» 34 / Sebe’  Suresi:

Kuran Sırası: 34
İniş Sırası: 58

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|El-Hamdu: hamd | lillahi: Allah'a mahsustur | lleƶī: öyle ki | lehu: onundur | : ne varsa | : | s-semāvāti: göklerde | ve mā: ve ne varsa | : | l-erDi: yerde | ve lehu: ve onlar | l-Hamdu: hamd | : | l-āḣirati: ahirette | ve huve: ve O | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibidir | l-ḣabīru: haber alandır | (34:1)
|yeǎ'lemu: bilir | : ne ki | yelicu: giriyor | : içine | l-erDi: yerin | ve mā: ve ne ki | yeḣrucu: çıkıyor | minhā: ondan | ve mā: ve ne ki | yenzilu: iniyor | mine: -ten | s-semāi: gök- | ve mā: ve ne ki | yeǎ'rucu: çıkıyor | fīhā: oraya | ve huve: ve O | r-raHīmu: çok esirgeyendir | l-ğafūru: çok bağışlayandır | (34:2)
|veḳāle: ve dediler ki | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | : | te'tīnā: bize gelmez | s-sāǎtu: sa'at | ḳul: de ki | belā: hayır | verabbī: Rabbim hakkı için | lete'tiyennekum: o mutlaka size gelecektir | ǎālimi: bilen | l-ğaybi: gaybı | : | yeǎ'zubu: gizli kalmaz | ǎnhu: O'ndan | miṧḳālu: ağırlığınca | ƶerratin: zerre | : olan | s-semāvāti: göklerde | ve lā: ne de | : olan | l-erDi: yerde | ve lā: ve yoktur | eSğaru: küçük | min: | ƶālike: bundan | ve lā: ve yoktur | ekberu: büyük | illā: ki olmasın | : | kitābin: bir Kitapta | mubīnin: apaçık | (34:3)
|liyecziye: mükafatlandırması için | elleƶīne: kimseleri | āmenū: inanan(ları) | ve ǎmilū: ve yapanları | S-SāliHāti: iyi işler | ulāike: işte | lehum: onlar için vardır | meğfiratun: mağfiret | ve rizḳun: ve rızık | kerīmun: güzel | (34:4)
|velleƶīne: kimseler ise | seǎv: çalışan(lar) | : hakkında | āyātinā: ayetlerimiz | muǎācizīne: aciz bırakmağa | ulāike: işte | lehum: onlar için vardır | ǎƶābun: bir azab | min: | riczin: pislikten | elīmun: acı | (34:5)
|ve yerā: ve görürler | elleƶīne: kimseler | ūtū: kendilerine verilen(ler) | l-ǐlme: bilgi | lleƶī: | unzile: indirilenin | ileyke: sana | min: -nden | rabbike: Rabbi- | huve: | l-Haḳḳa: gerçek olduğunu | ve yehdī: ve ilettiğini | ilā: | SirāTi: yoluna | l-ǎzīzi: mutlak galib | l-Hamīdi: ve hamde layık olanın | (34:6)
|veḳāle: ve dediler ki | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | hel: mi? | nedullukum: size gösterelim | ǎlā: | raculin: bir adam | yunebbiukum: size haber veren | iƶā: zaman | muzziḳtum: siz parçalandığınız | kulle: tamamen | mumezzeḳin: dağılıp | innekum: sizin | lefī: içinde olacağınızı | ḣalḳin: bir yaratılış | cedīdin: yeni | (34:7)
|efterā: uydurdu mu? | ǎlā: karşı | llahi: Allah'a | keƶiben: bir yalan | em: yoksa | bihi: kendisinde -mi var? | cinnetun: delilik- | beli: hayır | elleƶīne: kimseler | : | yu'minūne: inanmayanlar | bil-āḣirati: ahirete | : içindedirler | l-ǎƶābi: azab | ve DDelāli: ve bir sapıklık | l-beǐydi: uzak | (34:8)
