» 65 / Talâk  7:

Kuran Sırası: 65
İniş Sırası: 99
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

 » 65 / Talâk  Suresi: 7
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. لِيُنْفِقْ (LYNFG) = liyunfiḳ : nafaka versin
2. ذُو (Z̃V) = ƶū : sahip (olan)
3. سَعَةٍ (SAT) = seǎtin : geniş imkana
4. مِنْ (MN) = min : göre
5. سَعَتِهِ (SATH) = seǎtihi : genişliğine
6. وَمَنْ (VMN) = ve men : ve kimse
7. قُدِرَ (GD̃R) = ḳudira : kısıtlı olan
8. عَلَيْهِ (ALYH) = ǎleyhi : aleyhine
9. رِزْقُهُ (RZGH) = rizḳuhu : rızkı
10. فَلْيُنْفِقْ (FLYNFG) = felyunfiḳ : versin
11. مِمَّا (MME) = mimmā : şeyden
12. اتَاهُ ( ËTEH) = ātāhu : kendisine verdiği
13. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
14. لَا (LE) = lā :
15. يُكَلِّفُ (YKLF) = yukellifu : sorumlu tutmaz
16. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
17. نَفْسًا (NFSE) = nefsen : bir kişiye
18. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkasıyla
19. مَا (ME) = mā :
20. اتَاهَا ( ËTEHE) = ātāhā : verdiğinden
21. سَيَجْعَلُ (SYCAL) = seyec'ǎlu : yaratacaktır
22. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
23. بَعْدَ (BAD̃) = beǎ'de : sonra
24. عُسْرٍ (ASR) = ǔsrin : bir güçlükten
25. يُسْرًا (YSRE) = yusran : bir kolaylık
nafaka versin | sahip (olan) | geniş imkana | göre | genişliğine | ve kimse | kısıtlı olan | aleyhine | rızkı | versin | şeyden | kendisine verdiği | Allah'ın | | sorumlu tutmaz | Allah | bir kişiye | başkasıyla | | verdiğinden | yaratacaktır | Allah | sonra | bir güçlükten | bir kolaylık |

[NFG] [] [VSA] [] [VSA] [] [GD̃R] [] [RZG] [NFG] [] [ETY] [] [] [KLF] [] [NFS] [] [] [ETY] [CAL] [] [BAD̃] [ASR] [YSR]
LYNFG Z̃V SAT MN SATH VMN GD̃R ALYH RZGH FLYNFG MME ËTEH ELLH LE YKLF ELLH NFSE ÎLE ME ËTEHE SYCAL ELLH BAD̃ ASR YSRE

liyunfiḳ ƶū seǎtin min seǎtihi ve men ḳudira ǎleyhi rizḳuhu felyunfiḳ mimmā ātāhu llahu yukellifu llahu nefsen illā ātāhā seyec'ǎlu llahu beǎ'de ǔsrin yusran
لينفق ذو سعة من سعته ومن قدر عليه رزقه فلينفق مما آتاه الله لا يكلف الله نفسا إلا ما آتاها سيجعل الله بعد عسر يسرا

 » 65 / Talâk  Suresi: 7
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لينفق ن ف ق | NFG LYNFG liyunfiḳ nafaka versin Let spend
ذو | Z̃V ƶū sahip (olan) owner
سعة و س ع | VSA SAT seǎtin geniş imkana (of) ample means
من | MN min göre from
سعته و س ع | VSA SATH seǎtihi genişliğine his ample means,
ومن | VMN ve men ve kimse and (he) who,
قدر ق د ر | GD̃R GD̃R ḳudira kısıtlı olan is restricted
عليه | ALYH ǎleyhi aleyhine on him
رزقه ر ز ق | RZG RZGH rizḳuhu rızkı his provision,
فلينفق ن ف ق | NFG FLYNFG felyunfiḳ versin let him spend
مما | MME mimmā şeyden from what
آتاه ا ت ي | ETY ËTEH ātāhu kendisine verdiği he has been given
الله | ELLH llahu Allah'ın (by) Allah.
لا | LE Does not
يكلف ك ل ف | KLF YKLF yukellifu sorumlu tutmaz burden
الله | ELLH llahu Allah Allah
نفسا ن ف س | NFS NFSE nefsen bir kişiye any soul
إلا | ÎLE illā başkasıyla except
ما | ME (with) what
آتاها ا ت ي | ETY ËTEHE ātāhā verdiğinden He has given it.
سيجعل ج ع ل | CAL SYCAL seyec'ǎlu yaratacaktır Will bring about
الله | ELLH llahu Allah Allah
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
عسر ع س ر | ASR ASR ǔsrin bir güçlükten hardship
يسرا ي س ر | YSR YSRE yusran bir kolaylık ease.

