» 72 / Cin  9:

Kuran Sırası: 72
İniş Sırası: 40
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28

 » 72 / Cin  Suresi: 9
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَأَنَّا (VÊNE) = ve ennā : ve elbette biz
2. كُنَّا (KNE) = kunnā : idik
3. نَقْعُدُ (NGAD̃) = neḳ'ǔdu : oturur
4. مِنْهَا (MNHE) = minhā : onun
5. مَقَاعِدَ (MGEAD̃) = meḳāǐde : oturma yerlerinde
6. لِلسَّمْعِ (LLSMA) = lissem'ǐ : dinlemeğe mahsus
7. فَمَنْ (FMN) = femen : artık kim
8. يَسْتَمِعِ (YSTMA) = yestemiǐ : dinlemek istese
9. الْانَ (EL ËN) = l-āne : şimdi
10. يَجِدْ (YCD̃) = yecid : bulur
11. لَهُ (LH) = lehu : kendisini
12. شِهَابًا (ŞHEBE) = şihāben : bir ışın
13. رَصَدًا (RṦD̃E) = raSaden : gözetleyen
ve elbette biz | idik | oturur | onun | oturma yerlerinde | dinlemeğe mahsus | artık kim | dinlemek istese | şimdi | bulur | kendisini | bir ışın | gözetleyen |

[] [KVN] [GAD̃] [] [GAD̃] [SMA] [] [SMA] [] [VCD̃] [] [ŞHB] [RṦD̃]
VÊNE KNE NGAD̃ MNHE MGEAD̃ LLSMA FMN YSTMA EL ËN YCD̃ LH ŞHEBE RṦD̃E

ve ennā kunnā neḳ'ǔdu minhā meḳāǐde lissem'ǐ femen yestemiǐ l-āne yecid lehu şihāben raSaden
وأنا كنا نقعد منها مقاعد للسمع فمن يستمع الآن يجد له شهابا رصدا

 » 72 / Cin  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأنا | VÊNE ve ennā ve elbette biz And that we
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā idik used to
نقعد ق ع د | GAD̃ NGAD̃ neḳ'ǔdu oturur sit
منها | MNHE minhā onun there in
مقاعد ق ع د | GAD̃ MGEAD̃ meḳāǐde oturma yerlerinde positions
للسمع س م ع | SMA LLSMA lissem'ǐ dinlemeğe mahsus for hearing,
فمن | FMN femen artık kim but (he) who
يستمع س م ع | SMA YSTMA yestemiǐ dinlemek istese listens
الآن | EL ËN l-āne şimdi now
يجد و ج د | VCD̃ YCD̃ yecid bulur will find
له | LH lehu kendisini for him
شهابا ش ه ب | ŞHB ŞHEBE şihāben bir ışın a flaming fire
رصدا ر ص د | RṦD̃ RṦD̃E raSaden gözetleyen waiting.

72:9 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve elbette biz | idik | oturur | onun | oturma yerlerinde | dinlemeğe mahsus | artık kim | dinlemek istese | şimdi | bulur | kendisini | bir ışın | gözetleyen |

[] [KVN] [GAD̃] [] [GAD̃] [SMA] [] [SMA] [] [VCD̃] [] [ŞHB] [RṦD̃]
VÊNE KNE NGAD̃ MNHE MGEAD̃ LLSMA FMN YSTMA EL ËN YCD̃ LH ŞHEBE RṦD̃E

ve ennā kunnā neḳ'ǔdu minhā meḳāǐde lissem'ǐ femen yestemiǐ l-āne yecid lehu şihāben raSaden
وأنا كنا نقعد منها مقاعد للسمع فمن يستمع الآن يجد له شهابا رصدا

[] [ك و ن] [ق ع د] [] [ق ع د] [س م ع] [] [س م ع] [] [و ج د] [] [ش ه ب] [ر ص د]