|efelem: | yerav: görmüyorlar mı? | ilā: | : bulunanı | beyne: arasında (önlerinde) | eydīhim: elleri (önlerinde) | ve mā: ve bulunanı | ḣalfehum: arkalarında | mine: -ten | s-semāi: gök- | vel'erDi: ve yerden | in: eğer | neşe': dilesek | neḣsif: batırırız | bihimu: onları | l-erDe: yere | ev: ya da | nusḳiT: düşürürüz | ǎleyhim: üzerlerine | kisefen: parçalar | mine: -ten | s-semāi: gök- | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | lāyeten: bir ibret | likulli: hepsi için | ǎbdin: kul(ların) | munībin: yönelen | (34:9)
|veleḳad: ve andolsun ki | āteynā: verdik | dāvūde: Davud'a | minnā: tarafımızdan | feDlen: bir üstünlük | : EY/HEY/AH | cibālu: dağlar | evvibī: tesbih edin | meǎhu: onunla beraber | ve TTayra: ve (ey) kuşlar | ve elennā: ve yumuşattık | lehu: ona | l-Hadīde: demiri | (34:10)
|eni: | ǎ'mel: yap | sābiğātin: geniş zırhlar | ve ḳaddir: ölçülü yap | : | s-serdi: dokumasını | veǎ'melū: ve (hepiniz) yapın | SāliHen: iyi işler | innī: çünkü ben | bimā: | teǎ'melūne: yaptıklarınızı | beSīrun: görmekteyim | (34:11)
|velisuleymāne: ve Süleyman'a | r-rīHa: rüzgarı | ğuduvvuhā: sabah gidişi | şehrun: bir ay(lık mesafe) | ve ravāHuhā: ve akşam dönüşü | şehrun: bir ay(lık mesafe) | ve eselnā: ve akıttık | lehu: onun için | ǎyne: kaynağını | l-ḳiTri: katran | ve mine: ve bir kısmı | l-cinni: cinlerin | men: ki | yeǎ'melu: çalışırdı | beyne: onun önünde | yedeyhi: onun önünde | biiƶni: izniyle | rabbihi: Rabbinin | ve men: ve kim | yeziğ: sapsa | minhum: onlardan | ǎn: -dan | emrinā: buyruğumuz- | nuƶiḳhu: ona taddırırdık | min: | ǎƶābi: azabı | s-seǐyri: alevli | (34:12)
|yeǎ'melūne: yaparlardı | lehu: ona | : ne | yeşā'u: diliyorsa | min: -den | meHārībe: kaleler- | ve temāṧīle: ve heykeller(den) | ve cifānin: ve leğenler(den) | kālcevābi: havuzlar kadar (geniş) | ve ḳudūrin: ve kazanlar(dan) | rāsiyātin: sabit | ǎ'melū: yapın | āle: (ey) ailesi | dāvūde: Davud | şukran: şükredin | veḳalīlun: ve azdır | min: -dan | ǐbādiye: kullarım- | ş-şekūru: şükreden | (34:13)
|felemmā: zaman | ḳaDeynā: hükmettiğimiz | ǎleyhi: onun | l-mevte: ölümüne | : | dellehum: göstermedi | ǎlā: | mevtihi: onun öldüğünü | illā: başkası | dābbetu: bir kurdundan | l-erDi: yer (ağaç) | te'kulu: yiyen | minseetehu: değneğini | felemmā: ne zaman ki | ḣarra: yıkıldı | tebeyyeneti: anlaşıldı ki | l-cinnu: cinler | en: | lev: eğer | kānū: idi | yeǎ'lemūne: bilseler | l-ğaybe: gaybı | : | lebiṧū: kalmazlardı | : içinde | l-ǎƶābi: azab | l-muhīni: küçük düşürücü | (34:14)
|leḳad: andolsun | kāne: vardır | lisebein: Sebe (oğulların)ın | : yerlerde | meskenihim: oturdukları | āyetun: bir ibret | cennetāni: iki bahçe | ǎn: | yemīnin: sağdan | ve şimālin: ve soldan | kulū: yeyin | min: -ndan | rizḳi: rızkı- | rabbikum: Rabbinizin | veşkurū: ve şükredin | lehu: O'na | beldetun: (bir) ülke | Tayyibetun: hoş | ve rabbun: ve Rabbin | ğafūrun: çok bağışlayandır | (34:15)
|feeǎ'raDū: ama yüz çevirdiler | feerselnā: bu yüzden gönderdik | ǎleyhim: üzerlerine | seyle: selini | l-ǎrimi: Arim | ve beddelnāhum: ve çevirdik | bicenneteyhim: onların iki bahçesini | cenneteyni: iki bahçeye | ƶevātey: bulunan | ukulin: yemişli | ḣamTin: buruk | ve eṧlin: ve acı meyvalı | ve şey'in: ve içinde | min: | sidrin: sedir ağacı | ḳalīlin: biraz | (34:16)