65:7 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nafaka versin | sahip (olan) | geniş imkana | göre | genişliğine | ve kimse | kısıtlı olan | aleyhine | rızkı | versin | şeyden | kendisine verdiği | Allah'ın | | sorumlu tutmaz | Allah | bir kişiye | başkasıyla | | verdiğinden | yaratacaktır | Allah | sonra | bir güçlükten | bir kolaylık |

[NFG] [] [VSA] [] [VSA] [] [GD̃R] [] [RZG] [NFG] [] [ETY] [] [] [KLF] [] [NFS] [] [] [ETY] [CAL] [] [BAD̃] [ASR] [YSR]
LYNFG Z̃V SAT MN SATH VMN GD̃R ALYH RZGH FLYNFG MME ËTEH ELLH LE YKLF ELLH NFSE ÎLE ME ËTEHE SYCAL ELLH BAD̃ ASR YSRE

liyunfiḳ ƶū seǎtin min seǎtihi ve men ḳudira ǎleyhi rizḳuhu felyunfiḳ mimmā ātāhu llahu yukellifu llahu nefsen illā ātāhā seyec'ǎlu llahu beǎ'de ǔsrin yusran
لينفق ذو سعة من سعته ومن قدر عليه رزقه فلينفق مما آتاه الله لا يكلف الله نفسا إلا ما آتاها سيجعل الله بعد عسر يسرا

[ن ف ق] [] [و س ع] [] [و س ع] [] [ق د ر] [] [ر ز ق] [ن ف ق] [] [ا ت ي] [] [] [ك ل ف] [] [ن ف س] [] [] [ا ت ي] [ج ع ل] [] [ب ع د] [ع س ر] [ي س ر]

