Ahmet Tekin Meali |
|
Andolsun, güneşe ve kuşluk vaktindeki parıltısına.(91:1) | |
Andolsun, yansıdığı kadarıyla ışığını aksettirdiği, yerini tuttuğu güneşi izlediği zaman aya!(91:2) | |
Andolsun, güneşi açtığı zaman gündüze,(91:3) | |
Andolsun güneşi bürüdüğü zaman geceye.(91:4) | |
Andolsun gökyüzüne ve Allahın, göğü kurarken koyduğu kanunlara ve kullandığı tekniğe!(91:5) | |
Andolsun yeryüzüne ve Allahın, yeryüzünü düzenlediği ölçüye, plana, hesaba!(91:6) | |
Andolsun nefse ve onu yaratılış amacına uygun dengeli muhkem hale getirerek verdiği özelliklere ve kabiliyetlere!(91:7) | |
Andolsun nefsi, insanı, ahlâkî zaaflarla, vicdan azabıyla; takva esaslarını-Kur’ân esaslarını benimseme ve hayata geçirme, Allah’a sığınma, emirlerine yapışma, günahlardan arınma, azaptan korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla özgürce şahsiyetini geliştirme, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma kabiliyetiyle donatana!(91:8) | |
Elbette nefsini temizleyip arındıran kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa ermiştir.(91:9) | |
Nefsini korumayıp, günahlarla alçaltarak kirleten, fesada uğratan hilekâr kimseler zarar edip hüsrana uğradı.(91:10) | |
Semûd, azgınlığından, taşkınlığından dolayı hakkı yalanladı.(91:11) | |
(11-12) Semud milleti, içlerinden en azgını ileri atılınca, azgınlığı yüzünden peygamberleri yalanladı.(91:12) | |
Allah’ın Rasulü, Sâlih onlara:
'Bu, Allah’ın dişi devesine ve onun su içme günündeki hakkına dokunmayın.' dedi.(91:13) | |
Sâlih’i yalanladılar ve dişi deveyi kılıçla bacaklarından biçerek öldürdüler. Rableri de günahları sebebiyle onlara ağır bir ceza uyguladı. Orayı yerle bir etti.(91:14) | |
Azılı şakî yaptığının bir bedeli olacağından korkmuyor; Sâlih de bunun ümmetine, mü’minlere bir zararı dokunacağı endişesini taşımıyordu.(91:15) | |