|ƶālike: böyle | cezeynāhum: onları cezalandırdık | bimā: ötürü | keferū: inkarlarından | ve hel: | nucāzī: biz cezalandırır mıyız? | illā: başkasını | l-kefūra: inkar edenden | (34:17)
|ve ceǎlnā: ve var ettik | beynehum: onların arasında | ve beyne: ve arasında | l-ḳurā: kentler | lletī: | bāraknā: bereketlendirdiğimiz | fīhā: içinde | ḳuran: kentler | Zāhiraten: açıkça görünen | ve ḳaddernā: ve takdir ettik | fīhā: bunlar arasında | s-seyra: yürümeyi | sīrū: yürüyün | fīhā: oralarda | leyāliye: geceleri | ve eyyāmen: ve gündüzleri | āminīne: güven içinde | (34:18)
|feḳālū: dediler | rabbenā: Rabbimiz | bāǐd: uzaklaştır | beyne: arasını | esfārinā: seferlerimizin | ve Zelemū: ve zulmettiler | enfusehum: kendilerine | feceǎlnāhum: biz de onları çevirdik | eHādīṧe: efsanelere | ve mezzeḳnāhum: onları darmadağın ettik | kulle: hepsini | mumezzeḳin: parçalayarak | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | lāyātin: ibretler | likulli: herkes için | Sabbārin: sabreden | şekūrin: şükreden | (34:19)
|veleḳad: ve andolsun | Saddeḳa: doğru çıkardı | ǎleyhim: onlar hakkındaki | iblīsu: İblis | Zennehu: zannını | fettebeǔhu: (hepsi) ona uydular | illā: dışındakiler | ferīḳan: bir bölümü | mine: -dan | l-mu'minīne: inananlar- | (34:20)
|ve mā: ve | kāne: yoktu | lehu: onun | ǎleyhim: onlar üzerinde | min: | sulTānin: zorlayıcı bir gücü | illā: ancak | lineǎ'leme: (ayırd edip) bilelim diye | men: kimseyi | yu'minu: inanan | bil-āḣirati: ahirete | mimmen: kimseden | huve: o | minhā: ondan | : içinde | şekkin: kuşku | ve rabbuke: Rabbin | ǎlā: | kulli: her | şey'in: şeyi | HafīZun: korumaktadır | (34:21)
|ḳuli: de ki | d'ǔ: çağırın | elleƶīne: şeyleri | zeǎmtum: (tanrı) sandığınız | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | : değillerdir | yemlikūne: bir şeye sahip | miṧḳāle: ağırlığınca | ƶerratin: zerre | : | s-semāvāti: göklerde | ve lā: ve değiller | : | l-erDi: yerde | ve mā: ve yoktur | lehum: onların | fīhimā: bu ikisinde | min: hiçbir | şirkin: ortaklıkları | ve mā: ve yoktur | lehu: O'nun | minhum: onlardan | min: hiçbir | Zehīrin: yardımcısı | (34:22)
|ve lā: ve | tenfeǔ: fayda vermez | ş-şefāǎtu: şefa'ati | ǐndehu: O'nun huzurunda | illā: başkasının | limen: kimselerden | eƶine: izin verdiği | lehu: O'nun | Hattā: nihayet | iƶā: ne zaman ki | fuzziǎ: korku giderildi | ǎn: -nden | ḳulūbihim: onların yürekleri- | ḳālū: derler ki | māƶā: ne? | ḳāle: buyurdu | rabbukum: Rabbiniz | ḳālū: derler | l-Haḳḳa: hakkı | ve huve: ve O | l-ǎliyyu: yücedir | l-kebīru: büyüktür | (34:23)
|ḳul: de ki | men: kim? | yerzuḳukum: size rızık veriyor | mine: -den | s-semāvāti: gökler- | vel'erDi: ve yerden | ḳuli: de ki | llahu: Allah | ve innā: o halde biz | ev: veya | iyyākum: siz | leǎlā: üzerindeyiz | huden: doğru yol | ev: veya | : içindeyiz | Delālin: bir sapıklık | mubīnin: açık | (34:24)
|ḳul: de ki | : değil(siniz) | tuselūne: sorulacak | ǎmmā: -tan | ecramnā: bizim işlediğimiz suç- | ve lā: ve değil(iz) | nuselu: biz sorumlu | ǎmmā: -den | teǎ'melūne: sizin işlediğiniz- | (34:25)
