» 60 / Mümtehine  13:

Kuran Sırası: 60
İniş Sırası: 91
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

 » 60 / Mümtehine  Suresi: 13
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
2. أَيُّهَا (ÊYHE) = eyyuhā : SİZ!
3. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
4. امَنُوا ( ËMNVE) = āmenū : inanan(lar)
5. لَا (LE) = lā :
6. تَتَوَلَّوْا (TTVLVE) = tetevellev : dostluk etmeyin
7. قَوْمًا (GVME) = ḳavmen : bir topluluk ile
8. غَضِبَ (ĞŽB) = ğaDibe : gazabettiği
9. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
10. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : kendilerine
11. قَدْ (GD̃) = ḳad :
12. يَئِسُوا (YÙSVE) = yeisū : umudu kesmiş olan
13. مِنَ (MN) = mine : -ten
14. الْاخِرَةِ (EL ËḢRT) = l-āḣirati : ahiret-
15. كَمَا (KME) = kemā : gibi
16. يَئِسَ (YÙS) = yeise : umudu kestiği
17. الْكُفَّارُ (ELKFER) = l-kuffāru : kafirlerin
18. مِنْ (MN) = min : -ndan
19. أَصْحَابِ (ÊṦḪEB) = eSHābi : halkı-
20. الْقُبُورِ (ELGBVR) = l-ḳubūri : mezarlık
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | | dostluk etmeyin | bir topluluk ile | gazabettiği | Allah'ın | kendilerine | | umudu kesmiş olan | -ten | ahiret- | gibi | umudu kestiği | kafirlerin | -ndan | halkı- | mezarlık |

[Y] [EYH] [] [EMN] [] [VLY] [GVM] [ĞŽB] [] [] [] [YES] [] [EḢR] [] [YES] [KFR] [] [ṦḪB] [GBR]
YE ÊYHE ELZ̃YN ËMNVE LE TTVLVE GVME ĞŽB ELLH ALYHM GD̃ YÙSVE MN EL ËḢRT KME YÙS ELKFER MN ÊṦḪEB ELGBVR

eyyuhā elleƶīne āmenū tetevellev ḳavmen ğaDibe llahu ǎleyhim ḳad yeisū mine l-āḣirati kemā yeise l-kuffāru min eSHābi l-ḳubūri
يا أيها الذين آمنوا لا تتولوا قوما غضب الله عليهم قد يئسوا من الآخرة كما يئس الكفار من أصحاب القبور

 » 60 / Mümtehine  Suresi: 13
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan(lar) believe!
لا | LE (Do) not
تتولوا و ل ي | VLY TTVLVE tetevellev dostluk etmeyin make allies
قوما ق و م | GVM GVME ḳavmen bir topluluk ile (of) a people,
غضب غ ض ب | ĞŽB ĞŽB ğaDibe gazabettiği (The) wrath
الله | ELLH llahu Allah'ın (of) Allah
عليهم | ALYHM ǎleyhim kendilerine (is) upon them.
قد | GD̃ ḳad Indeed,
يئسوا ي ا س | YES YÙSVE yeisū umudu kesmiş olan they despair
من | MN mine -ten of
الآخرة ا خ ر | EḢR EL ËḢRT l-āḣirati ahiret- the Hereafter
كما | KME kemā gibi as
يئس ي ا س | YES YÙS yeise umudu kestiği despair
الكفار ك ف ر | KFR ELKFER l-kuffāru kafirlerin the disbelievers
من | MN min -ndan of
أصحاب ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEB eSHābi halkı- (the) companions
القبور ق ب ر | GBR ELGBVR l-ḳubūri mezarlık (of) the graves.

60:13 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | | dostluk etmeyin | bir topluluk ile | gazabettiği | Allah'ın | kendilerine | | umudu kesmiş olan | -ten | ahiret- | gibi | umudu kestiği | kafirlerin | -ndan | halkı- | mezarlık |

[Y] [EYH] [] [EMN] [] [VLY] [GVM] [ĞŽB] [] [] [] [YES] [] [EḢR] [] [YES] [KFR] [] [ṦḪB] [GBR]
YE ÊYHE ELZ̃YN ËMNVE LE TTVLVE GVME ĞŽB ELLH ALYHM GD̃ YÙSVE MN EL ËḢRT KME YÙS ELKFER MN ÊṦḪEB ELGBVR

eyyuhā elleƶīne āmenū tetevellev ḳavmen ğaDibe llahu ǎleyhim ḳad yeisū mine l-āḣirati kemā yeise l-kuffāru min eSHābi l-ḳubūri
يا أيها الذين آمنوا لا تتولوا قوما غضب الله عليهم قد يئسوا من الآخرة كما يئس الكفار من أصحاب القبور

