» 46 / Ahkâf  17:

Kuran Sırası: 46
İniş Sırası: 66
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 17
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَالَّذِي (VELZ̃Y) = velleƶī : ve o kimse
2. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi
3. لِوَالِدَيْهِ (LVELD̃YH) = livālideyhi : anasına babasına
4. أُفٍّ (ÊF) = uffin : öf
5. لَكُمَا (LKME) = lekumā : size
6. أَتَعِدَانِنِي (ÊTAD̃ENNY) = eteǐdāninī : siz bana va'd mı ediyorsunuz?
7. أَنْ (ÊN) = en :
8. أُخْرَجَ (ÊḢRC) = uḣrace : benim çıkarılacağımı
9. وَقَدْ (VGD̃) = ve ḳad : gelip geçmiş iken
10. خَلَتِ (ḢLT) = ḣaleti : gelip geçmiş iken
11. الْقُرُونُ (ELGRVN) = l-ḳurūnu : nice nesiller
12. مِنْ (MN) = min :
13. قَبْلِي (GBLY) = ḳablī : benden önce
14. وَهُمَا (VHME) = ve humā : onlar ise
15. يَسْتَغِيثَانِ (YSTĞYS̃EN) = yesteğīṧāni : sığınarak
16. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'a
17. وَيْلَكَ (VYLK) = veyleke : yazık sana (dediler)
18. امِنْ ( ËMN) = āmin : iman et!
19. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
20. وَعْدَ (VAD̃) = veǎ'de : sözü
21. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
22. حَقٌّ (ḪG) = Haḳḳun : gerçektir
23. فَيَقُولُ (FYGVL) = feyeḳūlu : derken o der ki
24. مَا (ME) = mā : değildir
25. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
26. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey
27. أَسَاطِيرُ (ÊSEŦYR) = esāTīru : masallarından
28. الْأَوَّلِينَ (ELÊVLYN) = l-evvelīne : eskilerin
ve o kimse | dedi | anasına babasına | öf | size | siz bana va'd mı ediyorsunuz? | | benim çıkarılacağımı | gelip geçmiş iken | gelip geçmiş iken | nice nesiller | | benden önce | onlar ise | sığınarak | Allah'a | yazık sana (dediler) | iman et! | şüphesiz | sözü | Allah'ın | gerçektir | derken o der ki | değildir | bu | başka bir şey | masallarından | eskilerin |

[] [GVL] [VLD̃] [EFF] [] [VAD̃] [] [ḢRC] [] [ḢLV] [GRN] [] [GBL] [] [ĞVS̃] [] [] [EMN] [] [VAD̃] [] [ḪGG] [GVL] [] [] [] [SŦR] [EVL]
VELZ̃Y GEL LVELD̃YH ÊF LKME ÊTAD̃ENNY ÊN ÊḢRC VGD̃ ḢLT ELGRVN MN GBLY VHME YSTĞYS̃EN ELLH VYLK ËMN ÎN VAD̃ ELLH ḪG FYGVL ME HZ̃E ÎLE ÊSEŦYR ELÊVLYN

velleƶī ḳāle livālideyhi uffin lekumā eteǐdāninī en uḣrace ve ḳad ḣaleti l-ḳurūnu min ḳablī ve humā yesteğīṧāni llahe veyleke āmin inne veǎ'de llahi Haḳḳun feyeḳūlu hāƶā illā esāTīru l-evvelīne
والذي قال لوالديه أف لكما أتعدانني أن أخرج وقد خلت القرون من قبلي وهما يستغيثان الله ويلك آمن إن وعد الله حق فيقول ما هذا إلا أساطير الأولين

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 17
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذي | VELZ̃Y velleƶī ve o kimse But the one who
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi says
لوالديه و ل د | VLD̃ LVELD̃YH livālideyhi anasına babasına to his parents,
أف ا ف ف | EFF ÊF uffin öf """Uff"
لكما | LKME lekumā size to both of you!
