» 73 / Müzzemmil  20:

Kuran Sırası: 73
İniş Sırası: 3
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20

 » 73 / Müzzemmil  Suresi: 20
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
2. رَبَّكَ (RBK) = rabbeke : Rabbin
3. يَعْلَمُ (YALM) = yeǎ'lemu : biliyor
4. أَنَّكَ (ÊNK) = enneke : senin
5. تَقُومُ (TGVM) = teḳūmu : kalktığını
6. أَدْنَىٰ (ÊD̃N) = ednā : daha azında
7. مِنْ (MN) = min : -nden
8. ثُلُثَيِ (S̃LS̃Y) = ṧuluṧeyi : üçte ikisi-
9. اللَّيْلِ (ELLYL) = l-leyli : gecenin
10. وَنِصْفَهُ (VNṦFH) = ve niSfehu : ve yarısında
11. وَثُلُثَهُ (VS̃LS̃H) = ve ṧuluṧehu : ve onun üçte birinde
12. وَطَائِفَةٌ (VŦEÙFT) = ve Tāifetun : bir topluluğun da
13. مِنَ (MN) = mine : -dan
14. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : bulunanlar-
15. مَعَكَ (MAK) = meǎke : seninle beraber
16. وَاللَّهُ (VELLH) = vallahu : ve Allah
17. يُقَدِّرُ (YGD̃R) = yuḳaddiru : takdir eder
18. اللَّيْلَ (ELLYL) = l-leyle : geceyi
19. وَالنَّهَارَ (VELNHER) = ve nnehāra : ve gündüzü
20. عَلِمَ (ALM) = ǎlime : bildi
21. أَنْ (ÊN) = en :
22. لَنْ (LN) = len : asla
23. تُحْصُوهُ (TḪṦVH) = tuHSūhu : sizin onu sayamayacağınızı
24. فَتَابَ (FTEB) = fetābe : bu yüzden affetti
25. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : sizi
26. فَاقْرَءُوا (FEGRÙVE) = feḳra'ū : artık okuyun
27. مَا (ME) = mā : şeyi
28. تَيَسَّرَ (TYSR) = teyessera : kolayınıza gelen
29. مِنَ (MN) = mine : -dan
30. الْقُرْانِ (ELGR ËN) = l-ḳurāni : Kur'an-
31. عَلِمَ (ALM) = ǎlime : bilmiştir
32. أَنْ (ÊN) = en :
33. سَيَكُونُ (SYKVN) = seyekūnu : bulunacağını
34. مِنْكُمْ (MNKM) = minkum : içinizden
35. مَرْضَىٰ (MRŽ) = merDā : hastalar
36. وَاخَرُونَ (V ËḢRVN) = ve āḣarūne : ve başka kimseler
37. يَضْرِبُونَ (YŽRBVN) = yeDribūne : gezip
38. فِي (FY) = fī :
39. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzünde
40. يَبْتَغُونَ (YBTĞVN) = yebteğūne : arayan
41. مِنْ (MN) = min : -ndan
42. فَضْلِ (FŽL) = feDli : lutfu-
43. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
44. وَاخَرُونَ (V ËḢRVN) = ve āḣarūne : ve başka insanlar
45. يُقَاتِلُونَ (YGETLVN) = yuḳātilūne : savaşan
46. فِي (FY) = fī :
47. سَبِيلِ (SBYL) = sebīli : yolunda
48. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
49. فَاقْرَءُوا (FEGRÙVE) = feḳra'ū : Zira okuyun
50. مَا (ME) = mā : -şeyi
51. تَيَسَّرَ (TYSR) = teyessera : kolayınıza gelen-
52. مِنْهُ (MNH) = minhu : O'ndan-
53. وَأَقِيمُوا (VÊGYMVE) = ve eḳīmū : ve doğrulun
54. الصَّلَاةَ (ELṦLET) = S-Salāte : SaLâTe/Desteğe
55. وَاتُوا (V ËTVE) = ve ātū : ve verin
56. الزَّكَاةَ (ELZKET) = z-zekāte : zekatı
57. وَأَقْرِضُوا (VÊGRŽVE) = ve eḳriDū : ve borç verin
58. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'a
59. قَرْضًا (GRŽE) = ḳarDan : bir borçla
60. حَسَنًا (ḪSNE) = Hasenen : güzel
61. وَمَا (VME) = ve mā : ve
62. تُقَدِّمُوا (TGD̃MVE) = tuḳaddimū : verdiklerinizi
63. لِأَنْفُسِكُمْ (LÊNFSKM) = lienfusikum : kendiniz için
64. مِنْ (MN) = min : -dan
65. خَيْرٍ (ḢYR) = ḣayrin : hayır-
66. تَجِدُوهُ (TCD̃VH) = tecidūhu : bulacaksınız
67. عِنْدَ (AND̃) = ǐnde : katında
68. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
69. هُوَ (HV) = huve : o
70. خَيْرًا (ḢYRE) = ḣayran : daha hayırlıdır
71. وَأَعْظَمَ (VÊAƵM) = ve eǎ'Zeme : ve daha büyüktür
72. أَجْرًا (ÊCRE) = ecran : mükafatça
73. وَاسْتَغْفِرُوا (VESTĞFRVE) = vesteğfirū : ve mağfiret dileyin
74. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'tan
75. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
76. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
77. غَفُورٌ (ĞFVR) = ğafūrun : çok bağışlayandır
78. رَحِيمٌ (RḪYM) = raHīmun : çok esirgeyendir
şüphesiz | Rabbin | biliyor | senin | kalktığını | daha azında | -nden | üçte ikisi- | gecenin | ve yarısında | ve onun üçte birinde | bir topluluğun da | -dan | bulunanlar- | seninle beraber | ve Allah | takdir eder | geceyi | ve gündüzü | bildi | | asla | sizin onu sayamayacağınızı | bu yüzden affetti | sizi | artık okuyun | şeyi | kolayınıza gelen | -dan | Kur'an- | bilmiştir | | bulunacağını | içinizden | hastalar | ve başka kimseler | gezip | | yeryüzünde | arayan | -ndan | lutfu- | Allah'ın | ve başka insanlar | savaşan | | yolunda | Allah | Zira okuyun | -şeyi | kolayınıza gelen- | O'ndan- | ve doğrulun | SaLâTe/Desteğe | ve verin | zekatı | ve borç verin | Allah'a | bir borçla | güzel | ve | verdiklerinizi | kendiniz için | -dan | hayır- | bulacaksınız | katında | Allah | o | daha hayırlıdır | ve daha büyüktür | mükafatça | ve mağfiret dileyin | Allah'tan | şüphesiz | Allah | çok bağışlayandır | çok esirgeyendir |

[] [RBB] [ALM] [] [GVM] [D̃NV] [] [S̃LS̃] [LYL] [NṦF] [S̃LS̃] [ŦVF] [] [] [] [] [GD̃R] [LYL] [NHR] [ALM] [] [] [ḪṦY] [TVB] [] [GRE] [] [YSR] [] [GRE] [ALM] [] [KVN] [] [MRŽ] [EḢR] [ŽRB] [] [ERŽ] [BĞY] [] [FŽL] [] [EḢR] [GTL] [] [SBL] [] [GRE] [] [YSR] [] [GVM] [ṦLV] [ETY] [ZKV] [GRŽ] [] [GRŽ] [ḪSN] [] [GD̃M] [NFS] [] [ḢYR] [VCD̃] [AND̃] [] [] [ḢYR] [AƵM] [ECR] [ĞFR] [] [] [] [ĞFR] [RḪM]
