» 45 / Câsiye  9:

Kuran Sırası: 45
İniş Sırası: 65
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37

 » 45 / Câsiye  Suresi: 9
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : zaman
2. عَلِمَ (ALM) = ǎlime : öğrendiği
3. مِنْ (MN) = min : -den
4. ايَاتِنَا ( ËYETNE) = āyātinā : bizim ayetlerimiz-
5. شَيْئًا (ŞYÙE) = şey'en : bir şey
6. اتَّخَذَهَا (ETḢZ̃HE) = tteḣaƶehā : onu edinir
7. هُزُوًا (HZVE) = huzuven : alay konusu
8. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : işte
9. لَهُمْ (LHM) = lehum : öyleleri için vardır
10. عَذَابٌ (AZ̃EB) = ǎƶābun : bir azab
11. مُهِينٌ (MHYN) = muhīnun : alçaltıcı
zaman | öğrendiği | -den | bizim ayetlerimiz- | bir şey | onu edinir | alay konusu | işte | öyleleri için vardır | bir azab | alçaltıcı |

[] [ALM] [] [EYY] [ŞYE] [EḢZ̃] [HZE] [] [] [AZ̃B] [HVN]
VÎZ̃E ALM MN ËYETNE ŞYÙE ETḢZ̃HE HZVE ÊVLÙK LHM AZ̃EB MHYN

ve iƶā ǎlime min āyātinā şey'en tteḣaƶehā huzuven ulāike lehum ǎƶābun muhīnun
وإذا علم من آياتنا شيئا اتخذها هزوا أولئك لهم عذاب مهين

 » 45 / Câsiye  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā zaman And when
علم ع ل م | ALM ALM ǎlime öğrendiği he knows
من | MN min -den of
آياتنا ا ي ي | EYY ËYETNE āyātinā bizim ayetlerimiz- Our Verses,
شيئا ش ي ا | ŞYE ŞYÙE şey'en bir şey anything,
اتخذها ا خ ذ | EḢZ̃ ETḢZ̃HE tteḣaƶehā onu edinir he takes them
هزوا ه ز ا | HZE HZVE huzuven alay konusu (in) ridicule.
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte Those -
لهم | LHM lehum öyleleri için vardır for them
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azab (is) a punishment
مهين ه و ن | HVN MHYN muhīnun alçaltıcı humiliating.

45:9 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

zaman | öğrendiği | -den | bizim ayetlerimiz- | bir şey | onu edinir | alay konusu | işte | öyleleri için vardır | bir azab | alçaltıcı |

[] [ALM] [] [EYY] [ŞYE] [EḢZ̃] [HZE] [] [] [AZ̃B] [HVN]
VÎZ̃E ALM MN ËYETNE ŞYÙE ETḢZ̃HE HZVE ÊVLÙK LHM AZ̃EB MHYN

ve iƶā ǎlime min āyātinā şey'en tteḣaƶehā huzuven ulāike lehum ǎƶābun muhīnun
وإذا علم من آياتنا شيئا اتخذها هزوا أولئك لهم عذاب مهين

[] [ع ل م] [] [ا ي ي] [ش ي ا] [ا خ ذ ] [ه ز ا] [] [] [ع ذ ب] [ه و ن]

