» 42 / Sûrâ  Suresi:

Kuran Sırası: 42
İniş Sırası: 62

Kırık Meal (Arapça) Meali
|حم: Hâ Mîm | (42:1)
|عسق: Ayn Sîn Kâf | (42:2)
|كَذَٰلِكَ: böyle | يُوحِي: vahyeder | إِلَيْكَ: sana | وَإِلَى: ve | الَّذِينَ: | مِنْ: | قَبْلِكَ: senden öncekilere | اللَّهُ: Allah | الْعَزِيزُ: aziz | الْحَكِيمُ: hakim | (42:3)
|لَهُ: O'nundur | مَا: bulunan herşey | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَمَا: ve bulunan herşey | فِي: | الْأَرْضِ: yerde | وَهُوَ: ve O | الْعَلِيُّ: yücedir | الْعَظِيمُ: uludur | (42:4)
|تَكَادُ: neredeyse | السَّمَاوَاتُ: gökler | يَتَفَطَّرْنَ: çatlayacaklar | مِنْ: | فَوْقِهِنَّ: üstlerinden | وَالْمَلَائِكَةُ: ve melekler | يُسَبِّحُونَ: tesbih ederler | بِحَمْدِ: hamd ile | رَبِّهِمْ: Rablerini | وَيَسْتَغْفِرُونَ: ve mağfiret dilerler | لِمَنْ: kimseler için | فِي: | الْأَرْضِ: yerdeki | أَلَا: iyi bil ki | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | هُوَ: O'dur | الْغَفُورُ: çok bağışlayan | الرَّحِيمُ: çok esirgeyen | (42:5)
|وَالَّذِينَ: ve kimseleri | اتَّخَذُوا: edinen(leri) | مِنْ: | دُونِهِ: O'ndan başka | أَوْلِيَاءَ: dostlar | اللَّهُ: Allah | حَفِيظٌ: kollamaktadır | عَلَيْهِمْ: onları | وَمَا: ve değilsin | أَنْتَ: sen | عَلَيْهِمْ: onların üzerinde | بِوَكِيلٍ: bir vekil | (42:6)
|وَكَذَٰلِكَ: ve böyle | أَوْحَيْنَا: biz vahyettik ki | إِلَيْكَ: sana | قُرْانًا: bir Kur'an | عَرَبِيًّا: arapça | لِتُنْذِرَ: uyarman için | أُمَّ: anasını | الْقُرَىٰ: kentlerin (Mekke'yi) | وَمَنْ: ve | حَوْلَهَا: çevresindekileri | وَتُنْذِرَ: ve uyarman için | يَوْمَ: gününe karşı | الْجَمْعِ: toplanma | لَا: asla bulunmayan | رَيْبَ: kuşku | فِيهِ: onda | فَرِيقٌ: bir bölük | فِي: | الْجَنَّةِ: cennette | وَفَرِيقٌ: ve bir bölük | فِي: | السَّعِيرِ: ateştedir | (42:7)
|وَلَوْ: ve şayet | شَاءَ: dileseydi | اللَّهُ: Allah | لَجَعَلَهُمْ: onları yapardı | أُمَّةً: millet | وَاحِدَةً: bir tek | وَلَٰكِنْ: fakat | يُدْخِلُ: sokar | مَنْ: kimseyi | يَشَاءُ: dilediği | فِي: | رَحْمَتِهِ: rahmetine | وَالظَّالِمُونَ: zalimlere gelince | مَا: yoktur | لَهُمْ: onların | مِنْ: hiçbir | وَلِيٍّ: velisi | وَلَا: ve yoktur | نَصِيرٍ: yardımcısı | (42:8)
|أَمِ: yoksa | اتَّخَذُوا: edindiler (mi?) | مِنْ: | دُونِهِ: O'ndan başka | أَوْلِيَاءَ: dostlar | فَاللَّهُ: halbuki Allah'tır | هُوَ: O | الْوَلِيُّ: dost olan | وَهُوَ: ve O | يُحْيِي: diriltir | الْمَوْتَىٰ: ölüleri | وَهُوَ: ve O | عَلَىٰ: üzerine | كُلِّ: her | شَيْءٍ: şey | قَدِيرٌ: kadirdir | (42:9)
