» 47 / Muhammed  16:

Kuran Sırası: 47
İniş Sırası: 95
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38

 » 47 / Muhammed  Suresi: 16
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمِنْهُمْ (VMNHM) = ve minhum : ve onlardan
2. مَنْ (MN) = men : kimisi
3. يَسْتَمِعُ (YSTMA) = yestemiǔ : seni dinler
4. إِلَيْكَ (ÎLYK) = ileyke : gelip
5. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : nihayet
6. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
7. خَرَجُوا (ḢRCVE) = ḣaracū : çıktıkları
8. مِنْ (MN) = min : -dan
9. عِنْدِكَ (AND̃K) = ǐndike : senin yanın-
10. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : derler
11. لِلَّذِينَ (LLZ̃YN) = lilleƶīne : olanlara
12. أُوتُوا (ÊVTVE) = ūtū : verilmiş
13. الْعِلْمَ (ELALM) = l-ǐlme : bilgi
14. مَاذَا (MEZ̃E) = māƶā : ne?
15. قَالَ (GEL) = ḳāle : söyledi
16. انِفًا ( ËNFE) = ānifen : az önce
17. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : onlar
18. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselerdir
19. طَبَعَ (ŦBA) = Tabeǎ : mühürlediği
20. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
21. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerini
22. قُلُوبِهِمْ (GLVBHM) = ḳulūbihim : kalbleri
23. وَاتَّبَعُوا (VETBAVE) = vettebeǔ : ve ardına düşmüş
24. أَهْوَاءَهُمْ (ÊHVEÙHM) = ehvā'ehum : keyiflerinin
ve onlardan | kimisi | seni dinler | gelip | nihayet | zaman | çıktıkları | -dan | senin yanın- | derler | olanlara | verilmiş | bilgi | ne? | söyledi | az önce | onlar | kimselerdir | mühürlediği | Allah'ın | üzerini | kalbleri | ve ardına düşmüş | keyiflerinin |

[] [] [SMA] [] [] [] [ḢRC] [] [AND̃] [GVL] [] [ETY] [ALM] [] [GVL] [ENF] [] [] [ŦBA] [] [] [GLB] [TBA] [HVY]
VMNHM MN YSTMA ÎLYK ḪT ÎZ̃E ḢRCVE MN AND̃K GELVE LLZ̃YN ÊVTVE ELALM MEZ̃E GEL ËNFE ÊVLÙK ELZ̃YN ŦBA ELLH AL GLVBHM VETBAVE ÊHVEÙHM

ve minhum men yestemiǔ ileyke Hattā iƶā ḣaracū min ǐndike ḳālū lilleƶīne ūtū l-ǐlme māƶā ḳāle ānifen ulāike elleƶīne Tabeǎ llahu ǎlā ḳulūbihim vettebeǔ ehvā'ehum
ومنهم من يستمع إليك حتى إذا خرجوا من عندك قالوا للذين أوتوا العلم ماذا قال آنفا أولئك الذين طبع الله على قلوبهم واتبعوا أهواءهم

 » 47 / Muhammed  Suresi: 16
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ومنهم | VMNHM ve minhum ve onlardan And among them
من | MN men kimisi (are some) who
يستمع س م ع | SMA YSTMA yestemiǔ seni dinler listen
إليك | ÎLYK ileyke gelip to you,
حتى | ḪT Hattā nihayet until
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
خرجوا خ ر ج | ḢRC ḢRCVE ḣaracū çıktıkları they depart
من | MN min -dan from
عندك ع ن د | AND̃ AND̃K ǐndike senin yanın- you,
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū derler they say
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne olanlara to those who
أوتوا ا ت ي | ETY ÊVTVE ūtū verilmiş were given
العلم ع ل م | ALM ELALM l-ǐlme bilgi the knowledge,
ماذا | MEZ̃E māƶā ne? """What"
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle söyledi (has) he said
آنفا ا ن ف | ENF ËNFE ānifen az önce "just now?"""
أولئك | ÊVLÙK ulāike onlar Those -
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerdir (are) the ones
طبع ط ب ع | ŦBA ŦBA Tabeǎ mühürlediği Allah has set a seal
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah has set a seal
على | AL ǎlā üzerini upon
قلوبهم ق ل ب | GLB GLVBHM ḳulūbihim kalbleri their hearts
واتبعوا ت ب ع | TBA VETBAVE vettebeǔ ve ardına düşmüş and they follow
أهواءهم ه و ي | HVY ÊHVEÙHM ehvā'ehum keyiflerinin their desires.

