» 35 / Fâtir  41:

Kuran Sırası: 35
İniş Sırası: 43
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45

 » 35 / Fâtir  Suresi: 41
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
2. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
3. يُمْسِكُ (YMSK) = yumsiku : tutmaktadır
4. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : gökleri
5. وَالْأَرْضَ (VELÊRŽ) = vel'erDe : ve yeri
6. أَنْ (ÊN) = en :
7. تَزُولَا (TZVLE) = tezūlā : yıkılmamaları için
8. وَلَئِنْ (VLÙN) = velein : andolsun
9. زَالَتَا (ZELTE) = zāletā : ikisi yıkılsa
10. إِنْ (ÎN) = in :
11. أَمْسَكَهُمَا (ÊMSKHME) = emsekehumā : onları tutamaz
12. مِنْ (MN) = min : hiç
13. أَحَدٍ (ÊḪD̃) = eHadin : kimse
14. مِنْ (MN) = min :
15. بَعْدِهِ (BAD̃H) = beǎ'dihi : ondan sonra
16. إِنَّهُ (ÎNH) = innehu : şüphesiz O
17. كَانَ (KEN) = kāne :
18. حَلِيمًا (ḪLYME) = Halīmen : halimdir
19. غَفُورًا (ĞFVRE) = ğafūran : çok bağışlayandır
şüphesiz | Allah | tutmaktadır | gökleri | ve yeri | | yıkılmamaları için | andolsun | ikisi yıkılsa | | onları tutamaz | hiç | kimse | | ondan sonra | şüphesiz O | | halimdir | çok bağışlayandır |

[] [] [MSK] [SMV] [ERŽ] [] [ZVL] [] [ZVL] [] [MSK] [] [EḪD̃] [] [BAD̃] [] [KVN] [ḪLM] [ĞFR]
ÎN ELLH YMSK ELSMEVET VELÊRŽ ÊN TZVLE VLÙN ZELTE ÎN ÊMSKHME MN ÊḪD̃ MN BAD̃H ÎNH KEN ḪLYME ĞFVRE

inne llahe yumsiku s-semāvāti vel'erDe en tezūlā velein zāletā in emsekehumā min eHadin min beǎ'dihi innehu kāne Halīmen ğafūran
إن الله يمسك السماوات والأرض أن تزولا ولئن زالتا إن أمسكهما من أحد من بعده إنه كان حليما غفورا

 » 35 / Fâtir  Suresi: 41
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
يمسك م س ك | MSK YMSK yumsiku tutmaktadır upholds
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti gökleri the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth,
أن | ÊN en lest
تزولا ز و ل | ZVL TZVLE tezūlā yıkılmamaları için they cease.
ولئن | VLÙN velein andolsun And if
زالتا ز و ل | ZVL ZELTE zāletā ikisi yıkılsa they should cease,
إن | ÎN in not
أمسكهما م س ك | MSK ÊMSKHME emsekehumā onları tutamaz can uphold them
من | MN min hiç any
أحد ا ح د | EḪD̃ ÊḪD̃ eHadin kimse one
من | MN min after Him.
بعده ب ع د | BAD̃ BAD̃H beǎ'dihi ondan sonra after Him.
إنه | ÎNH innehu şüphesiz O Indeed, He
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
حليما ح ل م | ḪLM ḪLYME Halīmen halimdir Most Forbearing,
غفورا غ ف ر | ĞFR ĞFVRE ğafūran çok bağışlayandır Oft-Forgiving.

35:41 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

şüphesiz | Allah | tutmaktadır | gökleri | ve yeri | | yıkılmamaları için | andolsun | ikisi yıkılsa | | onları tutamaz | hiç | kimse | | ondan sonra | şüphesiz O | | halimdir | çok bağışlayandır |

[] [] [MSK] [SMV] [ERŽ] [] [ZVL] [] [ZVL] [] [MSK] [] [EḪD̃] [] [BAD̃] [] [KVN] [ḪLM] [ĞFR]
ÎN ELLH YMSK ELSMEVET VELÊRŽ ÊN TZVLE VLÙN ZELTE ÎN ÊMSKHME MN ÊḪD̃ MN BAD̃H ÎNH KEN ḪLYME ĞFVRE

inne llahe yumsiku s-semāvāti vel'erDe en tezūlā velein zāletā in emsekehumā min eHadin min beǎ'dihi innehu kāne Halīmen ğafūran
إن الله يمسك السماوات والأرض أن تزولا ولئن زالتا إن أمسكهما من أحد من بعده إنه كان حليما غفورا