 » 72 / Cin  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأنا | VÊNE ve ennā ve elbette biz And that we
Vav,,Nun,Elif,
6,,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب من اخوات «ان» و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
كنا ك و ن | KVN KNE kunnā idik used to
Kef,Nun,Elif,
20,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
نقعد ق ع د | GAD̃ NGAD̃ neḳ'ǔdu oturur sit
Nun,Gaf,Ayn,Dal,
50,100,70,4,
V – 1st person plural imperfect verb
فعل مضارع
منها | MNHE minhā onun there in
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
مقاعد ق ع د | GAD̃ MGEAD̃ meḳāǐde oturma yerlerinde positions
Mim,Gaf,Elif,Ayn,Dal,
40,100,1,70,4,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
للسمع س م ع | SMA LLSMA lissem'ǐ dinlemeğe mahsus for hearing,
Lam,Lam,Sin,Mim,Ayn,
30,30,60,40,70,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
فمن | FMN femen artık kim but (he) who
Fe,Mim,Nun,
80,40,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional noun
الفاء استئنافية
اسم شرط
يستمع س م ع | SMA YSTMA yestemiǐ dinlemek istese listens
Ye,Sin,Te,Mim,Ayn,
10,60,400,40,70,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
الآن | EL ËN l-āne şimdi now
Elif,Lam,,Nun,
1,30,,50,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
يجد و ج د | VCD̃ YCD̃ yecid bulur will find
Ye,Cim,Dal,
10,3,4,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
له | LH lehu kendisini for him
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
شهابا ش ه ب | ŞHB ŞHEBE şihāben bir ışın a flaming fire
Şın,He,Elif,Be,Elif,
300,5,1,2,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
رصدا ر ص د | RṦD̃ RṦD̃E raSaden gözetleyen waiting.
Re,Sad,Dal,Elif,
200,90,4,1,
ADJ – accusative masculine indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَأَنَّا: ve elbette biz | كُنَّا: idik | نَقْعُدُ: oturur | مِنْهَا: onun | مَقَاعِدَ: oturma yerlerinde | لِلسَّمْعِ: dinlemeğe mahsus | فَمَنْ: artık kim | يَسْتَمِعِ: dinlemek istese | الْانَ: şimdi | يَجِدْ: bulur | لَهُ: kendisini | شِهَابًا: bir ışın | رَصَدًا: gözetleyen |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وأنا WÊNE ve elbette biz | كنا KNE idik | نقعد NGAD̃ oturur | منها MNHE onun | مقاعد MGEAD̃ oturma yerlerinde | للسمع LLSMA dinlemeğe mahsus | فمن FMN artık kim | يستمع YSTMA dinlemek istese | الآن EL ËN şimdi | يجد YCD̃ bulur | له LH kendisini | شهابا ŞHEBE bir ışın | رصدا RṦD̃E gözetleyen |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ennā: ve elbette biz | kunnā: idik | neḳ'ǔdu: oturur | minhā: onun | meḳāǐde: oturma yerlerinde | lissem'ǐ: dinlemeğe mahsus | femen: artık kim | yestemiǐ: dinlemek istese | l-āne: şimdi | yecid: bulur | lehu: kendisini | şihāben: bir ışın | raSaden: gözetleyen |
Kırık Meal (Transcript) : |VÊNE: ve elbette biz | KNE: idik | NGAD̃: oturur | MNHE: onun | MGEAD̃: oturma yerlerinde | LLSMA: dinlemeğe mahsus | FMN: artık kim | YSTMA: dinlemek istese | EL ËN: şimdi | YCD̃: bulur | LH: kendisini | ŞHEBE: bir ışın | RṦD̃E: gözetleyen |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve gerçekten de biz, orada, bir söz duymak için bâzı yerlere otururduk, fakat şimdi kim, dinlemeye kalkışsa kendisini gözetliyen bir şihap buluyor.
Adem Uğur : Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.
Ahmed Hulusi : "Biz anlamak için ondan mekân edinip oturuyorduk. Şimdi ise kim dinlese kendisi için gözetleyen tahrip edici ışın bulur!"
Ahmet Tekin : 'Halbuki daha önce, biz göğün bazı bölgelerinde, haber dinlemek için oturacak yerler bulup oturuyorduk. Fakat şimdi, kim bilgi hırsızlığı yapmak isterse, kendisini gözetleyen kor halinde düşen gök cisimleriyle, alevlerle karşılaşıyor.'
Ahmet Varol : Oysa biz (daha önce, gayb haberlerini) dinlemek için orada bazı oturacak yerlere otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olursa kendisini izleyen parlak bir ateş(i karşısında) buluyor.
Ali Bulaç : "Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur."