|ḳul: de ki | yecmeǔ: toplayacak | beynenā: hepimizi bir araya | rabbunā: Rabbimiz | ṧumme: sonra | yefteHu: çözecektir | beynenā: aramızdakini | bil-Haḳḳi: hak ile | ve huve: ve O | l-fettāHu: sorunları en güzel çözümleyendir | l-ǎlīmu: bilendir | (34:26)
|ḳul: de ki | erūniye: bana gösterin | elleƶīne: | elHaḳtum: kattığınız | bihi: O'na | şurakā'e: ortakları | kellā: hayır | bel: doğrusu | huve: O | llahu: Allah'tır | l-ǎzīzu: galib | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibi | (34:27)
|ve mā: | erselnāke: biz seni göndermedik | illā: dışında | kāffeten: bütün | linnāsi: insanlara | beşīran: müjdeleyici olman | ve neƶīran: ve uyarıcı olman | velākinne: fakat | ekṧera: çoğu | n-nāsi: insanların | : | yeǎ'lemūne: bilmezler | (34:28)
|ve yeḳūlūne: diyorlar ki | metā: ne zaman | hāƶā: bu | l-veǎ'du: tehdid(ettiğiniz azap) | in: eğer | kuntum: iseniz | Sādiḳīne: doğru | (34:29)
|ḳul: de ki | lekum: sizin için vardır | mīǎādu: belirtilmiş | yevmin: bir gün | : | teste'ḣirūne: geri kalmazsınız | ǎnhu: ondan | sāǎten: bir sa'at | ve lā: ve | testeḳdimūne: ileri geçemezsiniz | (34:30)
|ve ḳāle: dediler ki | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | len: | nu'mine: biz inanmayız | bihāƶā: bu | l-ḳurāni: Kur'an'a | ve lā: ne de | billeƶī': şeye | beyne: ellerinde olan | yedeyhi: ellerinde olan | velev: şayet | terā: sen bir görsen | iƶi: olduğunda | Z-Zālimūne: zalimleri | mevḳūfūne: tutuklanmış | ǐnde: huzurunda | rabbihim: Rablerinin | yerciǔ: atarlarken | beǎ'Duhum: bir kısmı | ilā: | beǎ'Din: diğerine | l-ḳavle: söz | yeḳūlu: diyorlar | elleƶīne: kimseler | stuD'ǐfū: zayıf düşürülen(ler) | lilleƶīne: kimselere | stekberū: büyüklük taslayan(lara) | levlā: olmasaydınız | entum: siz | lekunnā: elbette biz olurduk | mu'minīne: inanan insanlar | (34:31)
|ḳāle: dedi(ler) ki | elleƶīne: kimseler | stekberū: büyüklük taslayan(lar) | lilleƶīne: kimselere | stuD'ǐfū: zayıf düşürülen(lere) | eneHnu: biz mi? | Sadednākum: engelledik | ǎni: -ten | l-hudā: hidayet- | beǎ'de: sonra | : | cā'ekum: size geldikten | bel: hayır | kuntum: siz kendiniz | mucrimīne: suç işliyordunuz | (34:32)
|ve ḳāle: ve dedi(ler) | elleƶīne: kimseler | stuD'ǐfū: zayıf düşürülen(ler) | lilleƶīne: kimselere | stekberū: büyüklük taslayan(lara) | bel: hayır | mekru: hileler (kuruyordunuz) | l-leyli: gece | ve nnehāri: ve gündüz | : | te'murūnenā: bize emrediyordunuz | en: | nekfura: inkar etmemizi | billahi: Allah'ı | ve nec'ǎle: ve koşmamızı | lehu: O'na | endāden: eşler | veeserrū: ve içlerinde gizlediler | n-nedāmete: pişmanlıklarını | lemmā: | raevu: gördüklerinde | l-ǎƶābe: azabı | ve ceǎlnā: biz de geçirdik | l-eğlāle: demir halkalar | : | eǎ'nāḳi: boyunlarına | elleƶīne: kimselerin | keferū: inkar eden(ler) | hel: mı? | yuczevne: cezalandırılacaklar | illā: başkasıyla | : şeylerden | kānū: oldukları | yeǎ'melūne: yapıyor(lar) | (34:33)