|وَمَا: ve ne varsa | اخْتَلَفْتُمْ: ayrılığa düştüğünüz | فِيهِ: hakkında | مِنْ: | شَيْءٍ: herhangi bir | فَحُكْمُهُ: hüküm vermek | إِلَى: aittir | اللَّهِ: Allah'a | ذَٰلِكُمُ: işte budur | اللَّهُ: Allah | رَبِّي: Rabbim | عَلَيْهِ: O'na | تَوَكَّلْتُ: dayandım | وَإِلَيْهِ: ve O'na | أُنِيبُ: yöneldim | (42:10)
|فَاطِرُ: yoktan var edendir | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضِ: ve yeri | جَعَلَ: yaratmıştır | لَكُمْ: size | مِنْ: -den | أَنْفُسِكُمْ: kendiniz- | أَزْوَاجًا: çiftler | وَمِنَ: ve | الْأَنْعَامِ: hayvanlardan | أَزْوَاجًا: çiftler | يَذْرَؤُكُمْ: sizi üretiyor | فِيهِ: bu(düzen içi)nde | لَيْسَ: yoktur | كَمِثْلِهِ: O'na benzer | شَيْءٌ: hiçbir şey | وَهُوَ: ve O | السَّمِيعُ: işitendir | الْبَصِيرُ: görendir | (42:11)
|لَهُ: O'nundur | مَقَالِيدُ: anahtarları | السَّمَاوَاتِ: göklerin | وَالْأَرْضِ: ve yerin | يَبْسُطُ: açar | الرِّزْقَ: rızkı | لِمَنْ: kimse niçin | يَشَاءُ: dilediği | وَيَقْدِرُ: ve kısar | إِنَّهُ: şüphesiz O | بِكُلِّ: her | شَيْءٍ: şeyi | عَلِيمٌ: bilendir | (42:12)
|شَرَعَ: şeri'at (hukuk düzeni) yaptı | لَكُمْ: size | مِنَ: -den | الدِّينِ: din- | مَا: ne varsa | وَصَّىٰ: tavsiye ettiği | بِهِ: onunla | نُوحًا: Nuh'a | وَالَّذِي: ve | أَوْحَيْنَا: vahyettiğimizi | إِلَيْكَ: sana | وَمَا: ve | وَصَّيْنَا: tavsiye ettiğimizi | بِهِ: onunla | إِبْرَاهِيمَ: İbrahim'e | وَمُوسَىٰ: ve Musa'ya | وَعِيسَىٰ: ve ve Îsa'ya | أَنْ: | أَقِيمُوا: doğrul | الدِّينَ: Ks. Dine/Yargıya | وَلَا: ve | تَتَفَرَّقُوا: ayrışmayın | فِيهِ: onda | كَبُرَ: büyüklenme/kibir | عَلَى: | الْمُشْرِكِينَ: ortak koşanlara | مَا: -şey | تَدْعُوهُمْ: çağdıldıkları- | إِلَيْهِ: kendisine | اللَّهُ: Allah | يَجْتَبِي: seçer | إِلَيْهِ: kendisine | مَنْ: kimseyi | يَشَاءُ: dilediği | وَيَهْدِي: ve iletir | إِلَيْهِ: kendisine | مَنْ: kimseyi | يُنِيبُ: iyi niyyetle yönelen | (42:13)
|وَمَا: ve | تَفَرَّقُوا: onlar ayrılığa düşmediler | إِلَّا: başka sebeple | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | مَا: | جَاءَهُمُ: kendilerine geldikten | الْعِلْمُ: ilim | بَغْيًا: çekememezlik | بَيْنَهُمْ: aralarındaki | وَلَوْلَا: ve eğer olmasaydı | كَلِمَةٌ: sözü | سَبَقَتْ: geçmiş | مِنْ: -nden | رَبِّكَ: Rabbi- | إِلَىٰ: kadar | أَجَلٍ: bir süre | مُسَمًّى: belirli | لَقُضِيَ: hüküm verilirdi | بَيْنَهُمْ: aralarında | وَإِنَّ: ve şüphesiz | الَّذِينَ: | أُورِثُوا: varis kılınanlar | الْكِتَابَ: Kitaba | مِنْ: | بَعْدِهِمْ: onlardan sonra | لَفِي: içindedirler | شَكٍّ: bir şüphe | مِنْهُ: ondan | مُرِيبٍ: kuşku veren | (42:14)