47:16 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve onlardan | kimisi | seni dinler | gelip | nihayet | zaman | çıktıkları | -dan | senin yanın- | derler | olanlara | verilmiş | bilgi | ne? | söyledi | az önce | onlar | kimselerdir | mühürlediği | Allah'ın | üzerini | kalbleri | ve ardına düşmüş | keyiflerinin |

[] [] [SMA] [] [] [] [ḢRC] [] [AND̃] [GVL] [] [ETY] [ALM] [] [GVL] [ENF] [] [] [ŦBA] [] [] [GLB] [TBA] [HVY]
VMNHM MN YSTMA ÎLYK ḪT ÎZ̃E ḢRCVE MN AND̃K GELVE LLZ̃YN ÊVTVE ELALM MEZ̃E GEL ËNFE ÊVLÙK ELZ̃YN ŦBA ELLH AL GLVBHM VETBAVE ÊHVEÙHM

ve minhum men yestemiǔ ileyke Hattā iƶā ḣaracū min ǐndike ḳālū lilleƶīne ūtū l-ǐlme māƶā ḳāle ānifen ulāike elleƶīne Tabeǎ llahu ǎlā ḳulūbihim vettebeǔ ehvā'ehum
ومنهم من يستمع إليك حتى إذا خرجوا من عندك قالوا للذين أوتوا العلم ماذا قال آنفا أولئك الذين طبع الله على قلوبهم واتبعوا أهواءهم

[] [] [س م ع] [] [] [] [خ ر ج] [] [ع ن د] [ق و ل] [] [ا ت ي] [ع ل م] [] [ق و ل] [ا ن ف] [] [] [ط ب ع] [] [] [ق ل ب] [ت ب ع] [ه و ي]