 » 65 / Talâk  Suresi: 7
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لينفق ن ف ق | NFG LYNFG liyunfiḳ nafaka versin Let spend
Lam,Ye,Nun,Fe,Gaf,
30,10,50,80,100,
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
ذو | Z̃V ƶū sahip (olan) owner
Zel,Vav,
700,6,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
سعة و س ع | VSA SAT seǎtin geniş imkana (of) ample means
Sin,Ayn,Te merbuta,
60,70,400,
N – genitive feminine indefinite noun
اسم مجرور
من | MN min göre from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
سعته و س ع | VSA SATH seǎtihi genişliğine his ample means,
Sin,Ayn,Te,He,
60,70,400,5,
N – genitive feminine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ومن | VMN ve men ve kimse and (he) who,
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional noun
الواو عاطفة
اسم شرط
قدر ق د ر | GD̃R GD̃R ḳudira kısıtlı olan is restricted
Gaf,Dal,Re,
100,4,200,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
عليه | ALYH ǎleyhi aleyhine on him
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
رزقه ر ز ق | RZG RZGH rizḳuhu rızkı his provision,
Re,Ze,Gaf,He,
200,7,100,5,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فلينفق ن ف ق | NFG FLYNFG felyunfiḳ versin let him spend
Fe,Lam,Ye,Nun,Fe,Gaf,
80,30,10,50,80,100,
RSLT – prefixed result particle
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
الفاء واقعة في جواب الشرط
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
مما | MME mimmā şeyden from what
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
آتاه ا ت ي | ETY ËTEH ātāhu kendisine verdiği he has been given
,Te,Elif,He,
,400,1,5,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah'ın (by) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
لا | LE Does not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يكلف ك ل ف | KLF YKLF yukellifu sorumlu tutmaz burden
Ye,Kef,Lam,Fe,
10,20,30,80,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
فعل مضارع
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
نفسا ن ف س | NFS NFSE nefsen bir kişiye any soul
Nun,Fe,Sin,Elif,
50,80,60,1,
N – accusative feminine singular indefinite noun
اسم منصوب
إلا | ÎLE illā başkasıyla except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
ما | ME (with) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
آتاها ا ت ي | ETY ËTEHE ātāhā verdiğinden He has given it.
,Te,Elif,He,Elif,
,400,1,5,1,
V – 1st person singular (form IV) imperfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
سيجعل ج ع ل | CAL SYCAL seyec'ǎlu yaratacaktır Will bring about
Sin,Ye,Cim,Ayn,Lam,
60,10,3,70,30,
FUT – prefixed future particle sa
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
حرف استقبال
فعل مضارع
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
عسر ع س ر | ASR ASR ǔsrin bir güçlükten hardship
Ayn,Sin,Re,
70,60,200,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
يسرا ي س ر | YSR YSRE yusran bir kolaylık ease.
Ye,Sin,Re,Elif,
10,60,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |لِيُنْفِقْ: nafaka versin | ذُو: sahip (olan) | سَعَةٍ: geniş imkana | مِنْ: göre | سَعَتِهِ: genişliğine | وَمَنْ: ve kimse | قُدِرَ: kısıtlı olan | عَلَيْهِ: aleyhine | رِزْقُهُ: rızkı | فَلْيُنْفِقْ: versin | مِمَّا: şeyden | اتَاهُ: kendisine verdiği | اللَّهُ: Allah'ın | لَا: | يُكَلِّفُ: sorumlu tutmaz | اللَّهُ: Allah | نَفْسًا: bir kişiye | إِلَّا: başkasıyla | مَا: | اتَاهَا: verdiğinden | سَيَجْعَلُ: yaratacaktır | اللَّهُ: Allah | بَعْدَ: sonra | عُسْرٍ: bir güçlükten | يُسْرًا: bir kolaylık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |لينفق LYNFG nafaka versin | ذو Z̃W sahip (olan) | سعة SAT geniş imkana | من MN göre | سعته SATH genişliğine | ومن WMN ve kimse | قدر GD̃R kısıtlı olan | عليه ALYH aleyhine | رزقه RZGH rızkı | فلينفق FLYNFG versin | مما MME şeyden | آتاه ËTEH kendisine verdiği | الله ELLH Allah'ın | لا LE | يكلف YKLF sorumlu tutmaz | الله ELLH Allah | نفسا NFSE bir kişiye | إلا ÎLE başkasıyla | ما ME | آتاها ËTEHE verdiğinden | سيجعل SYCAL yaratacaktır | الله ELLH Allah | بعد BAD̃ sonra | عسر ASR bir güçlükten | يسرا YSRE bir kolaylık |
Kırık Meal (Okunuş) : |liyunfiḳ: nafaka versin | ƶū: sahip (olan) | seǎtin: geniş imkana | min: göre | seǎtihi: genişliğine | ve men: ve kimse | ḳudira: kısıtlı olan | ǎleyhi: aleyhine | rizḳuhu: rızkı | felyunfiḳ: versin | mimmā: şeyden | ātāhu: kendisine verdiği | llahu: Allah'ın | : | yukellifu: sorumlu tutmaz | llahu: Allah | nefsen: bir kişiye | illā: başkasıyla | : | ātāhā: verdiğinden | seyec'ǎlu: yaratacaktır | llahu: Allah | beǎ'de: sonra | ǔsrin: bir güçlükten | yusran: bir kolaylık |
