» 48 / Fetih  12:

Kuran Sırası: 48
İniş Sırası: 111
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29

 » 48 / Fetih  Suresi: 12
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. بَلْ (BL) = bel : herhalde
2. ظَنَنْتُمْ (ƵNNTM) = Zenentum : siz sandınız
3. أَنْ (ÊN) = en : ki
4. لَنْ (LN) = len :
5. يَنْقَلِبَ (YNGLB) = yenḳalibe : dönmeyecekler
6. الرَّسُولُ (ELRSVL) = r-rasūlu : elçi
7. وَالْمُؤْمِنُونَ (VELMÙMNVN) = velmu'minūne : ve mü'minler
8. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
9. أَهْلِيهِمْ (ÊHLYHM) = ehlīhim : ailelerine
10. أَبَدًا (ÊBD̃E) = ebeden : bir daha asla
11. وَزُيِّنَ (VZYN) = vezuyyine : ve süslendirildi
12. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : bu
13. فِي (FY) = fī :
14. قُلُوبِكُمْ (GLVBKM) = ḳulūbikum : gönüllerinizde
15. وَظَنَنْتُمْ (VƵNNTM) = ve Zenentum : ve zanda bulundunuz
16. ظَنَّ (ƵN) = Zenne : bir zan ile
17. السَّوْءِ (ELSVÙ) = s-sev'i : kötü
18. وَكُنْتُمْ (VKNTM) = ve kuntum : ve oldunuz
19. قَوْمًا (GVME) = ḳavmen : bir topluluk
20. بُورًا (BVRE) = būran : helaki hak etmiş
herhalde | siz sandınız | ki | | dönmeyecekler | elçi | ve mü'minler | | ailelerine | bir daha asla | ve süslendirildi | bu | | gönüllerinizde | ve zanda bulundunuz | bir zan ile | kötü | ve oldunuz | bir topluluk | helaki hak etmiş |

[] [ƵNN] [] [] [GLB] [RSL] [EMN] [] [EHL] [EBD̃] [ZYN] [] [] [GLB] [ƵNN] [ƵNN] [SVE] [KVN] [GVM] [BVR]
BL ƵNNTM ÊN LN YNGLB ELRSVL VELMÙMNVN ÎL ÊHLYHM ÊBD̃E VZYN Z̃LK FY GLVBKM VƵNNTM ƵN ELSVÙ VKNTM GVME BVRE

bel Zenentum en len yenḳalibe r-rasūlu velmu'minūne ilā ehlīhim ebeden vezuyyine ƶālike ḳulūbikum ve Zenentum Zenne s-sev'i ve kuntum ḳavmen būran
بل ظننتم أن لن ينقلب الرسول والمؤمنون إلى أهليهم أبدا وزين ذلك في قلوبكم وظننتم ظن السوء وكنتم قوما بورا

 » 48 / Fetih  Suresi: 12
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
بل | BL bel herhalde Nay,
ظننتم ظ ن ن | ƵNN ƵNNTM Zenentum siz sandınız you thought
أن | ÊN en ki that
لن | LN len (would) never
ينقلب ق ل ب | GLB YNGLB yenḳalibe dönmeyecekler return
الرسول ر س ل | RSL ELRSVL r-rasūlu elçi the Messenger
والمؤمنون ا م ن | EMN VELMÙMNVN velmu'minūne ve mü'minler and the believers
إلى | ÎL ilā to
أهليهم ا ه ل | EHL ÊHLYHM ehlīhim ailelerine their families
أبدا ا ب د | EBD̃ ÊBD̃E ebeden bir daha asla ever,
وزين ز ي ن | ZYN VZYN vezuyyine ve süslendirildi that was made fair-seeming
ذلك | Z̃LK ƶālike bu that was made fair-seeming
في | FY in
قلوبكم ق ل ب | GLB GLVBKM ḳulūbikum gönüllerinizde your hearts.
وظننتم ظ ن ن | ƵNN VƵNNTM ve Zenentum ve zanda bulundunuz And you assumed
ظن ظ ن ن | ƵNN ƵN Zenne bir zan ile an assumption
السوء س و ا | SVE ELSVÙ s-sev'i kötü evil,
وكنتم ك و ن | KVN VKNTM ve kuntum ve oldunuz and you became
قوما ق و م | GVM GVME ḳavmen bir topluluk a people
بورا ب و ر | BVR BVRE būran helaki hak etmiş "ruined."""

