» 72 / Cin  12:

Kuran Sırası: 72
İniş Sırası: 40
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28

 » 72 / Cin  Suresi: 12
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَأَنَّا (VÊNE) = ve ennā : biz
2. ظَنَنَّا (ƵNNE) = Zenennā : anladık
3. أَنْ (ÊN) = en :
4. لَنْ (LN) = len : asla
5. نُعْجِزَ (NACZ) = nuǎ'cize : aciz bırakamayacağımızı
6. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'ı
7. فِي (FY) = fī :
8. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzünde
9. وَلَنْ (VLN) = velen : ve asla
10. نُعْجِزَهُ (NACZH) = nuǎ'cizehu : O'nu aciz bırakamayacağımızı
11. هَرَبًا (HRBE) = heraben : kaçmakla
biz | anladık | | asla | aciz bırakamayacağımızı | Allah'ı | | yeryüzünde | ve asla | O'nu aciz bırakamayacağımızı | kaçmakla |

[] [ƵNN] [] [] [ACZ] [] [] [ERŽ] [] [ACZ] [HRB]
VÊNE ƵNNE ÊN LN NACZ ELLH FY ELÊRŽ VLN NACZH HRBE

ve ennā Zenennā en len nuǎ'cize llahe l-erDi velen nuǎ'cizehu heraben
وأنا ظننا أن لن نعجز الله في الأرض ولن نعجزه هربا

 » 72 / Cin  Suresi: 12
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأنا | VÊNE ve ennā biz And that we
ظننا ظ ن ن | ƵNN ƵNNE Zenennā anladık [we] have become certain
أن | ÊN en that
لن | LN len asla never
نعجز ع ج ز | ACZ NACZ nuǎ'cize aciz bırakamayacağımızı we will cause failure
الله | ELLH llahe Allah'ı (to) Allah
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
ولن | VLN velen ve asla and never
نعجزه ع ج ز | ACZ NACZH nuǎ'cizehu O'nu aciz bırakamayacağımızı we can escape Him
هربا ه ر ب | HRB HRBE heraben kaçmakla (by) flight.

72:12 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

biz | anladık | | asla | aciz bırakamayacağımızı | Allah'ı | | yeryüzünde | ve asla | O'nu aciz bırakamayacağımızı | kaçmakla |

[] [ƵNN] [] [] [ACZ] [] [] [ERŽ] [] [ACZ] [HRB]
VÊNE ƵNNE ÊN LN NACZ ELLH FY ELÊRŽ VLN NACZH HRBE

ve ennā Zenennā en len nuǎ'cize llahe l-erDi velen nuǎ'cizehu heraben
وأنا ظننا أن لن نعجز الله في الأرض ولن نعجزه هربا

[] [ظ ن ن] [] [] [ع ج ز] [] [] [ا ر ض] [] [ع ج ز] [ه ر ب]