ÎN RBK YALM ÊNK TGVM ÊD̃N MN S̃LS̃Y ELLYL VNṦFH VS̃LS̃H VŦEÙFT MN ELZ̃YN MAK VELLH YGD̃R ELLYL VELNHER ALM ÊN LN TḪṦVH FTEB ALYKM FEGRÙVE ME TYSR MN ELGR ËN ALM ÊN SYKVN MNKM MRŽ V ËḢRVN YŽRBVN FY ELÊRŽ YBTĞVN MN FŽL ELLH V ËḢRVN YGETLVN FY SBYL ELLH FEGRÙVE ME TYSR MNH VÊGYMVE ELṦLET V ËTVE ELZKET VÊGRŽVE ELLH GRŽE ḪSNE VME TGD̃MVE LÊNFSKM MN ḢYR TCD̃VH AND̃ ELLH HV ḢYRE VÊAƵM ÊCRE VESTĞFRVE ELLH ÎN ELLH ĞFVR RḪYM

inne rabbeke yeǎ'lemu enneke teḳūmu ednā min ṧuluṧeyi l-leyli ve niSfehu ve ṧuluṧehu ve Tāifetun mine elleƶīne meǎke vallahu yuḳaddiru l-leyle ve nnehāra ǎlime en len tuHSūhu fetābe ǎleykum feḳra'ū teyessera mine l-ḳurāni ǎlime en seyekūnu minkum merDā ve āḣarūne yeDribūne l-erDi yebteğūne min feDli llahi ve āḣarūne yuḳātilūne sebīli llahi feḳra'ū teyessera minhu ve eḳīmū S-Salāte ve ātū z-zekāte ve eḳriDū llahe ḳarDan Hasenen ve mā tuḳaddimū lienfusikum min ḣayrin tecidūhu ǐnde llahi huve ḣayran ve eǎ'Zeme ecran vesteğfirū llahe inne llahe ğafūrun raHīmun
إن ربك يعلم أنك تقوم أدنى من ثلثي الليل ونصفه وثلثه وطائفة من الذين معك والله يقدر الليل والنهار علم أن لن تحصوه فتاب عليكم فاقرءوا ما تيسر من القرآن علم أن سيكون منكم مرضى وآخرون يضربون في الأرض يبتغون من فضل الله وآخرون يقاتلون في سبيل الله فاقرءوا ما تيسر منه وأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة وأقرضوا الله قرضا حسنا وما تقدموا لأنفسكم من خير تجدوه عند الله هو خيرا وأعظم أجرا واستغفروا الله إن الله غفور رحيم

 » 73 / Müzzemmil  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbeke Rabbin your Lord
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu biliyor knows
أنك | ÊNK enneke senin that you
تقوم ق و م | GVM TGVM teḳūmu kalktığını stand
أدنى د ن و | D̃NV ÊD̃N ednā daha azında (a little) less
من | MN min -nden than
ثلثي ث ل ث | S̃LS̃ S̃LS̃Y ṧuluṧeyi üçte ikisi- two-thirds
الليل ل ي ل | LYL ELLYL l-leyli gecenin (of) the night,
ونصفه ن ص ف | NṦF VNṦFH ve niSfehu ve yarısında and half of it
وثلثه ث ل ث | S̃LS̃ VS̃LS̃H ve ṧuluṧehu ve onun üçte birinde and a third of it
وطائفة ط و ف | ŦVF VŦEÙFT ve Tāifetun bir topluluğun da and (so do) a group
من | MN mine -dan of
الذين | ELZ̃YN elleƶīne bulunanlar- those who
معك | MAK meǎke seninle beraber (are) with you.
والله | VELLH vallahu ve Allah And Allah
يقدر ق د ر | GD̃R YGD̃R yuḳaddiru takdir eder determines
الليل ل ي ل | LYL ELLYL l-leyle geceyi the night
والنهار ن ه ر | NHR VELNHER ve nnehāra ve gündüzü and the day.
علم ع ل م | ALM ALM ǎlime bildi He knows
أن | ÊN en that
لن | LN len asla not
تحصوه ح ص ي | ḪṦY TḪṦVH tuHSūhu sizin onu sayamayacağınızı you count it,
فتاب ت و ب | TVB FTEB fetābe bu yüzden affetti so He has turned
عليكم | ALYKM ǎleykum sizi to you,
فاقرءوا ق ر ا | GRE FEGRÙVE feḳra'ū artık okuyun so recite
ما | ME şeyi what
تيسر ي س ر | YSR TYSR teyessera kolayınıza gelen is easy
من | MN mine -dan of
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāni Kur'an- the Quran.
علم ع ل م | ALM ALM ǎlime bilmiştir He knows
أن | ÊN en that
سيكون ك و ن | KVN SYKVN seyekūnu bulunacağını there will be
منكم | MNKM minkum içinizden among you
مرضى م ر ض | MRŽ MRŽ merDā hastalar sick
وآخرون ا خ ر | EḢR V ËḢRVN ve āḣarūne ve başka kimseler and others
يضربون ض ر ب | ŽRB YŽRBVN yeDribūne gezip traveling
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the land
يبتغون ب غ ي | BĞY YBTĞVN yebteğūne arayan seeking
من | MN min -ndan of
فضل ف ض ل | FŽL FŽL feDli lutfu- (the) Bounty
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah,
وآخرون ا خ ر | EḢR V ËḢRVN ve āḣarūne ve başka insanlar and others
يقاتلون ق ت ل | GTL YGETLVN yuḳātilūne savaşan fighting
في | FY in
سبيل س ب ل | SBL SBYL sebīli yolunda (the) way
الله | ELLH llahi Allah (of) Allah.
فاقرءوا ق ر ا | GRE FEGRÙVE feḳra'ū Zira okuyun So recite
ما | ME -şeyi what
تيسر ي س ر | YSR TYSR teyessera kolayınıza gelen- is easy
منه | MNH minhu O'ndan- of it,
وأقيموا ق و م | GVM VÊGYMVE ve eḳīmū ve doğrulun and establish
الصلاة ص ل و | ṦLV ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer
وآتوا ا ت ي | ETY V ËTVE ve ātū ve verin and give
الزكاة ز ك و | ZKV ELZKET z-zekāte zekatı the zakah
وأقرضوا ق ر ض | GRŽ VÊGRŽVE ve eḳriDū ve borç verin and loan
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
قرضا ق ر ض | GRŽ GRŽE ḳarDan bir borçla a loan
حسنا ح س ن | ḪSN ḪSNE Hasenen güzel goodly.
وما | VME ve mā ve And whatever
تقدموا ق د م | GD̃M TGD̃MVE tuḳaddimū verdiklerinizi you send forth
لأنفسكم ن ف س | NFS LÊNFSKM lienfusikum kendiniz için for yourselves
من | MN min -dan of
خير خ ي ر | ḢYR ḢYR ḣayrin hayır- good,
تجدوه و ج د | VCD̃ TCD̃VH tecidūhu bulacaksınız you will find it
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında with
الله | ELLH llahi Allah Allah.
هو | HV huve o It
خيرا خ ي ر | ḢYR ḢYRE ḣayran daha hayırlıdır (will be) better
وأعظم ع ظ م | AƵM VÊAƵM ve eǎ'Zeme ve daha büyüktür and greater
أجرا ا ج ر | ECR ÊCRE ecran mükafatça (in) reward.
واستغفروا غ ف ر | ĞFR VESTĞFRVE vesteğfirū ve mağfiret dileyin And seek forgiveness
الله | ELLH llahe Allah'tan (of) Allah.
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
غفور غ ف ر | ĞFR ĞFVR ğafūrun çok bağışlayandır (is) Oft-Forgiving,
رحيم ر ح م | RḪM RḪYM raHīmun çok esirgeyendir Most Merciful.