48:12 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

herhalde | siz sandınız | ki | | dönmeyecekler | elçi | ve mü'minler | | ailelerine | bir daha asla | ve süslendirildi | bu | | gönüllerinizde | ve zanda bulundunuz | bir zan ile | kötü | ve oldunuz | bir topluluk | helaki hak etmiş |

[] [ƵNN] [] [] [GLB] [RSL] [EMN] [] [EHL] [EBD̃] [ZYN] [] [] [GLB] [ƵNN] [ƵNN] [SVE] [KVN] [GVM] [BVR]
BL ƵNNTM ÊN LN YNGLB ELRSVL VELMÙMNVN ÎL ÊHLYHM ÊBD̃E VZYN Z̃LK FY GLVBKM VƵNNTM ƵN ELSVÙ VKNTM GVME BVRE

bel Zenentum en len yenḳalibe r-rasūlu velmu'minūne ilā ehlīhim ebeden vezuyyine ƶālike ḳulūbikum ve Zenentum Zenne s-sev'i ve kuntum ḳavmen būran
بل ظننتم أن لن ينقلب الرسول والمؤمنون إلى أهليهم أبدا وزين ذلك في قلوبكم وظننتم ظن السوء وكنتم قوما بورا

[] [ظ ن ن] [] [] [ق ل ب] [ر س ل] [ا م ن] [] [ا ه ل] [ا ب د] [ز ي ن] [] [] [ق ل ب] [ظ ن ن] [ظ ن ن] [س و ا] [ك و ن] [ق و م] [ب و ر]

