» 31 / Lokman  7:

Kuran Sırası: 31
İniş Sırası: 57
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34

 » 31 / Lokman  Suresi: 7
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
2. تُتْلَىٰ (TTL) = tutlā : okunduğu
3. عَلَيْهِ (ALYH) = ǎleyhi : ona
4. ايَاتُنَا ( ËYETNE) = āyātunā : ayetlerimiz
5. وَلَّىٰ (VL) = vellā : sırtını döner
6. مُسْتَكْبِرًا (MSTKBRE) = mustekbiran : büyüklük taslayarak
7. كَأَنْ (KÊN) = keen : sanki
8. لَمْ (LM) = lem :
9. يَسْمَعْهَا (YSMAHE) = yesmeǎ'hā : onları hiç işitmemiş
10. كَأَنَّ (KÊN) = keenne : sanki
11. فِي (FY) = fī :
12. أُذُنَيْهِ (ÊZ̃NYH) = uƶuneyhi : kulaklarında
13. وَقْرًا (VGRE) = veḳran : ağırlık varmış
14. فَبَشِّرْهُ (FBŞRH) = febeşşirhu : ona müjdele
15. بِعَذَابٍ (BAZ̃EB) = biǎƶābin : bir azabı
16. أَلِيمٍ (ÊLYM) = elīmin : acıklı
ve zaman | okunduğu | ona | ayetlerimiz | sırtını döner | büyüklük taslayarak | sanki | | onları hiç işitmemiş | sanki | | kulaklarında | ağırlık varmış | ona müjdele | bir azabı | acıklı |

[] [TLV] [] [EYY] [VLY] [KBR] [] [] [SMA] [] [] [EZ̃N] [VGR] [BŞR] [AZ̃B] [ELM]
VÎZ̃E TTL ALYH ËYETNE VL MSTKBRE KÊN LM YSMAHE KÊN FY ÊZ̃NYH VGRE FBŞRH BAZ̃EB ÊLYM

ve iƶā tutlā ǎleyhi āyātunā vellā mustekbiran keen lem yesmeǎ'hā keenne uƶuneyhi veḳran febeşşirhu biǎƶābin elīmin
وإذا تتلى عليه آياتنا ولى مستكبرا كأن لم يسمعها كأن في أذنيه وقرا فبشره بعذاب أليم

 » 31 / Lokman  Suresi: 7
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
تتلى ت ل و | TLV TTL tutlā okunduğu are recited
عليه | ALYH ǎleyhi ona to him
آياتنا ا ي ي | EYY ËYETNE āyātunā ayetlerimiz Our Verses,
ولى و ل ي | VLY VL vellā sırtını döner he turns away
مستكبرا ك ب ر | KBR MSTKBRE mustekbiran büyüklük taslayarak arrogantly
كأن | KÊN keen sanki as if
لم | LM lem not
يسمعها س م ع | SMA YSMAHE yesmeǎ'hā onları hiç işitmemiş he (had) heard them,
كأن | KÊN keenne sanki as if
في | FY in
أذنيه ا ذ ن | EZ̃N ÊZ̃NYH uƶuneyhi kulaklarında his ears
وقرا و ق ر | VGR VGRE veḳran ağırlık varmış (is) deafness.
فبشره ب ش ر | BŞR FBŞRH febeşşirhu ona müjdele So give him tidings
بعذاب ع ذ ب | AZ̃B BAZ̃EB biǎƶābin bir azabı of a punishment
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmin acıklı painful.