أتعدانني و ع د | VAD̃ ÊTAD̃ENNY eteǐdāninī siz bana va'd mı ediyorsunuz? Do you promise me
أن | ÊN en that
أخرج خ ر ج | ḢRC ÊḢRC uḣrace benim çıkarılacağımı I will be brought forth,
وقد | VGD̃ ve ḳad gelip geçmiş iken and have already passed away
خلت خ ل و | ḢLV ḢLT ḣaleti gelip geçmiş iken and have already passed away
القرون ق ر ن | GRN ELGRVN l-ḳurūnu nice nesiller the generations
من | MN min "before me?"""
قبلي ق ب ل | GBL GBLY ḳablī benden önce "before me?"""
وهما | VHME ve humā onlar ise And they both
يستغيثان غ و ث | ĞVS̃ YSTĞYS̃EN yesteğīṧāni sığınarak seek help
الله | ELLH llahe Allah'a (of) Allah.
ويلك | VYLK veyleke yazık sana (dediler) """Woe to you!"
آمن ا م ن | EMN ËMN āmin iman et! Believe!
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
وعد و ع د | VAD̃ VAD̃ veǎ'de sözü (the) Promise
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
حق ح ق ق | ḪGG ḪG Haḳḳun gerçektir "(is) true."""
فيقول ق و ل | GVL FYGVL feyeḳūlu derken o der ki But he says,
ما | ME değildir """Not"
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
إلا | ÎLE illā başka bir şey but
أساطير س ط ر | SŦR ÊSEŦYR esāTīru masallarından (the) stories
الأولين ا و ل | EVL ELÊVLYN l-evvelīne eskilerin "(of) the former (people)."""

46:17 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve o kimse | dedi | anasına babasına | öf | size | siz bana va'd mı ediyorsunuz? | | benim çıkarılacağımı | gelip geçmiş iken | gelip geçmiş iken | nice nesiller | | benden önce | onlar ise | sığınarak | Allah'a | yazık sana (dediler) | iman et! | şüphesiz | sözü | Allah'ın | gerçektir | derken o der ki | değildir | bu | başka bir şey | masallarından | eskilerin |

[] [GVL] [VLD̃] [EFF] [] [VAD̃] [] [ḢRC] [] [ḢLV] [GRN] [] [GBL] [] [ĞVS̃] [] [] [EMN] [] [VAD̃] [] [ḪGG] [GVL] [] [] [] [SŦR] [EVL]
VELZ̃Y GEL LVELD̃YH ÊF LKME ÊTAD̃ENNY ÊN ÊḢRC VGD̃ ḢLT ELGRVN MN GBLY VHME YSTĞYS̃EN ELLH VYLK ËMN ÎN VAD̃ ELLH ḪG FYGVL ME HZ̃E ÎLE ÊSEŦYR ELÊVLYN

velleƶī ḳāle livālideyhi uffin lekumā eteǐdāninī en uḣrace ve ḳad ḣaleti l-ḳurūnu min ḳablī ve humā yesteğīṧāni llahe veyleke āmin inne veǎ'de llahi Haḳḳun feyeḳūlu hāƶā illā esāTīru l-evvelīne
والذي قال لوالديه أف لكما أتعدانني أن أخرج وقد خلت القرون من قبلي وهما يستغيثان الله ويلك آمن إن وعد الله حق فيقول ما هذا إلا أساطير الأولين

[] [ق و ل] [و ل د] [ا ف ف] [] [و ع د] [] [خ ر ج] [] [خ ل و] [ق ر ن] [] [ق ب ل] [] [غ و ث] [] [] [ا م ن] [] [و ع د] [] [ح ق ق] [ق و ل] [] [] [] [س ط ر] [ا و ل]

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 17
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذي | VELZ̃Y velleƶī ve o kimse But the one who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,
6,1,30,700,10,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine singular relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi says
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
لوالديه و ل د | VLD̃ LVELD̃YH livālideyhi anasına babasına to his parents,
Lam,Vav,Elif,Lam,Dal,Ye,He,
30,6,1,30,4,10,5,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine dual noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أف ا ف ف | EFF ÊF uffin öf """Uff"
,Fe,
,80,
N – genitive indefinite noun
اسم مجرور
لكما | LKME lekumā size to both of you!