 » 48 / Fetih  Suresi: 12
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
بل | BL bel herhalde Nay,
Be,Lam,
2,30,
RET – retraction particle
حرف اضراب
ظننتم ظ ن ن | ƵNN ƵNNTM Zenentum siz sandınız you thought
Zı,Nun,Nun,Te,Mim,
900,50,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ÊN en ki that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
لن | LN len (would) never
Lam,Nun,
30,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
ينقلب ق ل ب | GLB YNGLB yenḳalibe dönmeyecekler return
Ye,Nun,Gaf,Lam,Be,
10,50,100,30,2,
V – 3rd person masculine singular (form VII) imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
الرسول ر س ل | RSL ELRSVL r-rasūlu elçi the Messenger
Elif,Lam,Re,Sin,Vav,Lam,
1,30,200,60,6,30,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
والمؤمنون ا م ن | EMN VELMÙMNVN velmu'minūne ve mü'minler and the believers
Vav,Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Vav,Nun,
6,1,30,40,,40,50,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
الواو عاطفة
اسم مرفوع
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
أهليهم ا ه ل | EHL ÊHLYHM ehlīhim ailelerine their families
,He,Lam,Ye,He,Mim,
,5,30,10,5,40,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أبدا ا ب د | EBD̃ ÊBD̃E ebeden bir daha asla ever,
,Be,Dal,Elif,
,2,4,1,
T – accusative masculine indefinite time adverb
ظرف زمان منصوب
وزين ز ي ن | ZYN VZYN vezuyyine ve süslendirildi that was made fair-seeming
Vav,Ze,Ye,Nun,
6,7,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form II) passive perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض مبني للمجهول
ذلك | Z̃LK ƶālike bu that was made fair-seeming
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
قلوبكم ق ل ب | GLB GLVBKM ḳulūbikum gönüllerinizde your hearts.
Gaf,Lam,Vav,Be,Kef,Mim,
100,30,6,2,20,40,
"N – genitive feminine plural noun → Heart
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وظننتم ظ ن ن | ƵNN VƵNNTM ve Zenentum ve zanda bulundunuz And you assumed
Vav,Zı,Nun,Nun,Te,Mim,
6,900,50,50,400,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ظن ظ ن ن | ƵNN ƵN Zenne bir zan ile an assumption
Zı,Nun,
900,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
السوء س و ا | SVE ELSVÙ s-sev'i kötü evil,
Elif,Lam,Sin,Vav,,
1,30,60,6,,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
وكنتم ك و ن | KVN VKNTM ve kuntum ve oldunuz and you became
Vav,Kef,Nun,Te,Mim,
6,20,50,400,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
قوما ق و م | GVM GVME ḳavmen bir topluluk a people
Gaf,Vav,Mim,Elif,
100,6,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
بورا ب و ر | BVR BVRE būran helaki hak etmiş "ruined."""
Be,Vav,Re,Elif,
2,6,200,1,
ADJ – accusative masculine plural indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |بَلْ: herhalde | ظَنَنْتُمْ: siz sandınız | أَنْ: ki | لَنْ: | يَنْقَلِبَ: dönmeyecekler | الرَّسُولُ: elçi | وَالْمُؤْمِنُونَ: ve mü'minler | إِلَىٰ: | أَهْلِيهِمْ: ailelerine | أَبَدًا: bir daha asla | وَزُيِّنَ: ve süslendirildi | ذَٰلِكَ: bu | فِي: | قُلُوبِكُمْ: gönüllerinizde | وَظَنَنْتُمْ: ve zanda bulundunuz | ظَنَّ: bir zan ile | السَّوْءِ: kötü | وَكُنْتُمْ: ve oldunuz | قَوْمًا: bir topluluk | بُورًا: helaki hak etmiş |
Kırık Meal (Harekesiz) : |بل BL herhalde | ظننتم ƵNNTM siz sandınız | أن ÊN ki | لن LN | ينقلب YNGLB dönmeyecekler | الرسول ELRSWL elçi | والمؤمنون WELMÙMNWN ve mü'minler | إلى ÎL | أهليهم ÊHLYHM ailelerine | أبدا ÊBD̃E bir daha asla | وزين WZYN ve süslendirildi | ذلك Z̃LK bu | في FY | قلوبكم GLWBKM gönüllerinizde | وظننتم WƵNNTM ve zanda bulundunuz | ظن ƵN bir zan ile | السوء ELSWÙ kötü | وكنتم WKNTM ve oldunuz | قوما GWME bir topluluk | بورا BWRE helaki hak etmiş |
Kırık Meal (Okunuş) : |bel: herhalde | Zenentum: siz sandınız | en: ki | len: | yenḳalibe: dönmeyecekler | r-rasūlu: elçi | velmu'minūne: ve mü'minler | ilā: | ehlīhim: ailelerine | ebeden: bir daha asla | vezuyyine: ve süslendirildi | ƶālike: bu | : | ḳulūbikum: gönüllerinizde | ve Zenentum: ve zanda bulundunuz | Zenne: bir zan ile | s-sev'i: kötü | ve kuntum: ve oldunuz | ḳavmen: bir topluluk | būran: helaki hak etmiş |
Kırık Meal (Transcript) : |BL: herhalde | ƵNNTM: siz sandınız | ÊN: ki | LN: | YNGLB: dönmeyecekler | ELRSVL: elçi | VELMÙMNVN: ve mü'minler | ÎL: | ÊHLYHM: ailelerine | ÊBD̃E: bir daha asla | VZYN: ve süslendirildi | Z̃LK: bu | FY: | GLVBKM: gönüllerinizde | VƵNNTM: ve zanda bulundunuz | ƵN: bir zan ile | ELSVÙ: kötü | VKNTM: ve oldunuz | GVME: bir topluluk | BVRE: helaki hak etmiş |
Abdulbaki Gölpınarlı : Hattâ siz, sandınız ki Peygamber ve inananlar, artık bir daha çoluklarına çocuklarına dönemeyecekler ve bu zan, gönüllerinizde bezendi ve kötü bir zanna kapıldınız ve hiçbir hayra yaramaz kötü bir topluluk hâline geldiniz.
Adem Uğur : Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
Ahmed Hulusi : Aslında siz Rasûl ve iman edenlerin, ailelerine asla geri dönmeyeceklerini zannettiniz! Bu fikir bilincinize güzel göründü de, böylece kötü zanda bulundunuz; helâkı haketmiş bir topluluk oldunuz!
Ahmet Tekin : 'Aslında siz, peygamber ve mü’minlerin ailelerine geri dönemeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize, akıllarınıza süslenip güzel gösterildi de, ortalık bulandıran, fesada sebep olan düşünce ve inançlar taşıdınız. Helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.'
Ahmet Varol : Hayır. Siz Peygamber'in ve mü'minlerin ailelerine bir daha asla dönmeyeceklerini sandınız. Bu sizin kalplerinize çekici kılındı ve kötü zanda bulundunuz da helake uğramış bir topluluk oldunuz.