 » 47 / Muhammed  Suresi: 16
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ومنهم | VMNHM ve minhum ve onlardan And among them
Vav,Mim,Nun,He,Mim,
6,40,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
من | MN men kimisi (are some) who
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يستمع س م ع | SMA YSTMA yestemiǔ seni dinler listen
Ye,Sin,Te,Mim,Ayn,
10,60,400,40,70,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) imperfect verb
فعل مضارع
إليك | ÎLYK ileyke gelip to you,
,Lam,Ye,Kef,
,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
حتى | ḪT Hattā nihayet until
Ha,Te,,
8,400,,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
خرجوا خ ر ج | ḢRC ḢRCVE ḣaracū çıktıkları they depart
Hı,Re,Cim,Vav,Elif,
600,200,3,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min -dan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عندك ع ن د | AND̃ AND̃K ǐndike senin yanın- you,
Ayn,Nun,Dal,Kef,
70,50,4,20,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū derler they say
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne olanlara to those who
Lam,Lam,Zel,Ye,Nun,
30,30,700,10,50,
P – prefixed preposition lām
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
أوتوا ا ت ي | ETY ÊVTVE ūtū verilmiş were given
,Vav,Te,Vav,Elif,
,6,400,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
العلم ع ل م | ALM ELALM l-ǐlme bilgi the knowledge,
Elif,Lam,Ayn,Lam,Mim,
1,30,70,30,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
ماذا | MEZ̃E māƶā ne? """What"
Mim,Elif,Zel,Elif,
40,1,700,1,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle söyledi (has) he said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
آنفا ا ن ف | ENF ËNFE ānifen az önce "just now?"""
,Nun,Fe,Elif,
,50,80,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
أولئك | ÊVLÙK ulāike onlar Those -
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerdir (are) the ones
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
طبع ط ب ع | ŦBA ŦBA Tabeǎ mühürlediği Allah has set a seal
Tı,Be,Ayn,
9,2,70,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah has set a seal
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
على | AL ǎlā üzerini upon
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
قلوبهم ق ل ب | GLB GLVBHM ḳulūbihim kalbleri their hearts
Gaf,Lam,Vav,Be,He,Mim,
100,30,6,2,5,40,
"N – genitive feminine plural noun → Heart
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
واتبعوا ت ب ع | TBA VETBAVE vettebeǔ ve ardına düşmüş and they follow
Vav,Elif,Te,Be,Ayn,Vav,Elif,
6,1,400,2,70,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أهواءهم ه و ي | HVY ÊHVEÙHM ehvā'ehum keyiflerinin their desires.
,He,Vav,Elif,,He,Mim,
,5,6,1,,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمِنْهُمْ: ve onlardan | مَنْ: kimisi | يَسْتَمِعُ: seni dinler | إِلَيْكَ: gelip | حَتَّىٰ: nihayet | إِذَا: zaman | خَرَجُوا: çıktıkları | مِنْ: -dan | عِنْدِكَ: senin yanın- | قَالُوا: derler | لِلَّذِينَ: olanlara | أُوتُوا: verilmiş | الْعِلْمَ: bilgi | مَاذَا: ne? | قَالَ: söyledi | انِفًا: az önce | أُولَٰئِكَ: onlar | الَّذِينَ: kimselerdir | طَبَعَ: mühürlediği | اللَّهُ: Allah'ın | عَلَىٰ: üzerini | قُلُوبِهِمْ: kalbleri | وَاتَّبَعُوا: ve ardına düşmüş | أَهْوَاءَهُمْ: keyiflerinin |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ومنهم WMNHM ve onlardan | من MN kimisi | يستمع YSTMA seni dinler | إليك ÎLYK gelip | حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E zaman | خرجوا ḢRCWE çıktıkları | من MN -dan | عندك AND̃K senin yanın- | قالوا GELWE derler | للذين LLZ̃YN olanlara | أوتوا ÊWTWE verilmiş | العلم ELALM bilgi | ماذا MEZ̃E ne? | قال GEL söyledi | آنفا ËNFE az önce | أولئك ÊWLÙK onlar | الذين ELZ̃YN kimselerdir | طبع ŦBA mühürlediği | الله ELLH Allah'ın | على AL üzerini | قلوبهم GLWBHM kalbleri | واتبعوا WETBAWE ve ardına düşmüş | أهواءهم ÊHWEÙHM keyiflerinin |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve minhum: ve onlardan | men: kimisi | yestemiǔ: seni dinler | ileyke: gelip | Hattā: nihayet | iƶā: zaman | ḣaracū: çıktıkları | min: -dan | ǐndike: senin yanın- | ḳālū: derler | lilleƶīne: olanlara | ūtū: verilmiş | l-ǐlme: bilgi | māƶā: ne? | ḳāle: söyledi | ānifen: az önce | ulāike: onlar | elleƶīne: kimselerdir | Tabeǎ: mühürlediği | llahu: Allah'ın | ǎlā: üzerini | ḳulūbihim: kalbleri | vettebeǔ: ve ardına düşmüş | ehvā'ehum: keyiflerinin |