Lam,Kef,Mim,Elif,
30,20,40,1,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person dual personal pronoun
جار ومجرور
أتعدانني و ع د | VAD̃ ÊTAD̃ENNY eteǐdāninī siz bana va'd mı ediyorsunuz? Do you promise me
,Te,Ayn,Dal,Elif,Nun,Nun,Ye,
,400,70,4,1,50,50,10,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 3rd person feminine dual imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person singular object pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل مضارع والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل والياء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
أخرج خ ر ج | ḢRC ÊḢRC uḣrace benim çıkarılacağımı I will be brought forth,
,Hı,Re,Cim,
,600,200,3,
V – 1st person singular (form IV) passive imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب
وقد | VGD̃ ve ḳad gelip geçmiş iken and have already passed away
Vav,Gaf,Dal,
6,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
حرف تحقيق
خلت خ ل و | ḢLV ḢLT ḣaleti gelip geçmiş iken and have already passed away
Hı,Lam,Te,
600,30,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
القرون ق ر ن | GRN ELGRVN l-ḳurūnu nice nesiller the generations
Elif,Lam,Gaf,Re,Vav,Nun,
1,30,100,200,6,50,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
من | MN min "before me?"""
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلي ق ب ل | GBL GBLY ḳablī benden önce "before me?"""
Gaf,Be,Lam,Ye,
100,2,30,10,
N – genitive noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وهما | VHME ve humā onlar ise And they both
Vav,He,Mim,Elif,
6,5,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRON – 3rd person dual personal pronoun
الواو عاطفة
ضمير منفصل
يستغيثان غ و ث | ĞVS̃ YSTĞYS̃EN yesteğīṧāni sığınarak seek help
Ye,Sin,Te,Ğayn,Ye,Se,Elif,Nun,
10,60,400,1000,10,500,1,50,
V – 3rd person masculine dual (form X) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'a (of) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
ويلك | VYLK veyleke yazık sana (dediler) """Woe to you!"
Vav,Ye,Lam,Kef,
6,10,30,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
آمن ا م ن | EMN ËMN āmin iman et! Believe!
,Mim,Nun,
,40,50,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb
فعل أمر
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
وعد و ع د | VAD̃ VAD̃ veǎ'de sözü (the) Promise
Vav,Ayn,Dal,
6,70,4,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
حق ح ق ق | ḪGG ḪG Haḳḳun gerçektir "(is) true."""
Ha,Gaf,
8,100,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
فيقول ق و ل | GVL FYGVL feyeḳūlu derken o der ki But he says,
Fe,Ye,Gaf,Vav,Lam,
80,10,100,6,30,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
الفاء استئنافية
فعل مضارع
ما | ME değildir """Not"
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
إلا | ÎLE illā başka bir şey but
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
أساطير س ط ر | SŦR ÊSEŦYR esāTīru masallarından (the) stories
,Sin,Elif,Tı,Ye,Re,
,60,1,9,10,200,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
الأولين ا و ل | EVL ELÊVLYN l-evvelīne eskilerin "(of) the former (people)."""
Elif,Lam,,Vav,Lam,Ye,Nun,
1,30,,6,30,10,50,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَالَّذِي: ve o kimse | قَالَ: dedi | لِوَالِدَيْهِ: anasına babasına | أُفٍّ: öf | لَكُمَا: size | أَتَعِدَانِنِي: siz bana va'd mı ediyorsunuz? | أَنْ: | أُخْرَجَ: benim çıkarılacağımı | وَقَدْ: gelip geçmiş iken | خَلَتِ: gelip geçmiş iken | الْقُرُونُ: nice nesiller | مِنْ: | قَبْلِي: benden önce | وَهُمَا: onlar ise | يَسْتَغِيثَانِ: sığınarak | اللَّهَ: Allah'a | وَيْلَكَ: yazık sana (dediler) | امِنْ: iman et! | إِنَّ: şüphesiz | وَعْدَ: sözü | اللَّهِ: Allah'ın | حَقٌّ: gerçektir | فَيَقُولُ: derken o der ki | مَا: değildir | هَٰذَا: bu | إِلَّا: başka bir şey | أَسَاطِيرُ: masallarından | الْأَوَّلِينَ: eskilerin |