|فَلِذَٰلِكَ: bundan dolayı sen | فَادْعُ: (Hakka) çağır | وَاسْتَقِمْ: ve doğru ol | كَمَا: gibi | أُمِرْتَ: emrolunduğun | وَلَا: ve | تَتَّبِعْ: uyma | أَهْوَاءَهُمْ: onların keyiflerine | وَقُلْ: ve de ki | امَنْتُ: ben inandım | بِمَا: | أَنْزَلَ: indirdiği | اللَّهُ: Allah'ın | مِنْ: her | كِتَابٍ: Kitaba | وَأُمِرْتُ: ve emrolundum | لِأَعْدِلَ: adalet yapmakla | بَيْنَكُمُ: aranızda | اللَّهُ: Allah | رَبُّنَا: bizim de Rabbimizdir | وَرَبُّكُمْ: sizin de Rabbinizdir | لَنَا: bize aittir | أَعْمَالُنَا: bizim eylemlerimiz | وَلَكُمْ: ve size aittir | أَعْمَالُكُمْ: sizin eylemleriniz | لَا: yoktur | حُجَّةَ: bir tartışma nedeni | بَيْنَنَا: bizimle | وَبَيْنَكُمُ: sizin aranızda | اللَّهُ: Allah | يَجْمَعُ: bulur (bir araya toplar) | بَيْنَنَا: aramızı | وَإِلَيْهِ: ve O'nadır | الْمَصِيرُ: dönüş | (42:15)
|وَالَّذِينَ: ve kimselerin | يُحَاجُّونَ: tartışan(ların) | فِي: hakkında | اللَّهِ: Allah | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | مَا: | اسْتُجِيبَ: kabul ettikten | لَهُ: onu | حُجَّتُهُمْ: delilleri | دَاحِضَةٌ: batıldır | عِنْدَ: yanında | رَبِّهِمْ: Rableri | وَعَلَيْهِمْ: ve üzerlerine vardır | غَضَبٌ: bir gazab | وَلَهُمْ: ve Onların | عَذَابٌ: bir azab | شَدِيدٌ: şiddetli | (42:16)
|اللَّهُ: Allah'tır | الَّذِي: ki | أَنْزَلَ: indirdi | الْكِتَابَ: Kitabı | بِالْحَقِّ: gerçeği içeren | وَالْمِيزَانَ: ve ölçüyü | وَمَا: ne? | يُدْرِيكَ: bilirsin | لَعَلَّ: belki | السَّاعَةَ: (o) sa'at | قَرِيبٌ: yakındır | (42:17)
|يَسْتَعْجِلُ: çabuk gelmesini isterler | بِهَا: onun | الَّذِينَ: kimseler | لَا: | يُؤْمِنُونَ: inanmayan(lar) | بِهَا: ona | وَالَّذِينَ: kimseler ise | امَنُوا: inanan(lar) | مُشْفِقُونَ: korkarlar | مِنْهَا: ondan | وَيَعْلَمُونَ: ve bilirler | أَنَّهَا: onun | الْحَقُّ: gerçek olduğunu | أَلَا: iyi bil ki | إِنَّ: elbette | الَّذِينَ: kimseler | يُمَارُونَ: tartışan(lar) | فِي: hakkında | السَّاعَةِ: (o) sa'at | لَفِي: içindedirler | ضَلَالٍ: bir sapıklık | بَعِيدٍ: uzak | (42:18)
|اللَّهُ: Allah | لَطِيفٌ: lutufkardır | بِعِبَادِهِ: kullarına | يَرْزُقُ: rızıklandırır | مَنْ: kimseyi | يَشَاءُ: dilediği | وَهُوَ: ve O | الْقَوِيُّ: kuvvetlidir | الْعَزِيزُ: galiptir | (42:19)