[ي] [أ ي ه] [] [ا م ن] [] [و ل ي] [ق و م] [غ ض ب] [] [] [] [ي ا س] [] [ا خ ر] [] [ي ا س] [ك ف ر] [] [ص ح ب] [ق ب ر]

 » 60 / Mümtehine  Suresi: 13
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan(lar) believe!
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لا | LE (Do) not
Lam,Elif,
30,1,
PRO – prohibition particle
حرف نهي
تتولوا و ل ي | VLY TTVLVE tetevellev dostluk etmeyin make allies
Te,Te,Vav,Lam,Vav,Elif,
400,400,6,30,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form V) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
قوما ق و م | GVM GVME ḳavmen bir topluluk ile (of) a people,
Gaf,Vav,Mim,Elif,
100,6,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
غضب غ ض ب | ĞŽB ĞŽB ğaDibe gazabettiği (The) wrath
Ğayn,Dad,Be,
1000,800,2,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
عليهم | ALYHM ǎleyhim kendilerine (is) upon them.
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
قد | GD̃ ḳad Indeed,
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
يئسوا ي ا س | YES YÙSVE yeisū umudu kesmiş olan they despair
Ye,,Sin,Vav,Elif,
10,,60,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN mine -ten of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الآخرة ا خ ر | EḢR EL ËḢRT l-āḣirati ahiret- the Hereafter
Elif,Lam,,Hı,Re,Te merbuta,
1,30,,600,200,400,
N – genitive feminine singular noun
اسم مجرور
كما | KME kemā gibi as
Kef,Mim,Elif,
20,40,1,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
يئس ي ا س | YES YÙS yeise umudu kestiği despair
Ye,,Sin,
10,,60,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الكفار ك ف ر | KFR ELKFER l-kuffāru kafirlerin the disbelievers
Elif,Lam,Kef,Fe,Elif,Re,
1,30,20,80,1,200,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
من | MN min -ndan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أصحاب ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEB eSHābi halkı- (the) companions
,Sad,Ha,Elif,Be,
,90,8,1,2,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
القبور ق ب ر | GBR ELGBVR l-ḳubūri mezarlık (of) the graves.
Elif,Lam,Gaf,Be,Vav,Re,
1,30,100,2,6,200,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | لَا: | تَتَوَلَّوْا: dostluk etmeyin | قَوْمًا: bir topluluk ile | غَضِبَ: gazabettiği | اللَّهُ: Allah'ın | عَلَيْهِمْ: kendilerine | قَدْ: | يَئِسُوا: umudu kesmiş olan | مِنَ: -ten | الْاخِرَةِ: ahiret- | كَمَا: gibi | يَئِسَ: umudu kestiği | الْكُفَّارُ: kafirlerin | مِنْ: -ndan | أَصْحَابِ: halkı- | الْقُبُورِ: mezarlık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يا YE EY/HEY/AH | أيها ÊYHE SİZ! | الذين ELZ̃YN kimseler | آمنوا ËMNWE inanan(lar) | لا LE | تتولوا TTWLWE dostluk etmeyin | قوما GWME bir topluluk ile | غضب ĞŽB gazabettiği | الله ELLH Allah'ın | عليهم ALYHM kendilerine | قد GD̃ | يئسوا YÙSWE umudu kesmiş olan | من MN -ten | الآخرة EL ËḢRT ahiret- | كما KME gibi | يئس YÙS umudu kestiği | الكفار ELKFER kafirlerin | من MN -ndan | أصحاب ÊṦḪEB halkı- | القبور ELGBWR mezarlık |
Kırık Meal (Okunuş) : |: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | tetevellev: dostluk etmeyin | ḳavmen: bir topluluk ile | ğaDibe: gazabettiği | llahu: Allah'ın | ǎleyhim: kendilerine | ḳad: | yeisū: umudu kesmiş olan | mine: -ten | l-āḣirati: ahiret- | kemā: gibi | yeise: umudu kestiği | l-kuffāru: kafirlerin | min: -ndan | eSHābi: halkı- | l-ḳubūri: mezarlık |