73:20 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

şüphesiz | Rabbin | biliyor | senin | kalktığını | daha azında | -nden | üçte ikisi- | gecenin | ve yarısında | ve onun üçte birinde | bir topluluğun da | -dan | bulunanlar- | seninle beraber | ve Allah | takdir eder | geceyi | ve gündüzü | bildi | | asla | sizin onu sayamayacağınızı | bu yüzden affetti | sizi | artık okuyun | şeyi | kolayınıza gelen | -dan | Kur'an- | bilmiştir | | bulunacağını | içinizden | hastalar | ve başka kimseler | gezip | | yeryüzünde | arayan | -ndan | lutfu- | Allah'ın | ve başka insanlar | savaşan | | yolunda | Allah | Zira okuyun | -şeyi | kolayınıza gelen- | O'ndan- | ve doğrulun | SaLâTe/Desteğe | ve verin | zekatı | ve borç verin | Allah'a | bir borçla | güzel | ve | verdiklerinizi | kendiniz için | -dan | hayır- | bulacaksınız | katında | Allah | o | daha hayırlıdır | ve daha büyüktür | mükafatça | ve mağfiret dileyin | Allah'tan | şüphesiz | Allah | çok bağışlayandır | çok esirgeyendir |

[] [RBB] [ALM] [] [GVM] [D̃NV] [] [S̃LS̃] [LYL] [NṦF] [S̃LS̃] [ŦVF] [] [] [] [] [GD̃R] [LYL] [NHR] [ALM] [] [] [ḪṦY] [TVB] [] [GRE] [] [YSR] [] [GRE] [ALM] [] [KVN] [] [MRŽ] [EḢR] [ŽRB] [] [ERŽ] [BĞY] [] [FŽL] [] [EḢR] [GTL] [] [SBL] [] [GRE] [] [YSR] [] [GVM] [ṦLV] [ETY] [ZKV] [GRŽ] [] [GRŽ] [ḪSN] [] [GD̃M] [NFS] [] [ḢYR] [VCD̃] [AND̃] [] [] [ḢYR] [AƵM] [ECR] [ĞFR] [] [] [] [ĞFR] [RḪM]
ÎN RBK YALM ÊNK TGVM ÊD̃N MN S̃LS̃Y ELLYL VNṦFH VS̃LS̃H VŦEÙFT MN ELZ̃YN MAK VELLH YGD̃R ELLYL VELNHER ALM ÊN LN TḪṦVH FTEB ALYKM FEGRÙVE ME TYSR MN ELGR ËN ALM ÊN SYKVN MNKM MRŽ V ËḢRVN YŽRBVN FY ELÊRŽ YBTĞVN MN FŽL ELLH V ËḢRVN YGETLVN FY SBYL ELLH FEGRÙVE ME TYSR MNH VÊGYMVE ELṦLET V ËTVE ELZKET VÊGRŽVE ELLH GRŽE ḪSNE VME TGD̃MVE LÊNFSKM MN ḢYR TCD̃VH AND̃ ELLH HV ḢYRE VÊAƵM ÊCRE VESTĞFRVE ELLH ÎN ELLH ĞFVR RḪYM

inne rabbeke yeǎ'lemu enneke teḳūmu ednā min ṧuluṧeyi l-leyli ve niSfehu ve ṧuluṧehu ve Tāifetun mine elleƶīne meǎke vallahu yuḳaddiru l-leyle ve nnehāra ǎlime en len tuHSūhu fetābe ǎleykum feḳra'ū teyessera mine l-ḳurāni ǎlime en seyekūnu minkum merDā ve āḣarūne yeDribūne l-erDi yebteğūne min feDli llahi ve āḣarūne yuḳātilūne sebīli llahi feḳra'ū teyessera minhu ve eḳīmū S-Salāte ve ātū z-zekāte ve eḳriDū llahe ḳarDan Hasenen ve mā tuḳaddimū lienfusikum min ḣayrin tecidūhu ǐnde llahi huve ḣayran ve eǎ'Zeme ecran vesteğfirū llahe inne llahe ğafūrun raHīmun
إن ربك يعلم أنك تقوم أدنى من ثلثي الليل ونصفه وثلثه وطائفة من الذين معك والله يقدر الليل والنهار علم أن لن تحصوه فتاب عليكم فاقرءوا ما تيسر من القرآن علم أن سيكون منكم مرضى وآخرون يضربون في الأرض يبتغون من فضل الله وآخرون يقاتلون في سبيل الله فاقرءوا ما تيسر منه وأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة وأقرضوا الله قرضا حسنا وما تقدموا لأنفسكم من خير تجدوه عند الله هو خيرا وأعظم أجرا واستغفروا الله إن الله غفور رحيم

[] [ر ب ب] [ع ل م] [] [ق و م] [د ن و] [] [ث ل ث] [ل ي ل] [ن ص ف] [ث ل ث] [ط و ف] [] [] [] [] [ق د ر] [ل ي ل] [ن ه ر] [ع ل م] [] [] [ح ص ي] [ت و ب] [] [ق ر ا] [] [ي س ر] [] [ق ر ا] [ع ل م] [] [ك و ن] [] [م ر ض] [ا خ ر] [ض ر ب] [] [ا ر ض] [ب غ ي] [] [ف ض ل] [] [ا خ ر] [ق ت ل] [] [س ب ل] [] [ق ر ا] [] [ي س ر] [] [ق و م] [ص ل و] [ا ت ي] [ز ك و] [ق ر ض] [] [ق ر ض] [ح س ن] [] [ق د م] [ن ف س] [] [خ ي ر] [و ج د] [ع ن د] [] [] [خ ي ر] [ع ظ م] [ا ج ر] [غ ف ر] [] [] [] [غ ف ر] [ر ح م]

 » 73 / Müzzemmil  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbeke Rabbin your Lord
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu biliyor knows
Ye,Ayn,Lam,Mim,
10,70,30,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
أنك | ÊNK enneke senin that you
,Nun,Kef,
,50,20,
ACC – accusative particle
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
تقوم ق و م | GVM TGVM teḳūmu kalktığını stand
Te,Gaf,Vav,Mim,
400,100,6,40,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
أدنى د ن و | D̃NV ÊD̃N ednā daha azında (a little) less
,Dal,Nun,,
,4,50,,
T – accusative masculine singular time adverb
ظرف زمان منصوب
من | MN min -nden than
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ثلثي ث ل ث | S̃LS̃ S̃LS̃Y ṧuluṧeyi üçte ikisi- two-thirds
Se,Lam,Se,Ye,
500,30,500,10,
N – genitive masculine dual noun
اسم مجرور
الليل ل ي ل | LYL ELLYL l-leyli gecenin (of) the night,
Elif,Lam,Lam,Ye,Lam,
1,30,30,10,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
ونصفه ن ص ف | NṦF VNṦFH ve niSfehu ve yarısında and half of it
Vav,Nun,Sad,Fe,He,
6,50,90,80,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – accusative masculine time adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
ظرف زمان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وثلثه ث ل ث | S̃LS̃ VS̃LS̃H ve ṧuluṧehu ve onun üçte birinde and a third of it
Vav,Se,Lam,Se,He,
6,500,30,500,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – accusative masculine time adverb
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
ظرف زمان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وطائفة ط و ف | ŦVF VŦEÙFT ve Tāifetun bir topluluğun da and (so do) a group
Vav,Tı,Elif,,Fe,Te merbuta,
6,9,1,,80,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative feminine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
من | MN mine -dan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الذين | ELZ̃YN elleƶīne bulunanlar- those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
معك | MAK meǎke seninle beraber (are) with you.
Mim,Ayn,Kef,
40,70,20,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
والله | VELLH vallahu ve Allah And Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو عاطفة
لفظ الجلالة مرفوع
يقدر ق د ر | GD̃R YGD̃R yuḳaddiru takdir eder determines
Ye,Gaf,Dal,Re,
10,100,4,200,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
فعل مضارع
الليل ل ي ل | LYL ELLYL l-leyle geceyi the night
Elif,Lam,Lam,Ye,Lam,
1,30,30,10,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
والنهار ن ه ر | NHR VELNHER ve nnehāra ve gündüzü and the day.
Vav,Elif,Lam,Nun,He,Elif,Re,
6,1,30,50,5,1,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
علم ع ل م | ALM ALM ǎlime bildi He knows
Ayn,Lam,Mim,
70,30,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
لن | LN len asla not
Lam,Nun,
30,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
تحصوه ح ص ي | ḪṦY TḪṦVH tuHSūhu sizin onu sayamayacağınızı you count it,
Te,Ha,Sad,Vav,He,
400,8,90,6,5,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فتاب ت و ب | TVB FTEB fetābe bu yüzden affetti so He has turned
Fe,Te,Elif,Be,
80,400,1,2,
CAUS – prefixed particle of cause
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء سببية
فعل ماض
عليكم | ALYKM ǎleykum sizi to you,
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
فاقرءوا ق ر ا | GRE FEGRÙVE feḳra'ū artık okuyun so recite
Fe,Elif,Gaf,Re,,Vav,Elif,
80,1,100,200,,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
تيسر ي س ر | YSR TYSR teyessera kolayınıza gelen is easy
Te,Ye,Sin,Re,
400,10,60,200,
V – 3rd person masculine singular (form V) perfect verb
فعل ماض
من | MN mine -dan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāni Kur'an- the Quran.