|مَنْ: kim | كَانَ: ise | يُرِيدُ: istiyor | حَرْثَ: ekinini | الْاخِرَةِ: ahiret | نَزِدْ: artırırız | لَهُ: onun için | فِي: | حَرْثِهِ: onun ekinini | وَمَنْ: ve kim | كَانَ: ise | يُرِيدُ: istiyor | حَرْثَ: ekinini | الدُّنْيَا: dünya | نُؤْتِهِ: ona veririz | مِنْهَا: ondan bir şey | وَمَا: fakat olmaz | لَهُ: onun | فِي: | الْاخِرَةِ: ahirette | مِنْ: hiçbir | نَصِيبٍ: nasibi | (42:20)
|أَمْ: yoksa | لَهُمْ: onların var (mı?) | شُرَكَاءُ: ortakları | شَرَعُوا: şeriat kılan | لَهُمْ: kendilerine | مِنَ: | الدِّينِ: dini | مَا: | لَمْ: | يَأْذَنْ: izin vermediği | بِهِ: onu | اللَّهُ: Allah'ın | وَلَوْلَا: eğer olmasaydı | كَلِمَةُ: sözü | الْفَصْلِ: ayırım | لَقُضِيَ: derhal hüküm verilirdi | بَيْنَهُمْ: aralarında | وَإِنَّ: ve kuşkusuz | الظَّالِمِينَ: zalimler (için) | لَهُمْ: onlara vardır | عَذَابٌ: bir azab | أَلِيمٌ: acıklı | (42:21)
|تَرَى: görürsün | الظَّالِمِينَ: zalimlerin | مُشْفِقِينَ: korkudan titrediklerini | مِمَّا: yüzünden | كَسَبُوا: yaptıkları işler | وَهُوَ: ve o | وَاقِعٌ: başlarına inerken | بِهِمْ: onların | وَالَّذِينَ: fakat | امَنُوا: inananlar | وَعَمِلُوا: ve yapanlar | الصَّالِحَاتِ: iyi işler | فِي: | رَوْضَاتِ: bahçelerindedirler | الْجَنَّاتِ: cennet | لَهُمْ: onlara vardır | مَا: her şey | يَشَاءُونَ: diledikleri | عِنْدَ: yanında | رَبِّهِمْ: Rablerinin | ذَٰلِكَ: işte | هُوَ: budur | الْفَضْلُ: lutuf | الْكَبِيرُ: büyük | (42:22)
|ذَٰلِكَ: bu | الَّذِي: | يُبَشِّرُ: müjdelediğidir | اللَّهُ: Allah'ın | عِبَادَهُ: kullarını | الَّذِينَ: | امَنُوا: inanan | وَعَمِلُوا: ve yapan | الصَّالِحَاتِ: iyi işler | قُلْ: de ki | لَا: | أَسْأَلُكُمْ: ben sizden istemiyorum | عَلَيْهِ: bunu karşılık | أَجْرًا: bir ücret | إِلَّا: ancak | الْمَوَدَّةَ: arzu ediyorum | فِي: | الْقُرْبَىٰ: (Allah'a) yaklaşmayı | وَمَنْ: ve kim | يَقْتَرِفْ: yaparsa | حَسَنَةً: bir iyilik | نَزِدْ: artırırız | لَهُ: ona | فِيهَا: onun | حُسْنًا: iyiliğini | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | غَفُورٌ: bağışlayandır | شَكُورٌ: karşılık verendir | (42:23)
|أَمْ: yoksa | يَقُولُونَ: diyorlar (mı?) | افْتَرَىٰ: uydurdu | عَلَى: karşı | اللَّهِ: Allah'a | كَذِبًا: yalan | فَإِنْ: öyle bir durumda | يَشَإِ: dilese | اللَّهُ: Allah | يَخْتِمْ: mühür basar | عَلَىٰ: üzerine | قَلْبِكَ: senin kalbin | وَيَمْحُ: ve mahveder | اللَّهُ: Allah | الْبَاطِلَ: batılı | وَيُحِقُّ: ve yerleştirir | الْحَقَّ: hakkı | بِكَلِمَاتِهِ: sözleriyle | إِنَّهُ: şüphesiz O | عَلِيمٌ: bilir | بِذَاتِ: özünü | الصُّدُورِ: göğüslerin | (42:24)