Kırık Meal (Harekesiz) : |والذي WELZ̃Y ve o kimse | قال GEL dedi | لوالديه LWELD̃YH anasına babasına | أف ÊF öf | لكما LKME size | أتعدانني ÊTAD̃ENNY siz bana va'd mı ediyorsunuz? | أن ÊN | أخرج ÊḢRC benim çıkarılacağımı | وقد WGD̃ gelip geçmiş iken | خلت ḢLT gelip geçmiş iken | القرون ELGRWN nice nesiller | من MN | قبلي GBLY benden önce | وهما WHME onlar ise | يستغيثان YSTĞYS̃EN sığınarak | الله ELLH Allah'a | ويلك WYLK yazık sana (dediler) | آمن ËMN iman et! | إن ÎN şüphesiz | وعد WAD̃ sözü | الله ELLH Allah'ın | حق ḪG gerçektir | فيقول FYGWL derken o der ki | ما ME değildir | هذا HZ̃E bu | إلا ÎLE başka bir şey | أساطير ÊSEŦYR masallarından | الأولين ELÊWLYN eskilerin |
Kırık Meal (Okunuş) : |velleƶī: ve o kimse | ḳāle: dedi | livālideyhi: anasına babasına | uffin: öf | lekumā: size | eteǐdāninī: siz bana va'd mı ediyorsunuz? | en: | uḣrace: benim çıkarılacağımı | ve ḳad: gelip geçmiş iken | ḣaleti: gelip geçmiş iken | l-ḳurūnu: nice nesiller | min: | ḳablī: benden önce | ve humā: onlar ise | yesteğīṧāni: sığınarak | llahe: Allah'a | veyleke: yazık sana (dediler) | āmin: iman et! | inne: şüphesiz | veǎ'de: sözü | llahi: Allah'ın | Haḳḳun: gerçektir | feyeḳūlu: derken o der ki | : değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | esāTīru: masallarından | l-evvelīne: eskilerin |
Kırık Meal (Transcript) : |VELZ̃Y: ve o kimse | GEL: dedi | LVELD̃YH: anasına babasına | ÊF: öf | LKME: size | ÊTAD̃ENNY: siz bana va'd mı ediyorsunuz? | ÊN: | ÊḢRC: benim çıkarılacağımı | VGD̃: gelip geçmiş iken | ḢLT: gelip geçmiş iken | ELGRVN: nice nesiller | MN: | GBLY: benden önce | VHME: onlar ise | YSTĞYS̃EN: sığınarak | ELLH: Allah'a | VYLK: yazık sana (dediler) | ËMN: iman et! | ÎN: şüphesiz | VAD̃: sözü | ELLH: Allah'ın | ḪG: gerçektir | FYGVL: derken o der ki | ME: değildir | HZ̃E: bu | ÎLE: başka bir şey | ÊSEŦYR: masallarından | ELÊVLYN: eskilerin |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve öbürü de, anasına babasına, uf sizden, tekrar kabirden çıkacağımı mı söylüyor, buna inanmaya mı çağırıyorsunuz beni? Ve benden önce nice nesiller gelip geçti demiştir ve onlar da Allah'a yalvarırlar da yazık sana derler, inan, şüphe yok ki Allah'ın vaadi gerçektir, derken o, bu der, eskilerin masallarından başka bir şey değil.
Adem Uğur : Ana ve babasına: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babası Allah'ın yardımına sığınarak: Yazıklar olsun sana! İman et. Allah'ın vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der.
Ahmed Hulusi : O (kişi) ki, ana-babasına: "Öf be! Benden önce nice nesiller gelip geçtiği hâlde, (bâ's olunmamla) çıkarılmamla mı beni tehdit ediyorsunuz?" dedi. . . O ikisi (ana-babası) de Allâh'tan yardım isteyerek: "Yazıklar olsun sana, iman et! Muhakkak ki Allâh'ın vaadi haktır" (dediler). . . (O ise): "Bu, öncekilerin masallarından başka değil" demekte devam eder!
Ahmet Tekin : Ana ve babasına: 'Canımı sıktığınız yeter! Benden önce sayısız nesiller geçip gittiği halde, hiç birisinde diriliş belirtileri görülmezken, siz, bana öldükten sonra tekrar diriltilip kabrimden çıkarılacağımı mı va’dediyorsunuz?' diyen kimseye, anne, babası Allah’a sığınarak: 'Aman, nasıl düşünüyorsun evladım! Gel iman et. Allah’ın va’di haktır, doğrudur' dediklerinde, oğulları: 'Bu Kur’ân kesinlikle öncekilerin masallarıdır.' der.