Elif,Lam,Gaf,Re,,Nun,
1,30,100,200,,50,
"PN – genitive masculine proper noun → Quran"
اسم علم مجرور
علم ع ل م | ALM ALM ǎlime bilmiştir He knows
Ayn,Lam,Mim,
70,30,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
سيكون ك و ن | KVN SYKVN seyekūnu bulunacağını there will be
Sin,Ye,Kef,Vav,Nun,
60,10,20,6,50,
FUT – prefixed future particle sa
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
حرف استقبال
فعل مضارع
منكم | MNKM minkum içinizden among you
Mim,Nun,Kef,Mim,
40,50,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
مرضى م ر ض | MRŽ MRŽ merDā hastalar sick
Mim,Re,Dad,,
40,200,800,,
N – nominative plural noun
اسم مرفوع
وآخرون ا خ ر | EḢR V ËḢRVN ve āḣarūne ve başka kimseler and others
Vav,,Hı,Re,Vav,Nun,
6,,600,200,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
يضربون ض ر ب | ŽRB YŽRBVN yeDribūne gezip traveling
Ye,Dad,Re,Be,Vav,Nun,
10,800,200,2,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the land
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
يبتغون ب غ ي | BĞY YBTĞVN yebteğūne arayan seeking
Ye,Be,Te,Ğayn,Vav,Nun,
10,2,400,1000,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min -ndan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
فضل ف ض ل | FŽL FŽL feDli lutfu- (the) Bounty
Fe,Dad,Lam,
80,800,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
وآخرون ا خ ر | EḢR V ËḢRVN ve āḣarūne ve başka insanlar and others
Vav,,Hı,Re,Vav,Nun,
6,,600,200,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
يقاتلون ق ت ل | GTL YGETLVN yuḳātilūne savaşan fighting
Ye,Gaf,Elif,Te,Lam,Vav,Nun,
10,100,1,400,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form III) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
سبيل س ب ل | SBL SBYL sebīli yolunda (the) way
Sin,Be,Ye,Lam,
60,2,10,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah (of) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
فاقرءوا ق ر ا | GRE FEGRÙVE feḳra'ū Zira okuyun So recite
Fe,Elif,Gaf,Re,,Vav,Elif,
80,1,100,200,,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME -şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
تيسر ي س ر | YSR TYSR teyessera kolayınıza gelen- is easy
Te,Ye,Sin,Re,
400,10,60,200,
V – 3rd person masculine singular (form V) perfect verb
فعل ماض
منه | MNH minhu O'ndan- of it,
Mim,Nun,He,
40,50,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
وأقيموا ق و م | GVM VÊGYMVE ve eḳīmū ve doğrulun and establish
Vav,,Gaf,Ye,Mim,Vav,Elif,
6,,100,10,40,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الصلاة ص ل و | ṦLV ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer
Elif,Lam,Sad,Lam,Elif,Te merbuta,
1,30,90,30,1,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
وآتوا ا ت ي | ETY V ËTVE ve ātū ve verin and give
Vav,,Te,Vav,Elif,
6,,400,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الزكاة ز ك و | ZKV ELZKET z-zekāte zekatı the zakah
Elif,Lam,Ze,Kef,Elif,Te merbuta,
1,30,7,20,1,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
وأقرضوا ق ر ض | GRŽ VÊGRŽVE ve eḳriDū ve borç verin and loan
Vav,,Gaf,Re,Dad,Vav,Elif,
6,,100,200,800,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
قرضا ق ر ض | GRŽ GRŽE ḳarDan bir borçla a loan
Gaf,Re,Dad,Elif,
100,200,800,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
حسنا ح س ن | ḪSN ḪSNE Hasenen güzel goodly.
Ha,Sin,Nun,Elif,
8,60,50,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
وما | VME ve mā ve And whatever
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional noun
الواو استئنافية
اسم شرط
تقدموا ق د م | GD̃M TGD̃MVE tuḳaddimū verdiklerinizi you send forth
Te,Gaf,Dal,Mim,Vav,Elif,
400,100,4,40,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form II) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لأنفسكم ن ف س | NFS LÊNFSKM lienfusikum kendiniz için for yourselves
Lam,,Nun,Fe,Sin,Kef,Mim,
30,,50,80,60,20,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive feminine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min -dan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
خير خ ي ر | ḢYR ḢYR ḣayrin hayır- good,
Hı,Ye,Re,
600,10,200,
N – genitive masculine singular indefinite noun
اسم مجرور
تجدوه و ج د | VCD̃ TCD̃VH tecidūhu bulacaksınız you will find it
Te,Cim,Dal,Vav,He,
400,3,4,6,5,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında with
Ayn,Nun,Dal,
70,50,4,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
الله | ELLH llahi Allah Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
هو | HV huve o It
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
خيرا خ ي ر | ḢYR ḢYRE ḣayran daha hayırlıdır (will be) better
Hı,Ye,Re,Elif,
600,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
وأعظم ع ظ م | AƵM VÊAƵM ve eǎ'Zeme ve daha büyüktür and greater
Vav,,Ayn,Zı,Mim,
6,,70,900,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine singular noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
أجرا ا ج ر | ECR ÊCRE ecran mükafatça (in) reward.
,Cim,Re,Elif,
,3,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
واستغفروا غ ف ر | ĞFR VESTĞFRVE vesteğfirū ve mağfiret dileyin And seek forgiveness
Vav,Elif,Sin,Te,Ğayn,Fe,Re,Vav,Elif,
6,1,60,400,1000,80,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form X) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'tan (of) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
غفور غ ف ر | ĞFR ĞFVR ğafūrun çok bağışlayandır (is) Oft-Forgiving,
Ğayn,Fe,Vav,Re,
1000,80,6,200,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
رحيم ر ح م | RḪM RḪYM raHīmun çok esirgeyendir Most Merciful.