Kırık Meal (Transcript) : |YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: inanan(lar) | LE: | TTVLVE: dostluk etmeyin | GVME: bir topluluk ile | ĞŽB: gazabettiği | ELLH: Allah'ın | ALYHM: kendilerine | GD̃: | YÙSVE: umudu kesmiş olan | MN: -ten | EL ËḢRT: ahiret- | KME: gibi | YÙS: umudu kestiği | ELKFER: kafirlerin | MN: -ndan | ÊṦḪEB: halkı- | ELGBVR: mezarlık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey inananlar, Allah'ın gazabına uğrattığı toplulukla dostluk etmeyin; gerçekten de onlar, âhiretten, tamâmıyla ümitlerini kesmişler, nitekim kâfirler de, kabirlerdekilerden tamâmıyla ümit kesmişlerdir.
Adem Uğur : Ey iman edenler! Kendilerine Allah'ın gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.
Ahmed Hulusi : Ey iman edenler! Dost edinmeyin Allâh'ın gazap ettiği, sonsuz gelecek yaşama umudu olmayanları; tıpkı gerçeği reddedenlerin kabir halkından ümit kestikleri gibi!
Ahmet Tekin : Ey iman nimetine kavuşanlar, kendilerine Allah’ın gazap ettiği milletlerle, yahudilerle dostluklar, ittifaklar kurmayın. İşlerinizin idaresini onlara bırakarak, onları kendinize hâkim hale getirmeyin. Onlar, kâfirlerin, kabirdekilerin dünyaya dönüşlerinden, yeniden diriltilmelerinden ümit kestikleri gibi, bile bile Muhammed’e, Kur’ân’a iman etmemeleri sebebiyle âhiretteki, ebedî yurttaki nasiplerinden, lütuf ve rahmetten, kurtuluştan ümit kesmişlerdir.
Ahmet Varol : Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine kızdığı bir topluluğu dost edinmeyin. İnkâr edenler kabirlerde bulunanlardan ümit kestikleri gibi onlar da ahiretten ümit kesmişlerdir.
Ali Bulaç : Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir.
Ali Fikri Yavuz : Ey iman edenler! Öyle bir kavmi dost edinmeyin ki, Allah onlara gazab etmiş, ahiretten ümidi kesmişler ve mezarlıklarda yatan kâfirlerin ümidsiz halleri gibi, ümidsizliğe düşmüşlerdir, (Allah’ın rahmetinden ümidlerini kesmişlerdir).
Bekir Sadak : Ey inananlar! Allah'in gazabina ugramis milleti dost edinmeyin; inkarcilarin kabirde bulunan kimselerden umutlarini kestikleri gibi, onlar da, ahiretten umutlarini kesmislerdir. *
Celal Yıldırım : Ey imân edenler! Allah'ın kendilerine gazab ettiği bir milleti, bir topluluğu dost ve arkadaş edinmeyin ; kâfirler kabirlerdeki kimselerden nasıl umutlarını kesmişlerse, onlar da Âhiret'ten öylece umutlarını kesmişlerdir.
Diyanet İşleri : Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği, kabirlerdeki kâfirlerin ümit kestikleri gibi tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu dost edinmeyin.
Diyanet İşleri (eski) : Ey inananlar! Allah'ın gazabına uğramış milleti dost edinmeyin; inkarcıların kabirde bulunan kimselerden umutlarını kestikleri gibi, onlar da, ahiretten umutlarını kesmişlerdir.
Diyanet Vakfi : Ey iman edenler! Kendilerine Allah'ın gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.
Edip Yüksel : Ey inananlar, ALLAH'ın kendilerine kızgın olduğu bir topluluğu dost edinmeyin. İnkarcılar, mezardakilerden nasıl umut kesmişlerse onlar da ahiretten öylesine umut kesmişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey inananlar, Allah'ın gazab ettiği kimselerle dostluk etmeyin. Kâfirler, mezarlık halkından nasıl ümidi kesmişse, onlar da ahiretten öyle ümidi kesmişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine gazap etmiş olduğu ve kabirlerdeki kafirlerin ümidini kestiği gibi ahiretten ümidini kesmiş olan bir topluluğu dost tanımayın!
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o bütün iyman edenler! Öyle bir kavmı dost tanımayın ki Allah kendilerine gazabetmiş, Âhıretten ümidi kesmişler, eshabı kuburdan olan kâfirlerin me'yusiyyetleri gibi ye'se düşmüşlerdir.