|وَهُوَ: ve O'dur ki | الَّذِي: | يَقْبَلُ: kabul eder | التَّوْبَةَ: tevbeyi | عَنْ: -ndan | عِبَادِهِ: kulları- | وَيَعْفُو: ve affeder | عَنِ: -den | السَّيِّئَاتِ: kötülükler- | وَيَعْلَمُ: ve bilir | مَا: ne | تَفْعَلُونَ: yapıyorsunuz | (42:25)
|وَيَسْتَجِيبُ: ve dileklerini kabul eder | الَّذِينَ: kimselerin | امَنُوا: inanan(ların) | وَعَمِلُوا: ve yapanların | الصَّالِحَاتِ: iyi işler | وَيَزِيدُهُمْ: ve onlara daha fazlasını verir | مِنْ: -nden | فَضْلِهِ: lutuf ve keremi- | وَالْكَافِرُونَ: kafirlere gelince | لَهُمْ: onlara da vardır | عَذَابٌ: bir azab | شَدِيدٌ: çetin | (42:26)
|وَلَوْ: ve eğer | بَسَطَ: bollaştırsaydı | اللَّهُ: Allah | الرِّزْقَ: rızkı | لِعِبَادِهِ: kullarına | لَبَغَوْا: azarlardı | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | وَلَٰكِنْ: fakat | يُنَزِّلُ: indiriyor | بِقَدَرٍ: ölçüde | مَا: | يَشَاءُ: dilediği | إِنَّهُ: çünkü O | بِعِبَادِهِ: kullarını(n her halini) | خَبِيرٌ: haber alandır | بَصِيرٌ: görendir | (42:27)
|وَهُوَ: ve O'dur | الَّذِي: | يُنَزِّلُ: indiren | الْغَيْثَ: yağmuru | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | مَا: | قَنَطُوا: umutlarını kestikten | وَيَنْشُرُ: ve yayan | رَحْمَتَهُ: rahmetini | وَهُوَ: ve O | الْوَلِيُّ: velidir | الْحَمِيدُ: övülmüştür | (42:28)
|وَمِنْ: ve | ايَاتِهِ: O'nun ayetlerindendir | خَلْقُ: yaratması | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضِ: ve yeri | وَمَا: ve | بَثَّ: yaydığı | فِيهِمَا: bunların içine | مِنْ: -dan | دَابَّةٍ: canlılar- | وَهُوَ: ve O | عَلَىٰ: | جَمْعِهِمْ: onları toplamağa | إِذَا: zaman | يَشَاءُ: dilediği | قَدِيرٌ: kadirdir | (42:29)
|وَمَا: ve | أَصَابَكُمْ: başınıza gelen | مِنْ: herhangi bir | مُصِيبَةٍ: musibet | فَبِمَا: yüzündendir | كَسَبَتْ: yaptığı (işler) | أَيْدِيكُمْ: kendi ellerinizin | وَيَعْفُو: ve affeder | عَنْ: | كَثِيرٍ: birçoğunu | (42:30)
|وَمَا: ve değilsiniz | أَنْتُمْ: siz | بِمُعْجِزِينَ: aciz bıracacak | فِي: | الْأَرْضِ: yer yüzünde | وَمَا: ve yoktur | لَكُمْ: sizin | مِنْ: | دُونِ: başka | اللَّهِ: Allah'tan | مِنْ: hiçbir | وَلِيٍّ: veliniz | وَلَا: ne de | نَصِيرٍ: bir yardımcı(nız) | (42:31)
|وَمِنْ: ve | ايَاتِهِ: O'nun ayetlerindendir | الْجَوَارِ: akıp giden(gemi)ler | فِي: | الْبَحْرِ: denizde | كَالْأَعْلَامِ: dağlar gibi | (42:32)