[] [] [م س ك] [س م و] [ا ر ض] [] [ز و ل] [] [ز و ل] [] [م س ك] [] [ا ح د] [] [ب ع د] [] [ك و ن] [ح ل م] [غ ف ر]

 » 35 / Fâtir  Suresi: 41
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
يمسك م س ك | MSK YMSK yumsiku tutmaktadır upholds
Ye,Mim,Sin,Kef,
10,40,60,20,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti gökleri the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth,
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم منصوب
أن | ÊN en lest
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تزولا ز و ل | ZVL TZVLE tezūlā yıkılmamaları için they cease.
Te,Ze,Vav,Lam,Elif,
400,7,6,30,1,
V – 2nd person dual imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولئن | VLÙN velein andolsun And if
Vav,Lam,,Nun,
6,30,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
COND – conditional particle
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف شرط
زالتا ز و ل | ZVL ZELTE zāletā ikisi yıkılsa they should cease,
Ze,Elif,Lam,Te,Elif,
7,1,30,400,1,
V – 3rd person feminine dual perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
إن | ÎN in not
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
أمسكهما م س ك | MSK ÊMSKHME emsekehumā onları tutamaz can uphold them
,Mim,Sin,Kef,He,Mim,Elif,
,40,60,20,5,40,1,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person dual object pronoun
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min hiç any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أحد ا ح د | EḪD̃ ÊḪD̃ eHadin kimse one
,Ha,Dal,
,8,4,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
من | MN min after Him.
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعده ب ع د | BAD̃ BAD̃H beǎ'dihi ondan sonra after Him.
Be,Ayn,Dal,He,
2,70,4,5,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إنه | ÎNH innehu şüphesiz O Indeed, He
,Nun,He,
,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
حليما ح ل م | ḪLM ḪLYME Halīmen halimdir Most Forbearing,
Ha,Lam,Ye,Mim,Elif,
8,30,10,40,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
غفورا غ ف ر | ĞFR ĞFVRE ğafūran çok bağışlayandır Oft-Forgiving.
Ğayn,Fe,Vav,Re,Elif,
1000,80,6,200,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | يُمْسِكُ: tutmaktadır | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضَ: ve yeri | أَنْ: | تَزُولَا: yıkılmamaları için | وَلَئِنْ: andolsun | زَالَتَا: ikisi yıkılsa | إِنْ: | أَمْسَكَهُمَا: onları tutamaz | مِنْ: hiç | أَحَدٍ: kimse | مِنْ: | بَعْدِهِ: ondan sonra | إِنَّهُ: şüphesiz O | كَانَ: | حَلِيمًا: halimdir | غَفُورًا: çok bağışlayandır |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN şüphesiz | الله ELLH Allah | يمسك YMSK tutmaktadır | السماوات ELSMEWET gökleri | والأرض WELÊRŽ ve yeri | أن ÊN | تزولا TZWLE yıkılmamaları için | ولئن WLÙN andolsun | زالتا ZELTE ikisi yıkılsa | إن ÎN | أمسكهما ÊMSKHME onları tutamaz | من MN hiç | أحد ÊḪD̃ kimse | من MN | بعده BAD̃H ondan sonra | إنه ÎNH şüphesiz O | كان KEN | حليما ḪLYME halimdir | غفورا ĞFWRE çok bağışlayandır |
Kırık Meal (Okunuş) : |inne: şüphesiz | llahe: Allah | yumsiku: tutmaktadır | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | en: | tezūlā: yıkılmamaları için | velein: andolsun | zāletā: ikisi yıkılsa | in: | emsekehumā: onları tutamaz | min: hiç | eHadin: kimse | min: | beǎ'dihi: ondan sonra | innehu: şüphesiz O | kāne: | Halīmen: halimdir | ğafūran: çok bağışlayandır |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | YMSK: tutmaktadır | ELSMEVET: gökleri | VELÊRŽ: ve yeri | ÊN: | TZVLE: yıkılmamaları için | VLÙN: andolsun | ZELTE: ikisi yıkılsa | ÎN: | ÊMSKHME: onları tutamaz | MN: hiç | ÊḪD̃: kimse | MN: | BAD̃H: ondan sonra | ÎNH: şüphesiz O | KEN: | ḪLYME: halimdir | ĞFVRE: çok bağışlayandır |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki Allah, gökleri ve yeryüzünü tutar, mahvolmaktan korur, fakat takdîriyle gökler ve yeryüzü yok olup giderse ondan başka hiç kimse onları koruyamaz, yok olmalarına mâni olamaz; şüphe yok ki o, azâp etmede acele etmez, suçları örter.