Fizilal-il Kuran : Ey iman edenler, Allah'ın gazabına uğrayan bir topluluğu dost edinmeyin. Çünkü bunlar kafirlerin mezardakilerden ümitlerini kestikleri gibi ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Gültekin Onan : Ey inananlar, Tanrı'nın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir.
Hakkı Yılmaz : "Ey iman etmiş kimseler! Allah'ın gazap ettiği toplumu velîleştirmeyin [yönetici, gözetici yapmayın]. Kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin mezarlık halkından ümit kestiği gibi, kesinlikle onlar, âhiretten ümit kesmişlerdir. "
Hasan Basri Çantay : Ey îman edenler, üzerlerine Allahın gazab etdiği o kavm ile dost olmayın ki mezarların yaranından olan kâfirler nasıl ümidlerini kesdilerse onlar da öylece âhiretden ümidlerini kesmişlerdir.
Hayrat Neşriyat : Ey îmân edenler! Allah’ın kendilerine gazab ettiği bir kavmi (yahudileri) dost edinmeyin; gerçekten (onlar,) kâfirlerin kabir ehlinden (ölülerin dirilmesinden) ümidlerini kestiği gibi, âhiretten ümidlerini kesmişlerdir.
İbni Kesir : Ey iman edenler; Allah'ın kendilerine gazab ettiği bir kavim ile dost olmayın. Kafirlerin kabirdekilerden ümidlerini kestikleri gibi, onlar da ahiretten ümidlerini kesmişlerdir.
İskender Evrenosoğlu : Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'ın kendilerine gadaplandığı (rahmetinden terkettiği) bir kavme dönmeyin (dostluk kurmayın)! Kâfirlerin, kabirdekilerden ümitlerini kesmiş olduğu (tekrar diriltileceğine inanmadığı) gibi onlar da ahiretten ümitlerini kesmişlerdir (ahiret hayatına inanmazlar).
Muhammed Esed : Siz ey imana ermiş olanlar! Allah'ın gazabına uğrayan toplum ile dost olmayın! Onlar(ı dost edinenlerin) öteki dünya ile ilgili hiçbir ümitleri kalmamıştır; tıpkı bu hakikat inkarcılarının, (şimdi) mezarlarında yatanları (tekrar görme) ümitlerini kaybetmiş bulunmaları gibi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey imân etmiş olanlar! Bir kavim ile dostlukta bulunmayın ki, Allah onların üzerine gazap etmiştir. Muhakkak ki ahiretten ye'se düşmüşlerdir. Nasıl ki kâfirler, kabirlerde bulunanlardan ümitlerini kesmişlerdir.
Ömer Öngüt : Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinmeyin. Kâfirler kabirde bulunan kimselerden ümitlerini kestikleri gibi, onlar da ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Şaban Piriş : -Ey iman edenler, Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir toplumu dost edinmeyin. Onlar, kabirdeki kafirlerden ümitlerini kestikleri gibi, ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.
Suat Yıldırım : Ey iman edenler! Allah’ın kendilerine gazab ettiği bir güruhu dost edinmeyin. Onlar ki ölüp kabre giren bir kâfir nasıl âhiret mutluluğundan ümidini kesmişse, kendileri de âhiretten öyle ümitlerini kesmişlerdir.
Süleyman Ateş : Ey inananlar, Allâh'ın kendilerine gazabettiği; kâfirlerin mezarlık halkından umudu kestiği gibi âhiretten umudu kesmiş olan bir topluluk ile dostluk etmeyin!
Tefhim-ul Kuran : Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kâfir olanların mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir.
Ümit Şimşek : Ey iman edenler! Allah'ın gazap ettiği bir topluluğu veli edinmeyin. Çünkü mezardakilerin tekrar diriltilmesinden kâfirler nasıl ümit kesmişlerse, onlar da âhiretten öylece ümitlerini kesmişlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir toplulukla dostluk kurmayın! Çünkü bunlar âhiretten ümitlerini kesmişlerdir. Tıpkı, kabir halkından olan inkârcıların, ümitlerini kestikleri gibi...


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}