31:7 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve zaman | okunduğu | ona | ayetlerimiz | sırtını döner | büyüklük taslayarak | sanki | | onları hiç işitmemiş | sanki | | kulaklarında | ağırlık varmış | ona müjdele | bir azabı | acıklı |

[] [TLV] [] [EYY] [VLY] [KBR] [] [] [SMA] [] [] [EZ̃N] [VGR] [BŞR] [AZ̃B] [ELM]
VÎZ̃E TTL ALYH ËYETNE VL MSTKBRE KÊN LM YSMAHE KÊN FY ÊZ̃NYH VGRE FBŞRH BAZ̃EB ÊLYM

ve iƶā tutlā ǎleyhi āyātunā vellā mustekbiran keen lem yesmeǎ'hā keenne uƶuneyhi veḳran febeşşirhu biǎƶābin elīmin
وإذا تتلى عليه آياتنا ولى مستكبرا كأن لم يسمعها كأن في أذنيه وقرا فبشره بعذاب أليم

[] [ت ل و] [] [ا ي ي] [و ل ي] [ك ب ر] [] [] [س م ع] [] [] [ا ذ ن] [و ق ر] [ب ش ر] [ع ذ ب] [ا ل م]

 » 31 / Lokman  Suresi: 7
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
تتلى ت ل و | TLV TTL tutlā okunduğu are recited
Te,Te,Lam,,
400,400,30,,
V – 3rd person feminine singular passive imperfect verb
فعل مضارع مبني للمجهول
عليه | ALYH ǎleyhi ona to him
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
آياتنا ا ي ي | EYY ËYETNE āyātunā ayetlerimiz Our Verses,
,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
,10,1,400,50,1,
N – nominative feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولى و ل ي | VLY VL vellā sırtını döner he turns away
Vav,Lam,,
6,30,,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
مستكبرا ك ب ر | KBR MSTKBRE mustekbiran büyüklük taslayarak arrogantly
Mim,Sin,Te,Kef,Be,Re,Elif,
40,60,400,20,2,200,1,
N – accusative masculine indefinite (form X) active participle
اسم منصوب
كأن | KÊN keen sanki as if
Kef,,Nun,
20,,50,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يسمعها س م ع | SMA YSMAHE yesmeǎ'hā onları hiç işitmemiş he (had) heard them,
Ye,Sin,Mim,Ayn,He,Elif,
10,60,40,70,5,1,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع مجزوم و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
كأن | KÊN keenne sanki as if
Kef,,Nun,
20,,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
أذنيه ا ذ ن | EZ̃N ÊZ̃NYH uƶuneyhi kulaklarında his ears
,Zel,Nun,Ye,He,
,700,50,10,5,
"N – genitive feminine dual noun → Ear
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun"
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وقرا و ق ر | VGR VGRE veḳran ağırlık varmış (is) deafness.
Vav,Gaf,Re,Elif,
6,100,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
فبشره ب ش ر | BŞR FBŞRH febeşşirhu ona müjdele So give him tidings
Fe,Be,Şın,Re,He,
80,2,300,200,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular (form II) imperative verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بعذاب ع ذ ب | AZ̃B BAZ̃EB biǎƶābin bir azabı of a punishment
Be,Ayn,Zel,Elif,Be,
2,70,700,1,2,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmin acıklı painful.
,Lam,Ye,Mim,
,30,10,40,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve zaman | تُتْلَىٰ: okunduğu | عَلَيْهِ: ona | ايَاتُنَا: ayetlerimiz | وَلَّىٰ: sırtını döner | مُسْتَكْبِرًا: büyüklük taslayarak | كَأَنْ: sanki | لَمْ: | يَسْمَعْهَا: onları hiç işitmemiş | كَأَنَّ: sanki | فِي: | أُذُنَيْهِ: kulaklarında | وَقْرًا: ağırlık varmış | فَبَشِّرْهُ: ona müjdele | بِعَذَابٍ: bir azabı | أَلِيمٍ: acıklı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve zaman | تتلى TTL okunduğu | عليه ALYH ona | آياتنا ËYETNE ayetlerimiz | ولى WL sırtını döner | مستكبرا MSTKBRE büyüklük taslayarak | كأن KÊN sanki | لم LM | يسمعها YSMAHE onları hiç