 » 72 / Cin  Suresi: 12
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأنا | VÊNE ve ennā biz And that we
Vav,,Nun,Elif,
6,,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب من اخوات «ان» و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
ظننا ظ ن ن | ƵNN ƵNNE Zenennā anladık [we] have become certain
Zı,Nun,Nun,Elif,
900,50,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
لن | LN len asla never
Lam,Nun,
30,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
نعجز ع ج ز | ACZ NACZ nuǎ'cize aciz bırakamayacağımızı we will cause failure
Nun,Ayn,Cim,Ze,
50,70,3,7,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
الله | ELLH llahe Allah'ı (to) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
ولن | VLN velen ve asla and never
Vav,Lam,Nun,
6,30,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
نعجزه ع ج ز | ACZ NACZH nuǎ'cizehu O'nu aciz bırakamayacağımızı we can escape Him
Nun,Ayn,Cim,Ze,He,
50,70,3,7,5,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
هربا ه ر ب | HRB HRBE heraben kaçmakla (by) flight.
He,Re,Be,Elif,
5,200,2,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَأَنَّا: biz | ظَنَنَّا: anladık | أَنْ: | لَنْ: asla | نُعْجِزَ: aciz bırakamayacağımızı | اللَّهَ: Allah'ı | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | وَلَنْ: ve asla | نُعْجِزَهُ: O'nu aciz bırakamayacağımızı | هَرَبًا: kaçmakla |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وأنا WÊNE biz | ظننا ƵNNE anladık | أن ÊN | لن LN asla | نعجز NACZ aciz bırakamayacağımızı | الله ELLH Allah'ı | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | ولن WLN ve asla | نعجزه NACZH O'nu aciz bırakamayacağımızı | هربا HRBE kaçmakla |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ennā: biz | Zenennā: anladık | en: | len: asla | nuǎ'cize: aciz bırakamayacağımızı | llahe: Allah'ı | : | l-erDi: yeryüzünde | velen: ve asla | nuǎ'cizehu: O'nu aciz bırakamayacağımızı | heraben: kaçmakla |
Kırık Meal (Transcript) : |VÊNE: biz | ƵNNE: anladık | ÊN: | LN: asla | NACZ: aciz bırakamayacağımızı | ELLH: Allah'ı | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | VLN: ve asla | NACZH: O'nu aciz bırakamayacağımızı | HRBE: kaçmakla |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve gerçekten de iyice anladık ki yeryüzünde Allah'ı âciz bırakmamıza imkân yok ve kaçmakla da aslâ onu acze düşüremeyiz.
Adem Uğur : (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.
Ahmed Hulusi : "Biz anladık ki, arzda Allâh hükmünü geçersiz kılamayız ve kaçarak da O'nun hükmünün yerine gelmesini önleyemeyiz!"
Ahmet Tekin : 'Biz yeryüzünde Allah’ı âciz bırakamayacağımızı, koyduğu kanunların dışına çıkarak yakamızı kurtaramayacağımızı kaçarak da elinden kurtulamayacağımızı, anladık.'
Ahmet Varol : Biz, yeryüzünde Allah'ı aciz bırakamayacağımızı, (göğe) kaçmakla da O'nu aciz bırakamayacağımızı anladık.
Ali Bulaç : "Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık."
Ali Fikri Yavuz : Gerçekten biz anladık ki, Allah’ı yeryüzünde acze düşürmemize asla imkân yok, kaçmakla da hiç bir zaman O’nu âciz bırakamayız.
Bekir Sadak : «Yeryuzunde kalsak da Allah'i aciz birakamiyacagimiz, baska yere kacsak da, O'nu aciz kilamayacagimiz gercegini suphesiz anladik.»
Celal Yıldırım : Ve biz elbette Allah'ı yeryüzünde de, başka bir yere kaçsak da âciz bırakamıyacağımızı kesinlikle anladık..
Diyanet İşleri : “Muhakkak ki biz Allah’ı yeryüzünde âciz bırakamayacağımızı, kaçarak da onu âciz bırakamayacağımızı anladık.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık.'
Diyanet Vakfi : (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.
Edip Yüksel : 'Biz, yeryüzünde ALLAH'ı aciz bırakamıyacağımızı, kaçmakla da O'nu atlatamıyacağımızı anladık.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yeryüzünde aciz bırakmamıza ihtimal yok, kaçmakla da O'nu asla aciz bırakamayız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve doğrusu biz anladık ki Allahı Arzda acze düşürmemize ihtimal yok, kaçmakla da onu asla âciz bırakamayız
Fizilal-il Kuran : Yeryüzünde Allah ile baş edemeyeceğimizi ve O'ndan kaçıp kurtulamayacağımızı kesinlikle anladık.
Gültekin Onan : "Biz şüphesiz, Tanrı'yı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamayacağımızı anladık."
Hakkı Yılmaz : Ve kesinlikle, Allah'ı yeryüzünde asla âciz bırakamayacağımızı, kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağımızı iyice anladık.
Hasan Basri Çantay : «Şu hakıykatı da şübhesiz anladık ki: Yer (yüzün) de (bulunsak) da Allâhı asla aaciz bırakamayız, (göğe) kaçmakla da Onu asla aaciz kılamayız».
Hayrat Neşriyat : 'Artık şübhesiz ki biz, yeryüzünde Allah’ı aslâ âciz bırakamayacağımızı, (hem)kaçmakla da O’nu aslâ âciz bırakamayacağımızı (O’ndan kurtulamayacağımızı) sezdik (iyice anladık)!'
İbni Kesir : Doğrusu biz, yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımızı, kaçsak da O'nu asla aciz bırakamayacağımızı anladık.
İskender Evrenosoğlu : Ve gerçekten biz, yeryüzünde Allah'ı asla aciz bırakamayacağımızı anladık ve (O'ndan) kaçarak da O'nu asla aciz bırakamayız.
Muhammed Esed : Ve sonunda anladık ki yeryüzünde (hayat sürerken) Allah'a asla üstün gelemeyiz ve (yine anladık ki) (hayattan) kaçarak da O'nun hükmünden kurtulamayız.
Ömer Nasuhi Bilmen : «Ve muhakkak anladık ki, Allah'ı yerde acze düşüremeyiz ve kaçmakla da onu aciz bırakamayız.»
Ömer Öngüt : "Gerçekten biz anladık ki, Allah'ı yeryüzünde acze düşürmemize aslâ imkân yok. Başka yere kaçmakla da hiçbir zaman onu âciz bırakamayız. "
Şaban Piriş : İyice anladık ki yeryüzünde Allah’tan kaçamayız. Kaçarak ondan kurtulamayız.
Suat Yıldırım : Şunu da anladık ki, biz yerde Allah’ın iradesine karşı koyamayacağımız gibi, kaçmaya teşebbüs etmekle de O’nun elinden yakamızı kurtaramayız.
Süleyman Ateş : Biz yeryüzünde Allâh'ı âciz bırakamayacağımızı (yerden) kaçmakla da O'nu âciz bırak(ıp O'ndan kurtul)amayacağımızı anladık.
Tefhim-ul Kuran : «Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık.»
Ümit Şimşek : 'Şunu da anlamış bulunuyoruz ki, biz ne dünyada Allah'ı âciz bırakabiliriz, ne de Ondan kaçıp kurtulabiliriz.
Yaşar Nuri Öztürk : "Ve biz şunu sezdik: "Biz yeryüzünde Allah'ı asla âciz bırakamayız; kaçarak da onu âciz bırakamayız."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}