» 66 / Tahrîm  Suresi:

Kuran Sırası: 66
İniş Sırası: 107

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | lime: niçin? | tuHarrimu: haram kılıyorsun | : şeyi | eHalle: helal kıldığı | llahu: Allah'ın | leke: sana | tebteğī: isteyerek | merDāte: hatırını | ezvācike: eşlerinin | vallahu: Allah | ğafūrun: bağışlayadır | raHīmun: esirgeyendir | (66:1)
|ḳad: andolsun | feraDe: meşru' kılmıştır | llahu: Allah | lekum: size | teHillete: çözmeyi | eymānikum: yeminlerinizi | vallahu: ve Allah | mevlākum: sizin sahibinizdir | ve huve: ve O | l-ǎlīmu: bilendir | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibidir | (66:2)
|ve iƶ: ve hani | eserra: gizlice söylemişti | n-nebiyyu: peygamber | ilā: | beǎ'Di: birine | ezvācihi: eşlerinden | Hadīṧen: bir söz | fe lemmā: ne zaman ki | nebbeet: (eşi) haber verdi | bihi: onu (sözü) | ve eZherahu: ve onu muttali kıldı | llahu: Allah | ǎleyhi: ona (peypambere) | ǎrrafe: bildirmişti | beǎ'Dehu: onun bir kısmını | ve eǎ'raDe: ve vazgeçmişti | ǎn: -ndan da | beǎ'Din: bir kısmı- | felemmā: ne zaman ki | nebbeehā: eşine haber verince | bihi: bunu | ḳālet: (eşi) dedi | men: kim? | enbeeke: sana söyledi | hāƶā: bunu | ḳāle: dedi ki | nebbeeniye: bana söyledi | l-ǎlīmu: bilen | l-ḣabīru: haber alan | (66:3)
|in: eğer | tetūbā: ikiniz tevbe ederseniz | ilā: | llahi: Allah'a | feḳad: dolayı | Sağat: sapmış olmasından | ḳulūbukumā: kalblerinizin | vein: ve eğer | teZāherā: birbirinize arka olursanız | ǎleyhi: ona karşı | feinne: şüphesiz | llahe: Allah'tır | huve: O | mevlāhu: onun koruyucusu | ve cibrīlu: ve Cibril'dir | ve SāliHu: ve iyileridir | l-mu'minīne: mü'minlerin | velmelāiketu: ve melekler | beǎ'de: sonra | ƶālike: bundan | Zehīrun: ona arkadır | (66:4)
|ǎsā: belki de | rabbuhu: onun Rabbi | in: eğer | Talleḳakunne: o sizi boşarsa | en: | yubdilehu: onu değiştirir | ezvācen: eşlerle | ḣayran: daha hayırlı | minkunne: sizden | muslimātin: (kendisini Allah'a) teslim eden | mu'minātin: inanan | ḳānitātin: gönülden ita'at eden | tāibātin: tevbe eden | ǎābidātin: ibadet eden | sāiHātin: seyahat eden | ṧeyyibātin: dul | ve ebkāran: ve bakire | (66:5)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | ḳū: koruyun | enfusekum: kendinizi | ve ehlīkum: ve ailenizi | nāran: bir ateşten | veḳūduhā: onun yakıtı ise | n-nāsu: insanlardır | velHicāratu: ve taşlardır | ǎleyhā: onun başında | melāiketun: melekler vardır | ğilāZun: gayet katı | şidādun: şiddetli | : | yeǎ'Sūne: karşı gelmeyen | llahe: Allah'ın | : şeye | emerahum: kendilerine buyurduğu | veyef'ǎlūne: ve yapan | : şeyi | yu'merūne: emredildikleri | (66:6)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | : | teǎ'teƶirū: özür dilemeyin | l-yevme: bugün | innemā: çünkü ancak | tuczevne: siz cezalandırılıyorsunuz | : şeylerle | kuntum: olduğunuz | teǎ'melūne: yapıyor(lar) | (66:7)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | tūbū: tevbe edin | ilā: | llahi: Allah'a | tevbeten: tevbe ile | neSūHen: yürekten | ǎsā: umulur ki | rabbukum: Rabbiniz | en: | yukeffira: örter | ǎnkum: sizden | seyyiātikum: kötülüklerinizi | ve yudḣilekum: sizi sokar | cennātin: cennetlere | tecrī: akan | min: | teHtihā: altlarından | l-enhāru: ırmaklar | yevme: günde | : | yuḣzī: utandırmayacağı | llahu: Allah'ın | n-nebiyye: peygamberi | velleƶīne: ve olanları | āmenū: inanmış | meǎhu: onunla beraber | nūruhum: onların nuru | yes'ǎā: koşar | beyne: önleriden | eydīhim: önleriden | ve bieymānihim: ve sağ yanlarından | yeḳūlūne: derler ki | rabbenā: Rabbimiz | etmim: tamamla | lenā: bize | nūranā: nurumuzu | veğfir: ve bağışla | lenā: bizi | inneke: doğrusu senin | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: gücün yeter | (66:8)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: Peygamber | cāhidi: cihad et | l-kuffāra: kafirlerle | velmunāfiḳīne: ve münafıklarla | veğluZ: ve katı davran | ǎleyhim: onlara karşı | ve me'vāhum: onların varacağı yer | cehennemu: cehennemdir | ve bi'se: ne kötü | l-meSīru: varılacak yerdir | (66:9)
|Derabe: anlattı | llahu: Allah | meṧelen: misal ile | lilleƶīne: kimseler için | keferū: inkar eden(ler) | mraete: karısını | nūHin: Nuh'un | vemraete: ve karısını | lūTin: Lut'un | kānetā: bu ikisi idiler | teHte: (nikahı) altında | ǎbdeyni: iki kulun | min: -dan | ǐbādinā: kullarımız- | SāliHayni: salih | feḣānetāhumā: fakat ihanet ettiler | felem: | yuğniyā: (kocaları) savamadı | ǎnhumā: onlardan | mine: -tan | llahi: Allah- | şey'en: (hiçbir) şeyi | ve ḳīle: ve denildi | dḣulā: haydi girin | n-nāra: ateşe | meǎ: beraber | d-dāḣilīne: girenlerle | (66:10)
|ve Derabe: ve anlattı | llahu: Allah | meṧelen: misal ile | lilleƶīne: hakkında | āmenū: inananlar | mraete: karısını | fir'ǎvne: Fir'avn'ın | : hani | ḳālet: demişti | rabbi: Rabbim | bni: yap | : bana | ǐndeke: katında | beyten: yapı | : içinde | l-cenneti: cennetin | ve neccinī: ve beni kurtar | min: -dan | fir'ǎvne: Fir'avn- | ve ǎmelihi: ve onun (kötü) işinden | ve neccinī: ve beni kurtar | mine: -ndan | l-ḳavmi: topluluğu- | Z-Zālimīne: zalimler | (66:11)
|ve meryeme: ve Meryem'i | bnete: kızı | ǐmrāne: İmran'ın | lletī: O | eHSanet: korumuştu | fercehā: ırzını | fenefeḣnā: biz de üflemiştik | fīhi: ona | min: -dan | rūHinā: ruhumuz- | ve Saddeḳat: ve doğrulamıştı | bikelimāti: kelimelerini | rabbihā: Rabbinin | ve kutubihi: ve Kitaplarını | ve kānet: ve olmuştu | mine: -den | l-ḳānitīne: gönülden ita'at edenler- | (66:12)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}