|إِنْ: eğer | يَشَأْ: dilerse | يُسْكِنِ: durdurur da | الرِّيحَ: rüzgarı | فَيَظْلَلْنَ: sonra kalırlar | رَوَاكِدَ: hareketsiz | عَلَىٰ: | ظَهْرِهِ: (denizin) sırtında | إِنَّ: kuşkusuz | فِي: vardır | ذَٰلِكَ: bunda | لَايَاتٍ: ibretler | لِكُلِّ: herkes için | صَبَّارٍ: sabreden | شَكُورٍ: şükreden | (42:33)
|أَوْ: yahut | يُوبِقْهُنَّ: onları helak eder | بِمَا: yüzünden | كَسَبُوا: yaptıkları (işler) | وَيَعْفُ: ve affeder (kurtarır) | عَنْ: | كَثِيرٍ: birçoğunu da | (42:34)
|وَيَعْلَمَ: ve bilsinler | الَّذِينَ: | يُجَادِلُونَ: tartışanlar | فِي: hakkında | ايَاتِنَا: ayetlerimiz | مَا: olmadığını | لَهُمْ: kendileri için | مِنْ: hiçbir | مَحِيصٍ: kaçacak yer | (42:35)
|فَمَا: | أُوتِيتُمْ: size verilen | مِنْ: | شَيْءٍ: şeyler | فَمَتَاعُ: geçimidir | الْحَيَاةِ: hayatının | الدُّنْيَا: dünya | وَمَا: ve | عِنْدَ: yanında bulunan ise | اللَّهِ: Allah'ın | خَيْرٌ: daha hayırlıdır | وَأَبْقَىٰ: ve daha kalıcıdır | لِلَّذِينَ: için | امَنُوا: inananlar | وَعَلَىٰ: ve | رَبِّهِمْ: Rablerine | يَتَوَكَّلُونَ: dayananlar (için) | (42:36)
|وَالَّذِينَ: ve | يَجْتَنِبُونَ: onlar kaçınırlar | كَبَائِرَ: büyük | الْإِثْمِ: günahlardan | وَالْفَوَاحِشَ: ve çirkin işlerden | وَإِذَا: ve zaman | مَا: | غَضِبُوا: kızdıkları | هُمْ: onlar | يَغْفِرُونَ: affederler | (42:37)
|وَالَّذِينَ: ve | اسْتَجَابُوا: çağrısına gelirler | لِرَبِّهِمْ: Rableri için | وَأَقَامُوا: ve -doğrulur | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe- | وَأَمْرُهُمْ: ve emrederler | شُورَىٰ: danışmayı | بَيْنَهُمْ: aralarında | وَمِمَّا: ve -şeylerden | رَزَقْنَاهُمْ: rızıklandırıldıkları- | يُنْفِقُونَ: harcarlar | (42:38)
|وَالَّذِينَ: ve o kimseler | إِذَا: zaman | أَصَابَهُمُ: uğradıkları | الْبَغْيُ: saldırıya | هُمْ: kendilerini | يَنْتَصِرُونَ: savunurlar | (42:39)
|وَجَزَاءُ: ve cezası | سَيِّئَةٍ: kötülüğün | سَيِّئَةٌ: bir kütülüktür | مِثْلُهَا: yine onun gibi | فَمَنْ: fakat kim | عَفَا: affederse | وَأَصْلَحَ: ve barışırsa | فَأَجْرُهُ: onun mükafatı | عَلَى: aittir | اللَّهِ: Allah'a | إِنَّهُ: doğrusu O | لَا: | يُحِبُّ: sevmez | الظَّالِمِينَ: zalimleri | (42:40)
|وَلَمَنِ: ve elbette kim | انْتَصَرَ: kendini savunursa | بَعْدَ: sonra | ظُلْمِهِ: zulme uğradıktan | فَأُولَٰئِكَ: öylelerinin | مَا: yoktur | عَلَيْهِمْ: aleyhine | مِنْ: hiçbir | سَبِيلٍ: yol | (42:41)