Ahmet Varol : Fakat o kimse ki, anne babasına: 'Öff size! Benden önce nice nesiller geçtiği halde benim (yeniden diriltilip) çıkarılacağımı mı vaad ediyorsunuz!' der. Onlarsa Allah'a sığınarak: 'Yazık sana iman et. Şüphe yok ki, Allah'ın vaadi gerçektir' derler. O da: 'Bu (Kur'an), öncekilerin masallarından başka bir şey değildir' der.
Ali Bulaç : O kimse ki, anne ve babasına: "Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi (anne ve babası) ise Allah'a yakararak: "Yazıklar sana, iman et, şüphesiz Allah'ın va'di haktır." (derler; fakat) O: "Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir" der.
Ali Fikri Yavuz : (Kendisini Allah’a ve ahiret gününe iman etmiye davet ettikleri zaman), ana ve babasına: “- Öf size, (usandım sizden)! Benden evvel ne kadar nesiller gelib geçtiği (ve hiç biri dirilmediği) halde, beni (kabirden dirilib) çıkarılmakla mı korkutuyorsunuz?” diyen kimse var ya; ana ve babası kendisinden Allah’a elamân çekerek: “- Yazık sana; imana gel. Muhakkak ki Allah’ın vaadi bir gerçektir, (vukubulacaktır).” diyorlar da, o yine diyor ki: “- Bu dediğiniz, (beni imana davet ettiğiniz şeyler) evvelkilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir.”
Bekir Sadak : (17-18) Annesine babasina: «Of ikinizden ; benden once nice nesiller gelip gecmisken beni tekrar diriltilmemle mi tehdit ediyorsunuz?» diyen kimseye, anne babasi Allah'a siginarak: «Sana yaziklar olsun! Inan; dogrusu Allah'in sozu gercektir» dedikleri halde: «Bu, Kuran oncekilerin masallarindan baska bir sey degildir» diye cevap verenler iste onlar kendilerinden once cinlerden ve insanlardan gelip gecmis ummetler icinde, Allah'in azap vadinin aleyhlerinde gerceklestigi kimselerdir. Dogrusu onlar husranda olanlardir.
Celal Yıldırım : O kimse ki, ana-babasına «üf be ikinize I Benden önce nice nice kuşaklar gelip geçtiği halde siz beni tekrar dirilip topraktan çıkarılacağımla mı tehdîd ediyorsunuz ?» derken, ana-babası Allah'a sığınıp O'nun yardımını dileyerek ona : «Yazıklar olsun sana I İmân et.. Şüphesiz ki, Allah'ın verdiği söz hakktır,» derler. O da : «Bu (Kur'ân veya sizin anlattıklarınız), eskilerin masallarından başka bir şey değildir,» diye cevap verir.
Diyanet İşleri : Anne ve babasına, “Öf size! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken, beni tekrar diriltilecek olmakla mı tehdit ediyorsunuz?” diyen kimseye, onlar Allah’a sığınarak, “Yazıklar olsun sana! İman et, Allah’ın va’di gerçektir” diyorlar, o da, “Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir” diyordu.
Diyanet İşleri (eski) : (17-18) Annesine babasına: 'Of ikinizden; benden önce nice nesiller gelip geçmişken beni tekrar diriltilmemle mi tehdit ediyorsunuz?' diyen kimseye, anne babası Allah'a sığınarak: 'Sana yazıklar olsun! İnan; doğrusu Allah'ın sözü gerçektir' dedikleri halde: 'Bu, Kuran öncekilerin masallarından başka bir şey değildir' diye cevap verenler işte onlar kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş ümmetler içinde, Allah'ın azap vadinin aleyhlerinde gerçekleştiği kimselerdir. Doğrusu onlar hüsranda olanlardır.
Diyanet Vakfi : Ana ve babasına: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babası Allah'ın yardımına sığınarak: Yazıklar olsun sana! İman et. Allah'ın vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der.