Ali Bulaç : Hayır, siz Peygamberin ve mü'minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.
Ali Fikri Yavuz : Daha doğrusu siz (ey münafıklar), zannettiniz ki, Peygamber ve müminler bir daha ailelerine dönmiyecekler. Bu zan da kalblerinizde yerleşti. (Allah, Peygambere zafer vermez diye), kötü zanda bulundunuz da helâke düşen bir kavim oldunuz.
Bekir Sadak : Aslinda siz, Peygamberin ve inananlarin, ailelerine bir daha donmeyeceklerini sanmistiniz. Bu, gonullerinize guzel gorunmustu de kotu sanida bulunmustunuz. Hayirsiz bir topluluk oldunuz.
Celal Yıldırım : Hayır, siz, Peygamberle mü'minlerin ailelerine bir daha dönemiyeceklerini sanmıştınız. Bu, kalblerinizde size çok cazip görünmüştü de kötü zanda bulunmuştunuz ve yok olmaya yüztutan bir kavim olmuştu nuz.
Diyanet İşleri : (Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak eden bir kavim oldunuz.
Diyanet İşleri (eski) : Aslında siz, Peygamberin ve inananların, ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, gönüllerinize güzel görünmüştü de kötü sanıda bulunmuştunuz. Hayırsız bir topluluk oldunuz.
Diyanet Vakfi : Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
Edip Yüksel : Aslında siz, elçinin ve inananların ebedi olarak ailelerine dönmeyeceklerini sandınız ve bu düşünce gönlünüze hoş gelmişti. Kötü hayaller kurup durdunuz ve sonunda bayağı bir topluluk oldunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Aslında siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Doğrusu siz, peygamberin ve müminlerin asla ailelerine dönemeyeceklerini sandınız; bu, kalplerinizde allandı pullandı ve kötü zanna düştünüz de düşkün blr topluluk oldunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Doğrusu siz, Peygamber ve mü'minler ebeden âilelerine dönemiyecekler zannettiniz ve bu, kalblerinizde allandı pullandı kötü zanna düştünüz de düşkün bir kavm oldunuz a.
Fizilal-il Kuran : Aslında siz Peygamberin ve mü'minlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönlünüze güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helakı hak etmiş bir topluluk oldunuz.
Gültekin Onan : Hayır, siz Peygamberin ve inançlıların ehline (ailelerine) ebediyen dönmeyeceklerini (yenkalib) zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.
Hakkı Yılmaz : Aslında siz, Elçi ve mü’minlerin, ailelerine/yakınlarına sonsuza dek geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize de güzel göründü. Ve siz, kötü zanda bulundunuz ve değişime/yıkıma uğramış bir toplum oldunuz.
Hasan Basri Çantay : Daha doğrusu siz peygamberin de, mü'minlerin de ailelerine temelli dönemeyeceklerini sandınız. Bu, sizin kalblerinizde süslen (ib kökleş) di. Kötü zanda bulundunuz. (Bu yüzden Allah indinde) helake mahkûm bir kavm oldunuz.
Hayrat Neşriyat : 'Hayır! Peygamberin ve mü’minlerin (müşrikler tarafından öldürülüp) ebediyen âilelerine dönmeyeceğini sanmıştınız. Bu, kalblerinizde süslü gösterildi ve (onlar hakkında)kötü zan ile zanda bulundunuz ve helâk(e müstehak) olmuş bir topluluk oldunuz!'
İbni Kesir : Hayır, siz; peygamberin ve mü'minlerin, ailelerine bir daha dönemeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin kalblerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz. Ve helake mahkum bir kavim oldunuz.
İskender Evrenosoğlu : Hayır, siz Resûl ve mü'minlerin, ailelerine ebediyen asla dönmeyeceklerini zannettiniz. Ve bu (zan), kalplerinizde süslendi. Kötü bir zanla zanda bulundunuz. Ve siz helâka müstahak bir kavim oldunuz.
Muhammed Esed : Siz zannettiniz ki Elçi ve müminler bir daha ailelerine ve akrabalarına dönemeyecekler ve bu, kalplerinize güzel göründü. Siz (bu tür) haince düşüncelere kapıldınız, çünkü her zaman güzelliklerden yoksun bir topluluk oldunuz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Hayır. Siz sandınız ki, Peygamber ve mü'minler ailelerine asla dönmeyeceklerdir. Bu kalblerinizde süslenmiş idi ve kötü bir zan ile zanda bulunmuştunuz ve siz helâke mahkûm bir kavim oldunuz.
Ömer Öngüt : Aslında siz Peygamber'in ve müminlerin âilelerine bir daha aslâ dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de siz kötü zanda bulundunuz ve helâka mahkûm bir kavim oldunuz.
Şaban Piriş : Oysa siz, peygamberin ve müminlerin daha ebedi olarak ailelerine dönmeyeceğini sandınız. Bu, kalblerinize çekici kılındı. Siz, kötü bir zanna kapıldınız ve bozguncu bir topluluk oldunuz.
Suat Yıldırım : Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine artık geri dönemeyeceklerini düşündünüz. Bu hayal, gönüllerinizde allanıp pullandı ve yerleşti. Kötü zanlara düştünüz ve helâki hak etmiş kimseler oldunuz.
Süleyman Ateş : Herhalde siz sandınız ki Elçi ve mü'minler, bir daha âilelerine dönmeyecekler. Bu (düşünce) gönüllerinizde süslendirildi, (size güzel gösterildi,) kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
Tefhim-ul Kuran : Hayır, siz peygamberin ve mü'minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, sizin kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir kavim oldunuz.
Ümit Şimşek : Aslında siz Peygamberin de, mü'minlerin de bir daha asla evlerine geri dönmeyeceklerini sanıyordunuz. Çünkü böylesi gönlünüze hoş gelmiş ve pek kötü bir zanda bulunmuş, böylece helâki hak eden bir topluluk olup çıkmıştınız.
Yaşar Nuri Öztürk : Siz sanmıştınız ki, resul de müminler de ailelerine bir daha asla dönmeyecekler. Bu düşünce kalplerinizde süslendi de çirkin bir sanıya saplandınız ve mahvolmuş bir topluluk haline geldiniz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}