işitmemiş | كأن KÊN sanki | في FY | أذنيه ÊZ̃NYH kulaklarında | وقرا WGRE ağırlık varmış | فبشره FBŞRH ona müjdele | بعذاب BAZ̃EB bir azabı | أليم ÊLYM acıklı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve zaman | tutlā: okunduğu | ǎleyhi: ona | āyātunā: ayetlerimiz | vellā: sırtını döner | mustekbiran: büyüklük taslayarak | keen: sanki | lem: | yesmeǎ'hā: onları hiç işitmemiş | keenne: sanki | : | uƶuneyhi: kulaklarında | veḳran: ağırlık varmış | febeşşirhu: ona müjdele | biǎƶābin: bir azabı | elīmin: acıklı |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: ve zaman | TTL: okunduğu | ALYH: ona | ËYETNE: ayetlerimiz | VL: sırtını döner | MSTKBRE: büyüklük taslayarak | KÊN: sanki | LM: | YSMAHE: onları hiç işitmemiş | KÊN: sanki | FY: | ÊZ̃NYH: kulaklarında | VGRE: ağırlık varmış | FBŞRH: ona müjdele | BAZ̃EB: bir azabı | ÊLYM: acıklı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ona âyetlerimiz okununca başını çevirir; sanki duymaz onu, sanki iki kulağında da ağırlık var; artık müjdele onu elemli bir azapla.
Adem Uğur : Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acıklı bir azabın müjdesini ver!
Ahmed Hulusi : Ona işaretlerimiz bildirildiğinde, sanki onları işitmemiş, sanki iki kulağında ağır işitme varmış gibi (duymazlıktan gelerek), benlikle yüz çevirir. . . Onu feci bir azapla müjdele!
Ahmet Tekin : Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak, serkeşlik, zorbalık ederek yüz çevirip engelleme tedbirleri alırlar. Sen de onlara can yakıp inleten müthiş azâbın, derilerini kavuran ateşin haberini ver.
Ahmet Varol : Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki onları duymamış, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklenerek arkasını döner. Onu acıklı bir azapla müjdele.
Ali Bulaç : Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak (müstekbirce) sırtını çevirir. Artık sen ona acı bir azap ile müjde ver.
Ali Fikri Yavuz : Ona ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onları işitmemiş, kulaklarında sağırlık varmış gibi, kibirlenerek yüz çevirir. (Ey Rasûlüm) sen de onu acıklı bir azab ile müjdele.
Bekir Sadak : Ayetlerimiz sapik kimseye okundugu zaman sanki kulaklarinda agirlik var da isitmiyormus gibi buyuklenerek sirt cevirir. Iste ona can yakici azabi mujde et.
Celal Yıldırım : Ona (o alaycı nanköre) âyetlerimiz okunduğu zaman sanki hiç işitmiyormuş, kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak arkasını çevirir. İşte onu elem verici bir azâb ile müjdele.
Diyanet İşleri : Ona âyetlerimiz okunduğu zaman; onları hiç işitmemiş gibi, kulağında bir ağırlık var da büyüklenerek arkasını döner. Ona, elem dolu bir azabı müjdele.
Diyanet İşleri (eski) : Ayetlerimiz sapık kimseye okunduğu zaman sanki kulaklarında ağırlık var da işitmiyormuş gibi büyüklenerek sırt çevirir. İşte ona can yakıcı azabı müjde et.
Diyanet Vakfi : Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acıklı bir azabın müjdesini ver!
Edip Yüksel : Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onu hiç işitmemiş gibi, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek ardını döner.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onun karşısında âyetlerimiz okunduğu zaman da sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. İşte onu, acı verecek bir azab ile müjdele.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Karşısında ayetlerimiz okunduğu zaman da sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi kibirlenerek ensesini döner. Sen de onu acı bir azap ile müjdele!