Edip Yüksel : Öte yanda bir başkası var ki anne babasına, 'Öf size, benden önce nice kuşaklar geçmiş olmasına rağmen benim diriltileceğimi mi iddia ediyorsunuz?' O ikisi ise ALLAH'a sığınarak: 'Yazık sana; lütfen inan. ALLAH'ın sözü gerçektir.' Bunun üzerine o, 'Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değil,' der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ana ve babasına: «Öf size! Siz bana öldükten sonra tekrar dirilip kabrimden çıkarılacağımı mı vaad ediyorsunuz? Oysa benden önce nice nesiller gelip geçmiştir.» diyen kimseye ana ve babası Allah'a sığınarak «Yazıklar olsun sana! Gel iman et, şüphesiz ki, Allah'ın vaadi gerçektir.» dediklerinde o: «Bu Kur'ân öncekilerin masallarından başka bir şey değildir» diyordu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Anasına babasına: «Of size! Siz bana, benden önce nice kuşaklar geçmiş iken, tekrar çıkarılacağımı mı va'd ediyorsunuz?» diyen kimseye anası babası Allah'a el'eman çekerek (sığınarak): «Yazık sana; iman et! Kesinlikle Allah'ın va'di gerçektir.» diyorlar da o, yine: «Bu eskilerin uydurmalarından başka birşey değildir!» diyor.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şöylesi ise ki: «anasına babasına of size, dedi: bana çıkarılacağımı mı va'dediyorsunuz? Halbuki benden evvel nice karnlar geçmiş; ikisi de Allaha el'eman çekerek yazık sana, iymana gel, her halde Allahın va'di haktır diyorlar da o yine diyor ki: bu, eskilerin esatîrinden başka bir şey değildir
Fizilal-il Kuran : Fakat o kimse ki anasına babasına: «Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken benim öldükten sonra dirilip çıkarılacağımı mı bana va'dediyorsunuz?» dedi. Onlarsa Allah'a sığınarak «Yazık sana, etme, gel inan; Allah'ın sözü gerçektir» derken O; «Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir» der.
Gültekin Onan : O kimse ki, anne ve babasına: "Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi (anne ve babası) ise Tanrı'ya yakararak: "Yazıklar sana, inan, şüphesiz Tanrı'nın vaadi haktır" (derler; fakat) O: "Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir" der.
Hakkı Yılmaz : Ve anasına-babasına: “Öf size! Siz beni, benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken çıkarılmakla/ öldükten sonra dirilmekle mi tehdit ediyorsunuz?” diyen kimse… Ve anası-babası, Allah'a yalvararak: “Yazık sana! Gel iman et, şüphesiz ki, Allah'ın vaadi gerçektir” der. Sonra da o: “Bu Kur’ân, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir” der.
Hasan Basri Çantay : Ana ve babasına: «Of size, benden evvel nice nice nesiller gelib geçtiği halde beni (tekrar dirilib kabrimden) çıkarılacağımla mı tehdîd ediyorsunuz?» diyen (adam yok mu?) anası, babası Allaha yalvarırlar, (ona) «Yazık sana. İman et. Allahın va'di şübhesiz hakdır» (derler). O ise «Bu (dediğiniz) evvelkilerin masallarından başkası değildir» der.
Hayrat Neşriyat : Fakat o kimse ki, ana-babasına: 'Öf ikinize! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken, (siz) beni (kabirden) çıkarılmakla mı tehdîd ediyorsunuz?' dedi. Onlar (ana-babası) ise, Allah’dan yardım isteyerek: 'Yazıklar olsun sana! Îmân et! Elbette Allah’ın va'di haktır!'(dedikleri hâlde, o) diyordu ki: 'Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir!'
İbni Kesir : Anne ve babasına: Of sizden, benden önce nice nesiller gelip geçmişken beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, anne ve babası Allah'a sığınarak: Yazıklar olsun sana. İman et, muhakkak ki Allah'ın vaadi haktır dedikleri halde; bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der.