|ve mā: ve | erselnā: biz göndermedik | : | ḳaryetin: bir ülkeye | min: hiçbir | neƶīrin: uyarıcı | illā: başkasını | ḳāle: diyenden | mutrafūhā: varlıkla şımarmış kimseleri | innā: şüphesiz biz | bimā: şeyi | ursiltum: sizin gönderildiğiniz | bihi: onu | kāfirūne: inkar ediyoruz | (34:34)
|ve ḳālū: ve dediler ki | neHnu: biz | ekṧeru: daha çoğuz | emvālen: malca | ve evlāden: ve evladça | ve mā: ve değiliz | neHnu: biz | bimuǎƶƶebīne: azaba uğratılacak | (34:35)
|ḳul: de ki | inne: şüphesiz | rabbī: Rabbim | yebsuTu: yayar | r-rizḳa: rızkı | limen: kimseye | yeşā'u: dilediği | ve yeḳdiru: ve kısar | velākinne: fakat | ekṧera: çoğu | n-nāsi: insanların | : | yeǎ'lemūne: bilmezler | (34:36)
|ve mā: ve değildir | emvālukum: mallarınız | ve lā: değildir | evlādukum: evladlarınız | billetī: | tuḳarribukum: sizi yaklaştıran | ǐndenā: katımızda | zulfā: mertebece | illā: ancak başka | men: kimseler | āmene: inanan(lar) | ve ǎmile: ve yapanlar | SāliHen: faydalı iş | feulāike: işte | lehum: onlara vardır | cezā'u: mükafat | D-Diǎ'fi: kat kat fazlası | bimā: | ǎmilū: yaptıklarının | ve hum: ve onlar | : | l-ğurufāti: saraylarda | āminūne: güven içindedirler | (34:37)
|velleƶīne: | yes'ǎvne: çalışanlara gelince | : | āyātinā: ayetlerimizi | muǎācizīne: etkisiz kılmağa | ulāike: onlar | : içine | l-ǎƶābi: azabın | muHDerūne: getirileceklerdir | (34:38)
|ḳul: de ki | inne: şüphesiz | rabbī: Rabbim | yebsuTu: yayar | r-rizḳa: rızkı | limen: kimseye | yeşā'u: dilediği | min: -ndan | ǐbādihi: kulları- | ve yeḳdiru: ve kısar | lehu: ona | vemā: ne ki | enfeḳtum: siz infak etseniz | min: | şey'in: bir şey | fehuve: O | yuḣlifuhu: onun yerine başkasını verir | ve huve: ve O | ḣayru: en hayırlısıdır | r-rāziḳīne: rızık verenlerin | (34:39)
|ve yevme: ve o gün | yeHşuruhum: bir araya toplar | cemīǎn: onların hepsini | ṧumme: sonra | yeḳūlu: der ki | lilmelāiketi: meleklere | ehā'ulā'i: bunlar mı? | iyyākum: size | kānū: | yeǎ'budūne: tapıyorlardı | (34:40)
|ḳālū: derler ki | subHāneke: sen yücesin | ente: sensin | veliyyunā: bizim velimiz | min: | dūnihim: onlar değil | bel: hayır | kānū: onlar | yeǎ'budūne: tapıyorlardı | l-cinne: cinlere | ekṧeruhum: çokları | bihim: onlara | mu'minūne: inanıyorlardı | (34:41)
|felyevme: o gün | : | yemliku: gücü yetmez | beǎ'Dukum: birinizin | libeǎ'Din: diğerine | nef'ǎn: bir fayda vermeye | ve lā: ve (yetmez) | Derran: zarar vermeğe | ve neḳūlu: biz deriz | lilleƶīne: kimselere | Zelemū: zulmeden(lere) | ƶūḳū: tadın | ǎƶābe: azabını | n-nāri: ateş | lletī: | kuntum: olduğunuz | bihā: onu | tukeƶƶibūne: yalanlamakta | (34:42)
|ve iƶā: ve zaman | tutlā: okunduğu | ǎleyhim: onlara | āyātunā: ayetlerimiz | beyyinātin: açık açık | ḳālū: dediler ki | : değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | raculun: bir adamdan | yurīdu: isteyen | en: | yeSuddekum: sizi çevirmek | ǎmmā: -dan | kāne: olduğu(tanrılar)- | yeǎ'budu: tapıyor | ābā'ukum: babalarınızın | ve ḳālū: ve dediler ki | : değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | ifkun: bir yalandan | mufteran: uydurulmuş | ve ḳāle: ve dediler | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | lilHaḳḳi: hakkı | lemmā: | cā'ehum: kendilerine gelen | in: değildir | hāƶā: bu | illā: başkası | siHrun: bir büyüden | mubīnun: apaçık | (34:43)