Kırık Meal (Transcript) : |VMNHM: ve onlardan | MN: kimisi | YSTMA: seni dinler | ÎLYK: gelip | ḪT: nihayet | ÎZ̃E: zaman | ḢRCVE: çıktıkları | MN: -dan | AND̃K: senin yanın- | GELVE: derler | LLZ̃YN: olanlara | ÊVTVE: verilmiş | ELALM: bilgi | MEZ̃E: ne? | GEL: söyledi | ËNFE: az önce | ÊVLÙK: onlar | ELZ̃YN: kimselerdir | ŦBA: mühürlediği | ELLH: Allah'ın | AL: üzerini | GLVBHM: kalbleri | VETBAVE: ve ardına düşmüş | ÊHVEÙHM: keyiflerinin |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve onlardan seni dinleyenler de var, sonunda yanından çıkınca kendilerine bilgi verilenlere, demin ne söylüyordu o derler; öyle kişilerdir onlar ki Allah, gönüllerini mühürlemiştir onların; onlar, kendi hevalarına, dileklerine uymaktadır.
Adem Uğur : Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.
Ahmed Hulusi : Onlardan kimi de (gelip) seni dinler. . . Nihayet senin yanından çıktıklarında kendilerine ilim verilmiş olanlara dediler ki: "Az önce ne dedi?" (Anlatılan, taşa yağmış yağmur misali akıp gitti. A. H. ). . . İşte bunlar Allâh'ın kalplerini tab'ettiği (şuurlarını örttüğü - bilinçlerini kilitlediği); sonu boş arzu ve heveslerine tâbi olmuş kimselerdir.
Ahmet Tekin : Onlardan seni dinlemeye gelenler var. Senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilen, Kur’ân’ı ve sünneti bilen kimselere alay yollu: 'O, demin ne anlattı?' diye sorarlar. İşte onlar, Allah’ın kalplerini, kafalarını anlayışsız hale getirdiği kimselerdir. Onlar sadece, şahsî arzu ve ihtiraslarına uyarlar.
Ahmet Varol : Onlardan seni dinleyenler vardır. Ancak senin yanından çıktıklarında kendilerine ilim verilmiş olanlara: 'Az önce ne söyledi?' derler. İşte onlar Allah'ın kalplerini mühürlediği ve arzularına uymuş kimselerdir.
Ali Bulaç : Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp gittikleri zaman, ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi?" İşte onlar; Allah, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır.
Ali Fikri Yavuz : O münafıklardan seni dinlemeğe gelen de var. Hatta senin yanından çıktıkları zaman, (ashabdan) kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle derler: “- O (peygamber), demin ne söyledi?” (Böylece alay ederler.) Bunlar öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini mühürlemiştir de hep hevalarına uymuşlardır.
Bekir Sadak : Putperestlerin icinde seni dinleyenler vardir; sonra senin yanindan cikinca, bilgili kimselere «Az once ne demisti?» diye sorarlar. Iste bunlar, Allah'in kalblerini muhurlemis oldugu, kendi heveslerine uyan kimselerdir.
Celal Yıldırım : Onlardan kimi sana kulak verir de senden ayrılıp dışarı çıkınca, kendilerine (az-çok) ilim verilenlere, «az önce O ne söyledi ?» diye sorarlar. İşte bunlar Allah'ın, kalblerini mühürlediği kimselerdir ve bunlar heveslerine uyanlardır.
Diyanet İşleri : Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine bilgi verilmiş olanlara, “Az önce ne söyledi?” derler. İşte bunlar, Allah’ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir.
Diyanet İşleri (eski) : Onların içinde seni dinleyenler vardır; sonra senin yanından çıkınca, bilgili kimselere 'Az önce ne demişti?' diye sorarlar. İşte bunlar, Allah'ın kalblerini mühürlemiş olduğu, kendi heveslerine uyan kimselerdir.
Diyanet Vakfi : Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara «Az önce ne demişti?» diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.
Edip Yüksel : Onlardan bazıları var ki seni dinlerler. Fakat senin yanından çıkınca, kendilerine bilgi verilmiş olanlara, 'Bu, demin ne söyledi?' diye sorarlar. İşte bunlar, ALLAH'ın kalplerini damgaladığı kimselerdir ve onlar heveslerinin ardına düşmüşlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Muhammed! Onlardan seni dinlemeye gelenler de var. Senin yanından çıktıkları zaman kendilerine ilim verilen kimselere alay yoluyla: «O demin ne söyledi?» diye sorarlar. İşte onlar Allah'ın kalplerini mühürlediği kimselerdir. Onlar sadece kendi heva ve heveslerine uyarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlardan seni dinlemeye gelen de var. Yanından çıktıkları zaman ise, kendilerine ilim verilmiş olanlara: «O, demin ne söyledi?» derler. Bunlar öyle kimselerdir ki, Allah kalplerini mühürlemiştir de hep heveslerinin ardına düşmektedirler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onlardan seni dinlemeğe gelen de var, hattâ yanından çıktıklarında kendilerine ılim verilmiş olanlara derler ki: «o, demin ne söyledi?» Bunlar öyle kimselerdir ki Allah kalblerini tab'etmiştir de hep hevaları ardına düşmektedirler