Re,Ha,Ye,Mim,
200,8,10,40,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّ: şüphesiz | رَبَّكَ: Rabbin | يَعْلَمُ: biliyor | أَنَّكَ: senin | تَقُومُ: kalktığını | أَدْنَىٰ: daha azında | مِنْ: -nden | ثُلُثَيِ: üçte ikisi- | اللَّيْلِ: gecenin | وَنِصْفَهُ: ve yarısında | وَثُلُثَهُ: ve onun üçte birinde | وَطَائِفَةٌ: bir topluluğun da | مِنَ: -dan | الَّذِينَ: bulunanlar- | مَعَكَ: seninle beraber | وَاللَّهُ: ve Allah | يُقَدِّرُ: takdir eder | اللَّيْلَ: geceyi | وَالنَّهَارَ: ve gündüzü | عَلِمَ: bildi | أَنْ: | لَنْ: asla | تُحْصُوهُ: sizin onu sayamayacağınızı | فَتَابَ: bu yüzden affetti | عَلَيْكُمْ: sizi | فَاقْرَءُوا: artık okuyun | مَا: şeyi | تَيَسَّرَ: kolayınıza gelen | مِنَ: -dan | الْقُرْانِ: Kur'an- | عَلِمَ: bilmiştir | أَنْ: | سَيَكُونُ: bulunacağını | مِنْكُمْ: içinizden | مَرْضَىٰ: hastalar | وَاخَرُونَ: ve başka kimseler | يَضْرِبُونَ: gezip | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | يَبْتَغُونَ: arayan | مِنْ: -ndan | فَضْلِ: lutfu- | اللَّهِ: Allah'ın | وَاخَرُونَ: ve başka insanlar | يُقَاتِلُونَ: savaşan | فِي: | سَبِيلِ: yolunda | اللَّهِ: Allah | فَاقْرَءُوا: Zira okuyun | مَا: -şeyi | تَيَسَّرَ: kolayınıza gelen- | مِنْهُ: O'ndan- | وَأَقِيمُوا: ve doğrulun | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe | وَاتُوا: ve verin | الزَّكَاةَ: zekatı | وَأَقْرِضُوا: ve borç verin | اللَّهَ: Allah'a | قَرْضًا: bir borçla | حَسَنًا: güzel | وَمَا: ve | تُقَدِّمُوا: verdiklerinizi | لِأَنْفُسِكُمْ: kendiniz için | مِنْ: -dan | خَيْرٍ: hayır- | تَجِدُوهُ: bulacaksınız | عِنْدَ: katında | اللَّهِ: Allah | هُوَ: o | خَيْرًا: daha hayırlıdır | وَأَعْظَمَ: ve daha büyüktür | أَجْرًا: mükafatça | وَاسْتَغْفِرُوا: ve mağfiret dileyin | اللَّهَ: Allah'tan | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | غَفُورٌ: çok bağışlayandır | رَحِيمٌ: çok esirgeyendir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN şüphesiz | ربك RBK Rabbin | يعلم YALM biliyor | أنك ÊNK senin | تقوم TGWM kalktığını | أدنى ÊD̃N daha azında | من MN -nden | ثلثي S̃LS̃Y üçte ikisi- | الليل ELLYL gecenin | ونصفه WNṦFH ve yarısında | وثلثه WS̃LS̃H ve onun üçte birinde | وطائفة WŦEÙFT bir topluluğun da | من MN -dan | الذين ELZ̃YN bulunanlar- | معك MAK seninle beraber | والله WELLH ve Allah | يقدر YGD̃R takdir eder | الليل ELLYL geceyi | والنهار WELNHER ve gündüzü | علم ALM bildi | أن ÊN | لن LN asla | تحصوه TḪṦWH sizin onu sayamayacağınızı | فتاب FTEB bu yüzden affetti | عليكم ALYKM sizi | فاقرءوا FEGRÙWE artık okuyun | ما ME şeyi | تيسر TYSR kolayınıza gelen | من MN -dan | القرآن ELGR ËN Kur'an- | علم ALM bilmiştir | أن ÊN | سيكون SYKWN bulunacağını | منكم MNKM içinizden | مرضى MRŽ hastalar | وآخرون W ËḢRWN ve başka kimseler | يضربون YŽRBWN gezip | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | يبتغون YBTĞWN arayan | من MN -ndan | فضل FŽL lutfu- | الله ELLH Allah'ın | وآخرون W ËḢRWN ve başka insanlar | يقاتلون YGETLWN savaşan | في FY | سبيل SBYL yolunda | الله ELLH Allah | فاقرءوا FEGRÙWE Zira okuyun | ما ME -şeyi | تيسر TYSR kolayınıza gelen- | منه MNH O'ndan- | وأقيموا WÊGYMWE ve doğrulun | الصلاة ELṦLET SaLâTe/Desteğe | وآتوا W ËTWE ve verin | الزكاة ELZKET zekatı | وأقرضوا WÊGRŽWE ve borç verin | الله ELLH Allah'a | قرضا GRŽE bir borçla | حسنا ḪSNE güzel | وما WME ve | تقدموا TGD̃MWE verdiklerinizi | لأنفسكم LÊNFSKM kendiniz için | من MN -dan | خير ḢYR hayır- | تجدوه TCD̃WH bulacaksınız | عند AND̃ katında | الله ELLH Allah | هو HW o | خيرا ḢYRE daha hayırlıdır | وأعظم WÊAƵM ve daha büyüktür | أجرا ÊCRE mükafatça | واستغفروا WESTĞFRWE ve mağfiret dileyin | الله ELLH Allah'tan | إن ÎN şüphesiz | الله ELLH Allah | غفور ĞFWR çok bağışlayandır | رحيم RḪYM çok esirgeyendir |
Kırık Meal (Okunuş) : |inne: şüphesiz | rabbeke: Rabbin | yeǎ'lemu: biliyor | enneke: senin | teḳūmu: kalktığını | ednā: daha azında | min: -nden | ṧuluṧeyi: üçte ikisi- | l-leyli: gecenin | ve niSfehu: ve yarısında | ve ṧuluṧehu: ve onun üçte birinde | ve Tāifetun: bir topluluğun da | mine: -dan | elleƶīne: bulunanlar- | meǎke: seninle beraber | vallahu: ve Allah | yuḳaddiru: takdir eder | l-leyle: geceyi | ve nnehāra: ve gündüzü | ǎlime: bildi | en: | len: asla | tuHSūhu: sizin onu sayamayacağınızı | fetābe: bu yüzden affetti | ǎleykum: sizi | feḳra'ū: artık okuyun | : şeyi | teyessera: kolayınıza gelen | mine: -dan | l-ḳurāni: Kur'an- | ǎlime: bilmiştir | en: | seyekūnu: bulunacağını | minkum: içinizden | merDā: hastalar | ve āḣarūne: ve başka kimseler | yeDribūne: gezip | : | l-erDi: yeryüzünde | yebteğūne: arayan | min: -ndan | feDli: lutfu- | llahi: Allah'ın | ve āḣarūne: ve başka insanlar | yuḳātilūne: savaşan | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | feḳra'ū: Zira okuyun | : -şeyi | teyessera: kolayınıza gelen- | minhu: O'ndan- | ve eḳīmū: ve doğrulun | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve ātū: ve verin | z-zekāte: zekatı | ve eḳriDū: ve borç verin | llahe: Allah'a | ḳarDan: bir borçla | Hasenen: güzel | ve mā: ve | tuḳaddimū: verdiklerinizi | lienfusikum: kendiniz için | min: -dan | ḣayrin: hayır- | tecidūhu: bulacaksınız | ǐnde: katında | llahi: Allah | huve: o | ḣayran: daha hayırlıdır | ve eǎ'Zeme: ve daha büyüktür | ecran: mükafatça | vesteğfirū: ve mağfiret dileyin | llahe: Allah'tan | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ğafūrun: çok bağışlayandır | raHīmun: çok esirgeyendir |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: şüphesiz | RBK: Rabbin | YALM: biliyor | ÊNK: senin | TGVM: kalktığını | ÊD̃N: daha azında | MN: -nden | S̃LS̃Y: üçte ikisi- | ELLYL: gecenin | VNṦFH: ve yarısında | VS̃LS̃H: ve onun üçte birinde | VŦEÙFT: bir topluluğun da | MN: -dan | ELZ̃YN: bulunanlar- | MAK: seninle beraber | VELLH: ve Allah | YGD̃R: takdir eder | ELLYL: geceyi | VELNHER: ve gündüzü | ALM: bildi | ÊN: | LN: asla | TḪṦVH: sizin onu sayamayacağınızı | FTEB: bu yüzden affetti | ALYKM: sizi | FEGRÙVE: artık okuyun | ME: şeyi | TYSR: kolayınıza gelen | MN: -dan | ELGR ËN: Kur'an- | ALM: bilmiştir | ÊN: | SYKVN: bulunacağını | MNKM: içinizden | MRŽ: hastalar | V ËḢRVN: ve başka kimseler | YŽRBVN: gezip | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | YBTĞVN: arayan | MN: -ndan | FŽL: lutfu- | ELLH: Allah'ın | V ËḢRVN: ve başka insanlar | YGETLVN: savaşan | FY: | SBYL: yolunda | ELLH: Allah | FEGRÙVE: Zira okuyun | ME: -şeyi | TYSR: kolayınıza gelen- | MNH: O'ndan- | VÊGYMVE: ve doğrulun | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | V ËTVE: ve verin | ELZKET: zekatı | VÊGRŽVE: ve borç verin | ELLH: Allah'a | GRŽE: bir borçla | ḪSNE: güzel | VME: ve | TGD̃MVE: verdiklerinizi | LÊNFSKM: kendiniz için | MN: -dan | ḢYR: hayır- | TCD̃VH: bulacaksınız | AND̃: katında | ELLH: Allah | HV: o | ḢYRE: daha hayırlıdır | VÊAƵM: ve daha büyüktür | ÊCRE: mükafatça | VESTĞFRVE: ve mağfiret dileyin | ELLH: Allah'tan | ÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | ĞFVR: çok bağışlayandır | RḪYM: çok esirgeyendir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki Rabbin daha iyi bilir, gerçekten de senin, gecenin üçte ikisinden ve yarısından daha az ve bâzı vakitlerde de üçte biri kadar bir zamânında kalktığını ve seninle berâber bulunanların bir bölüğünün de kalktıklarını ve Allah, gecenin ve gündüzün vakitlerini ölçer; bilmiştir ki siz, onu lâyıkıyla hesaplayamazsınız, bu yüzden de tövbenizi kabûl etmiştir, artık, Kur'ân'dan, kolay geleni okuyun; bilmiştir ki sizden hastalar bulunabilir ve bir başka kısmınız da Allah'ın lütfünü, ihsânını elde etmek için yeryüzünde yolculuk eder ve başka bir bölük de Allah yolunda savaşır, artık, ondan, kolay geleni okuyun ve kılın namazı ve verin zekâtı ve Allah'a, güzel bir borç verin ve kendiniz için, önceden ne hayır yaparsanız ondan daha hayırlısıyla ve mükâfat bakımından daha büyüğüyle bulursunuz onu Allah katında ve yarlıganma dileyin Allah'tan ve şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahîmdir.