Adem Uğur : Şüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir, çok bağışlayıcıdır.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki Allâh, semâları ve arzı, işlevlerini yitirmemeleri için ayakta tutuyor! Andolsun ki eğer işlevlerini yitirseler O'ndan sonra hiç kimse onları ayakta tutamaz. . . Muhakkak ki O, Haliym'dir, Ğafûr'dur.
Ahmet Tekin : Gökleri ve yeri yok olma, yörüngelerinden çıkma, nizamlarının bozulma tehlikesinden denge ve çekim kanunlarını koyup işleterek Allah koruyor, koruyacak kanunları O koyarak işlerlik kazandırıyor. Andolsun ki, eğer düzenleri bir bozulursa, gökleri ve yeri O’ndan başka kimse denge ve çekim kanunu koyarak işletemez, onları kimse tutup koruyamaz. O kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır. Kâinatı koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcıdır.
Ahmet Varol : Şüphesiz Allah, yok olmasınlar diye gökleri ve yeri tutmaktadır. Andolsun eğer yok olacak olsalar O'ndan sonra artık kimse onları tutamaz. Şüphesiz O hilim sahibidir, çok bağışlayıcıdır.
Ali Bulaç : Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır.
Ali Fikri Yavuz : Doğrusu gökleri ve yeri zeval bulmaktan Allah koruyup tutuyor. And olsun ki, zeval bulurlarsa, onları, O’ndan başka kimse tutamaz. Gerçekten O Halîm’dir= azab için acele etmez, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır.
Bekir Sadak : Dogrusu, zeval bulmasin diye gokleri ve yeri tutan Allah'tir. Ege onlar zevale ugrarsa O'ndan baska, and olsun ki onlari kimse tutamaz. O, suphesiz Halim'dir, bagislayandir.
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki Allah, gökleri ve yeri zeval bulmasınlar diye (koyduğu belli kanunlarıyla) tutmaktadır. Eğer zeval bulacak olurlarsa, O'ndan başka hiçbiri onları (yörüngelerinde) tutamaz. O, muhakkak ki Halîm'dir (her şeye sabırla yönelir, lûtufla muamele eder, ceza vermekte acele etmez); çok bağışlayandır.
Diyanet İşleri : Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye (kurduğu düzende) tutuyor. Andolsun, eğer onlar (yörüngelerinden sapıp) yok olur giderlerse, O’ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.
Diyanet İşleri (eski) : Doğrusu, zeval bulmasın diye gökleri ve yeri tutan Allah'tır. Eğer onlar zevale uğrarsa O'ndan başka, and olsun ki onları kimse tutamaz. O, şüphesiz Halim'dir, bağışlayandır.
Diyanet Vakfi : Şüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir, çok bağışlayıcıdır.
Edip Yüksel : ALLAH, gökleri ve yeri kaos içine girmekten alıkoymaktadır. Kaosa girseler O'ndan başka kim onu engelleyebilir? O Şefkatlidir, Bağışlayandır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Doğrusu gökleri ve yeri yok oluvermekten, Allah tutuyor. Andolsun ki eğer yok oluverirlerse, onları O'ndan başka kimse tutamaz. Gerçekten O, çok yumuşak davranır, çok bağışlayıcıdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Doğrusu gökleri ve yeri, yok oluvermelerinden Allah tutuyor. Andolsun ki, eğer yok oluverseler, O'ndan başka kimse tutamaz onları. O, gerçekten çok halim, çok bağışlayandır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Doğrusu Gökleri ve Yeri zeval buluvermelerinden Allah tutuyor, celâlim hakkı için zeval buluverirlerse onları ondan başka kimse tutamaz, o cidden halîm bir gafûr bulunuyor