Elmalılı Hamdi Yazır : Karşısında âyetlerimiz okunduğu vakıt da kibirlenerek ensesini döner, sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış, sen de onu elîm bir azâb ile müjdele
Fizilal-il Kuran : Ayetlerimiz o sapık kimseye okunduğu zaman sanki onları hiç işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek sırt çevirir. İşte onu can yakıcı azapla müjdele!
Gültekin Onan : Ona ayetlerimiz okunduğunda sanki işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak (müstekbirce) sırtını çevirir. Artık sen ona acı bir azap ile müjde ver.
Hakkı Yılmaz : Ve ona âyetlerimiz okunduğu zaman sanki kulaklarında bir ağırlık varmış da onları işitmemiş gibi, büyüklük taslayarak sırt çevirir. İşte ona, çok acı verecek bir azabı müjdele.
Hasan Basri Çantay : Ona âyetlerimiz okunduğu zaman sanki bunları işitmemiş, sanki iki kulağında bir sağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir, işte onu çok acıklı bir azâb ile müjdele!
Hayrat Neşriyat : Kendisine âyetlerimiz okunduğu zaman da, sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi kibirli bir kimse olarak yüz çevirir. İşte onu (pek) elemli bir azâb ile müjdele!
İbni Kesir : Ayetlerimiz ona okunduğu zaman; kulaklarında ağırlık var da işitmiyormuş gibi büyüklük taslayarak sırt çevirir. İşte ona çok acıklı bir azabı müjdele.
İskender Evrenosoğlu : Ve ona âyetlerimiz okunduğu zaman onu işitmemiş gibi kibirlenerek döner (gider), onun kulaklarında vakra (işitme engeli) varmış gibi. Öyleyse onu elîm azapla müjdele (ikaz et, uyar).
Muhammed Esed : Böyle birine mesajlarımız aktarıldığında, sanki kulaklarında bir sağırlık varmış da onları hiç duymamış gibi, küstahça yüz çevirir: işte ona (öteki dünyada) acıklı azabı haber ver!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve ona karşı âyetlerimiz okunduğu vakit, sanki onu işitmemiş, sanki iki kulağında bir sağırlık varmış gibi böbürlenerek ensesini döner. Artık onu pek acıklı bir azap ile müjdele.
Ömer Öngüt : Ona âyetlerimiz okunduğu zaman sanki kulaklarında ağırlık varmış da işitmiyormuş gibi büyüklük taslayarak sırt çevirir. Artık sen ona acıklı bir azap ile müjde ver.
Şaban Piriş : Ayetlerimiz ona okunduğu zaman, sanki işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek yüzçevirir. Ona acı bir azap müjdele.
Suat Yıldırım : Kendisine âyetlerimiz okunduğunda, sanki onları işiten kendisi değilmiş gibi, sanki kulaklarında ağırlıklar varmış gibi, son derece kibirli olarak sırtını dönüp uzaklaşır. Onlara gayet acı bir azap verileceğini müjdele!
Süleyman Ateş : Ona âyetlerimiz okunduğu zaman sanki onları hiç işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak döner. Ona acı bir azâbı müjdele.
Tefhim-ul Kuran : Ona ayetlerimiz okunduğunda, sanki onları işitmiyormuş ve kulaklarında bir ağırlık varmış gibi, büyüklük taslayarak (müstekbirce) sırtını çevirir. Artık sen ona acıklı bir azap ile müjde ver.
Ümit Şimşek : Ona âyetlerimiz okunduğunda, sanki kulağında bir ağırlık varmışçasına, hiç duymamış gibi kasılarak arkasını döner. Sen onu acı bir azapla müjdele.
Yaşar Nuri Öztürk : Ayetlerimiz ona okunduğunda, böbürlenerek yüzünü çevir. Sanki onları hiç işitmemiştir, sanki kulaklarında bir ağırlık vardır. İşte böylesini, korkunç bir azapla muştula.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}