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed! Onların içinde seni dinleyenler vardır; sonra senin yanından çıkınca, bilgili kimselere «Az önce ne demişti?» diye sorarlar. İşte bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlemiş olduğu, kendi heveslerine uyan kimselerdir.
Gültekin Onan : Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp gittikleri zaman ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi?" İşte onlar; Tanrı, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi hevalarına uymuşlardır.
Hakkı Yılmaz : Onlardan sana kulak verenler de vardır. Öyle ki onlar, senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine bilgi verilen kimselere: “O, demin ne dedi?” dediler. İşte onlar, Allah'ın kalplerini damgaladığı ve kendi boş-iğreti arzularına uyan kimselerdir.
Hasan Basri Çantay : Onlardan öyle kimseler vardır ki seni dinler (ler). Nihayet yanından çıkdıkları zaman kendilerine ilim verilmiş olanlara «O, demin ne söylediydi ha?» derler. Onlar öyle kişilerdir ki Allah kalblerinin üzerine mühür basmışdır. Onlar hevaa (ve heves) lerine uymuşlardır.
Hayrat Neşriyat : Onlardan seni dinleyen kimseler de vardır. Fakat senin yanından ayrıldıkları zaman, kendilerine ilim verilmiş olanlara (sahâbelere, alaylı bir şekilde): 'Az önce ne demişti?' derler. İşte onlar öyle kimselerdir ki, (isyanlarındaki bu ısrarları yüzünden) Allah kalblerini mühürlemiştir. Çünki (onlar nefislerinin) arzularına uymuşlardır.
İbni Kesir : Onların arasında seni dinleyenler vardır. Nihayet senin yanından çıkınca, kendilerine ilim verilmiş olanlara: Az önce ne demişti? diye sorarlar. İşte bunlar, Allah'ın kalblerini mühürlemiş olduğu ve kendi heveslerine uyan kimselerdir.
İskender Evrenosoğlu : Ve seni dinleyenlerden bir kısmı, senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilenlere: “Biraz önce (O) ne dedi?” dediler. İşte onlar, Allah'ın, kalplerini mühürledikleri kişilerdir ve onlar hevalarına tâbî olanlardır.
Muhammed Esed : Şimdi bu çaresiz günahkarlar arasında seni (ey Muhammed) dinliy(or görün)enler var, ama yanından ayrıldıktan sonra (senin mesajını) anlamış olanlara (küçümseyici bir edayla) "O şimdi ne anlattı bakalım?" diye sorarlar. Böyleleri, kalpleri Allah tarafından mühürlenmiş olanlardır, çünkü onlar (her zaman) sadece kendi tutku ve ihtiraslarına uymuşlardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlardan bazı kimseler vardır ki, seni dinler, sonra senin yanından çıktıkları zaman kendilerine ilim verilmiş olanlara derler ki: «O biraz evvel ne söyledi?» Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalbleri üzerini mühürlemiştir ve hevâlarına tâbi olmuşlardır.
Ömer Öngüt : Resulüm! Onlardan seni dinlemeye gelenler de var. Fakat senin yanından çıkınca, kendilerine ilim verilen kimselere (alay yoluyla): "O demin ne demişti?" derler. İşte bunlar Allah'ın kalplerini mühürlemiş olduğu, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.
Şaban Piriş : İçlerinde seni dinleyenler vardır. Senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilenlere sorarlar: -Demin ne söylemişti? Onlar, heveslerine uyduğu için Allah, onların kalblerini mühürlemiştir.
Suat Yıldırım : Onlardan seni dinlemeye gelen de vardır. Ama ne zaman ki senin yanından çıkarlar, o vakit sana kulak verip meseleleri öğrenenlere: "Sahi, az önce o, neler söylüyordu?" diye sorarlar. İşte Allah onların kalplerini mühürlemiş ve onlar da hevalarına uymuşlardır.
Süleyman Ateş : Onlardan kimi de gelip seni dinler. Fakat senin yanından çıktıkları zaman kendilerine bilgi verilmiş olanlara: "Demin ne söyledi?" derler. Onlar Allâh'ın kalblerini mühürlediği, keyiflerinin ardına düşmüş kimselerdir.
Tefhim-ul Kuran : Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp gittikleri zaman, kendilerine ilim verilenlere derler ki: «O biraz önce ne söyledi?» İşte onlar; Allah, onların kalplerini damgalamıştır ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır.
Ümit Şimşek : Onlardan seni işitenler vardır. Fakat yanından çıktıklarında, bilgi sahibi olanlara 'Az önce ne demişti?' derler. Onlar Allah'ın kalplerini mühürlediği kimselerdir ki, heveslerinin peşine düşmüşlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : İçlerinden bir kısmı seni dinler, sonra senin yanından çıktıklarında, kendilerine ilim verilmiş olanlara şöyle sorarlar: "Az önce ne söyledi?" İşte bunlar, Allah'ın, kalplerine mühür bastığı kimselerdir, boş arzularının ardına düşmüşlerdir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}