» 49 / Hucurât  Suresi:

Kuran Sırası: 49
İniş Sırası: 106

Kırık Meal (Arapça) Meali
|يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | لَا: | تُقَدِّمُوا: geçmeyin | بَيْنَ: önüne | يَدَيِ: önüne | اللَّهِ: Allah'ın | وَرَسُولِهِ: ve Elçisinin | وَاتَّقُوا: ve korkun | اللَّهَ: Allah'tan | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | سَمِيعٌ: işitendir | عَلِيمٌ: bilendir | (49:1)
|يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | لَا: | تَرْفَعُوا: yükseltmeyin | أَصْوَاتَكُمْ: seslerinizi | فَوْقَ: üstüne | صَوْتِ: sesinin | النَّبِيِّ: Peygamberin | وَلَا: ve | تَجْهَرُوا: yüksek sesle konuşmayın | لَهُ: onunla | بِالْقَوْلِ: sözü | كَجَهْرِ: yüksek sesle konuştuğunuz gibi | بَعْضِكُمْ: bir kısmınız | لِبَعْضٍ: diğeriyle | أَنْ: | تَحْبَطَ: yoksa boşa gider | أَعْمَالُكُمْ: amelleriniz | وَأَنْتُمْ: ve siz | لَا: | تَشْعُرُونَ: farkında olmazsınız | (49:2)
|إِنَّ: şüphesiz | الَّذِينَ: kimseler | يَغُضُّونَ: kısan(lar) | أَصْوَاتَهُمْ: seslerini | عِنْدَ: huzurunda | رَسُولِ: elçisinin | اللَّهِ: Allah'ın | أُولَٰئِكَ: işte onlar | الَّذِينَ: | امْتَحَنَ: imtihan etmiştir | اللَّهُ: Allah | قُلُوبَهُمْ: onların kalblerini | لِلتَّقْوَىٰ: takva için | لَهُمْ: onlar için vardır | مَغْفِرَةٌ: mağfiret | وَأَجْرٌ: ve bir mükafat | عَظِيمٌ: büyük | (49:3)
|إِنَّ: şüphesiz | الَّذِينَ: | يُنَادُونَكَ: sana bağıranların | مِنْ: -ndan | وَرَاءِ: arkası- | الْحُجُرَاتِ: odaların | أَكْثَرُهُمْ: çoğu | لَا: | يَعْقِلُونَ: akıl etmezler | (49:4)
|وَلَوْ: ve şayet | أَنَّهُمْ: onlar | صَبَرُوا: bekleselerdi | حَتَّىٰ: kadar | تَخْرُجَ: sen çıkıncaya | إِلَيْهِمْ: kendilerinin yanına | لَكَانَ: elbette olurdu | خَيْرًا: daha iyi | لَهُمْ: kendileri için | وَاللَّهُ: Allah | غَفُورٌ: bağışlayandır | رَحِيمٌ: esirgeyendir | (49:5)
|يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | إِنْ: | جَاءَكُمْ: size gelirse | فَاسِقٌ: bir fasık | بِنَبَإٍ: bir haberle | فَتَبَيَّنُوا: onu araştırın | أَنْ: | تُصِيبُوا: yoksa kötülük edersiniz | قَوْمًا: bir topluluğa karşı | بِجَهَالَةٍ: bilmeyerek | فَتُصْبِحُوا: sonra olursunuz | عَلَىٰ: üzerine | مَا: şey | فَعَلْتُمْ: yaptığınız | نَادِمِينَ: pişman | (49:6)
|وَاعْلَمُوا: ve bilin ki | أَنَّ: elbette | فِيكُمْ: içinizdedir | رَسُولَ: Elçisi | اللَّهِ: Allah'ın | لَوْ: şayet | يُطِيعُكُمْ: size uysaydı | فِي: | كَثِيرٍ: birçok | مِنَ: | الْأَمْرِ: işte | لَعَنِتُّمْ: sıkıntıya düşerdiniz | وَلَٰكِنَّ: fakat | اللَّهَ: Allah | حَبَّبَ: sevdirdi | إِلَيْكُمُ: size | الْإِيمَانَ: imanı | وَزَيَّنَهُ: ve onu süsledi | فِي: | قُلُوبِكُمْ: sizin kalblerinizde | وَكَرَّهَ: ve çirkin gösterdi | إِلَيْكُمُ: size | الْكُفْرَ: küfrü | وَالْفُسُوقَ: ve fıskı | وَالْعِصْيَانَ: ve isyanı | أُولَٰئِكَ: işte | هُمُ: bunlardır | الرَّاشِدُونَ: doğru yolda olanlar | (49:7)
