEM – plural demonstrative pronoun
الفاء استئنافية
اسم اشارة
ما | ME yoktur not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
عليهم | ALYHM ǎleyhim aleyhine (is) against them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN min hiçbir any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
سبيل س ب ل | SBL SBYL sebīlin yol way.
Sin,Be,Ye,Lam,
60,2,10,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَمَنِ: ve elbette kim | انْتَصَرَ: kendini savunursa | بَعْدَ: sonra | ظُلْمِهِ: zulme uğradıktan | فَأُولَٰئِكَ: öylelerinin | مَا: yoktur | عَلَيْهِمْ: aleyhine | مِنْ: hiçbir | سَبِيلٍ: yol |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولمن WLMN ve elbette kim | انتصر ENTṦR kendini savunursa | بعد BAD̃ sonra | ظلمه ƵLMH zulme uğradıktan | فأولئك FÊWLÙK öylelerinin | ما ME yoktur | عليهم ALYHM aleyhine | من MN hiçbir | سبيل SBYL yol |
Kırık Meal (Okunuş) : |velemeni: ve elbette kim | nteSara: kendini savunursa | beǎ'de: sonra | Zulmihi: zulme uğradıktan | feulāike: öylelerinin | : yoktur | ǎleyhim: aleyhine | min: hiçbir | sebīlin: yol |
Kırık Meal (Transcript) : |VLMN: ve elbette kim | ENTṦR: kendini savunursa | BAD̃: sonra | ƵLMH: zulme uğradıktan | FÊVLÙK: öylelerinin | ME: yoktur | ALYHM: aleyhine | MN: hiçbir | SBYL: yol |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
Adem Uğur : Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.
Ahmed Hulusi : Kim de zulme uğramasından sonra zâlime karşılığını verirse, işte onların suçlanacak tarafı olmaz!
Ahmet Tekin : Zulme uğradıktan sonra, haklarını alanları, cezalandırmak için herhangi bir sebep yoktur.
Ahmet Varol : Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa artık onların aleyhlerine bir yol yoktur.
Ali Bulaç : Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Ali Fikri Yavuz : Kim, kendisine edilen zulümden sonra hakkını alırsa, artık böyleleri üzerine (ceza için) bir yol yoktur.
Bekir Sadak : Zulum gordukten sonra hakkini alan kimselere, iste onlarin aleyhine bir yol yoktur.
Celal Yıldırım : Kim de haksızlığa uğradıktan sonra sadece hakkını alırsa, işte onlar aleyhine bir yol yoktur.
Diyanet İşleri : Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye (ceza vermek için) bir yol yoktur.
Diyanet İşleri (eski) : Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselere, işte onların aleyhine bir yol yoktur.
Diyanet Vakfi : Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.
Edip Yüksel : Haksızlığa uğradıktan sonra hakları için direnenler kınanmazlar, cezalandırılmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Her kim zulme uğradıktan sonra öcünü alırsa artık onlar üzerine (ceza vermek için herhangi bir) yol yoktur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve elbette her kim zulm olunduktan sonra öcünü alırsa artık onlar üzerine (ceza için) yol yoktur
Fizilal-il Kuran : Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselerin aleyhine bir yol yoktur.
Gültekin Onan : Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Hakkı Yılmaz : Kim de haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onların aleyhine bir yol yoktur.
Hasan Basri Çantay : Kim kendisine (yapılan) zulmün ardından herhalde hakkını alırsa bunlar aleyhinde (mes'uliyyete) bir yol yokdur.
Hayrat Neşriyat : Kim de gerçekten zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onlar var ya, kendileri aleyhine (kendilerinin suçlanabileceği) hiçbir yol yoktur.
İbni Kesir : Kim, zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa; aleyhine bir yol yoktur.
İskender Evrenosoğlu : Ve gerçekten zulme uğradıktan sonra hakkını geri alan kimseler, işte onlar; onların üzerine (aleyhlerine) bir yol (ceza) yoktur.
Muhammed Esed : Zulme uğradıklarında kendilerini savunanlara gelince; onlara hiçbir suç isnad edilemez:
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve her kim zulmolunduktan sonra hakkını alırsa artık onların üzerine bir yol yoktur.
Ömer Öngüt : Kim kendisine yapılan zulümden sonra hakkını alırsa, böyle yapanların aleyhine bir yol (mesuliyet) yoktur.
Şaban Piriş : Zulme uğradıktan sonra öcünü alan kimse için, artık onların aleyhine bir yol yoktur.
Suat Yıldırım : Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, bunlara hiçbir sorumluluk yoktur.
Süleyman Ateş : Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur (onlar kınanmaz ve cezâlandırılmazlar).
Tefhim-ul Kuran : Kim de zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Ümit Şimşek : Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseyi suçlamak için bir yol yoktur.
Yaşar Nuri Öztürk : Zulme uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}