|إِنَّمَا: ancak vardır | السَّبِيلُ: bir yol | عَلَى: aleyhine | الَّذِينَ: | يَظْلِمُونَ: zulmedenler | النَّاسَ: insanlara | وَيَبْغُونَ: ve saldıranlar | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | بِغَيْرِ: haksız yere | الْحَقِّ: haksız yere | أُولَٰئِكَ: işte | لَهُمْ: onlara vardır | عَذَابٌ: bir azab | أَلِيمٌ: acıklı | (42:42)
|وَلَمَنْ: fakat kim | صَبَرَ: sabrederse | وَغَفَرَ: ve affederse | إِنَّ: şüphesiz | ذَٰلِكَ: bu | لَمِنْ: şüphesiz | عَزْمِ: çok önemli | الْأُمُورِ: işlerdendir | (42:43)
|وَمَنْ: ve kimi | يُضْلِلِ: sapıklıkta bırakırsa | اللَّهُ: Allah | فَمَا: artık yoktur | لَهُ: onun | مِنْ: hiçbir | وَلِيٍّ: velisi | مِنْ: | بَعْدِهِ: O'ndan sonra | وَتَرَى: ve görürsün | الظَّالِمِينَ: zalimlerin | لَمَّا: zaman | رَأَوُا: gördükleri | الْعَذَابَ: azabı | يَقُولُونَ: dediklerini | هَلْ: var mı? | إِلَىٰ: | مَرَدٍّ: geri dönecek | مِنْ: hiçbir | سَبِيلٍ: yol | (42:44)
|وَتَرَاهُمْ: yine onları görürsün | يُعْرَضُونَ: sunulurlarken | عَلَيْهَا: ona (ateşe) | خَاشِعِينَ: başlarını öne eğik | مِنَ: | الذُّلِّ: aşağılıktan | يَنْظُرُونَ: bakarlar | مِنْ: | طَرْفٍ: göz ucuyla | خَفِيٍّ: gizli gizli | وَقَالَ: ve demişlerdir | الَّذِينَ: | امَنُوا: inananlar | إِنَّ: şüphesiz | الْخَاسِرِينَ: asıl ziyana uğrayanlar | الَّذِينَ: | خَسِرُوا: ziyan edenlerdir | أَنْفُسَهُمْ: kendilerini | وَأَهْلِيهِمْ: ve ailelerini | يَوْمَ: günü | الْقِيَامَةِ: kıyamet | أَلَا: bakın | إِنَّ: gerçekten | الظَّالِمِينَ: zalimler | فِي: içindedirler | عَذَابٍ: bir azab | مُقِيمٍ: sürekli | (42:45)
|وَمَا: ve yoktur | كَانَ: | لَهُمْ: onların | مِنْ: hiçbir | أَوْلِيَاءَ: velileri | يَنْصُرُونَهُمْ: kendilerine yardım edecek | مِنْ: | دُونِ: başka | اللَّهِ: Allah'tan | وَمَنْ: ve kimi | يُضْلِلِ: sapıklıkta bırakırsa | اللَّهُ: Allah | فَمَا: artık yoktur | لَهُ: onun için | مِنْ: hiçbir | سَبِيلٍ: yol | (42:46)
|اسْتَجِيبُوا: uyun | لِرَبِّكُمْ: Rabbinize | مِنْ: | قَبْلِ: önce | أَنْ: | يَأْتِيَ: gelmezden | يَوْمٌ: bir gün | لَا: mümkün olmayan | مَرَدَّ: geri çevrilmesi | لَهُ: onun | مِنَ: -tan | اللَّهِ: Allah- | مَا: yoktur | لَكُمْ: sizin için | مِنْ: hiçbir | مَلْجَإٍ: sığınacak yer | يَوْمَئِذٍ: o gün | وَمَا: ve yoktur | لَكُمْ: sizin için | مِنْ: hiçbir | نَكِيرٍ: inkar | (42:47)