Fizilal-il Kuran : Gökleri ve yer yuvarlağını dengede tutarak yörüngelerinden çıkmalarını önleyen sadece Allah'dır. Eğer onlar yörüngelerinden çıkacak olsalar onları O'ndan başka hiç kimse dengeye getiremez. Hiç kuşkusuz O, hoşgörülü ve bağışlayıcıdır.
Gültekin Onan : Şüphesiz Tanrı, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, halimdir, bağışlayandır.
Hakkı Yılmaz : Hiç şüphesiz gökleri ve yeryüzünü yokoluvermekten, Allah tutuyor. Andolsun ki eğer gökler ve yeryüzü yokoluverirlerse, onları O'ndan sonra kimse tutamaz. Gerçekten O, çok yumuşak davranan, çok bağışlayandır.
Hasan Basri Çantay : Şübhesiz ki Allah gökleri ve yeri zeval bulmalarından (korumak için bizzat) tutmakdadır. Eğer onlar zeval bulurlarsa andolsun ki, ondan sonra kimse bunları tutamaz. Hakıykaten o (Allah) ukuubetde aceleci değildir. Çok yarlığayıcıdır.
Hayrat Neşriyat : Muhakkak ki Allah, gökleri ve yeri yıkılırlar diye (kudreti ile) tutuyor. And olsun ki eğer yıkılsalar, O’ndan sonra hiçkimse o ikisini tutamaz. Doğrusu O, Halîm (kâfîrlerin cezâlandırılmasında acele etmeyen)dir, Gafûr (çok bağışlayan)dır.
İbni Kesir : Muhakkak ki zail olmasınlar diye gökleri ve yeri tutan Allah'tır. Eğer zail olurlarsa, andolsun ki; bundan sonra onları kimse tutamaz. Şüphesiz ki O; Halim, Gafur olandır.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki Allah, gökleri ve yeri, zail olurlar diye (zail olmaması için) tutuyor. Gerçekten ikisi de zail olurlarsa (yok olurlarsa), ondan sonra, o ikisini (gökleri ve yeri) O'ndan (Allah'tan) başka tutacak (yoktur). Muhakkak ki O; Halîm'dir, Gafûr'dur (günahları sevaba çeviren).
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, semavi varlıkları ve yeri (yörüngelerinden) sapmamaları için tutan (yalnızca) Allah'tır. Bir kere sapınca da, O'nun müdahale etmemesi halinde başka hiçbir güç onları tutamaz. (Fakat) Allah halimdir, çok bağışlayıcıdır!
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphe yok ki Allah, gökleri ve yeri zeval bulmalarından, tutup koruyor. Ve andolsun ki eğer onlar zeval bulacak olsalar, ondan sonra onları hiçbir kimse tutamaz. Muhakkak ki o, halim, gafûr bulunmaktadır.
Ömer Öngüt : Şüphesiz ki Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki eğer nizamları bir bozulacak olursa, onları kendinden başka kim tutabilir? Gerçekten O Halîm'dir, çok bağışlayıcıdır.
Şaban Piriş : Yok olmaması için gökleri ve yeri Allah tutar. Göklerin ve yerin sonu gelirse, O’ndan başka kimse tutmaz. Allah, şefkatle muamele eder ve bağışlar.
Suat Yıldırım : Gerçek şu ki: Gökleri ve yeri yok olmaktan koruyan, Yüce Allah’tır. Şayet onlar yıkılacak olursa onları Allah’tan başka kimse tutamaz. Doğrusu O halîmdir, gafûrdur (müsamahalıdır, cezalandırmada aceleci değildir, çok affedicidir).
Süleyman Ateş : Allâh yıkılmamaları için gökleri ve yeri tutmaktadır. Andolsun, gökler ve yer yıkılsa, onları, Kendisinden başka hiç kimse tutamaz. Şüphesiz O, halimdir, çok bağışlayandır.
Tefhim-ul Kuran : Hiç şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutmaktadır. Andolsun, eğer onlar zeval bulacak olsa, kendisinden sonra artık onları kimse tutamaz. Şüphesiz O, Halîm olandır, bağışlayandır.
Ümit Şimşek : Gökleri ve yeri yok olmaktan alıkoyan Allah'tır. Eğer onlar yok olup gidecek olsa, onları tutabilecek başka birisi yoktur. O kullarına çok müsamahalı, çok bağışlayıcıdır.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. Yemin olsun, eğer çöküp giderlerse, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Halîm'dir O, Gafûr'dur.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}