|ve mā: | āteynāhum: biz onlara vermemiştik | min: hiçbir | kutubin: Kitap | yedrusūnehā: okuyacakları | ve mā: ve | erselnā: göndermemiştik | ileyhim: onlara | ḳableke: senden önce | min: hiçbir | neƶīrin: uyarıcı | (34:44)
|ve keƶƶebe: yalanlanmışlardı | elleƶīne: kimseler | min: | ḳablihim: onlardan önceki(ler) | ve mā: ve | beleğū: erişmemişlerdir | miǎ'şāra: onda birine bile | : | āteynāhum: onlara verdiklerimizin | fekeƶƶebū: fakat yalanladılar | rusulī: elçilerimi | fekeyfe: ama nasıl | kāne: oldu | nekīri: benim inkarım | (34:45)
|ḳul: de ki | innemā: sadece | eǐZukum: size öğütleyeyim | bivāHidetin: bir tek (şeyi) | en: "(şu ki;)" | teḳūmū: kalkın | lillahi: Allah için | meṧnā: ikişer ikişer | ve furādā: ve teker teker | ṧumme: sonra | tetefekkerū: düşünün ki | : yoktur | biSāHibikum: arkadaşınızda | min: hiçbir | cinnetin: delilik | in: | huve: O | illā: ancak | neƶīrun: bir uyarıcıdır | lekum: sizin için | beyne: öncesinde | yedey: öncesinde | ǎƶābin: bir azabın | şedīdin: çetin | (34:46)
|ḳul: de ki | : | seeltukum: ben sizden istemedim | min: hiçbir | ecrin: ücret | fehuve: o | lekum: sizindir | in: | ecriye: benim ücretim | illā: yalnız | ǎlā: aittir | llahi: Allah'a | ve huve: ve O | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | şehīdun: şahiddir | (34:47)
|ḳul: de ki | inne: şüphesiz | rabbī: Rabbim | yeḳƶifu: (kalbine) atar | bil-Haḳḳi: gerçeği | ǎllāmu: bilendir | l-ğuyūbi: gaybleri | (34:48)
|ḳul: de ki | cā'e: geldi | l-Haḳḳu: hak | ve mā: artık | yubdiu: bir şey ortaya çıkaramaz | l-bāTilu: batıl | ve mā: ve | yuǐydu: geri getiremez | (34:49)
|ḳul: de ki | in: eğer | Deleltu: saparsam | feinnemā: şüphesiz | eDillu: sapmış olurum | ǎlā: (zararıma) | nefsī: kendi | veini: ve eğer | htedeytu: yolu bulursam | febimā: şüphesiz sayesindedir | yūHī: vahyettiği | ileyye: bana | rabbī: Rabbimin | innehu: şüphesiz O | semīǔn: işitendir | ḳarībun: yakındır | (34:50)
|velev: şayet | terā: bir görsen | : zaman | feziǔ: telaşa düştükleri | felā: | fevte: hiçbiri kurtulamaz | ve uḣiƶū: ve yakalanmışlardır | min: -den | mekānin: yer- | ḳarībin: yakın | (34:51)
|ve ḳālū: ve demektedirler | āmennā: inandık | bihi: ona | veennā: ama nasıl olur? | lehumu: onlar için | t-tenāvuşu: elde etmeleri | min: -den | mekānin: yer- | beǐydin: uzak | (34:52)
|ve ḳad: oysa andolsun | keferū: inkar etmişlerdi | bihi: onu | min: | ḳablu: daha önce | ve yeḳƶifūne: ve atıyorlardı | bil-ğaybi: görülmeyene | min: -den | mekānin: yer- | beǐydin: uzak | (34:53)
|ve Hīle: perde çekildi | beynehum: onların arasına | ve beyne: ve arasına | : şeyler | yeştehūne: arzu ettikleri | kemā: gibi | fuǐle: yapıldığı | bieşyāǐhim: benzerlerine | min: | ḳablu: bundan önce | innehum: doğrusu onlar | kānū: | : içindedirler | şekkin: bir kuşku | murībin: katmerli | (34:54)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}