Kırık Meal (Transcript) : |LYNFG: nafaka versin | Z̃V: sahip (olan) | SAT: geniş imkana | MN: göre | SATH: genişliğine | VMN: ve kimse | GD̃R: kısıtlı olan | ALYH: aleyhine | RZGH: rızkı | FLYNFG: versin | MME: şeyden | ËTEH: kendisine verdiği | ELLH: Allah'ın | LE: | YKLF: sorumlu tutmaz | ELLH: Allah | NFSE: bir kişiye | ÎLE: başkasıyla | ME: | ËTEHE: verdiğinden | SYCAL: yaratacaktır | ELLH: Allah | BAD̃: sonra | ASR: bir güçlükten | YSRE: bir kolaylık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Vakti hâli yerinde ve eli geniş olan, vaktine hâline göre nafaka versin ve rızkı dar olana gelince, Allah, kendisine ne verirse onun bir kısmını nafaka olarak versin; Allah, hiç kimseye, kendi verdiği miktardan daha fazla bir şey teklif etmez. Allah, güçlükten sonra bir kolaylık verecektir.
Adem Uğur : İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin; rızkı daralmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
Ahmed Hulusi : Varlık sahibi olan, kendi zenginliğine göre nafaka versin. İmkânları daraltılmış kimse de Allâh'ın kendisine verdiğine göre nafakasını versin. . . Allâh hiç kimseyi, ona verdiğinden ötesiyle sorumlu tutmaz! Allâh zorluktan sonra bir kolaylık oluşturur!
Ahmet Tekin : Eli geniş, imkânları bol olan, bol nafaka versin. Geçim darlığı çeken de, Allah’ın kendisine ihsan ettiği nimetlerin, imkânların bir kısmını nafaka olarak versin. Allah hiç kimseyi, verdiği nimetlerin ve imkânın üstünde yükümlü tutmaz, mükellef kılmaz. Allah her güçlüğün ardından bir kolaylık planlayıp hazırlar.
Ahmet Varol : Genişlik içinde olan nafakayı imkânlarına göre versin, rızkı kendisine daraltılmış olan da Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah hiç bir canı ona verdiğinden başkasıyla yükümlü tutmaz. Allah zorluktan sonra kolaylık nasib edecektir.
Ali Bulaç : Geniş imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp verecektir.
Ali Fikri Yavuz : Genişliği (zenginliği) olan, (boşanmış kadınlara ve süt annelere) genişliğinden nafaka versin; rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden harcasın. Allah bir kimseyi, ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. Allah bir güçlüğün arkasından bir kolaylık ihsan eder.
Bekir Sadak : Varlikli olan kimse, nafakayi varligina gore versin; rizki ancak kendisine yetecek kadar verilmis olan kimse, Allah'in kendisine verdiginden versin; Allah kimseye, verdigi rizki asan bir yuk yuklemez. Allah, guclukten sonra kolaylik verir. *
Celal Yıldırım : Geniş imkânı olan, geniş imkânına göre nafaka versin. Rızkı dar ve sınırlı olan ise, Allah'ın kendisine verdiğinden nafaka versin. Allah, hiç kimseye verdiğinden fazlasını teklif etmez. Allah, bir sıkıntı ve zorluğun ardından bir kolaylık meydana getirir.
Diyanet İşleri : Eli geniş olan, elinin genişliğine göre nafaka versin. Rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden (o ölçüde) harcasın. Allah, bir kimseyi ancak kendine verdiği ile yükümlü kılar. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
Diyanet İşleri (eski) : Varlıklı olan kimse, nafakayı varlığına göre versin; rızkı ancak kendisine yetecek kadar verilmiş olan kimse, Allah'ın kendisine verdiğinden versin; Allah kimseye, verdiği rızkı aşan bir yük yüklemez. Allah, güçlükten sonra kolaylık verir.
Diyanet Vakfi : İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin; rızkı daralmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
Edip Yüksel : Varlıklı kimse varlığı oranında nafaka yardımında bulunsun. Dar gelirli ise, ALLAH'ın kendisine verdiğinden versin. ALLAH bir kimseye vermiş olduğundan fazla bir sorumluluk yüklemez. ALLAH zorluktan sonra kolaylık getirecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eli geniş olan genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kısılmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah bir kişiye ne vermişse ancak onu teklif eder. Allah bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Varlıklı olan varlığı nisbetinde nafaka versin, rızkı dar olan da Allah'ın kendisine verdiğinden nafaka verin! Allah hiç kimseyi kendisine verdiğinden başkasıyla mükellef (sorumlu) tutmaz. Allah bir zorluğun arkasından bir kolaylık yapar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Genişliği olan genişliğinden infak etsin, rızkı dar olan da Allahın ona verdiğinden infak eylesin, Allah bir nefse verdiğinden başka teklif etmez, Allah bir usrun arkasından bir yüsür yapar