|فَضْلًا: bir lutuftur | مِنَ: -tan | اللَّهِ: Allah- | وَنِعْمَةً: ve ni'metdir | وَاللَّهُ: ve Allah | عَلِيمٌ: bilendir | حَكِيمٌ: hakimdir | (49:8)
|وَإِنْ: ve eğer | طَائِفَتَانِ: iki grup | مِنَ: -dan | الْمُؤْمِنِينَ: inananlar- | اقْتَتَلُوا: vuruşurlarsa | فَأَصْلِحُوا: düzeltin | بَيْنَهُمَا: onların arasını | فَإِنْ: şayet | بَغَتْ: saldırırsa | إِحْدَاهُمَا: biri | عَلَى: üzerine | الْأُخْرَىٰ: öteki | فَقَاتِلُوا: vuruşun | الَّتِي: | تَبْغِي: saldıran tarafla | حَتَّىٰ: kadar | تَفِيءَ: dönünceye | إِلَىٰ: | أَمْرِ: buyruğuna | اللَّهِ: Allah'ın | فَإِنْ: eğer | فَاءَتْ: dönerse | فَأَصْلِحُوا: artık düzeltin | بَيْنَهُمَا: onların arasını | بِالْعَدْلِ: adaletle | وَأَقْسِطُوا: ve daima adil olun | إِنَّ: çünkü | اللَّهَ: Allah | يُحِبُّ: sever | الْمُقْسِطِينَ: adalet yapanları | (49:9)
|إِنَّمَا: muhakkak | الْمُؤْمِنُونَ: mü'minler | إِخْوَةٌ: kardeştirler | فَأَصْلِحُوا: o halde düzeltin | بَيْنَ: arasını | أَخَوَيْكُمْ: kardeşlerinizin | وَاتَّقُوا: ve korkun | اللَّهَ: Allah'tan | لَعَلَّكُمْ: umulur ki | تُرْحَمُونَ: size rahmet edilsin | (49:10)
|يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | لَا: | يَسْخَرْ: alay etmesin | قَوْمٌ: bir topluluk | مِنْ: (başka bir) | قَوْمٍ: toplulukla | عَسَىٰ: belki | أَنْ: | يَكُونُوا: olurlar | خَيْرًا: daha iyi | مِنْهُمْ: kendilerinden | وَلَا: ve ne de | نِسَاءٌ: kadınlar | مِنْ: (başka) | نِسَاءٍ: kadınlarla | عَسَىٰ: belki | أَنْ: | يَكُنَّ: olurlar | خَيْرًا: daha iyi | مِنْهُنَّ: onlar kendilerinden | وَلَا: ve | تَلْمِزُوا: kusur aramayın | أَنْفُسَكُمْ: birbirinizde | وَلَا: ve | تَنَابَزُوا: birbirinizi çağırmayın | بِالْأَلْقَابِ: kötü lakaplarla | بِئْسَ: ne kötü bir şeydir | الِاسْمُ: adı | الْفُسُوقُ: fısk | بَعْدَ: sonra | الْإِيمَانِ: inandıktan | وَمَنْ: ve kim | لَمْ: | يَتُبْ: tevbe etmezse | فَأُولَٰئِكَ: işte | هُمُ: onlar | الظَّالِمُونَ: zalimdirler | (49:11)
|يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | اجْتَنِبُوا: sakının | كَثِيرًا: çok | مِنَ: -dan | الظَّنِّ: zan- | إِنَّ: zira | بَعْضَ: bir kısmı | الظَّنِّ: zannın | إِثْمٌ: günahtır | وَلَا: ve | تَجَسَّسُوا: merak etmeyin | وَلَا: ve | يَغْتَبْ: arkasından çekiştirmesin | بَعْضُكُمْ: biriniz | بَعْضًا: diğerinizi | أَيُحِبُّ: sever mi? | أَحَدُكُمْ: biriniz | أَنْ: | يَأْكُلَ: yemeği | لَحْمَ: etini | أَخِيهِ: kardeşinin | مَيْتًا: ölmüş | فَكَرِهْتُمُوهُ: işte bundan iğrendiniz | وَاتَّقُوا: o halde korkun | اللَّهَ: Allah'tan | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | تَوَّابٌ: tevbeyi çok kabul edendir | رَحِيمٌ: çok esirgeyendir | (49:12)
|يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | النَّاسُ: insanlar | إِنَّا: elbette biz | خَلَقْنَاكُمْ: sizi yarattık | مِنْ: -ten | ذَكَرٍ: bir erkek- | وَأُنْثَىٰ: ve bir kadın(dan) | وَجَعَلْنَاكُمْ: ve ayırdık sizi | شُعُوبًا: milletlere | وَقَبَائِلَ: ve kabilelere | لِتَعَارَفُوا: birbirinizi tanımanız için | إِنَّ: şüphesiz | أَكْرَمَكُمْ: en üstün olanınız | عِنْدَ: yanında | اللَّهِ: Allah | أَتْقَاكُمْ: en çok korunanınızdır | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | عَلِيمٌ: bilendir | خَبِيرٌ: haber alandır | (49:13)
|قَالَتِ: dediler | الْأَعْرَابُ: araplar | امَنَّا: inandık | قُلْ: de ki | لَمْ: | تُؤْمِنُوا: inanmadınız | وَلَٰكِنْ: fakat | قُولُوا: deyin | أَسْلَمْنَا: islam olduk | وَلَمَّا: henüz | يَدْخُلِ: girmedi | الْإِيمَانُ: iman | فِي: | قُلُوبِكُمْ: kalblerinize | وَإِنْ: ve eğer | تُطِيعُوا: ita'at ederseniz | اللَّهَ: Allah'a | وَرَسُولَهُ: ve Elçisine | لَا: | يَلِتْكُمْ: size eksiltmez | مِنْ: -den | أَعْمَالِكُمْ: amelleriniz- | شَيْئًا: hiçbir şeyi | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | غَفُورٌ: çok bağışlayandır | رَحِيمٌ: çok esirgeyendir | (49:14)
|إِنَّمَا: şüphesiz | الْمُؤْمِنُونَ: Mü'minler | الَّذِينَ: kimselerdir | امَنُوا: iman eden(lerdir) | بِاللَّهِ: Allah'a | وَرَسُولِهِ: ve Elçisine | ثُمَّ: sonra | لَمْ: | يَرْتَابُوا: şüphe etmeyenlerdir | وَجَاهَدُوا: ve cihad edenlerdir | بِأَمْوَالِهِمْ: mallarıyle | وَأَنْفُسِهِمْ: ve canlarıyle | فِي: | سَبِيلِ: yolunda | اللَّهِ: Allah | أُولَٰئِكَ: işte | هُمُ: onlardır | الصَّادِقُونَ: doğru olanlar | (49:15)
|قُلْ: de ki | أَتُعَلِّمُونَ: siz mi öğreteceksiniz? | اللَّهَ: Allah'a | بِدِينِكُمْ: dininizi | وَاللَّهُ: Allah | يَعْلَمُ: bilir | مَا: olanları | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَمَا: ve olanları | فِي: | الْأَرْضِ: yerde | وَاللَّهُ: Allah | بِكُلِّ: her | شَيْءٍ: şeyi | عَلِيمٌ: bilendir | (49:16)
|يَمُنُّونَ: başına kakıyorlar | عَلَيْكَ: senin | أَنْ: | أَسْلَمُوا: İslam olmalarını | قُلْ: de ki | لَا: | تَمُنُّوا: başıma kakmayın | عَلَيَّ: benim | إِسْلَامَكُمْ: müslüman olmanızı | بَلِ: tersine | اللَّهُ: Allah | يَمُنُّ: minnet eder | عَلَيْكُمْ: size | أَنْ: | هَدَاكُمْ: size hidayeti nedeniyle | لِلْإِيمَانِ: imana | إِنْ: eğer | كُنْتُمْ: iseniz | صَادِقِينَ: doğrulardan | (49:17)
|إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | يَعْلَمُ: bilir | غَيْبَ: gizlisini | السَّمَاوَاتِ: göklerin | وَالْأَرْضِ: ve yerin | وَاللَّهُ: ve Allah | بَصِيرٌ: görmektedir | بِمَا: | تَعْمَلُونَ: yaptıklarınızı | (49:18)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}