|فَإِنْ: eğer | أَعْرَضُوا: yüz çevirirlerse | فَمَا: | أَرْسَلْنَاكَ: biz seni göndermedik | عَلَيْهِمْ: onların üzerine | حَفِيظًا: bekçi | إِنْ: değildir | عَلَيْكَ: sana düşen | إِلَّا: başkası | الْبَلَاغُ: duyurmaktan | وَإِنَّا: elbette biz | إِذَا: zaman | أَذَقْنَا: taddırdığımız | الْإِنْسَانَ: insana | مِنَّا: bizden | رَحْمَةً: bir rahmet | فَرِحَ: sevinir | بِهَا: ona | وَإِنْ: ama eğer | تُصِبْهُمْ: başlarına gelirse | سَيِّئَةٌ: bir kötülük | بِمَا: dolayı | قَدَّمَتْ: öne sürdüğü işlerden | أَيْدِيهِمْ: ellerinin | فَإِنَّ: şüphesiz hemen | الْإِنْسَانَ: insan | كَفُورٌ: nankör olur | (42:48)
|لِلَّهِ: Allah'ındır | مُلْكُ: mülkü | السَّمَاوَاتِ: göklerin | وَالْأَرْضِ: ve yerin | يَخْلُقُ: yaratır | مَا: ne | يَشَاءُ: diliyorsa | يَهَبُ: bahşeder | لِمَنْ: kimse için | يَشَاءُ: dilediği | إِنَاثًا: dişiler | وَيَهَبُ: ve bahşeder | لِمَنْ: kimse için | يَشَاءُ: dilediği | الذُّكُورَ: erkekler | (42:49)
|أَوْ: yahut | يُزَوِّجُهُمْ: onları çift (ikiz) yapar | ذُكْرَانًا: erkekler | وَإِنَاثًا: ve dişiler | وَيَجْعَلُ: ve yapar | مَنْ: kimseyi | يَشَاءُ: dilediği | عَقِيمًا: kısır | إِنَّهُ: şüphesiz O | عَلِيمٌ: bilendir | قَدِيرٌ: gücü yetendir | (42:50)
|وَمَا: ve yoktur, olmaz | كَانَ: | لِبَشَرٍ: bir insanla | أَنْ: | يُكَلِّمَهُ: (karşılıklı) konuşması | اللَّهُ: Allah'ın | إِلَّا: dışında | وَحْيًا: vahiy | أَوْ: yahut | مِنْ: -ndan | وَرَاءِ: arkası- | حِجَابٍ: perde | أَوْ: yahut | يُرْسِلَ: gönderir | رَسُولًا: bir elçi | فَيُوحِيَ: vahyedecek | بِإِذْنِهِ: izniyle | مَا: ne | يَشَاءُ: diliyorsa | إِنَّهُ: şüphesiz O | عَلِيٌّ: yücedir | حَكِيمٌ: hüküm ve hikmet sahibidir | (42:51)
|وَكَذَٰلِكَ: işte böyle | أَوْحَيْنَا: vahyettik | إِلَيْكَ: sana | رُوحًا: bir ruh | مِنْ: -den | أَمْرِنَا: emrimiz- | مَا: | كُنْتَ: sen değildin | تَدْرِي: biliyor | مَا: nedir | الْكِتَابُ: Kitap | وَلَا: ve nedir | الْإِيمَانُ: iman | وَلَٰكِنْ: fakat | جَعَلْنَاهُ: biz onu yaptık | نُورًا: bir nur | نَهْدِي: doğru yola ilettiğimiz | بِهِ: onunla | مَنْ: kimseyi | نَشَاءُ: dilediğimiz | مِنْ: -dan | عِبَادِنَا: kullarımız- | وَإِنَّكَ: şüphesiz sen | لَتَهْدِي: götürüyorsun | إِلَىٰ: | صِرَاطٍ: yola | مُسْتَقِيمٍ: doğru | (42:52)
|صِرَاطِ: yoluna | اللَّهِ: Allah'ın | الَّذِي: | لَهُ: sahibi olan | مَا: bulunan herşeyin | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَمَا: ve bulunan herşeyin | فِي: | الْأَرْضِ: yerde | أَلَا: iyi bilin ki | إِلَى: | اللَّهِ: Allah'a | تَصِيرُ: sonunda varır | الْأُمُورُ: bütün işler | (42:53)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}