Fizilal-il Kuran : İmkanı geniş olan, nafakayı imkanlarına göre versin. Rızkı daralmış bulunan da nafakayı, Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez. Allah daima bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratır.
Gültekin Onan : Geniş imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Tanrı'nın kendisine verdiği kadarıyla versin. Tanrı, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Tanrı, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp verecektir.
Hakkı Yılmaz : Geniş imkânları olanlar, geniş imkânlarına göre harcasınlar/ nafaka versinler. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah, hiçbir kişiye ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır.
Hasan Basri Çantay : (Haali, vakti) geniş olan, nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan (fakîr) de nafakayı Allahın ona verdiğinden versin. Allah hiçbir nefse, ona verdiğinden başkasını yüklemez. Allah, güçlüğün arkasından kolaylık ihsan eder.
Hayrat Neşriyat : Eli geniş olan kimse, genişliğine göre nafaka versin! Rızkı kendisine daraltılmış olan kimse de Allah’ın ona verdiği (kadarı)ndan versin! Allah, kimseyi ona verdiğinden fazlasıyla mükellef tutmaz. Allah, bir zorluktan sonra bir kolaylık verecektir.
İbni Kesir : Eli geniş olan; genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan da, nafakayı Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah kimseyi, kendisine verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah; güçlüğün ardından bir kolaylık ihsan eder.
İskender Evrenosoğlu : Geniş imkân sahibi olan, geniş imkânlarından infâk etsin (nafaka versin). Ve kim, üzerindeki rızkı az ise, o taktirde Allah'ın ona verdiğinden infâk etsin. Allah kimseyi, ona verdiğinden fazlası ile mükellef (sorumlu) tutmaz. Allah, zorluktan sonra kolaylık verecektir.
Muhammed Esed : (Bütün bu durumlarda,) geniş imkanlara sahip olan kişi, genişliği ile uyumlu olarak harcasın; rızık imkanları dar olan kimse ise Allah'ın kendisine verdiğine uygun şekilde harcasın! Allah hiç kimseye kendi verdiğinden daha fazlasını yüklemez; (ve mümkündür ki) Allah sıkıntıdan sonra rahatlık verecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Genişlik sahibi olan, genişliğinden infakta bulunsun ve üzerine rızkı dar bulunmuş olan da kendisine Allah'ın verdiğinden infakta bulunsun. Allah, hiçbir nefse, ona verdiğinden başkasını teklif etmez. Allah elbette güçlük arkasından kolaylık nâsib eder.
Ömer Öngüt : Hali vakti geniş olan, nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı dar olan fakir de, nafakayı Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah bir kimseyi ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. Allah bir güçlükten sonra er geç bir kolaylık ihsan edecektir.
Şaban Piriş : Zengin olan, gücüne göre nafaka versin. Rızkı kendisine yetecek kadar olan da, Allah’ın kendisine verdiğinden versin. Allah, hiç kimseyi, verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah, güçlüğün ardından bir kolaylık verir.
Suat Yıldırım : İmkânı geniş olan, imkânına göre nafakayı bol versin. Nasibi sınırlı olan ise Allah’ın kendisine verdiği imkân ölçüsünde nafaka versin. Allah, herkesi sadece ona verdiği imkân nisbetinde yükümlü tutar. Allah, sıkıntının ardından kolaylık ihsan eder.
Süleyman Ateş : Eli geniş olan, genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kısılmış bulunan da Allâh'ın kendisine verdiğinden versin. Allâh, bir kişiye ne vermişse ancak onu yükler, (kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemez). Allâh, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
Tefhim-ul Kuran : Genişlik imkânları olan, nafakayı geniş imkânlarına göre yapsın. Rızkı kendisine kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp verecektir.
Ümit Şimşek : Varlıklı kimse, imkânına göre nafaka versin; rızkı dar olan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından versin. Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez. Allah her zorluktan sonra bir kolaylık yaratacaktır.
Yaşar Nuri Öztürk : Geniş imkâna sahip olan bu geniş imkânından harcasın. Rızkı kendisine ölçü ile verilmiş olan da Allah'ın kendisine verdiğinden infak etsin. Allah hiçbir benliği, kendisine verdiği şey dışında yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}