Adem Uğur : (Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında veya üçte birinde kalktığını biliyor. . . Seninle beraber olanlardan bir grubun da! Geceyi ve gündüzü Allâh takdir ediyor! (Allâh) onu asla değerlendiremeyeceğinizi bildi de tövbenizi kabul etti. . . Kurân'dan kolaylaşanı okuyun (idrak edin)! (Allâh) bilir ki, sizden hastalar, arzda dolaşıp Allâh'ın lütfundan talep eden kimseler ve Allâh yolunda savaşan kimseler olacaktır. Artık Ondan kolaylaşan kadarını okuyun; salâtı ikame edin (yönelişi kaîm kılın müşahede ile), zekâtı verin ve Allâh'a güzel bir ödünç verin. . . Kendiniz için (önceden) hayırdan ne takdim ederseniz, Allâh indînde onun çok daha büyük ve hayırlısını bulursunuz. Allâh'tan mağfiret dileyin! Muhakkak ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir.
Ahmet Tekin : Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, bazan yarısını, bazan da üçte birini kıyamda, uyanık geçirdiğini ve seninle birlikte hareket edenlerin bir kısmının da böyle yaptığını Rabbin biliyor. Allah gece ve gündüzün sürelerini planlar ve icra eder. Sizin, asla geceleri ihya ile ilgili hesaplarınızın tutmayacağını, gece namazına güç yetiremeyeceğinizi bildi de, size ruhsat verdi, tevbelerinizi, günah işlemekten vazgeçip Allah’a itaate yönelişlerinizi kabul buyurdu. Bundan böyle namazda Kur’ân’dan kolayına geleni oku. Allah içinizden hasta olanları, yeryüzünde ticaret yapmak ve rızıklarını kazanmak için yollarda olan, Allah’ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda, İslâm uğrunda savaşan daha başka insanların olacağını biliyor. Onun için, Kur’ân’dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, inceleyin. Namazı adâbına riâyet ederek, aksatmadan kılın. Vicdanlarınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran berekete vesile olan zekâtı verin. Allah’a karz-ı hasen olarak borç verin, mâlî mükellefiyetlerin dışında, Allah rızası için, Allah yolunda cihad edenlerin masraflarını karşılayın, Allah’ın kullarına güzel ödünç verin. Kendiniz ve birbiriniz için önceden gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı, mükâfatı daha büyük olarak bulacaksınız. Günahlarınızdan dolayı Allah’tan bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileyin. Allah kullarını koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.
Ahmet Varol : Şüphesiz Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde (ibadet için) kalktığını seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) biliyor. Geceyi de gündüzü de Allah takdir etmektedir. O sizin bunu sayamayacağını (buna güç yetiremeyeceğinizi) bildi ve tevbelerinizi kabul etti. [3] Artık Kur'an'dan kolay geleni okuyun. (Allah) içinizde hastalar bulunduğunu, başkalarının Allah'ın lütfundan (rızık) arayarak yeryüzünde dolaşacaklarını ve daha başkalarının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. Artık ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a güzel borç verin. Kendiniz için önceden ne gönderirseniz Allah katında onu daha hayırlı ve ecir bakımından daha büyük olarak bulursunuz. Allah'dan bağışlanma dileyin. Allah bağışlayan ve rahmet edendir.
Ali Bulaç : Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Ali Fikri Yavuz : Muhakkak Rabbin biliyor ki, sen, gece üçte ikisine yakın, yarısı kadar ve üçte biri (olan bir müddet namaz için) kalkıyorsun; ashabından bir topluluk da seninle beraberdir. Gece ve gündüzün miktarlarını ancak Allah takdir eder. O bildi ki, bundan öte, onu başaramazsınız; (bütün geceyi ibadetle geçiremezsiniz). Onun için sizden hafifletti; (gece kaim olmayı size farz kılmadı). Artık Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmiştir ki, aranızda hastalar olacak, bir kısmı Allah’ın fazlından rızk aramak için (ticaret maksadı ile) yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmı da Allah yolunda çarpışacaklar. O halde Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun, namazı kılın, zekâtı verin, Allah için (diğer hayır yollarına) halisane harcayın. Nefisleriniz için (bu dünyada) peşin olarak ne hayır işlerseniz, onun sevabını Allah katında daha hayırlı ve mükâfat bakımından daha büyük bulacaksınız. Bir de Allah’dan mağfiret dileyin; çünkü O, Gafûr’dur= mağfireti çok boldur, Rahîm’dir= çok merhametlidir.
Bekir Sadak : suphesiz Rabbin, senin ve beraberinde bulunanlardan bir toplulugun gecenin ucte ikisinden biraz az, yarisi ve uctebiri kadar vakit icinde kalktigini bilir. Gece ve gunduzu Allah olcer; sizin bu vakitleri takdir edemeyeceginizi bildiginden tevbenizi kabul etmistir. Artik, Kuran'dan kolayiniza geleni okuyun; Allah, icinizden, hasta olanlari, Allah'in lutfundan rizik aramak uzere yeryuzunde dolasacak olan kimseleri ve Allah yolunda savasacak olanlari suphesiz bilir. Kuran'dan kolayiniza geleni okuyun; namazi kilin; zekati verin; Allah'a guzel dunc takdiminde bulunun; kendiniz icin yaptiginiz iyiligi daha iyi ve daha buyuk ecir olarak Allah katinda bulursunuz. Allah'tan bagislanma dileyin; Allah elbette bagislar ve merhamet eder. *
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki Rabbin, senin ve seninle beraber bir topluluğun gecenin üçte ikisine yakın bir süreyi, yarısını ve bazan da üçte birini kalkıp ibâdetle geçirdiğinizi bilir. Allah, gece ve gündüzü takdîr eder, sizin bunu sayamıyacağınızı bildiği için size lütuf la yönelir. Bundan böyle Kur'ân'dan size kolay geleni okuyun. Allah, sizden hastalar olacağını, diğer bir kısmının Allah'ın bol nîmet ve geniş lûtfunu arayıp elde etmek için yolculuk yapacaklarını, başka bir kısmının ise Allah yolunda vuruşacaklarını bilmiştir. O halde Kur'ân'dan size kolay geleni okuyunuz. Namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz, Allah'a (O'nun rızâsı uğruna faizsiz) güzel bir ödünç veriniz. Kendiniz için önden ne gibi bir hayır gönderirseniz, onu daha hayırlı ve karşılığı daha büyük olarak Allah'ın yanında bulursunuz. Allah'tan bağışlanma dileyiniz. Şüphesiz ki, Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Diyanet İşleri (eski) : Şüphesiz Rabbin, senin ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun gecenin üçte ikisinden biraz az, yarısı ve üçte biri kadar vakit içinde kalktığını bilir. Gece ve gündüzü Allah ölçer; sizin bu vakitleri takdir edemeyeceğinizi bildiğinden tevbenizi kabul etmiştir. Artık, Kuran'dan kolayınıza geleni okuyun; Allah, içinizden, hasta olanları, Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacak olan kimseleri ve Allah yolunda savaşacak olanları şüphesiz bilir. Kuran'dan kolayınıza geleni okuyun; namazı kılın; zekatı verin; Allah'a güzel ödünç takdiminde bulunun; kendiniz için yaptığınız iyiliği daha iyi ve daha büyük ecir olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan bağışlanma dileyin; Allah elbette bağışlar ve merhamet eder.