İskender Evrenosoğlu : Ve o, anne ve babasına: “İkinize de off (ikinizden de bıktım), daha önce (nice) nesiller gelip geçmişken, benim topraktan diriltilerek çıkarılacağımı mı vaadediyorsunuz?” dedi. Ve onlar (anne ve babası) Allah'tan yardım isteyerek: “Kendine yazık (ediyorsun), îmân et. Muhakkak ki Allah'ın vaadi haktır.” (dediler). Bunun üzerine (o) şöyle dedi: “Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir.”
Muhammed Esed : Fakat (öyle insan da var ki) kendisine Allah'a inanmayı her tavsiye ettiklerinde anne babasına, "Yuh olsun size!" diye çıkışır, "Benden önce (bu kadar çok) insan gelip geçmişken (öldükten sonra) tekrar diriltileceğimizi mi söylüyorsunuz?" Onlar ise Allah'ın yardımı için dua eder ve "Yazık sana!" derler, "Çünkü Allah'ın vaadi her zaman doğru çıkar!" O da: "Bu, eski zamanların masallarından başka bir şey değil!" diye cevap verir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o kimse ki, anasına babasına dedi ki: «Üf ikinize! Beni korkutuyor musunuz ki, ben çıkarılacağım? Halbuki, benden evvel nice nesiller gelip geçmiştir.» Anası ile babası ise Allah'tan medet istiyor: «Yazık sana! İmân et, şüphe yok ki, Allah'ın vaadi haktır (diyorlardı).» Oğulları ise hemen diyordu ki, «Bu (dediğiniz), evvelkilerin efsanelerinden başka değildir.»
Ömer Öngüt : Annesine ve babasına: "Öf size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni (mezardan) çıkartılmakla mı tehdit ediyorsunuz?" diyen kimseye, anne ve babası Allah'a sığınarak: "Yazıklar olsun sana! İman et! Allah'ın vaadi gerçektir. " dedikleri halde: "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir. " der.
Şaban Piriş : Anne ve babasına: -Öf be siz de, benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken beni yeniden diriltilip, çıkartılmakla mı tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, anne ve babası Allah’a sığınarak: -Yazıklar olsun sana, iman et, şüphesiz Allah’ın vaadi haktır. (derler. O ise:) -Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir, diye cevap verir.
Suat Yıldırım : Fakat bir de öyleleri var ki, kendisini imana dâvet eden anne ve babasına: "Öf be! (Yetti artık!) Benden önce nice nesiller ölüp de geri dönmediği halde, siz beni mezarımdan dirilip çıkarılmakla mı korkutuyorsunuz!" derken, onlar, Allah’a sığınıp yalvararak oğullarına: "Yazık ediyorsun kendine! derler, imana gel, Allah’ın vâdi elbette gerçektir." O ise yine de: "Bu âhiret inancı eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diye diretir.
Süleyman Ateş : Fakat o kimse ki anasına, babasına: "Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmiş, (kimse geri gelmemiş) iken siz benim (diriltilip) çıkarılacağımı mı bana va'dediyor (beni bununla mı tehdidediyor)sunuz?" dedi. Onlarsa Allah'a sığınarak: "Yazık sana, (etme, gel) inan; Allâh'ın sözü gerçektir" derken o: "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir." der.
Tefhim-ul Kuran : O kimse ki, anne ve babasına: «Öf size, benden önce nice kuşaklar gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?» dedi. O ikisi (anne ve babası) ise, Allah'a yakararak: «Yazıklar sana, iman et, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır.» (derler; fakat) O: «Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir» der.
Ümit Şimşek : Anne-babasına 'Öf size! Benden önce nice nesiller geçip gitmişken, siz hâlâ beni tekrar diriltilmekle mi korkutuyorsunuz?' diyen kimseye gelince: Anne-babası Allah'tan yardım isteyerek, 'Yazık sana! Allah'ın vaadi gerçektir' demekte, o ise 'Bu eskilerin efsanelerinden başka birşey değil' diye cevap vermektedir.
Yaşar Nuri Öztürk : Birisi de ana babasına: "Yazık size, benden önce bir yığın nesil gelip geçtiği halde, siz bana, benim diriltileceğimi mi söylüyorsunuz?" dedi. Onlarsa; Allah'a sığınarak, "Yazıklar olsun; inansana, Allah'ın vaadi haktır" diye vahlanınca o şöyle dedi: "Bu, öncekilerin masallarından başkası değil!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}