 » 45 / Câsiye  Suresi: 9
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
علم ع ل م | ALM ALM ǎlime öğrendiği he knows
Ayn,Lam,Mim,
70,30,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
من | MN min -den of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
آياتنا ا ي ي | EYY ËYETNE āyātinā bizim ayetlerimiz- Our Verses,
,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
,10,1,400,50,1,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
شيئا ش ي ا | ŞYE ŞYÙE şey'en bir şey anything,
Şın,Ye,,Elif,
300,10,,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
اتخذها ا خ ذ | EḢZ̃ ETḢZ̃HE tteḣaƶehā onu edinir he takes them
Elif,Te,Hı,Zel,He,Elif,
1,400,600,700,5,1,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل ماض و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
هزوا ه ز ا | HZE HZVE huzuven alay konusu (in) ridicule.
He,Ze,Vav,Elif,
5,7,6,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte Those -
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
لهم | LHM lehum öyleleri için vardır for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azab (is) a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
مهين ه و ن | HVN MHYN muhīnun alçaltıcı humiliating.
Mim,He,Ye,Nun,
40,5,10,50,
N – nominative masculine indefinite (form IV) active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: zaman | عَلِمَ: öğrendiği | مِنْ: -den | ايَاتِنَا: bizim ayetlerimiz- | شَيْئًا: bir şey | اتَّخَذَهَا: onu edinir | هُزُوًا: alay konusu | أُولَٰئِكَ: işte | لَهُمْ: öyleleri için vardır | عَذَابٌ: bir azab | مُهِينٌ: alçaltıcı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E zaman | علم ALM öğrendiği | من MN -den | آياتنا ËYETNE bizim ayetlerimiz- | شيئا ŞYÙE bir şey | اتخذها ETḢZ̃HE onu edinir | هزوا HZWE alay konusu | أولئك ÊWLÙK işte | لهم LHM öyleleri için vardır | عذاب AZ̃EB bir azab | مهين MHYN alçaltıcı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: zaman | ǎlime: öğrendiği | min: -den | āyātinā: bizim ayetlerimiz- | şey'en: bir şey | tteḣaƶehā: onu edinir | huzuven: alay konusu | ulāike: işte | lehum: öyleleri için vardır | ǎƶābun: bir azab | muhīnun: alçaltıcı |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: zaman | ALM: öğrendiği | MN: -den | ËYETNE: bizim ayetlerimiz- | ŞYÙE: bir şey | ETḢZ̃HE: onu edinir | HZVE: alay konusu | ÊVLÙK: işte | LHM: öyleleri için vardır | AZ̃EB: bir azab | MHYN: alçaltıcı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve âyetlerimizden bir şey öğrendi mi onu alaya alır; onlar, öyle kişilerdir ki onlaradır aşağılatıcı azap.
Adem Uğur : (O) âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
Ahmed Hulusi : İşaretlerimizden bir şey ulaştığında, onları alaya alır! İşte onlar içindir aşağılayıcı azap!
Ahmet Tekin : Âyetlerimizden bir şey öğrendikleri zaman onu alay konusu yapıyorlar. İşte onlar için alçaltıcı, zillete düşürücü bir azap vardır.
Ahmet Varol : Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.
Ali Bulaç : Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.
Ali Fikri Yavuz : (Kur’an) ayetlerimizden bir şey ona ulaşıb da Kur’an’dan olduğunu bilince, onu eğlenceye alır. İşte bu halde olanlar (var ya), onlar için perişan edici bir azap vardır.
Bekir Sadak : (9-10) Ayetlerimizden bir sey ogrendiginde onu alaya alir. Iste bunlara alcaltici bir azap ve ardindan da cehennem vardir. Kazandiklari seyler de, Allah'i birakip edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Buyut azap onlaradir.
Celal Yıldırım : Âyetlerimizden bir şey anlayıp öğrenince onu alay konusu edinir. İşte bunlar için horlayıcı, alçaltıcı, aşağılayıcı bir azâb vardır.
Diyanet İşleri : Âyetlerimizden bir şey öğrenince onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
Diyanet İşleri (eski) : (9-10) Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır.
Diyanet Vakfi : (O) âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
Edip Yüksel : Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onu alaya alır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Âyetlerimizden birşey öğrendiği zaman, onu alaya alıyor. İşte onlar için rezil ve rüsvay edici bir azap vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ayetlerimizden birşey öğrendiği vakit, onu alaya alır. İşte onlar için horlayıcı bir azap vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Âyetlerimizden bir şey, ma'lûmu olduğu vakıt da onu eğlenceye tutar, işte onlar için mühîn bir azâb var
Fizilal-il Kuran : Ayetlerimizden birşey öğrendiği zaman onunla alay eder. İşte böyleleri için alçaltıcı azab vardır.
Gültekin Onan : Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.
Hakkı Yılmaz : (9,10) "Ve o, âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, onu alaya alıyor. İşte onlar için horlayıcı bir azap; ötelerinde cehennem vardır. Kazandıkları şeyler ve Allah'ın astlarından edindikleri koruyucu, yol gösterici yakınlar, kendilerine hiçbir şekilde yararlı olmaz. Ve onlar için büyük bir azap vardır. "
Hasan Basri Çantay : Âyetlerimizden bir şey'e muttali' olduğu zaman o, bunu eğlenti edinir, işte onlar böyle. Onlar için zillet verici bir azâb vardır,
Hayrat Neşriyat : Çünki (o), âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, onları alaya alır. İşte onlar yok mu, kendileri için (pek) aşağılayıcı bir azab vardır!
İbni Kesir : Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte onlara, horlayıcı bir azab vardır.
İskender Evrenosoğlu : Âyetlerimizden bir şey öğrendikleri zaman onu alay konusu edinirler. İşte onlar; onlar için alçaltıcı azap vardır.
Muhammed Esed : Çünkü o, mesajlarımızdan birinin farkına vardığında onu hemen küçümseyip alaya alır. Böylelerini alçaltıcı bir azap beklemektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ayetlerimizden bir şeyi bildiği zaman da onu eğlence edinmiş olur. Onlar var ya, onlar için pek zillet veren bir azab vardır.
Ömer Öngüt : O bizim âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, onlarla alay eder. İşte öyleleri için alçaltıcı bir azap vardır.
Şaban Piriş : Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onu alaya alır. İşte onlar, onlar için alçaltıcı bir azap var!
Suat Yıldırım : Ayetlerimizden öğrendiği bir şeyler olursa, onları alaya alır. İşte onlara hor ve zelil edecek bir azabın geleceğini müjdele!
Süleyman Ateş : O, bizim âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onunla alay eder. İşte öyleleri için alçaltıcı bir azâb vardır.
Tefhim-ul Kuran : Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, onu alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.
Ümit Şimşek : Âyetlerimizden birşey öğrendiği zaman ise onu alaya alır. Onlar için hor ve hakir edici bir azap vardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Ayetlerimizden birşeyin bilgisine ulaşınca, alaya aldı onu. İşte onlar içindir horlayıp yere batıran bir azap.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}