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.
Edip Yüksel : Rabbin, senin ve yoldaşlarıdan bir grubun, gecenin üçte ikisinden az, yarısında ve üçte birinde kalktığını bilir. Gecenin ve gündüzün miktarını ALLAH belirler. O, sizin bunu yapamıyacağınızı bildiği için sizi affetmiştir. Öyleyse Kuran'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Aranızda hastalar, yeryüzünde ALLAH'ın lütfundan rızık arayanlar ve ALLAH yolunda savaşanlar olduğunu bilmektedir. Ondan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı gözetin, zekatı verin ve güzel davranmak yoluyla ALLAH'a bir borçsunun. Kendiniz için yaptığınız her iyiliği, ALLAH katında daha iyi ve daha büyük bir ödül olarak bulacaksınız. ALLAH'tan bağışlanma dileyin; ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Gerçekten Rabbin biliyor ki sen, muhakkak gecenin üçte ikisine yakınını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçiriyorsun, beraberinde bulunan bir grup da (böyle yapıyor). Oysa geceyi, gündüzü Allah takdir eder. Sizin bundan ötesini başaramayacağınızı bildiği için size lütuf ile muamelede bulundu. Bundan böyle Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun; O, içinizden hastaların olacağını, diğer bir kısmının Allah'ın lütfundan bir kar aramak üzere yeryüzünde yol tepeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bilmektedir; O halde o (Kur'an)dan kolayınıza geleni okuyun; namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a karz-ı hasen verin! Kendi hesabınıza hayır olarak ne (iyilik) yapıp gönderirseniz, onu Allah yanında daha hayırlı ve karşılık olarak daha büyük bulacaksınız. Allah'tan bağışlanma dileyin! Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Filhakıka rabbın biliyor ki sen muhakkak gece üçte ikisine yakın ve yarısı ve üçte biri kalkıyorsun beraberindekilerden de bir tâife, halbuki geceyi gündüzü Allah takdir eder, bildi ki siz onu bundan öte başaramazsınız, onun için size lutf ile irca-ı nazar buyurdu, bundan böyle Kur'andan ne kolay gelirse okuyun, bildi ki içinizden hastalar olacak, diğer bir takımları Allahın fazlından bir kâr aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir takımları da Allah yolunda çarpışacaklar, o halde ondan ne kolay gelirse okuyun ve namazı kılın ve zekâtı verin ve Allaha karz-ı hasen takdim edin, kendilerinizin hisabına hayr olarak her ne de takdim ederseniz onu Allah yanında daha hayırlı ve ecirce daha büyük bulacaksınız, hem de Allaha istiğfar edin, şübhesiz ki Allah gafurdur, rahîmdir.
Fizilal-il Kuran : Senin ve bazı arkadaşlarının, gecenin ya üçte ikisine yakın bölümünü ya yarısını ya da üçte birini ibadetle geçirdiğinizi Rabbin biliyor. Gecenin ve gündüzün sürelerini belirleyen Allah'tır. O bu gece ibadetinin temposuna dayanamayacağınızın farkındadır. Bundan böyle kolayınıza gelecek kadar Kur'an okuyunuz. Aranızda hastalar olacağını, bir bölümünüzün Allah'ın lütfettiği geçim payını elde edebilmek için yeryüzünde oradan oraya koştuğunu, bir bölümünüzün de O'nun yolunda savaştığını Allah biliyor. Öyleyse kolayınıza gelecek kadar Kur'an okuyunuz. Namazı kılınız, zekatı veriniz, gönüllü olarak ve karşılık beklemeksizin Allah'a borç veriniz. Kendiniz için yaptığınız hayırları ilerde Allah katında daha yararlı ve daha büyük ödüllü olarak bulursunuz. Allah'tan af dileyiniz. Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcı ve merhametlidir.
Gültekin Onan : Gerçekten rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Tanrı takdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kuran'dan kolay geleni okuyun. Tanrı sizden hastalar olduğunu, başkalarının Tanrı'nın fazlından aramak için yeryüzünde gezip dolaşacaklarını ve diğerlerinin Tanrı yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kuran'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Tanrı'ya güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Tanrı katında bulursunuz. Tanrı'dan mağfiret dileyin. Şüphesiz Tanrı, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Hakkı Yılmaz : "Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin gecenin üçte-ikisinden daha azını, yarısını, üçte-birini ayakta geçirmekte olduğunu biliyor. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyledir. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlar. Sizin bu işi kolaylıkla yapamayacağınızı bildi de sizin için bu görevi hafifletti. O hâlde Kur’ân'dan kolay geleni öğrenin-öğretin! Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O hâlde ondan kolay geleni öğrenin-öğretin! Salât'ı [mâli ve zihinsel destek; toplumu aydınlatma kurumlarını] kurun/ayakta tutun, zekat'ı verin! Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin! Hiç kuşkusuz Allah çok affedici, çok merhamet edicidir. "
Hasan Basri Çantay : Şübhe yok ki Rabbin, senin, gecenin üçde ikisinden biraz eksik, yarısı, üçde biri kadar ayakda durmakda olduğunu ve senin maiyyetinde bulunanlardan bir zümrenin de (böyle yapdığını) biliyor. Geceyi, gündüzü Allah saymakdadır. O, bunu sizin sayamayacağınızı bildiği için size karşı (ruhsat canibine) döndü. Artık Kur'andan kolay geleni (ne ise onu) okuyun. Allah muhakkak bilmişdir ki içinizden hasta (lanan) lar olacak, diğer bir kısmı Allahın fazlından (nasıyb) aramak üzere yer (yüzün) de yol tepecekler, başka bir takımı da Allah yolunda çarpışaçaklardır. O halde ondan (Kur'andan size) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın. Zekâtı verin. Allaha gönül hoşluğuyle ödüne verin. Önden nefisleriniz için ne hayır gönderirseniz onu Allahın nezdinde bulursunuz, (hem) bu daha hayırlı, sevabca daha büyük olmak üzere. Allahdan mağfiret isteyin. Şübhesiz ki Allah (mü'minleri) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz Rabbin biliyor ki gerçekten sen, gecenin üçte ikisinden daha azı ve (bazen) yarısı ve (bazen de) üçte biri kadar kalkıyorsun (namaz kılıyorsun); berâberinde bulunanlardan (ashâbından) bir tâife de (böyle yapıyor).Hem geceyi ve gündüzü Allah takdîr eder. (O,) sizin bunu sayamayacağınızı (sürekli gece ibâdetine dayanamayacağınızı) bildi de sizi affetti (yapabildiğiniz kadarına ruhsat verdi); o hâlde Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun (kolayınıza geldiği kadar gece namazı kılın)!(Hem Allah) bildi ki, içinizden hastalar olacak, bir başkaları yeryüzünde dolaşacaklar, Allah’ın fazlından (rızıklarını) arayacaklar, bir diğerleri de Allah yolunda savaşacaklar(cihâd edecekler)dir. O hâlde ondan kolayınıza geleni okuyun; ve namazı hakkıyla edâ edin, zekâtı verin ve Allah’a karzı hasen (güzel bir borç) ile borç verin!Hem kendiniz için hayır (ve hasenât)dan ne takdîm eder (hazırlar)sanız, Allah katında onu bulursunuz da, o (sizin için) daha hayırlı ve mükâfâtça daha büyüktür! Öyle ise Allah’dan mağfiret dileyin! Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.