Ali Fikri Yavuz : Halbuki biz (Peygamberin gönderilmesinden önce) haber dinlemek için göğün bazı (bekçilerden boş) yerlerine otururduk; fakat şimdi, kim dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir şihap (yakıcı bir yıldız) buluyor.
Bekir Sadak : «Dogrusu biz, gogun dinleyebilecegimiz bir yerinde otururduk; ama simdi kim dinleyecek olsa, kendisini gozleyen bir ates buluyor.»
Celal Yıldırım : Ve biz doğrusu orada dinlemeye uygun oturulacak yerlerde oturduk. Ama şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir şihab bulur.
Diyanet İşleri : “Hâlbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş (ışın) buluyor.'
Diyanet Vakfi : Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.
Edip Yüksel : 'Biz orada casusluk için otururduk. Ancak şimdi her kim dinlemek isterse kendisini gözleyen bir ateş topu bulur.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Doğrusu biz dinlemek için onun bazı mevkilerinde otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir alev buluyor.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve doğrusu biz ondan dinlemek için bazı mevkı'lere otururduk fakat şimdi her kim dinliyecek olursa onun için gözeten bir şihab buluyor.
Fizilal-il Kuran : Daha önce göğün elverişli dinleme yerlerinde pusuya yatardık. Fakat şimdi hangimiz oranın seslerini işitmeye çalışsa kendisini bekleyen göktaşları ile karşılaşır.
Gültekin Onan : Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, hemen kendisini izleyen bir şihab bulur."
Hakkı Yılmaz : Ve hiç şüphesiz ki biz gökten duyum almak için oturulan yerlere oturur idik. Peki, şimdi her kim duyum almak için uğraşsa, kendine, gözetleyen parlak bir alev buluyor.
Hasan Basri Çantay : «Halbuki hakıykaten biz (bundan evvel haber) dinlemek için onun ba'zı kısımlarında oturacak yerler (bulub) oturuyorduk. Fakat şimdi kim dinleyecek olursa kendisini gözetib duran bir şihab (karşısında) bulunuyor».
Hayrat Neşriyat : 'Hâlbuki şübhesiz biz, (peygamberin gönderilmesinden önce) ondan oturulacak yerlerde (semâvât ehlini) dinlemek için otururduk. Fakat şimdi kim dinlemeye kalksa,(karşısında) kendisini (helâk etmek üzere) gözetleyen bir alev buluyor!'
İbni Kesir : Doğrusu biz; göğün dinlenebileceği bir yerinde oturmuştuk; ama şimdi kim onu dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir alev buluyor.
İskender Evrenosoğlu : Ve gerçekten biz, (meleklerin sözlerini) dinlemek için orada oturma yerlerine otururduk. Fakat şimdi, kim dinlemek isterse, onu gözleyen (izleyen) bir şihap (ateş şulesi) bulur.
Muhammed Esed : halbuki onu(n gizlediği her sırrı) dinleyebileceğimiz (uygun) yerlere kurulmuştuk ve şimdi (veya başka zaman) onu dinlemeye çalışan herkes (aynı şekilde) kendisini bekleyen bir alev ile karşılaşacaktır!
Ömer Nasuhi Bilmen : «Ve hakikaten biz dinlemek için ondan oturulacak yerlerde oturuyorduk. Fakat şimdi kim dinleyecek olursa onun için bir gözetici şihap buluyor.»
Ömer Öngüt : "Biz bundan evvel, haber işitmek için göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk. Artık şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözetleyen bir alev bulunuyor. "
Şaban Piriş : Oysa, orada bizim dinlemek için oturma yerlerimiz vardı. Şimdi kim dinlemek istese onu gözeten bir alev yakalıyor.
Suat Yıldırım : "Önceleri biz göğün bazı yerlerinde oturup dinleme merkezleri edinirdik. Ama şimdi kim dinlemeye kalkışırsa, derhal kendini gözetleyip izleyen bir alevle karşılaşıyor.
Süleyman Ateş : Ve biz onun dinlemeğe mahsus olan oturma yerlerinde oturur (gayb haberlerini dinlemeğe çalışır)dık. Artık şimdi kim dinlemek istese, kendisini gözetleyen bir ışın bulur.
Tefhim-ul Kuran : «Oysa gerçekten biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur.
Ümit Şimşek : 'Önceden, haber dinlemek için orada oturacak yerler bulup otururduk. Şimdi kim birşey dinlemeye kalksa, kendisini gözetleyen bir alev bulur.
Yaşar Nuri Öztürk : "Biz eskiden, onun, dinlemek için oturulan yerlerinde otururduk. Ama şu anda kim dinlemeye kalksa kendisini gözetleyen bir alev/ışık bulur."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}