İbni Kesir : Şüphesiz ki Rabbın; senin, gecenin üçte ikisi, yarısı ve üçte biri içinde kalktığını bilir. Seninle beraber olan bir topluluğun da. Gece ve gündüzü Allah, takdir eder. Sizin onu sayamayacağınızı bildiğinden tevbenizi kabul etmiştir. Öyleyse Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. İçinizden hasta olacakları, Allah'ın lutfundan aramak üzere yeryüzünde dolaşacak olanları ve Allah yolunda savaşacak olanları şüphesiz ki Allah bilir. O halde ondan kolayınıza geleni okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir ödünç verin. Kendiniz için hayırdan ne takdim ederseniz; Allah katında onu mükafat bakımından daha büyük ve daha hayırlı olarak bulursunuz. Ve Allah'tan mağfiret dileyin. Muhakkak ki Allah; Gafur'dur, Rahim'dir.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki Rabbin, senin ve seninle beraber olanlardan bir topluluğun, gecenin üçte ikisinden daha azında, (bazan) onun yarısında ve (bazan da) onun üçte birinde (Kur'ân okumak, zikir yapmak, kanitin olmak, teheccüd namazı kılmak için) kalktığını biliyor. Ve geceyi ve gündüzü Allah takdir eder, onu sizin asla hesaplayamayacağınızı (gecenin zaman dilimlerini doğru tayin edemeyeceğinizi) bildi. Bu sebeple sizin tövbenizi kabul etti. O halde Kur'ân'dan size kolay geleni okuyun! Sizden bir kısmınızın hasta olacağını, diğerlerinin yeryüzünde, Allah'ın fazlından (rızık) isteyerek dolaşacaklarını ve diğer bir kısmının da Allah'ın yolunda savaşacaklarını bildi. Artık O'ndan (Kur'ân'dan) size kolay geleni okuyun, namazı ikame edin, zekâtı verin ve Allah için güzel bir şekilde borç verin! Ve nefsiniz için hayır olarak ne takdim ederseniz, onu Allah'ın indinde daha hayırlı ve daha büyük bir ecir olarak bulursunuz. Ve Allah'a istiğfar edin (tövbe edip Allah'tan mağfiret dileyin)! Muhakkak ki Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.
Muhammed Esed : (Ey Peygamber!) Rabbin, senin ve beraberindekilerin gecenin üçte ikisini, yahut yarısını, yahut üçte birini (namaz için) uyanık geçirdiğini bilir. Gecenin ve gündüzün ölçüsünü koyan Allah, sizin onu küçümsemeyeceğinizi bilir ve bu sebeple O rahmetiyle size yaklaşır. O halde Kur'an'ın kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun. Allah, zaman zaman içinizde hastalar, Allah'ın lütfunu aramak için yola koyulanlar ve Allah yolunda savaşa çıkanlar olacağını bilir. Öyleyse ondan (yalnızca) kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun, namazınızda devamlı ve dikkatli olun ve karşılıksız harcamada bulunun ve (böylece) Allah'a güzel bir borç verin çünkü kendi adınıza güzel ne iş yaparsanız karşılığını aynen Allah katında görürsünüz; evet, daha iyi ve daha zengin bir ödül olarak. Ve (daima) Allah'ın bağışlayıcılığını arayın. Kuşkusuz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Muhakkak senin Rabbin biliyor ki, şüphe yok sen gecenin üçte ikisinden biraz eksik ve yarısı ve üçte biri kadar kalkıyorsun ve seninle beraber olanlardan bir tâife de ve Allah geceyi ve gündüzü takdir eder. Bildiği, siz bunu sayıp başaramıyacaksınız. Artık size ruhsatla irca-ı nazar buyurdu, imdi Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Bilmiştir ki sizden hasta olanlar olacaktır, başkaları da Allah'ın fazlından bir kâr aramak için yeryüzünde yol tepeceklerdir ve başkaları da Allah yolunda cihadda bulunacaklardır. Artık ondan kolay olanı okuyunuz ve namazı dosdoğru kılınız ve zekâtı veriniz ve Allah için güzelce ödünç vermekle ödünç veriniz ve nefsiniz için hayırdan ne takdim eder iseniz onu Allah indinde daha hayırlı ve mükâfaatça daha büyük olarak bulursunuz ve Allah'tan mağfiret isteyin, şüphe yok ki Allah gafûrdur, rahîmdir.
Ömer Öngüt : Resulüm! Şüphesiz Rabbin biliyor ki sen, gecenin üçte ikisinden biraz eksik ve yarısında ve üçte birinde kalkıyorsun. Seninle beraber olanlardan bir tâife de kalkıyorlar. Geceyi ve gündüzü (onun vakitlerini) Allah takdir eder. O, sizin bunu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Artık Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bildi ki içinizden hastalar olacaktır. Diğerleri Allah'ın lütfunu arayarak yeryüzünde seyahat edecekler, diğer bir kısmı da Allah yolunda savaşacaklar. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a güzel ödünç takdiminde bulunun. Kendiniz için önden ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu hem daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı ve merhamet edicidir.
Şaban Piriş : Şüphesiz Rabbin, seni ve seninle birlikte olanlardan bir topluluğun gecenin üçte ikisinde, yarısında ve üçte birinde kalktığını biliyor. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin onu iyi hesaplayamayacağınızı bildiği için sizi bağışlamıştır. Öyleyse Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. İçinizden hasta olacakları, bir kısmınızın yeryüzünde dolaşıp, Allah’ın rızkını arayacağını, diğerlerinin Allah yolunda savaşacağını da bilmektedir. Öyleyse ondan kolayınıza geleni okuyun, namazı kılın ve zekatı verin ve Allah’a güzel bir ödünçte bulunun. Kendiniz için hayır olarak ne hazırlarsanız, onu Allah katında daha iyi, daha büyük bir ödül olarak hazır bulursunuz. Allah’tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.
Suat Yıldırım : Senin Rabbin, gecenin bazen üçte ikisine yakın bir kısmını, bazen yarısını, bazen üçte birini ibadetle geçirdiğini, senin yanında yer alan müminlerden bir cemaatin da böyle yaptığını elbette biliyor. Gece ve gündüzü yaratıp sürelerini belirleyen Allah’tır. O sizin bu gece ibadetini gözetemeyeceğinizi bildiği için, lütuf ve merhametiyle size yeniden bakıp muaf tuttu. Artık Kur’ân’dan kolayınıza gelen miktarı okuyun. Allah bilmektedir ki aranızda hastalananlar olacaktır. Kimileri Allah’ın lütfundan nasiplerini aramak için yol tepecek, dünyanın çeşitli yerlerinde dolaşacaklardır. Bazıları Allah yolunda muharebe için sefere çıkacaklardır. Haydi artık Kur’ân’dan, kolayınıza gelen miktarı okuyun. Namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin ve bir de Allah’a güzel ödünç takdim edin! Unutmayın ki kendi iyiliğiniz için âhirete hazırlık olarak her ne gönderirseniz mutlaka onu Allah’ın nezdinde bulursunuz. Hem daha üstün ve daha hayırlı, mükâfatı kat kat artmış olarak! Allah’tan af dileyin. Muhakkak ki Allah gafurdur, rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).
Süleyman Ateş : Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını; Seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allâh, sizin onu sayamayacağınızı (zamanı hesab edip gecenin belli sâ'atlerinde kalkamayacağınızı) bildiği için sizi affetti. Artık (belli bir sâ'at gözetmeden) Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun (ne miktar kolayınıza gelirse o kadar gece namazı kılın, kendinizi zorlamayın.) Allâh, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allâh'ın lutfunu arayan başka kimseler ve Allâh yolunda savaşan daha başka insanlar bulunacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için verdiğiniz hayırları, Allâh katında verdiğinizden daha hayırlı ve mükâfâtça daha büyük bulacaksınız. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allâh, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Tefhim-ul Kuran : (Ey Nebi!) Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilmektedir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilmektedir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir etmektedir. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece de tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip dolaşacaklarını ve diğerlerinin de Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Ümit Şimşek : Rabbin biliyor ki, sen ve beraberindekilerden bir topluluk, gecenin üçte birine yakın bir kısmını yahut yarısını veya üçte birini ibadetle geçiriyorsunuz. Geceyi de, gündüzü de ölçüp biçen Allah'tır. Bu kadarına güç yetiremeyeceğinizi bildiği için sizi bağışladı. Artık Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah şunu da biliyor ki, içinizden hastalar olacak; bir kısmınız Allah'ın lütfundan nasibini aramak için yeryüzünde dolaşacak; bir kısmınız da Allah yolunda savaşa çıkacak. Onun için, Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun, namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a güzel bir borç takdim edin. Kendiniz için hayır olarak önden ne gönderirseniz, Allah katında onu daha hayırlı ve sevabı daha da artmış olarak bulursunuz. Bir de Allah'tan bağışlanma isteyin. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın! Zekâtı verin. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}